Sarı İncirlerin satışı
Sarı sarı incirler dallarda sallanır.
Sanki bizleri çağırır, koparın der.
Her gün güneş vurdukça ballanır.
Sarı inciri yiyenler sanki bal yer.
Yapraklarla kozak çıkmaya başlar.
Yetmediği için süt akmaya başlar.
Güneş değince iyi bakmaya başlar.
Gel incir ağacında kozağa bakalım.
Bazı kozaklar aşırı sıcaktan düşer.
Kuşlar ağacın dibine konar, eşer.
Gölge yer arar tabi ki her beşer.
Gel ağaç altına, gölgede oturalım.
Bedene sıcak vurunca dökülür ter.
Ağustosun sıcağını görünce yeter.
Sararmış bazı incirleri yaprak örter.
Gel yetmiş, sararmış incire bakalım.
Kozaklar yetmiş, incirle dolu dallar.
Toplayıp yemezsen kuşlar gagalar.
Şerbete boyanır ağaçtaki yapraklar.
Gel iyice yetmiş incirleri toplayalım.
Ağaçların etrafını örtse de zincirler.
Koparmanı yemeni bekliyor incirler.
Ağzının tadını biliyor inciri yiyenler.
Gel ağızın tadı için incirden yiyelim.
Her yıl yaz mevsimi özellikle de bu ay,bu günler geldiğinde gözlerim yollarda; elleri poşet ile bekleyen çocukları arar.Geçen hafta Gaziantep’e giderken Hatay’ın Hassa ilçesini geçtikten sonra karayolunda elindeki poşetleri taşıtlara tutan o çocukları yine gördüm.Elindeki poşetleri öyle sevinçli öyle istekli tutuyorlardı ki sormayın.Yaz mevsiminin bu sıcak günlerinde bu yaştaki çocukların elinde ne olabilirdi ki…
Aklım ilkokul ve ortaokulda okuduğum o yıllara gitti.İki üç arkadaş sabahın serinliğinde köyün yakınındaki bağlara gider,elimizde olan 5-6 poşeti sarı incirler ile doldurur, terler içinde karayoluna inerdik.
Şimdi çocukların bu halini, poşetlerde incir satan halini çok iyi anlıyor sanki kendimi çocukların yerinde buluyorum.Yaşadığımız bölge olan Akdeniz bölgesinde, Temmuz ayının yarısından sonra bağlarda bulunan sarı incirler tek tük sararmaya,yetmeye başlar.
Dedim ya Temmuz ayının ortalarından sonra bağlarda,bahçelerde bulunan incir ağaçlarındaki sarı incirler yetmeye durur,aynı gün içinde kabukları yarılır sonraki gün ise ağzından sanki bal akmaya başlar.
İnsanoğlu; bu sararmış,kabukları yarılmış,ağzından şire damlayan sarı incirleri görür de yemek istemez mi ?Bu sararmış,yetmiş incirlerden almak istemez mi?
Çocukluk yıllarımda, tüm bunları düşünerek çocuk aklı ile sabahın erken saatlerinde iki üç arkadaşımla poşetleri alır, yakınımızda bulunan incir ağacının olduğu bahçelere ve bağlara giderdik. Büyük bir hırs ve heyecanla sararmış,olgunlaşmış,yetmiş sarı incirleri koparır poşetlerimizi doldururduk.
Elimizdeki bu poşetler ile karayoluna iner,poşetteki bu incirleri karayolundan geçen taşıtlara (otomobil,kamyon,tır…)tutardık.Bu poşetleri görüp de almak isteyen taşıtlar durur,iki üç çocuk koşa koşa bu duran taşıtların yanına giderdik.Duran taşıttaki şoför veya yanındaki şahıs poşette olan incirlerin kaç para olduğunu sorar,bizler de kendi poşetimiz alınsın diye ite kalkışa öne geçer kendi poşetimizi satmaya çalışırdık.
Poşetin doluluk oranına göre 10 Tl ya da 5 Tl der,elimizde olan poşetleri satmak için sunardık.Yaz tatilinde; özellikle de sarı incirlerin iyice olgunlaşıp sararıp yettiği , okul açılımından önceki bu ayda her gün 5-6 poşet incir satar harçlık olarak saklardık.
Bu çocukları ellerinde poşetlerle gördüğümde; kendimin çocukluk yıllarında poşetlerle incir sattığı o yıllar aklıma gelir,o günleri güzel anı olarak tekrar yaşarım.Demek ki insanoğlunun hayatının her döneminde yaşadığı güzel ve hatırlanılması gereken yaşam anıları var.
Bu çocukların incir toplayıp satışını gördüğümde kendi çocuklarıma da çocukluğumda yaptığım o zorlu anıları anlatıyor;kendilerinin incir satışı değil de bol bol kitap okumaları ve Ku’ran-ı Kerim öğrenmek için camiye gitmeleri gerektiğini söylüyorum.
24.08.2015
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar