6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1061
Okunma
Vücut bize verilen emanet bir ölümlüdür; oysa ruhumuz ölmeyecek.
Şunu bilmemiz gerekiyor; insan vücudunu presleyip ezdiğimizde hemen hemen her şey suya dönüşür. Kalan da havaya karışır... Geriye belki minicik bir dna şifre çip olarak kalır.
Öldüğümüzde de aynen bu olacak; her bir şeyimiz havaya, suya, toprağa, güneş ışığına karışacak.
Buraya kadar iyi; fakat karışmayacak olan şeyler de var.
Bu dünyada neye dokunsak, o şeyde biraz kendimizden iz bulaşır. Parmak izi, DNA, deri döküntüleri ve bilinmeyen, henüz kanıtlanmayan bazı şeylerimiz... İşte o bıraktığımız parçalar bizden ruh taşıyor aslında. Ruhun rahat etmesi; nelere dokunduğuyla çok alakalıdır. Bıraktıklarımız ve attıklarımız bizden bir parça ve çöplerde yazık ki...
Tırnak ve saçlarımız dahil, bunları toprağa gömmek daha doğru aslında. Bu gibi şeyler, ruhumuzun acı çekmeye devam etmesi demektir.
Öldüğümüzde, öbür dünyaya gitmek yerine, bazı şeylerin bu dünyada kalması ve ortalığa dağılması yaptığımız ne büyük bir çılgınlık... Daha önce kullandığımız eşyada bile biz kalıyoruz. Başka yerdeki kötü kullanımlar bile ruhumuza azap verecektir.
Dünyadaki yaşamımızda her şeyimize dikkat etmeli, çok şey kullanmamalı, az çöp çıkarmalıyız.