BU GECE BeNİM
Asfaltın arı sıyrılmış yüzünü eze eze yürüyordu. Arkasından ıslık çalan rüzgarın takibine aldırmadan.
Aklının dehlizlerinde, öfke haykırıyordu, içinden çıkmaya çalıştıkça göz bebeklerine vuruyordu adeta
yansıması. ince uzun parmaklarına baktı , sağ elinin baş parmağındaki tırnaktaki oje karanlıkta belli belirsiz
çizilmişti. Az önceki yaşlı sakalı saçı birbirine karışmış zavallı adam aklına geldi, yüzüne tatlı bir huzur yayıldı.
*************
Siyah, hantal, çelik dış kapıyı açıp , şehrin yorgun gökyüzüne gece karanlığında şöyle bir baktı.
Ayakkabılarının ay ışığında tertemiz göründüğünü görünce, memnun bir şekilde elini cebine atıp dış kapının
anahtarlarını çıkardı. Anahtarı tek seferde kilide takıp, her zamanki gibi kilitleyip, derin bir nefes alıp geceye
karışmak üzere arkasına döndü. Karşı kaldırıma bakıp cebine anahtarları attı. Doğduğundan beri bulunduğu
şehirden kopmuş, hiç aklında bile olmayan bu şehre ve sokaklarına gelmişti bir kaç hafta önce. Hiç
sevememişti buraları. Saçları rüzgarda savrula savrula karşı kaldırıma geçti. Altında deri taytı, dizlerine kadar
çekilmiş çizmeleri ile bir başkaydı artık. Eski gözlükleri ve elinde kitapları ile hayatı kucaklamaya çalışan kadın
yoktu, o çoktan onu terk etmişti. Sağa ve sola bakıp ne tarafa gideceğini kestiremediği bir yola gider gibi
hareket etti rüzgarın yönünde . birden ayağında bir el hissetti. Bir anda çakıldı olduğu yere, kafasını eğip
baktığında, kaldırımı mesken tutmuş bir meczup gördü. Eğilip şöyle bir baktı yaşlı adama bakışlarından ürkmüş
gibiydi. Ceketinin yakasından, elini içine soktu genç kadın, adamın gözlerinden gözlerini ayırmadan, yavaş
hareketlerle sigara paketini iç cebinden çıkardı. Sigarasını açtı, çakmağı çıkarıp bir sigara çekti içinden. Kan
kırmızısı rujlu dudaklarını araladı, bir tanesini kondurdu sigaradan dudaklarına. Adam ne söyleyeceğini
bilemeden bakıyordu, karşısındaki bambaşka kadına . Şaşkınlığı her halinden belliydi, nefesi mi kesilmişti
korkudan yada hayranlıktan mı ? bilememiş bir haldeydi. Kadın, çakmağı yaktı bir hamlede, göz bebeklerinin
harlamasını izledi ihtiyar adam. Kadın sessizce bir sigara da adama uzattı... Adam kirli paslı yüzünü önce
sündürdü, sonra belli belirsiz bir tebessümle aldı sigarayı, çatlak kirli dudaklarına yerleştirdi, kadının sigarasını
yakmasını izledi.
Sabah işe giderken gördüğü gece clubüne gelmişti. Evine bir kaç yüz metre uzaklıktaydı, uzun zamandır
önünden geçiyor merak ediyordu. Ceketinin eteklerini şöyle bir çekiştirip, clubün yanan neonları altından
geçip kapısına geldi. Kapıda duran görevliyle kısa bir bakışmadan sonra, kapı nazikçe açıldı, parfüm ve müzik
sesinin birbirine karıştığı clubün içine şöyle bir bakıp, bara kısa bir göz attı. Barı keşfedince, o tarafa doğru
kendinden emin, sanki hep gittiği bir gece clubüymüş gibi ilerledi. Barmene en yakın yere oturup, ceketinin
düğmelerini sakince açtı. Sırtından çıkardı sandalyesine astı . gömleğinin en üst düğmesini yavaşça açıp iyice
yerleşti sandalyesine. Barmen göz ucu ile bakıyordu bu yabancı kadına, onu incelediği her halinden belliydi.
Elindeki bardağı gösterip göz kırptı genç kadına .
--- ne ikram edebilirim ?
dedi kadına tatlı tatlı gülümseyip.
--- bir macallan lütfen .
--- sert bir başlangıç tamam
dedi ve gülümseyerek siparişi hazırlamak üzere döndü arkasını.
Viskisi gelmişti ki, sandalyesinin yanında biti vermişdi, daha önce hiç görmediği kadar parlak gözlerle ona
bakan yorgun ama dik duran genç adam. Baskın müzik sesine rağmen anlaşılır bir seste ;
--- Merhaba ben Fatih.
diyerek en tatlı gülümsemesini takındığı belli bir şekilde, ona bakıyordu. Sert görünümlü büyük ellerini ona
uzatmıştı. Önce ilgisizce baktı kadın, fakat adam inatçı gibiydi, tanışmadan gidecek gibi değildi. Kadın
isteksizce adamın elini havada bırakarak ;
--- Merhaba ben Elif.
dedi.
--- Bir şeyler içebilir miyiz, sizi ilk kez görüyorum burada .
Kadın kurtulamayacağını anlamıştı, bu bir başlangıç gibiydi. Planları arasında Fatih denen bu adam yoktu ama
demek o da dahil olacaktı bu geceye...
İçerideki koku mide bulandıracak kadar yoğundu, ağzındaki maske bile bunu engelleyemiyordu genç
komiserin. izbe bir binanın sıvaları dökülmüş, bu ara katında ne bulacaktı ki sanki. Gözleri, karanlıkta polisin el
fenerlerinin aydınlattığı noktalarda gezdi . Binanın elektriği aylar önce kesilmişti . Genç komiser yaşlı maktulün
yanına doğru yaklaştıkça koku yoğunlaşmıştı. Polis telsizinden acil anonsla geldiği olay yerinde bulacaklarından
bi haberdi. Hiç böyle bir olayla karşılaşmamıştı daha önce. Evet bir çok cinayete yada katile rastlamıştı görev
yaptığı yıllarda ama böyle bir manzara hiç görmemişti. Korktuğunu belli etmemeye çalışarak cesedin yanına
yanaştı. Arkasından seslenen polis memurunun sesini bile duyamayacak kadar kalbi hızlı atıyordu. Saçı sakalı
birbirine karışmış, üstünde kimlik bile bulunmayan, her halinden evsiz olduğu belli olan, çelik gibi soğuk gözleri
açık öylece koltukta, çuval gibi duran adama baktı . Kan izi yok gibiydi , yanındaki polisin elinden el fenerini
alıp cesedin çevresinde şöyle bir gezdirdi. Yüzündeki garip manasız donuk bakışlara takıldı önce. Katilini
tanıyor muydu? yoksa bilmediği bir yabancı mıydı diye düşündü. Elleri iki yana düşmüş. Koca göbeği cinsel
organını kapatmıştı. Bacakları koltuğun iki yanına doğru açıktı, gözleri karşıya öylece kilitlenmiş bakıyordu,
olay sanki bir kaç saat önce olmuştu belli ki üstünden 24 saat geçmemişti. O zaman bu koku da neyin nesiydi.
cebinden bir eldiven çıkardı ellerine giyip adamın göbeğini yavaşça kaldırdı, komiser gördüğü karşısında
şaşkındı, adamın göbeğinde bir kesik ve bağırsağı dışarı çıkarılmış öylece bırakılmıştı. Cesedin çatlak
dudaklarını yavaşça araladı, dişleri yoktu onun yerinde bir bez parçası ağzına doldurulmuştu. Olay yeri
inceleme ekipleri bu sırada içeri girdi, komiser şaşkın, aklı karışmış halde öylece bekledi bir süre. Polis
memurunun sesiyle irkildi.
---Fatih komiserim telefon size emniyet amiri sizi arıyor.
" Devam edecek..."