GÜLE GÜLE AHMET DAYI
Bolu’dan gelen bir e-posta ile öğrendim bana hüzün veren ve senelerce geri götüren haberi. “Sizin köyden Ahmet Çınar adında biri vefat etmiş” diyordu elektronik posta mesajı.
Bir ölüm haberi olmasına rağmen, “çok derinlerimde bir acı hissetmedim”. Zira Ahmet dayının yaşının ilerlediğini biliyordum. 2006 senesinde kaybettiğim babamın son günlerinde yanındayken bana anlattığı, “Oğlum… Ben zaten uzatmaları oynuyorum. Allah bana en az 4-5 sene fazla ömür verdi” bilgisinin bilinç altıma edindiği yer de bu acıyı hissetmememe neden olabilir.
Gazeteden çıkış saatlerime ve daha sonra buluşacağım bir arkadaşımla randevu arasına denk geldiği için bilgisayarımı kapatıp, Frankfurt Havalimanı’na yakın yerdeki gazete merkezinden ayrılırken, Ahmet Dayı’nın ruhu da geldi aracımda yanıma oturdu.
İlk olarak ben henüz 10’lu yaşlarımdaykenki günler aklıma geldi.
İlkokulu birden beşe kadar beraber okuduğum Sabahattin’in (Çınar) babasıydı. Kızı Melahat da (Boluspor’un alt yapısından yetişen, ancak Bolulu olduğu için yüzüne kapılar kapatılan, şimdi Almanya’da futbol oynayan İlker Mini’nin annesi), benden iki üç yaş küçüktü.
Sabahattin ile belki de yaşlarımız, boylarımız ve vücut yapılarımız birbirine benzediğinden ilkokuldaki 5 sene boyunca çok iyi geçindik. Ahmet dayı da o günlerden beni sever, köy içindeki ufak tefek tehlikelerden kollardı.
1978 sorası ortaokul ve lise yıllarımda her tatile gelişimde, Cuma namazlarında camimizin önünde görürdüm. Ancak çok güzel yürekli insanlarda bulunabilecek bir yüz ifadesiyle beni karşılar, hafif gülümserdi. Dilimizle çok az konuşurduk. Ancak ruhlarımız iyi anlaşırdı.
Benim üniversite ve ardından 1990 sonraki Almanya yıllarımda da köyüme tatile gittiğimde Ahmet dayıyı hep aynı sevgi ortamında buldum.
Köyde 10 çocuğu olan tek kişi oluşu, kulaklarının biraz ağır işitmesi (ki bu durum Kore Savaşı’na katıldığı için de olabilir, Kore Gazisi idi), onu farklı yapan yönlerdi.
Aklımda kalan bir başka güzel tablo da rahmetli babam ile birbirlerini çok sevmeleriydi. Babamın, Ahmet dayıyı her görüşünde, yüksek bir sesle, “N’ yapan Ahmet ağa” deyişi bu satırları yazarken bile kulaklarımda. Ve Ahmet dayının bu hitap karşısındaki içten gülümsemesi de.
Mörfelden’de bulunan gazeteden çıkıp Rüsselsheim’a giderken ruhu aracımda yanıma öylesine oturdu ki, 25 kilometrelik yolda sohbet ettik. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuk boyunca bana köydeki bütün çocukluk ve gençlik yıllarımın güzelliklerini yaşattı. Önümde uzanan bir yol değil Ahmet dayının gülen yüzüydü.
Ahmet dayının vefatıyla birlikte Bolu’nun Seben ilçesine bağlı Çeltikdere Köyü’nün dünyanın diğer beldelerinden farklı kılan bir güzellik, bir koku ve bir tad daha öbür dünyaya göçtü. Yaşım ilerledikçe köyüme bağlayan önemli hatıralardan birine daha veda ettim.
Çocukluğumda başımı okşayan, ilkokul arkadaşım Sabahattin’in babası olmakla köy şartlarında gülen yüzüyle bütün çocukları olduğu gibi beni de kollayan Ahmet Çınar dayıyı bir kez daha rahmetle anıyorum.
İlkokulu bitirip köyden ayrıldıktan sonra ortaokul, lise ve üniversite yıllarımda vefat eden birinin arkasından okunacak en güzel duaları öğreten hocalarımı da anarak, Ahmet dayıya dualar gönderdim.
Ve içime doğan en son ve güzel his şu oldu. Belki de Ahmet dayının kulaklarının biraz ağır duyması, dünyanın çirkinliklerini duymamak içindi. Yaradan onu özel bir kulu olarak seçmiş, bizim duyamadığımız sesleri onun ruhuna fısıldıyordu. Bundan kesinlikle eminim. Çünkü benim gördüğümde bana tebessüm eden yüzde, hep bu ilahi gülümseme vardı.
Bu gülümseme ancak Ahmet dayı gibi manevi derinliliği olan kişilerin etrafına saçabileceği bir ışıktır.
Ben o ışığı gördüm, yaşadım…
Yolun açık olsun Ahmet dayı… Gittiğin yere selamlarımızı söyle..
Bizim de oranın yolcusu olduğunu biliyorsun..
YORUMLAR
Seyfi Alp
Mekanı cennet olsun.
Ölüm...Belki bir kurtuluş belki bir var oluş belki hiçlikle iştigal eden benliklerimizin arınacağı nihai durak.
İçten cümlelerin hüküm sürdüğü yalın bir anlatımla çok güzel betimlemişsiniz bizler de sizle o yolculuğa çıkmışcasına.
Zor zamanlar yaşıyoruz belki de bazılarımız için o kadar da zor değildir zira bakış açımız her daim bize bizi yakın ya da uzak kılan. Zaman zaman da kafa karışıklığı hasıl olan ya da sadece bana has.
Kutlarım değerli yazarım.
Esenlikler dilerim.
Saygı ve selamlarımla...