- 686 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Utanıyorum
Utanıyorum
Utanıyorum gülmekten şehidim.
Senin annen ağlarken, ben gülmekten utanıyorum.
Yemekten, içmekten; sen vatan için şehid olurken, ben yaşamaktan utanıyorum.
Sahi şehidim ne içindi bu kavga, neyi paylaşamamıştık ki, ne ayrımız gayrımız vardı bizim.
Utanıyorum ey şehidim yaşamaktan utanıyorum.
Kesilen birkaç ağacı bahane edip, hayatında ağaç dikmenin ne olduğunu bilmeyen, insanlıktan nasibini almamış; eş cinsellere saygı yürüyüşünde elindeki gökkuşağı rengiyle yürüyüp gururlanan soysuz yaratıkların bugün susmuş, bir kenara çekilmiş sessizce izlemelerinden utanıyorum.
Sözde aydın ve profesör bozuntularının sessizliğinden utanıyorum.
Florya’dan, Nişantaşı’ndan, Beyoğlu’ndan şehid cenazesi çıkmadığı için utanıyorum.
Fakirlikten utanıyorum.
Cenaze namazına son model siyah Mercedes arabasıyla gelmeyen aileden; “beni de askere alın!” diyemeyen babadan, “vatan sağolsun, bir oğlum daha olsun onu da gönderirim!” diyemeyen anneden utanıyorum.
Zenginsen bas parayı “canın sağolsun”
Değilsen ver canını “vatan sağolsun” demekten utanıyordum.
Unutmaktan, arlanmamaktan, kendini bilmez siyasetçilerin, başsağlığı dileklerini duymaktan utanıyorum.
Ve unutuyoruz ey şehidim, vicdanımızı kaybetmiş olduğumuzdan utanıyorum.
Şırnak’ta askerliğin son gününde helikoptere yapılan saldırıda şehid olan Doğan Acar’ı ailesinin gözyaşları arasında unuttuk!
28 askerimizi şehid verdiğimiz, Derecik Karakolu baskınında unuttuk vicdanlarımızı!
Hakkari’de sokak ortasında kahpece ve haince kafasından vurulan 3 askerimizin mozaikli haberin sonunda unuttuk; vicdanımızın varlığını unutmuş gibi.
Unuttuk geçmişimizi, bağımızı, birliğimizi, dirliğimizi ve kardeşliğimizi.
Sahiden şehidim unutmasaydık zira, az da olsa kaybetmeseydik vicdanımızı:
Şanlıurfa’da yatağında uyurken kalleşçe şehid edilir miydi polis ağabeyim?
Unutmasaydık, halı saha maçında haince taranır mıydı eroğlu yiğitlerim?
Kaybetmeseydik diyorum ilk maaşını almamış Salih Hüseyin Parça şehid olur muydu?
Ya iki hafta sonra evlenecek olan Savaş Akyol ağabey? Nişanlısı diyorum, durmak bilmeyen gözyaşlarını akıtır mıydı?
Hangimiz verebileceğiz bunun hesabını bilmiyorum, hiç bilmiyorum.
Ölmeseydi şayet vicdanlarımız gider miydi Siirt’te 8 taze fidan?
Utanıyorum ey şehidim, bu cennet gibi vatanın toprağından, bağımsızlık marşından, tutkusundan…
Malazgirt’te, Fetih’te şehid olan ecdadımdan, Çanakkale’de, Kurtuluş Harbi’nde Dumlupınar’da şehadet şerbetini içen dedelerimizden utanıyorum.
Terörle adı pek anılmayan, dinlerin ve dillerin kardeş olduğu bir şehrin; mayasının bozulmuş olmasından, Mardinliyim demekten utanıyorum.
Bu cennet vatanda hainiyle, namerdiyle aynı nefesi solumaktan utanıyorum…
Mahşer günü yüzümüz yok helallik istemeye, af dilemeye: Temiz ruhlu, nurlu yüzünüzden utanıyoruz.
“Bir cennet vatan uğruna can veren taze fidanlara ithaf.”
20 Ağustos 2015
Kocasinan/Kayseri
Murathan Erdoğan