- 814 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öngörü
Öngörü
Öngörü, zamanın ruhunu anlayıp olayların gelişimine dair bir kanaat oluşturmaktır, Yargıya varmak değildir! Öngörü, nihai değildir ama yargı nihaidir! Öngörü ile önyargı farklıdır! Önyargı, olay henüz olmadan ve ne şekilde olacağı Kuantum alanda belirsizken durumu yargıya göre belirlemektir ki bu aslında olaylara müdahale anlamına gelir. Ön yargı, olayları daha olmadan belirsizlikte iken sonuca dair yapılan müdahale gibidir! Kuantum fizikteki “Çifte yarık deneyi” sonuçların ön yargılardan etkilendiğini gösteriyor! Yani Belirsizlikte önyargı ile bir belirleme yapılıyor ve bu belirleme, sonucu etkiliyor! Öngörüde ise yargı olmaz! Öngörü, kuantum alandaki belirsizliği önyargı gibi belirlemeye yönelik değildir! Öngörü, muhtemel olasılıkları değerlendirmektir, belirlemek değildir! İkisinin arasındaki ince çizgi çok önemli! Öngörüde ihtimaller, önyargıdaki gibi sınırlanmaz! İhtimaller, kuantum alandaki belirsizliğinde bırakılır ve muhtemel sonuçlar öngörülür!
Önyargı ile hükmedilemez ama öngörü ile muhtemel olasılıklar ve sonuçlar hakkında tedbir almak ya da sonuca dair hazırlanmak mümkündür!
Trafik kazalarına karşı öngörü, trafik kuralları ve işaretleridir! Muhtemel sonuçlar, öngörüldüğü için kurallar ve işaretler konulur! Önyargı ise bu işaret ve kurallara birilerinin uymayacağı ve daha kural çiğnenmeden veya uyulmadan, önceden yargıya varılıp izafi olarak veya başka art nedenlerle belirleme yapmak ve nihai karara varmaktır! Örneği açalım; insanların trafik kurallarına uyup uymayacağını ön yargı ile belirlemek, göreceli olarak; “Bizden, meslekten, iyi insan, şu ırktan, bu dinden, zengin, fakir, mesleki başarısı var, toplumda kabul görmüş birisi, akraba, tanıdık, titiz, sakar” gibi izafi nedenlerle sonuca dair yargıya varmaktır!
Öngörü, adı üstünde önceden yapılır! Olan olduktan sonra konuşmanın bir faydası olmadığı için öngörü sahipleri olay anında ve sonrasında konuşma gereği duymaz! Zaten öngörüler, dikkate alınmaz! Bu yüzden olanda hayır vardır! Öngörü sahibi, arif olan, öngörüsünü dillendirir ama olaya müdahil olmaz! Öngörü, arife bireysel bir fayda sağlar! Öngörüde, yargı bulunmaz! Önyargı ile öngörü farklıdır!
Herkes ön yargı ile öngörü farkını anlayabilir! Zamanın ruhunu anlayıp öngörülerde bulunmanın zahmetinden kurtulmak için insanların çoğu, “Önyargı” kolaycılığına kaçar! Önyargıda, zamanın ruhunu anlama zahmeti yoktur! İzafi değerler üzerinden değerlendirme peşinen yapılır ve sonuca dair yargıya varılır! Bu da sonuca dair durumu aslında belirlemektir, sonuca müdahale etmektir! Kuantum belirsizlikteki potansiyeli önyargı ile sınırlamak ve yargıya göre belirlemeyi hedeflemektir! Zamanın ruhu, anlaşılmaz ise önyargıların belirleyiciliği ile insanlık potansiyelinden çok farklı bir alana sürüklenir! Öngörü, insanlığın potansiyelindeki muhtemel açığa çıkışları belirlemez ya da sınırlandırmaz! Muhtemel sonuçlara dair bir bakış oluşturur! Öngörü ve önyargı, sonuca dair isabetli olmadığında; öngörü için bir vebal olmaz ama önyargı için bir vebal söz konusudur!
Öngörü bağlayıcı değildir ama önyargı, bağlayıcı ve sınırlandırıcı, sonuçları belirleyicidir! Sonuçların öngörü ile tahmini veya önyargı ile belirlenmeye çalışılması da zamanın ruhuna dairdir! Yani sonuçta evrensel frekans işler! Tercih frekansları işler! Zaten öngörü ve önyargı, tercihle olan bu frekansın etkilenmesi içindir! İşleyişi etkilemek içindir! İşleyiş ise zamanın ruhuna bakar! Yani tercih frekanslarının birikimine bakar! Bu nedenle “Olanda hayır var!” denilir! Yani olanlar, ister ön yargı ile sınırlanmaya çalışılsın ister de öngörü ile sonuçlarına dair ihbar edilsin sonuçta zamanın ruhu işler! İşleyişin toplumsal yansıması, bireysel tercihlerin frekansına görecelidir! Bu nedenle tercih edilmemiş olsa sonucu yaşanmaz! Bir sonuç var ise o tercih edilmiş ki sonucu ortaya çıkıyor! Tercihleri öngörü ve önyargı ile etkilemek istemek de bu sürece dahil. Yani tercihleri etkilemek için yapılan her şeyin, olumlu veya olumsuz göreceli bir sonucu olacak! Öngörü, potansiyele dair muhtemel kuantum alanı anlamaya çalışmaktır belirlemeye kalkışmak değildir! Kuantum alanda belirleyici olmaya çalışmak yani “Önyargı” risklidir ve sonuçları açısından olumsuz yansımalar öngörülebilir! “Olanda hayır vardır!”
Son tahlilde; kuantum alanı, çeşitli yollarla tercih frekanslarını etkileyerek veya doğrudan zorlayarak yönetmeye çalışmanın bedeli açığa çıkınca bu “Önyargı” kapsamındadır! Öngörü olarak, kuantum alanı etkilemek ise tamamen bireysel ve toplumsal tercihe bakar! Sonucu, sorumluluk doğurmaz! Genel olarak insanların birbirine karşı “Öngörülü” olması, paylaşım ve tercihlerin daha verimli yapılmasını sağlar, barış ve huzur sağlar! İnsanların birbirlerine karşı “Önyargılı” olması ise potansiyel sınırlamasına sebep olur, sınırlanan potansiyelin de zamanın ruhuna uygun bir kritik dönemde açığa çıkması kaçınılmaz! Hurmalar, genelde yerken tatlıdır ama bazı bıldır yenen hurmaların etkileri zamanın ruhuna uygun olarak anda açığa çıkabilir! Evren, erteler ama ihmal etmez! “Olanda hayır vardır!” Yunus gibi; “Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü!”, “Erik dalında üzüm olmaz” denir ise bu “Öngörüdür!”, “Erik dalında üzüm aramayı yasaklamak” bu da “Önyargıdır!”; erik dalında, üzüm yemek ise “Özgürlüktür”
Öngörüler ve ön yargıların fiziksel alana çıkması doğal bir süreç olsa da dikkat edilmesi gereken şu; öngörüde, “Ağzı hayra açmak” önemli Önyargıda ise sonuç açısından bedel önemli. Fiziki alanı, metafizik alanla paralel değerlendirmek mümkün Sihir, büyü, uğursuzluk, lanet, kutsal veya inançların tamamı hatta dua ve bilinçaltı istekler metafizik alanından fizik alanına çıkıyor. Yani görünen, aslında bakışa görecelidir, tercih edilendir.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Öngörüler ve ön yargıların fiziksel alana çıkması doğal bir süreç olsa da dikkat edilmesi gereken şu; öngörüde, “Ağzı hayra açmak” önemli Önyargıda ise sonuç açısından bedel önemli. Fiziki alanı, metafizik alanla paralel değerlendirmek mümkün Sihir, büyü, uğursuzluk, lanet, kutsal veya inançların tamamı hatta dua ve bilinçaltı istekler metafizik alanından fizik alanına çıkıyor. Yani görünen, aslında bakışa görecelidir, tercih edilendir. Yorumlardan esin ile bu kısmı yazıya ekledim. Yorumlara ayrıca teşekkür ederim.
bu kavramları kuantum fiziğiyle incelemek çok orijinal bir fikir. bence çit yarık deneyi tarihin en önemli deneyidir. bunun psikolojik ve sosyal boyutta mutlaka bir karşılığı vardır. çok bilgilendirici oldu. tebrik ederim.
Ahmet Bektaş
Yunus gibi; “Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü!”, “Erik dalında üzüm olmaz” denir ise bu “Öngörüdür!”, “Erik dalında üzüm aramayı yasaklamak” bu da “Önyargıdır!”; erik dalında, üzüm yemek ise “Özgürlüktür”
Diyerek, en özlü biçimde, ne güzel tevil etmişsiniz üstadım...
Selam ve saygılarımla.