- 962 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sayın görgülü(1)
.........bazı siyasi tavırlarını beğenmediğim bir hemşerime yazdığım mektup yüklü satırlar/..........
SAYIN GÖRGÜLÜ,
Satırlarından anladığım kadarıyla sizin niyetiniz üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek ve sitede kavga ortamı oluşturmak. Hâlbuki site vasıtasıyla birbirini tanımayanlar yahut uzun süredir görüşemeyenler bu vesileyle birbirilerini tanıma ve anlatma fırsatı buluyorlar. Bu nedenle sitenin yüklendiği misyonu asli özelliğinden uzaklaştırıp da başka mecralara çekmeyi doğru bulmuyorum. Kalemini kırıp kırıp yeniden içeri dalış yaptığına göre demek ki yeni ufuklara yelken açmaya karar verdin ve bu arada önüne gelenle takışmaya insanları sürekli suçlamaya her şeye olabildiğince muhalefetlik yapmaya ve kendin gibi düşünmeyenleri tu kaka olarak görme alışkanlığını sürdürmeyi, bundan da vazgeçmeyeceğini bir kere daha ilan ettin. Bana isnat ettiğin din âlimliğine gelince; evet ben yüksek bir din mektebinde okumadım. Okuduklarım kendi anlayabileceğim kadarıyla ilgili olanlardır bilgileri de sorup soruşturup güvenilir kaynaklardan öğrenmeye mümkün mertebe çalışıyorum. Mesela ben Hüseyin Atay’ı okumam. Yaşar Nuri Beyi okumam. Çünkü bu âlimlerin yorumları benim düşünce tarzıma ve hayat anlayışıma uymuyor. Onlar kendi bildiklerini icra eder, ben de benim hayat çizgimde bana lazım olanları uygun bulduğum sorup öğrendiğim kendimce güvenilir kaynaklardan öğrenir, buna uymaya çalışırım. Bir insanın din konusundaki öğrenme ve bilme ihtiyacı onun hassasiyeti ile ilgilidir. Dini sadece onu okuyanlar bilsin bunlar onlar için lazım diyemeyiz. Dini sadece görevlisi olanlar okusun amel etsin diyemeyiz. Bence her Müslüman kendi dininin bizatihi görevlisi olmalıdır. Dine yönelme ve amel etme bir insandaki samimiyetin ve ihlasın göstergesidir.
Sayın Görgülü; işin doğrusu aslında size cevap vermek içimden gelmiyordu. Ancak değişik yorumlar yapılmasın diye konuyu tüm açıklığı ile ortaya koymak bir daha böyle polemiklere ve gereksiz tartışmalara girmemek için ve benimde zamanım değerli olduğu için yazmak gereği duydum. Ancak bu mücadele tabii ki burada sonlanmaz. Dünya kurulalı devam ede gelmiş. Ve sürecektir de… Bugün Yusuf’la Behzat tartışır, yarın bir başka şahıslar. Dünün Necip Fazıllarıyla Nazım Hikmetleri gibi. Fakat unutulmaması gereken bir özellik vardır ki; bunu medeni ve insana yakışır bir ölçüde hakaret etmeden ve küçümsemeden götürebilmek ve insan olarak kişiye değer verebilmek önemlidir. Dedik ki; bu mücadele hayat var oldukça sürecektir, sürecektir çünkü kim neyin temsilcisi, neyin savunucusu, neyin yanında neyin karşısında, neye iman ediyor, neyi kendine dost ediniyor, doğru olan ne, yanlış olan ne? İşte bunun kavgasıdır bunun mücadelesidir her şey. Bana doğru gelen sana yanlış, sana doğru gelen de bana yanlış. Herkesin ihlası samimiyeti, bakış açısı çizgisi anlayışı değer ölçüsü farklıdır. Bize düşen nedir biliyor musunuz? Bunları insan gibi konuşabilmek. Tabi buda bunun böyle olması gerektiğini akıl edenlerce uygulanabilir hale getirilir. Değilse niyeti farklı olanlar zaten açıkça belli ederler. Şimdi istersen esas konuyu bir anekdotla gireyim müsaadenle.
“ilk karşılaşmamız gergin geçmişti. Biraz gençlik, biraz ön yargı, yetiştiğim katı sol görüşlü aile, ne derseniz. Gecenin sonuna doğru, ilginç ve hoşsohbet bir adam olduğunu kendi kendime bile itiraf etmeye çekinmiştim. Beni anlamaya çalışmıyorsunuz, demişti ayrılırken. Bu ifadeleri kaleme alan Bal çiçek Pamir 27 mart 2009’da Haber Türk’te söylüyordu….Şu günlerde ölümünden yaklaşık bir yıl geçmiş olan bir kuşağın temsilcisi,bir dönemin mağduru,bir dönemin mazlumu Muhsin Başkan için söylenen ifadelerdi bunlar.Cümleleri irdelersek aynı fikri paylaşmayan insanların birbirlerine karşı nasıl bir ön yargı içerisinde bulundukları,bununda toplumumuzun açmazlarından biri haline geldiği ve hala varlığını sürdürdüğünün samimi itiraflarıdır.Bizler olaylara hep tek taraflı pencereden bakarız.Birbirimizi tanımadan yahut oturup konuşmadan bir sohbet etmeden kulaktan dolma bilgilerle birbirimiz yargısız infaza tabi tutarız.Bizler neden böyleyiz,bu alışkanlıklarımızı yanlış olmasına rağmen niçin sürdürüyoruz diye bunu endişesini taşımak aklımızın ucundan geçmez.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.