- 914 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sayın görgülü(2)
(geçen ki yazıdan devamla(
Bizler için önemli olan sadece nefsimiz tatmin olsun yeter. Bunda da amacımız karşımızda kim varsa madara olsun, herkes beni pohpohlasın, hep benim dediğim gibi olsun, hep ben önde oluyum, ben doğrucuyum ben şaşmam gibi bağnazlıklarla hırs gurur kibir bataklığında bu illete tutunarak yol almaya çalışmamızdır. Hâlbuki karşımızdaki kişinin hangi fikir ve düşüncede olduğuna değilde, Allah’ın(c.c.) kendi ruhundan üflediği insan olarak görebilmeyi düşünce dünyamızda bir köşeye koyabilseydik, o zaman hiç görmeden hiç konuşmadan sohbet ortamı oluşmadan, sadece kendi içimizde oluşan insana yakışmayan hırs küpünü bir tarafa bırakır, bal küpünün tatlı şerbetlerini birbirimize ikram eder konuma gelirdik. Ben yıllardır sizi bilmem. Pek de tanımam. Bilebildiğim tek şey sizi Kulu makasında rahmetli babanız Ali amcanın yanından hiç ayrılmayışınız ve çay ocağında gördüğüm tıfıl, ufak boylu kara bir oğlan olarak hatırlarım. Ağabeyin Cevdet(cöge) garsonluk yaparken ben onun komi’si idim. Hele ihsan ağabeyin bizleri gülmekten kırar geçirir, her gün lokanta ’da Abidin kebap, özdün kebap, Fikret kebap, derviş kebap diye gelen müşterilere yemek satardı. Ondan sonra hayatta ne geçti kim nerede ne yapıyor, bilmiyorum. Bu sitenin de varlığını bir arkadaş söylemiş ve bende kendi birikimlerimi paylaşmak için karınca kararınca bir şeyler yazmak istediğimi belirtmiş, dolayısıyla sizin de burada olduğunuzu öğrenmiştim. İnsanın yanına bir komşusu gelince ya da evine bir misafir fark etmez en azından nezaketen de olsa bir merhaba demesi insanlık gereği iken siz bunu bile söylemeyip nasıl bir tutum içinde olduğunuzu zaten ortaya koymuştunuz ve ben sizi az çok tahmin etmeme rağmen yazılarınızla, kişilerle didişmelerinizle sizin gibi düşünmeyenlere buğz içinde küçük düşürücü küçük hesaplar peşinde koşmanızla iyice anlamıştım, sizde beni anlamıştınız. Aradan bunca yıl geçmiş bak emekli olmuşsunuz, ben ise hala zorunluluktan dolayı devam ediyorum, torun torba sahibi olmayı Allah nasip etti, bundan sonra bizim dünyamızda kavga olmamalı diye düşünüyorum. Küfür yerine insana fikir yakışmalı. Küfür sadece kızıp sövmek bağırmak değil aynı zamanda muhatabını küçük görmek ve kendini beğenmek olup bir aczi yetin işaretidir. Bundan dolayı bırak eğitim sahibi kendini yetiştirmiş mürekkep yalamış olanları, hiç eğitim yüzü görmemiş okula gitmemiş halk arasında cahil diye nitelendirilen insanların bile yapmaması gereken bir uygulamayı bir kavga ortamını muhatabını tahrik ederek kışkırtman, sizin doğanızda olan bir tutku ki; her seferinde kim olursa sizin gibi düşünmeyenlere karşı bunu uygulamaya çalışıyorsunuz.Halbuki hiç tanımadığın oturup kendisiyle konuşmadığın birisine gıyabında bu tür olumsuzlukları reva görmek aklın alacağı iş değil ve ben bunları çok samimiyetsiz buluyorum.İnsanı ele veren onun sunmaya çalıştığı mesajlarıdır.Sizde bilirsiniz ki;Bir forum köşesinde bir yorum yapılacaksa o konu başlığı baz alınır,onunla ilgili belge ve deliller sunulur,yorumlarla da konuya ikna edici bütünlük kazandırılır.Karar ve yorum bundan sonra okuyucuya aittir.Benim Sayın Muzaffer zengin bey’in “Hak ve Batıl’ı” konu alan başlıklı yorumuna ayet meallerini alarak konuyu hedefinden saptırmadan getirdiğim açıklamalar sizi neden bu kadar etkiledi.Ben bir bilgiyi hazırlarken iyice araştırmadan yazmamaya dikkat ederim.Çünkü yaptığım bir yanlışlık vebal demektir.Benim yapacağım yanlışlıklar yada yanlış bilgilerden yola çıkarak onunla amel eden birisi buna uygun davranırsa onun düştüğü hatadan ben sorumlu tutulurum. Zira ahirette hesabı ağır olup onları peşlerinden sürükleyenlerde aynı hesaba çekilecektir. Bu sorumluluğumu otuz yıllık meslek hayatımda taşıdım ve hala da taşıyorum. Ben hiçbir zaman din bezirgânlığı yapmadım. Bahsettiğin rantiyenin içinde de değilim. Bu resmen bir iftira ve hakarettir ve kul hakkına girdiğini unutma. İsteseydim burada size bu iftiranızla ilgili daha farklı cümleler kurar başka şeyler söylerdim. Fakat inancım odur ki; üç beş günlük dünya menfa atı için kimsenin kalbini kırmaya değmez. Benim için ölçü; Yunus Emre Hz.nin ifadesinde yer alan ”Yaratılanı hoş gör, Yaratandan Ötürü ”ölçüsüdür, ve bu ölçüde; Çanakkale’de düşmanına bile su ikram eden, yaralılarını da hastane revirine kendi eliyle taşıyan bir zihniyetin Türk olma vasfını ve İslam’ın güzel ahlakını hayatına düstur edinen, düz durup düz giden eğip bükmeden kıvırtmadan hayat çizgisini şerefle bitirmeyi amaçlayan bu garibin yaşantı tarzının ölçüsüdür. Onun savunduğu ilkeleridir. Hayat görüşüdür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.