- 485 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SESSİZLİK TINISINA KULAK KABART-SANA
Ne oldu gene yalnızlık tınısına boğulmuşsun dedi aida,köşede tüm hışametiyle yağan yağmura rağmen sırılsıklamlığa sarılan eronaya.Aida eronayı hep iyi tanımıştı .Onun sessizligi,içe kapalılığı,az konuşuyor olması diğerleri gibi sıkılmışlığa götürmüyordu aidayı.O eronaya her gün yeniden aşık oluyordu onun ayrı dünyasına her gün yeniden göz açıyordu.İçin için yanan bir köz kadar kızgın bir o kadarda çocuksuydu aşkına karşın.
Birlikte yürürlerdi .Bazen ilkbaharın nefesini almış ,bazense kafessiz kuş misali kalan yapraksız sonbahar ormanlarında...konuşmazlardı.Gerek kalmazdı çünkü buna.
Her gün kalkar kalkmaz penceresinin perdesini açıp toz taneciklerinin ritimsel hareketlerini seyrederdi erona.Küçük masum ve zarafet içinde titreşen toz taneciklerini aidanın beyaz tenini örten pembemsi beneklere benzetirdi ..Önce başını sağ omzuna yaslar kendini mutlak bir inancın eşiğinde hisseder sonra soluna yaslanır yalnızlığı keşfederdi.İkisi bir arada olurmuydu ki..Ya aida bir gün ondan sıkılırsa ne olurdu ...
Aida bunların hiçbiriyle ilgilenmezdi ,o eronayı sessizkende,yalnızkende,hep susarcasına sevebilirdi...
Birlikte içerlerdi bazı geceler .Karanlık bir gecede ufak titrek bir mum alevinin çıkarttığı masum is te gözleri çarpışırdı soluksuzca.İzlerdi onu aida hiç bıkmaksızın .Dügümlerdi anlarına kaybetmemek için.Giderler di uzak yollara yürürlerdi saatlerce ,sessizce ...Hava bulanırdı, iskelede bir köşeye oturup yağmura meydan okurlardı birlikteyken ...Elleri ellerine ilişirdi ve gene susarlardı .Yağmur damlalarca seslenirdi tüm zamanlara ,tüm mekanlara,tüm imkansızlıklara. Hükmederdi aşkları mutlak sonsuzluğa...