- 796 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
ONDAN SONRA
Adamın biri Sarımsaklı’da sahilde yürüyüş yaparken, ağzı mantar bir tıpa ile kapalı şişe bulmuş. Şişeyi incelerken mantarı çekmiş. Mantarı açar açmaz da şişenin içinden bir cin çıkmış.
Cin; "Sen beni bu şişede hapsolmaktan kurtardın. Şimdi benden bir dilekte bulunabilirsin" demiş, "Yalnız dileğini çok iyi düşün çünkü yalnızca tek dileğin var" diye de eklemiş.
Adam düşünüp taşınmış:
"Şu karşıdaki Yunan Midilli adasını görüyor musun?" diye sormuş.
"Evet. Karşıda görünüyor."
"Ben demiş,yıllarca Midilli’ye gitmek istedim ama deniz tuttuğu için tekneye binemiyorum. Uçaktan da ölesiye korkuyorum. Senden, buradan Midilli’ye kadar bir karayolu yapmanı istiyorum."
Cin:
"Bak bu istediğin gerçekten zor bir iş," demiş. "Hem koca Ege denizinin içine bu yolu inşa etmek için yüz binlerce kullanılacak kolon, kilometrelerce asfalt ve kullanılacak diğer tonlarca malzemeleri düşün. He bu yolun denizdeki canlıların yaşamına da etkileri olacak. Normalde böyle bir şey söylemem ama bu istediğin gerçekten çok ama çok zor bir istek. Hem bunu istediğine gerçekten emin misin? Sen istersen gel başka bir dilek dile."
Adam:
"Aslında düşününce demiş, hayatım boyunca tanıştığım kadınlar hep benden uzaklaştı. Bana kadınları nasıl anlayacağımı öğret. Onları neler mutlu, neler mutsuz eder bileyim. Tanıştığım her kadının üzerinde hayranlık etkisi bırakayım..."
Cin burada adamın lafını kesmiş:
"Tamam tamam demiş, bu kadar yeter. Senin şu Midilli’ye gidecek yol... İki şeritli mi olsun, yoksa dört şeritli mi?"
ONDAN SONRA;
Sarımsaklı’da yaşıyorsanız evvelki yaşamınızı sürdürdüğünüz şehirleri unutuyor ve Sarımsaklı’lı oluyorsunuz, bir başka deyişle Sarımsaklı!da yaşıyorsanız, oradan bir daha kopamıyorsunuz. Evet!
Sarımsaklı’da, tembel ruhlu insanların henüz uykuda olduğu saatlerde uykudan kalkan evlerin siluetleri yavaş yavaş belirmeye başlamıştı.
Sabahın ilk ışıklarıyla beraber uyanır uyanmaz, sabahın gümüşi sükûnetindeki denizin davetine büyük bir tutkuyla koşmaktan kendinizi katiyen alıkoyamıyordunuz. Deniz hem yalnızlığınızı, hem de anılarınızı paylaşarak sizi rahatlatan sırdaşınız oluyordu.
Yıllanmış asfaltı yer yer sökülmüş sahil yoluna yürüyüş yapmak için gelenlerin sayısı, uyumayı sürdürenlerin sayısından çok azdı. Çoğu kilo vermek derdinde olan şişman hatunlar ayaklarındaki pahalı spor ayakkabıları ile hızlı hızlı yürüyorlardı. Tabii ki, onlardan birisi de bendim. Normal kilomdan beş kilo kadar fazlalığım vardı ve onu verebilmek hayalleri kuruyordum.
Sahil boyunca uzayıp giden sahil yolu ne yazık ki, yanlış yapılanma yüzünden yirmi iki kilometrelik kumsalın yarısı kadardı. Öbür tarafları oteller ve kamplar zapt etmişti. Belediye hepsini mahkeme kararıyla yıktırıp yolu ve sahili uzatmak çabasındaydı, fakat ne mümkün? Örneğin kampın biri askeriyenin, bir diğeri MİT’in, bir başkası da valilerin... Bürokrasiden nefret etmek için yaptıkları şu işgal bile bir sebepti!
İki yanı çamla örülü Badavud yolunda yapılan sabah yürüyüşünün ömrünüze ömür kattığını duyumsuyordunuz. Oksijen deposu havayı akciğerleriniz misafirperver bir ev sahibi gibi kabul edip ağırlıyordu. Onun enerjisiyle adımlarınız tüy kadar hafif ilerlerken hiç yorgunluk hissetmiyordunuz.
Çam dallarında tünemiş kuşların sizinle sohbet eder gibi cıvıldaşıp seslenmeleri kulaklarınızın pasını silerken, hafif hafif esen ılık yelin saçınızı okşayan elleri anne şefkatindeydi.
Sizin gibi yürüyüşe çıkmış insanların yanınızdan geçerken, kırk yıldır tanışıyormuşçasına size, "günaydın!" diyerek gülümsemeleri insanlara olan sevginizi pekiştiriyordu. Güneş, dalında yeşil kozalakların arasından gülümsüyordu. Kozalak kokuları arasından geçerek sahile ulaştığınızda ise ihale zengini taşeronların asgari ücretli çöpçülerinin harıl harıl ortalığı temizlemeğe başladıklarını görüyordunuz. Çöpçülerin henüz temizleyemediği, yola saçılı atıklar ömrümüzden yitmiş bir geçmiş günü hatırlatıyordu. Çöp konteynırlarının usanmaz müdavimi kediler, yarı aç, yarı tok yaşayacakları kış sezonu için vücutlarına yağ depolamakla meşgulken, martılar çığlık çığlığa sessizliğe hükmediyordular. İçgüdüleri kediler kadar güçlü olamayan sokak köpekleri ise kış için semirmek yerine, semirmek için miskin davranışlar içinde olan kedileri kovalayıp koşturarak zayıflatmaya uğraşmaktaydılar.
Sabah yürüyüşünüzü tamamlayıp da eve döndüğünüzde bir ılık duş aldıktan sonra bütün günahlarınızın akıp gittiğini, hafifleyiverdiğinizi hissediyordunuz. Evinizin balkonu denizi görüyorsa yaşadınız demektir! Bir balkonda denizi seyrederek kahvaltınızı yapıp çay içmek kadar harika bir keyfi yaşayabilen dünyada kaç kişi vardır ki? Bu mutlu azınlığın bir bireyi olduğunuzu düşünmek bundan aciz kalan insanlara karşı kibirlenmenize sebep oluyordu.
Yol kenarındaki banklardan birinde sabah gazetesini okuyan yaşlı adam ve bir başka bankta önüne koyduğu domatesle peyniri ekmeğine katık ederek kahvaltı yapan genç bir kız dikkatimi çekiyor. İkisi de yaşamlarıyla barışık insanlardı. Ne mutlu!
Otellerde, lokantalarda çalışarak kazandıkları paraları memleketlerinde bıraktıkları ailelerine yollayan emekçiler, kafelerin, çay bahçelerinin, lokantaların, otel bahçelerindeki yüzme havuzlarının ve şezlongların, ücretli oto parkların, halı sahaların dün geceden kalma dağınıklığını ve kirliliğini toparlayarak güne hazırlamakta ve özlem çilesini çözerek ömür tüketmekteydiler. Oturduğunuz balkondan, onlardan bir kaçını yıkadıkları çarşaf/nevresim/havlu gibi şeyleri otelin çamaşırhanenin önündeki gerili çamaşır tellerine astıklarını seyrederken, "kolay gelsin!" diye seslenerek el salladığınızda, "sağ olun!" diye karşılık verip mutlulukla gülümsediklerini görüyordunuz. Kaldırımlardaki sıra sıra dizilmiş yerleri ezberletilmiş seyyar satıcı tezgâhları da henüz uykudaydılar ve faaliyete geçirilecekleri saatleri beklemekteydiler. Her şey eksiksiz kusursuz münasip, düzenli, sakin...
Güneş yükselmeye başlamıştı, onunla artık göz göze gelemiyordunuz. Denizin yüzeyinde güneşin yansıması bir ayna parlaklığını anımsatıyordu. Deniz ve kumsalın cazibesi, insanı celbediyordu..Bu duygu, mayoları giyinerek kumsala ulaşmanın zamanını haber veriyordu.
ONDAN SONRA;
Yaz oldumu gelirim,
kış oldumu giderim,
Sarımsak’lıda hergün
Güneşle beraberim...
sabahları açarım,
neşe şakrak kalkarım;
akşamları batarım,
tepe taklak yatarım...
Hüzünlü hayalleri
geceleri kurarım;
uykularım kaçarsa,
ortalığı yıkarım...
Gün ışırken giderim,
oltaları sererim;
balık avı denince,
yatıya da giderim...
Fırtınada pusarım,
ses etmeden susarım;
evim cennettir benim
iki seksen uzarım...
Ondan sonra, okumadığınız yazılarımda buluşmayı sürdürmek üzere...
ONDAN SONRA Yazısına Yorum Yap
"ONDAN SONRA" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
ONDAN SONRA
@ondan-sonra2
Teşekkür ederim Gizemciğim. Annene çok selamımı söyle...
16 Ağustos 2015 Pazar 14:57:36
Karadeniz senenin tamamını bulutla yağmurla çamurla geçirdiği için, gençken hep ileride Ege ya da Akdeniz bölgesinde yaşayacağım diye hayaller kurardım.Talih beni Marmara'ya fırlattı. Şimdi mezarda emekli olmadan önce ikinci bölümde tasvir ettiğiniz kasabalardan birine yerleşmenin hayallerini kuruyorum. Yazınızla bu eski hayalimin aslında tazeliğinden hiçbir şey kaybetmediğini anladım.
Sevgilerimle.
ONDAN SONRA
@ondan-sonra2
Misafirlerden başımı kaldırıp da bir teşekkür edememiştim, ne olur kusura bakmayın... Sarımsaklı'ya bizler gerçekten çok alıştık, kopamıyoruz bir türlü. Edremit körfezi Ayvacıktan Ayvalığa kadar çok güzeldir ve oksijeni çok yüksek bir bölgedir. Emekli olduğunuzda mutlaka bu bölgede yerleşmelisiniz.Daha aşağılarıın nem oranı yüksek, yaşanmaz. Tekrar teşekkür ederim Aynur hanım.
ONDAN SONRA
@ondan-sonra2
YAZILARIMI SENDEN BAŞKA OKUYUP BEĞENEN YOK ZATEN... SAĞOL...
Kemnur
@kemnur
Geri zekalının biri, senin ve benim aynı kişi olduğumuzu yazmış... iyi mi? :) :) :) :) :)
ONDAN SONRA
@ondan-sonra2
ONU DİYEN KİM İSE DOĞRU SÖYLEMİŞ, KIZMA ONA... BİZ SENİNLE TAM 41 YILDIR TEK BİR KİŞİYİZ ZATEN... BU TİP MESAJLARI MUHATAP ALMA BENCE...
Aynur Engindeniz
@aynurengindeniz
Aşk olsun Nurten Hanım, biz de okuyoruz ve beğeniyoruz. En azından şimdiye kadar beğendik :)
Ayrıca Kemal Bey, Nurten Hanım haklı. Siz aynı kişi sayılırsınız.
Sevgiler ikinize de.
Ayrıca Kemal Bey, Nurten Hanım haklı. Siz aynı kişi sayılırsınız.
Sevgiler ikinize de.