- 813 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Acısı bol günlükler-1 " En ağırı, en ağrılısı..."
İşkence ediyor.
Etimi kemiğinden ayırdığından, avuç avuç dökülen saçlarımdan haberi yok. Oysa ölünce soğumazmış insan. İçinde deli bir yangın, acı bir çığlık koptukça soğumazmış. Kendime kızıyorum sonra aynalara akseden küçük kıza dokunuyorum; kırılgan...
Soğumuyorum konuştukça, yazdıkça yazıyorum inan! Terleyen avuç içimin, yanan sol yerimin tarifini yapamıyorum. Aylardır sayfalarca okuduğum kitaplarda bu acıyı tarif edecek sözcüğü bulamadım.Acizliğim tartıları hafifletiyor, öfkem parmak uçlarımı.
İşgale uğrayan ülkem yerle bir! Düşman dört bir taraftan çöktü üzerime. Orantısız güç kullandığını kime söylesem, kim masum ilan eder de beraat ederim kendi mahkememden?
Çok yorgunum. Sabah yarım kalan kahvaltımı takip eden ağlama nöbetlerime bir yenisini ekliyorum gece yarısı. Tuhaf rüyalar, acısı dilimi yakan, kalbime çöken ağır şarkılar. Hepsini çıkarmalı mı hayatımdan? Ya da hayatı mı çıkarmalı kendimden?
Ben şimdi bu acıyı dindirecek ilacı nerden bulayım?
Ne yapayım ben?
Ellerimde görünmez kelepçeler, dilimde sus mührü, nefes almama engel olan bu dinmez ağrıya nasıl tahammül edeyim?
Kaç kez öldünüz?
Ben bu ilk ölüme nasıl dayanırım; sırtımda, dilimde, kalbimde duran kör bıçaklara kaçınız lanet ettiniz?
Ölüyorum.Sanki bütün bildiklerim inanılmaz bir boşluğa sürükleniyor. Kararan aydınlığın içinde darağacında sallanan onlarca beden. Gözaltılar, işgaller, darbeler her birinin göz bebeklerini mesken tutmuş.
Herkes ikinci bir hayatın dinginliği peşinde.
Dün gördüğüm rüyadan uyumadım yine. Çocukken gördüğüm rüyadan sonra kalkıp annemin yanında uyuyakalırdım. Korkardım o zamanlar.Gördüklerim çocuk zihnimin ufak oyunlarıymış meğer. Peşimden koşan paltolu adamın, arkamdan seslenen kadının sıradan bir rüya olduğunu bilmiyordum henüz. Fakat ne zaman güzel bir yaşanmışlık kazınsa aklıma rüyalarıma girer kendini anımsatır.
Birkaç sene önce yitirdiğim dedemi gördüm.İçinde olduğum karanlığı farketmiş gibi, yüzümdeki hüznü görmüş, anlamış da mendilinde sakladığı lokumlarla mutlu edecek ,birlikte çıktığımız otobüs yolculuğunda mola yerinde beğendiğim oyuncak ayıyı alıp yüzümü güldürecek, sonra ak sakallarının arasından hafif beliren gamzesiyle öpecek, bütün ağrılarımı unutup ona sarılacağım.
Gözyaşları içinde ilk kez uyandım...Yüzümdeki ıslaklık, kalbimdeki o sancıya yüklendi. Sonra sele karışıp boğulduğumu hatırlıyorum. O arada ne olmuştu, kim tutmuştu da bağlamıştı beni yaşam ile ölümün arasındaki o darağacına hatırlamıyorum.
Hatrımda kalan tek şey ahşap bir evin küf tutmuş kapısından içeri girdiğim. Duyduğum çığlıklar, omurgamı sarsan, ümidimi çalan hırsızlar...
Günler sonra uyandım işte. O acı, hatırlaması bile midemi ağrıtan o işkenceden uyandım.
Çok kötüydü, karanlıktı.İçimde yürüyen gölgesi bile yara tutmuş bedenimi ağrıtıyordu.
Şimdi yol boyu koşarak uzaklaşsam köprüler yıkacağım, başka hayatlar kopacak pamuk ipliğinden.Cinayetler işleyeceğim habersiz.
İşkence gibi,
Alışıyorsun fakat unutmuyorsun.
Ki bu en acısı yaşamanın en ağırı, en ağrılısı.
Uyuma..!
Uyuma gözlerim, ki şimdidir yeniden doğacağın,
Yarın ölürsün.Yarın çok geç, yarın belirsiz, yarın katıksız bir acı yumağı,
uyuma!
Tanrı çektiğin acıları sayıyor, uykusuzluğuna bir çentik daha,
Zulmüne ortak oluyor başkaları,
uyuma, uyursan ölürsün!
Zalim adamlar, zulmüne ortak ettikleri, suçuna ortak ettikleri, sevimsiz kadınları
sevmekte.
Uyuma, Tanrı görüyor...
Kalk ve uykudan daha hayırlısını yap, dua et.
Uyuma, uyursan, uyanamazsın!
10.09.2014-
Nuray KAÇAN
( Eskimeye yüz tutan dünü, hatırlatmayı borç bildim kendime...
Bilin istedim.)
Canı yananlara...
YORUMLAR
Sevgili Nuray,kullandığın her bir harf etrafıma saçıldı her bir satırda kayboldum.Sonra çocukluğuma koştum ellerinden tuttum kimsesizliğimin derken gün ortasında uykuyla uyanmışlık arasındaki o boşlukta sallandım. 2014 yılında uyumaktan korktuğum dönemlerimi korkuyla hatırlamaya başladım aylarca kabuslarla savaştım ve o gördüğüm kabuslarda kaybolabileceğime inandım hep ve bir daha uyanamayacağıma... Çalışmayı okurken ürperdim. Ne diyeceğimi bilemiyorum...
Tepeden tırnağa yaşanmışlıktı o yüzden kutluyorum.
Sevgimle...