Gözünde 'ben' mi var?
- Gözünde ’ben’ mi var?
- Evet var.
- Hiç dikkat etmemiştim.
- Sana gözüm gibi bakıyorum.
- Hıh....
- Gözümde, özümde, sözümde hep sen varsın.
- Ya onu kastetmemiştim gözünün beyazındaki siyah noktayı...
- İşte sende ömrümün karanlığındaki beyaz noktasın.
- Anlaşamıyoruz.
- Sen öyle san!
- Ben, iki anlama gelen bir sözcük tevriyeli kullanılıyor. Ben ne diyorum sen nereye çekiyorsun?
- Şair demiş ya ’Sana bir ben gerek gülüm!’ diye... İşte sana da bir ben gerek!
- İstemem sağ olasın.
- Görmene engel değil umarım!
- Engel! Bu göz seni gördükten sonra başkasına kör!
-Offfff!
- Önce yoktu biliyor musun?
- Nasıl yani?
- Senden önce gözümün beyazında ben yoktu.
- İnanmam.
- Rabbim onu senin nişanen olsun diye nakşetti oraya.
- Git işine!
- Seni gördüğüm ilk gün gözlerime inanamamıştım. Dünyada başka güzellik yok diye düşünmüştüm. O kadar odaklanmışım ki sana, o kadar bakmışım ki doyasıya gözlerimin içinde bir ben oluşmuş aniden. Aşkın merkez noktası... Seni hapsettiğim üs... Senden önce yoktu senden sonra var.
- Bunlar masallarda olur, külahıma anlat!
- Yürekte de ben var biliyor musun? Süveyda denir hem. Aşk kalpteki bu siyah noktada cereyan edermiş. Kalpte varsa gözde niye olmasın güzelim? Hem ben neye baktığımı biliyorum, neyi gördüğümü.. .Göz benim değil mi? İstediğim manayı yüklerim, istediğim masalı anlatırım. Gözümün her zerresi sana bakarken kalkıp da o siyah noktayı senden azade sayamam.
- Ama yakışmış sana!
- Teşekkür ederim. Senin yansıdığın ve olduğun her şey anında kıymet kazanır.
- Sahiden mi?
-Yükselen kur’umsun. Değer kaybetmeyen taş’ım, gözlerimde asla düşmeyen yaşım, geçmeyen yaşımsın. Sen bu göze nursun, kalbe huzur, cana sürur... Gözümde saklısın, sakınırım seni. Bakmam hiç kimseye. Görmem senden gayrısını. Rabbimden dilerim hayırlısını...
- Gözünde ’ben’ var be adamım!
- İşte sana gözüm gibi bakıyorum bil kıymetini...