SOSYOEKONOMİK SORUNLARIMIZ...
Sayın Okurlarım!
Kıymetli zamanınızı ve enerjinizi rakamlarla çalmaksızın ve yüreklerinizi fazla daraltmadan
ortak paydadan muzdarip olduğumuz sosyoekonomik bir panorama sunmak istiyorum. Amacım, asla politika yapmak olmadığı gibi, aklıma bir anda geliveren başlıca 12 hususu özet geçerek, biraz trajikomik bir üslûpla, sizlerle paylaşmaktır.
1-Yaz saati – Kış saati ayarlamaları
Gün ışığından yararlanmayı bahane ederek ikide bir saatlerle oynamak zorunda mıyız? Zamanı mı şaşırtmaya çalışıyoruz, yoksa biz mi şaşkınları oynuyoruz?
2-Büyük şehirlerde ve kentlerde programlı ve program dışı enerji kesintileri
Tekniğin ve teknolojinin en ileri düzeyde bulunduğu çağımızda elektrikli ve elektronik sistemleri arızalandırmaya hiç kimsenin hakkı olmasa gerek!
3-Emeklilik yaşının yukarıya çekilmesi (Mezarda emeklilik!)
Devletine ve milletine en az 20-25 yıl hizmet veren çalışanların, elden ayaktan ve çaptan düşmeden, emekli olup dinlenmeye ve huzur içinde yaşamaya hakkı yok mu?
4-Kıdem tazminatının kaldırılması projesi
Çalışırken sahip olamadığı ancak emekli olunca eline geçecek toplu para ile, bir göz de olsa, barınabileceği bir mekânı emeklimize çok mu görüyoruz?
5-Açlık – Yoksulluk sınırları
Yoksulluk sınırının üzerinde gelir sunulabilen çalışan ve emeklilerimizin miktarının % kaç olduğunu TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerinden ‘hüzünle’ öğrenebilirsiniz...
6-Kredi kartlarındaki korkunç artış ve cinayetler
Son birkaç yılda para yerine pek cici görünümlü ve temiz (!) kredi kartları miktarındaki korkunç artışla birlikte aşırı borçlanma yüzünden sık sık intihar ve cinayet vak’aları yaşanmaktadır.
7-Boşanma dâvalarındaki artış (Maddiyata dayalı)
Adliye arşivlerinde bir buçuk milyona yakın boşanma dâvası evrakı bulunmakta olup, bunun yarıdan fazlası maddiyata dayalı gerekçeleri havidir.
8-İşsiz sayısındaki artış
Resmî rakamlara göre 3-5 milyonu geçmediği iddia edilen işsiz sayımız bilineniyle ve gizlisiyle yaklaşık 10 milyon civarındadır.
9-Çalışan ve emeklilerin ek iş yapma ihtiyacı
Gıda sektörü başta olmak üzere devamlı artan mübrem tüketim maddeleri fiyatlarındaki artış ile ağırlaşan hayat şartları yüzünden emeklilerimiz de çalışmak zorundadır.
10-Lotarya, şans oyunları, eğlence, ... düşkünlüğü
Kitlelerin lotarya, şans oyunları, eğlence, ... aşırı düşkünlüğü umut tacirlerine ve fırsatçılara duygu sömürüsü yoluyla haksız kazanç sağlamaktadır.
11-Asgarî ücretin yetersizliği
İnsanca yaşamak istemek herkesin en tabiî hakkı olup, bunun için ille üniversite diploması ve/veya hatırı sayılır bir meslek edinmiş olmak gerekmez.
12-Tatillerin fazlalığı (Yılda 116 gün resmî tatil!)
Üretimin azlığı ve randımansızlık az çalışmaktan kaynaklanıyorsa, milletçe daha az tatil yapamaz mıyız? Böyle bir noktada hangimiz özveriden ve özgecilikten kaçınırız ki...
Yukarıda özet geçmeye çalıştığım hususların ciddiyetini müdrik olmamak, başını kuma sokan devekuşu misali, hakikatlerden korkmak ve kaçmakla aynıdır.
Necip Türk Milleti ve âli Türkiye Cumhuriyeti Devleti her ferdini madden ve mânen korumaya ve her ihtiyacını karşılamaya dâim muktedir olup, buna dair inancım tamdır.
Milletine ve devletine 30 yıldan fazla hizmet vererek 1.derecenin 4.kademesi üzerinden emekliye ayrılmış bir üniversite öğretim görevlisi olarak yoksulluk sınırında emekli aylığı almaktayım. Bu, bir şikâyet değil, hakikatin itirafıdır. Felekte baht utansın!
‘Adama göre iş’ yerine ‘işe göre adam’ merkezli doğru, isabetli ve geçerli istihdam politikalarının tahakkuk ettirilmesi elzemdir. Çözüm, palyatif değil, radikal tedbirlerin ve düzenlemelerin behemehâl gerçekleştirilmesindedir.
Saygılarımla.