- 6835 Okunma
- 53 Yorum
- 0 Beğeni
" ÖRTÜLÜ KADIN, AÇIK GİYİNEN KADIN ! '
´Örtülü olan kadın namuslu, açık giyinen kadın namussuzdur! anlayışı içinde olanlar?
Geçenlerde gazetede okuduğum bir haberde aynen şöyle diyordu; Galata Köprüsünde dekolte kıyafetle balık tutan Gülcan Köse kanunun 225´inci maddesine göre HAYASIZLIK suçu işlediğinden 5 ay hapse mahkum edildi .
Sonradan açıklama yapan bir gazeteci yazar ve ´´ aydın ´´ kadınımız Perihan Mağden de bir açıklamasında ´´ izmir´in dekoltemanyak kadınları ´´ diye adlandıracak kadar ileri giderek açık olan kadınlarımızı aşağılaması olmuştur .. Bu nasıl bir özgürlükçü kadındır ki başları açık olan ( ki kendisinin da başı açıktır ) kadınlarımızı bu şekilde itham edebiliyor .. İşin diğer bir yanı ise kadının açık olduğunda neden manyak olduğudur ..
Kadın vücudunun sermaye gibi alınıp satılması ve o anlamdaki çıplaklığı ile açık gezen yani dekolteli bir kadının karıştırılıyor olması şu günümüz dünyasında gerçekten de traji komik bir olaydır . İnsanlarımız bunun ayrımını yapamayacak kadar ´´ manyak ´´ mıdır ki ayrıca neden dekolte bir namussuzluk şekli oluyor anlaşılır gibi değil !
Kadınlarımızın bazıları örtülü olabilir ve bazıları da açık. Bu asla namusun göstergesi olmamalıdır. Eğer bu namusla karıştırılırsa ki bu örnekte karıştırıldığı gibi işte o zaman Gülcan ´´ suçludur ´´ denilebilir rahatlıkla ama o asla suçlu değildir kıyafetinden dolayı !
Üstelik Gülcan Köse´nin üzerinde dekolte sayılabilecek bir giyside yok yani bir bulüzle altında siyah bir tayt ! .. Eteği yukarı kalksa bile sonuçta hiç bir yeri görünmüyor hadi göründü diyelim bu ceza mı gerektirmeli ? Demek ki benim asla balık tutmamam gerek çünkü bana değil 5 ay sanırım şu halimle müebbet verebilirler . Ben de geçenlerde Türkiye´ye gittiğimde sahil kenarında gezerken balıkçıların kulübesini gördüğümde hele bir de rakı kokusu burnuma geldiğinde ne kadar çok imrenmiştim onlara ve onların yerinde olmaya , demek ki şu durumda onlara asla imrenmemem gerekiyormuş ya da o sıcağın altında çarşaf giyip ve rakımıda çarşafın altında gizlice fondipleyip çaktırmadan balık tutmam gerekiyormuş :) Her ne kadar ağlanacak halimize gülüyor olsak da aslında yurdumda çok ciddi proplemler var kadınlar adına ve ben yazabildiğim müddetçe ve bana izin verildiği sürece kalemimin yettiği ölçüde yazmaya devam edeceğim kadın manzaralı yazılarımı yazmaya , kalın sağlıcakla .........
Sevgilerimle ..
Güldane Dal ( 20080812 )
YORUMLAR
kadın neden örtünmeli kadın vucudu cinselliği çağrıştırdığı içinmi öyleyse o zaman kadını o gözle bakanlar kadını örterek kendilerine hakim olmaya çalışacaklarını kendi nefslerini temizlesinler.kadını bir suçluymuş gibi davranmak örtmek kimsenin nefsini temizlemez.kıyafet nedir ki ilklim
koşullarına göre insan oğlunun kendini korumasıdır.buna başka anlam yüklemeye gerek yok bence peygamber efendimiz müslüman kadınları fahişelerden ayırt etmek için örtünün demiştir.bunlar çok geride kaldı moderen kadın var artık.kadını örtmek dikkati belden aşşağıda tutmaktır.
dikkatimizi yukarlarda tutalım atatürkünde dediği gibi çok tşkr ederim bu güzel yazınız için...
güldane hanım
önce yazınız okudum bu haberi atlamışım hiç duymadım sanırım yoğunluktan.tüylerim diken diken oldu.nasıl olur acaba çırılçıplak yada mayoyla falanmı diye düşündüm
ki yakında demek denize falanda girerken teredüt edeceğiz acaba diye
mahalle baskısı deil artık sırf yapılan.
sonra yorumları okudukça daha da ürperdim
ne oluyoruz memleketime neler oluyor.siz sanıyorum dışarıdan olanların dahada farkındasınız yapılanların.bizi burda öyle bir ekmek kavgası içine dar boğaza soktularki
deil etrafa bakmak önümüzü göremiyoruz her taraf toz duman.sanırım amaçlanan da buydu
lütfen siz gerekenleri yazmaya devam edin.teknoloji sağolsun ulaşılıyoruz hiç olmazsa
aslında haberlere takılmamam neden de biliyormusunuz güvenim kalmadı artık medyaya da.hepsi yalan yalnış pekçok haberle dolu.tiksiniyorum bazen emin olun
teşekkürler
nertenn tarafından 2/20/2009 10:12:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yine aynı kişiler ve yine aynı şekilde ir köşeye sıkıştırma size bu hakkı kim veriyor demiş birisi peki ya örtüsüzleri bir tefe koyup sallama hakkını size kim veriyor efendi silkelenin kendinize gelin Güldane hanım gerçekleri yazmış ve ben sonuna kadar destekliyorum bu kalemi hak edene yazılır va hakedenlere yazmış haklı olarak o kara çarşafların altında neler döndüğünü biliyoruz bizler...Kaleminiz varolsun...
Yazının temasını çarpıtarak, yazıyı ve yazarı laik-antilaik kısır ikilemi içerisine çekmeye çalışan, ak-kara zıtlığı dışında farklı fikirlerin varlığından bihaber, farklı renklere saygısız ve "demokrat" geçinen fikir fakirlerini kınıyorum.
Siz ahlaktan bahsedeceğinize önce insan olmaktan doğan insan hakları konusunda biraz bilgi edinin. Toplum olmadan insan, insan olmadan da toplum olmaz. Toplumlar değişse de insan hakları değişmez. Toplumsal ahlak kuralları insan hakları ile çeliştiği noktada yok edilmelidir. İnsan haklarına saygısız ahlak kurallarının tek amacı bir grubun diğer gruba üstünlüğünü sağlamaktır. Bu genelde erkeklerin kadınlara üstünlüğü şeklindedir. Örneğin, bir ahlak kuralı kadının recmedilmesini emrediyorsa, o aslında vahşet kuralıdır ahlakla uzaktan yakından ilgisi yoktur, insanlığa karşı işlenen bir suçtur!
Bu tartışmalardan habersiz eleştiri yazmak ne kolay değil mi sayın süper ahlakçı üstün erkekler... Size muhtacız bize lütfen nasıl ahlaklı olacağımızı öğretin. Yoksa yoldan çıkacağız. Yoksa sizin üstünlüğünüzü unutacağız.
Ahlakçı Türk toplumunda insest en yüksek düzeylerde, tecavüz, taciz, pedofili batı toplumlarına kıyasla oldukça yüksek. Lütfen bize sapıklığı meşru kılan ahlak kurallarınızdan bahsetmeyin. Dekolte farklı açık olmak farklı diye saçma sapan polemiklerle bizleri oyalamayın artık. Türk toplumu da, toplumun aynası hukuk sistemi de erkek egemendir, ikiyüzlüdür ve sapıklığı meşrulaştıran ahlak kuralları ile bezenmiştir. Tecavüz edene, evlenirsen ceza almazsın diyip kol kanat gelmiştir yasalar çok yakın zamanlara kadar(2001). 16 kişinin tecavüz ettiği çocukla evlenmeyi kabul eden bir tecavüzcü sayesinde diğer 15 tecavüzcüyü bile aklamıştır sizin ahlakçı yasalarınız ve toplumunuz... On dört yaşında bir kız çocuğuna tecavüz eden Sayın süper dindar, üstün erkek, gazeteci hüseyin üzmez'i aklamıştır sizin sizler gibi iğrenç, sapık, ikiyüzlü yasalarınız ve ahlak kurallarınız.
Bu ikiyüzlülükleri yok sayan ve ahlakçı kesilen, genel olarak toplumdaki, özel olarak da bu sitedeki tüm yazar ve şair geçinen sözde demokratları en içten şekilde lanetle kınıyorum. Muhafaza ettiğiniz ahlak değil sizin ikiyüzlülüğünüzdür, sapık beyinleriniz, yasalarınız ve işlediğiniz insanlık suçlarıdır! Muhafazakar demokrasinizi alın on iki yaşında süper ahlakçı, dindar babası tarafından tecavüze uğrayıp hamile bırakılan çocuklara anlatın siz.. Ağızları değil gözleri ne diyecek bakalım sizlere. Ama siz anlamazsınız ki. Onu da laikçi-antilaikçi zıtlığına sıkıştırmaya çalışırsınız. Yazıklar olsun sizlere..
kesinlikle kadının aptalığını kulanıyor akıllı erkekle onları kpatark ki benim sözüm kocası tarafından kapatılanlara. ben diyorum ki gitsi kocasını o da kapatsın bari keli görülmez. hayır anlayamadığım keçide domuzda eşekte bile olan kılın veya saçın namusla alakasını anlayamıyorum. kadın ve erkekten iki saç teli koparılsın üzerinde cinsiyeti mi yazıyor. ilk insanlar çırıl çıplaktı sonra iklim şartları yüzünden örtündüler. sapıklık ve tecavüzler neden kapatılan baskıcı rejimlerde veya şehirlerde daha çok. çünkü yasaklar çiynenmek içindir caziptir.benim işyerimin önünden geçen kapalı genç kızzlara bakıyorum daracık bütün hatları ortada aşırı makyajlarla kırıta kırıta yürüyorlar. be onları bu davranışlarından dolayı yargılamıyorsam onlarda benim sıcaklarda ince ve açık giyinmeme nasıl karışabilir namusu ona göre endekslerler.
onlarda günü birlik imam nikahları neler var bu namus mu oluyor ki herkesin hayatı kendini ilgilendirir.kapalı gerikalmış ülkelerde neden küçük kızlara taciz istimar iiçki had safhada sormalı.(oğlumun rahatsızlığından siteye fazla zaman ayıramıyorum kaçırmışım bu güzel yazıları.ellerine sağlık.
İfrat ve tefritten asla kurtulamıyoruz. Aşırılık her yerde. Oysa Türk toplumu birbirini benimsemiş. Açıkla kapalı, dindarla günahkar, Alevi ile Sünni, Kürt ile Türk barışık yaşayıp gidiyor. Sadece çıplak kadın değil, sarıklı dede de, başörtülü kadın da, 12 yaşında yarı çıplak bir kız da sermaye yapılmak isteniyor. Bazı basını sermayesi, tirajının yükselmesi, hayatının devam etmesi üniversitelerdeki başörtülü kızların varlığına bağlı. Onlar alacak ki, bunlar saldıracak, laikliği kurtaracaklar. Bak haine laikliğide nakde çevirdi. Yoksa o başörtülü kız oldukça laikdir. Yani arkadaşının inançlarına ve yaşayışına sonsuz derecede saygılıdır. Hem bazı kuş beyinniler kocaman Türkiye Cumhuriyetinin, bu ülkede oturmuş Laikliğin hemen demeye 15 tane art niyetli başörtülü kızla yıkılacağını zannediyorlar. Aslında böyle olmadığını biliyorlar. Buradan nemalanıyorlar. Başörtülü olmayanların, Alevilerin, doğrusu kendi doğrultusunda bulunmayanların namussuz olduklarını zanneden mercimek beyinniler de yok değildir hani. Ama bunların hepsine birden haddini bildirmeli. Vücudunu sergileyen, insanın içini hoplatmak isteyen kızlarla, Aleviyim deyip de inançsız olanları bir tarafa çıkarsak. Ben gerçekten Alevi olanlarda namus mefhumunu kendim kadar yüksek gördüm. Alevi köylerinde insana saygıyı sünni köylere rağmen çoğu kez ilerde tanıdım. Hırsızlığın ayıp olduğu köylerin çoğu alevidir. Ama ahlaksızın, hırsızın, namussuzun, vatan haininin dini, milliyeti, meshebi, kıyafeti olmaz. Başörtülü, sakallı, elinde bayraklı kaç bin tane hain tanıdık. Bunun yanında, başı açık, belki meshebi farklı, yer yer dini de farklı olduğu halde insanların şereflileri her zaman şerefli olmuştur. Ülkemde Ermeniler tanıdım. Sayıları az da olsa, Ermeni diasporasına rağmen Türk Milletine yürekten bağlı kalabilme, yediği sofraya bıçak sokmama şerefine sahipler. Onları tebrik ederim.
Bunun yanında herkesin modern dünyasında ( avrupada ve amerikada ) giyinmede aşırıya gitmeye hoş bakılmıyor. Amerikada düşük bel pantolon yasak ediliyor. Hiç bir erkek; kadınların bazı bölgelerini görmek beni tahrik etmiyor diyemez. Ama kimse bunu fiile dökmez fiile dökmek suçtur çünkü. Biz erkekler sabrederiz. İçimiz gider ama suç işlemeyiz. Ha çıplak kızlar hoşumuza gider. Peki bu doğru bir şeymi ? Senin çıplak kızından hoşlandığımı bileceksin, içim gittiğini, kendimi zor tuttuğumu bileceksin. Ama kızımın böyle giyinmesinden bir beis yoktur. Sen hoşlanmaktan serbestsin diyeceksin. Fiili bir durum olmadıkça ağzımın suyu aksa sorun yok. Ama ben hep sabredeceğim. Hele hele dindar biri yoldan çıkarsa ona saldırırken dine de saldıracaksın. Ne hakkın var ben dindarım amma ben de insanım. Benim dinim çıplak kadını yasak kılmış ki, sabretmesi zordur diye. Sen kalkacaksın dekolte diye yarı çıplak dolaşacaksın, benim psikolojimi bozacaksın, ben de tutup ..... ce havaya hoplayacaksın. Buna da hakkın yok. Açık da olsan ölçülü ol. Kpanayım diye çarşafa da girme. Kim olduğun belli olsun. "Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün" Pavyonda gönül eğlendiren kadınlar da dilenmiyor, deşirmiyor, çalmıyoruz. Namusumuzla hayatımızı kazanıyoruz diyorlar. Açık olduğu için kimse namussuz olmas da çıplak olursa beni de namussuz yapıyor. Benim fıtratımda çıplak kadına duyarsız kalmak yoktur. Sadece sağlıksız erkekler için bir şey değişmiyor.
Aşırılığa karşı duralım der, saygılar sunarım.
arkadaşlar dünyanın en çok zina olan yer neresi biliyormusunuz: bilmiyorsanız söylim. müslüman ülkesi ARAPİSTANDA neden sorarsanız: orda resmi zina çok çok fazladır.bir erkek 4 kadın hakkı vardır birini boşamak istediğinde 3 kere talak talak talak yani türkçesi boşa boşa boşa demesi yetiyor .mahkemeye gerek yok 4 ten 3 e düşünçe bir eksik kalıyor ve hemen 4 e tamamlamak için yenisini alıyor. bir erkek ölene kadar 40 kadın boşar ve alır. bu zina değil'de nedir arkadaşlar, kadınlar bir mal çinsellik aracı olarak yaratılmıştır.görüyorlar, şimdi bu güzelim ülkeyi bu duruma düşürmeye çalışıyorlar, fazıl saya çok hak veriyorum, türkiye bunları hakketmiyor,türklüğe yakışmıyor. balıkçı kadının hava eteğini ucurdu diye mahkum ediyorlar ARABİSTAN DAN ne farkları kaldı, ve herkes bu tür olaylara bütün kurumlar göz yumuyor, endişeler çok büyük.30 sene önce türkiye cumhuriyeti böyle değildi, yazık oluyor yazık. GÜLDANE HANIM YAZINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİM ÇOK GÜZELDİ.
Sanırım tartışma kayıkcı kavgasına dönecek bir hal almış.
Yorum yazan her arkadaş doğal olarak kendi fikir yapısına uygun yorumlar yapmış ve haklılarda.
Asıl sorun hoşgörü ve saygı.
Malesef ülkemizin yüzde 70 i sadece okur yazar.Yani sormayan sorgulamayan araştırmayan kulaktan dolma kültür gelenegini devam ettiren insanlar. Elbette ki bu durumun suçlusu onlar değil.batı toplumlarında 10-20 nesil dededen toruna kesintisiz olarak üniversite mezunları varken bizde maalesef bir tek kişi yok.
Değerlere saygı yok.
İngilizler bile sembolik krala büyük saygı gösterirlerken biz Ülkemizin kurtarıcısı Atatürl'e iftiralar atmaktan saygısızlık yapmaktan çekinmiyoruz.
Türk tarihini ve kültürünü yok sayıp Arap yada batı kltürünün peşinden koşar hale geldik.
80 sonrası toplumumuzun değerleride değiştirildi.Toplumsalcı düşünmek yerine bireyselci olduk. Aslında her birimiz içinde bulunduğumuz topluma yabancılaştırıldık.
Her Milletin Ülküsü vardır.Türk Milletininde tarihten gelen Ülksü vardır ama bu ülküleri yıkmak isteyen iç ve dış düşmanlara uyup değerlerimizi-ülkülerimizi kendimiz yıkıyoruz.
Bozkurt yerine Kangal köpeği sembol olarak Türke daha çok yakışırmıştan tutunda Türkün esaretten özgürlüğe kurtuluşunun adı olan Ergenekon bile terörizmle iç içe kullanıyor.
Toplum olarak bir Ülkü etrafında buluşamadık hadi neyse diyelim ama birbirimizin değerlerine sayğı duymazsak nasıl kendimize toplum diyebiliriz. Toplum değilsek toplumlar niçin oluşurun cevabını bilmeden birbirimize nasıl saygı duyabiliriz ki.
Öncelikle bizim olan değerlere saygı duymalıyız.Bir Ülkü etrafında kenetlenmiş insanlar birbirinin kardeşi olur.Kardeşler dayanışma içinde olurlar birbirlerine hoşgörü ve saygı ile yaklaşırlar. Aynı Ülkü etrafında toplanmış aynı değerlere sahip insanlar birbirlerini kendileri için tehdit değil bilakis sinerji verdiğini bilirler.Hoşgörü ve saygı bu tarz toplumlarda eksik olmaz.Sevgi ve saygının olduğu toplumlarda özgürlük vardır.
Acizne görüşüm farklı yorumlar çözüm olmaktan ziyade farklı düşüncede olanları birbirlerine karşı kinleştirir.
Aynı değerlerde buluşmak temennisi ile sevgi ve saygılar.
Tesettürün niteliği üzerinde çıkıyor bazı sorunlar. Yani kadın örtünecek de nereye kadar… Başını örtmeli mi? Bacağını, göğsünü, belini, boynunu gösterebilir mi? Kimlere, neresini gösterebilir? Bu husus kişiden kişiye farklı olacaktır, elbet. İslam dinine mensup bir kadın ile Hıristiyan, Musevi veya ateist bir kadının örtüsü aynı olmayacaktır. Örtünmeye veya örtünmemeye müdahale olacak ise bu gibi hususların da dikkate alınması gerekir. Yani toplumsal olarak askari / azami sınırın belirlenmesinde bireysel özgürlüklerin korunması da gerekir.
Ah kardeşim ah siz dışarıda yaşadığınız için birçok acaipliği görmüyorsunuz. Allah bizi Allah ile aldatanlar ve kendisini de cennetin meleği sanan o dalkavuklardan korusun.
Ortamı müsait bulunca ne kolay döktüler öyle incilerini. Ama o çarşafların içerisindeki tenleri ben çok iyi biliyorum. namusun da o bez parçasının içerisinde olmadığını ve olamayacağını.
Kaleminize sağlık diyor ve başarılar diliyorum.
Ya siz kendinizi ne sanıyorsunuz ayni bu vatan sizin örtülüller misafiriniz istediğiniz gibi çatar istediğinizi yakıştırır istediğinizi söylersiniz birileri kalkıp size birşeyler dediğnide velveleyi koparırsınız sizin her önüne gelenin dediğini biz yazsaydık sayfalar almazdı eve beyeine karısına öfkelenen onlardan aldı öfkesini yeter be herşeyin bir sınırı var size bu kadar yetkiyi aşağılamıayı kim veriyor vay efendim galatada biri açık giyinmişte ona mahkeme ceza vermiş örtülüyle ne ilgisi var kardeşim her yerde herzama ağzınızda şeker etmişiniz yapacak başka işiniz yokmusizi donsuz gezenlere karışmıyoruz biz size ne oluyor dininizimi alıyor elinizden sizi özgürsünüzde biz kölemiyiz bu memlekette size malsahipliğini kim veriyor nereden aldınız bu milleti germeyin saçma şeylerle yeriniz rahatkarnınız tok gavurelleinde siz kendinize bakın bu ülkenin çilesiyle derdiyle neşesiyle herşeyiyle biz varız ve bu ülke bizimdir bunu kafanıza sokun bizim ülkemiz ve bu ülkenin bizde evlatlarıyız kabul etmeyenler sizin gibi gitsinler bizimgidecek yerimizde yok insan gibi inandığım gibi giyineceğim kimseyi ilgilendirdiğini sanmıyorum sende çıplak gez banane kendine yakıştırıyorsan istersen hiç giyme ama bana karışma karışamazsın herkes kendine baksın yeter diyrum .
hayallah...
ben hasta iken yine neler kaçırmışım...
yorumları ve yazıyı defalartca okudum...
eh iki kelime de ben etmezsem olmaz...
yahu nerde bizim hoşgörümüz?
insanları kucaklayan yüreğimizdeki sevgiye ne oldu...
Yaradılışın ana ilkesi sevgi değilmiy di?
başı kapalı,
türbanlı
çarşaflı...
bluceanli
mini etekli
tangolu vs....
insanlar yaşama haklarını kendi inançlarına göre kullanmalı..
kapalı yaşamak
bir insanın yaşama biçimi ise
varsın yaşasın...
herkes saygı duymalı...
ama özgür ve rahat giyinmeyi tercih edenlerde
rahat yaaaşasın ve saygı duyulsun...
bence sorun Gülcan sorunu değildir..
namus kavramına hiç girmeyeceğim çünkü burda hepimiz hataya düşeriz...Kul ile Allah arasında ki ilişki hakkında bizlere ahkam kesmek düşmez...
bu namussuzdur demek
bizi şirke,haşa Allahı inkara götürür..
iftira olur...
Bu namusludur demekte olmaz
bu kadar ölçülü ve ön yargılı yaşayamayız...
Benim akaşamları Allaha ettiğim duaları
Sizin ettiklerinizi de benim bilebilmem mümkün değil...
bu yüzden şunu demek isterim;
herkes düşündüğü ve sahibi olduğu inançlarıyla yaşamalı..
müdahale
dayatma
toplumsal baskı yada kısıtlama olmaamalıdır...Hesap verilecek merci Yüce Allahtır...insanların içini dışını bilen odur...
Rakı mı?
tayt mı
Bikini mi?
artık bu çağda bunlarla uğraşmak biraz abes...
çoğulcu ve katılımcı demaokrasi derken
insanların bütün haklarına ve var oluş nedenlerinede saygı göstermeliyiz...
Ben yokken yine ortalığı karıştırmışsın)))))
anjiyo oldum...iki damar tıkalıymış
Mangal ve tüm kızartmalar
birde rakı külliyen yasak bana)))))
ve
Hoşgörü...
İnsanları oldukları gibi kabullenmek
baskısız dayatmasız düşünceleriyle ve inançlarıyla özgür yaşamasını içimize sindirmektir işin aslı...
herkesi
çiçeğiyle böceğiyle
yeşiliyle mavisiyle bütün dünyayı
ve tüm insanları çok sevdiğim bilmenizi isterim...
sende bu dünyanın içinde yaşadığına göre
hiç tanımamış olsamda bir dost olarak senide seviyorum...
şimdi çok yoruldum...sevgiler saygılar dost)))))
Biz çoğul kullanıldığı gibi ( ben , sen , o ) bazende de '' ben '' yerine kullanılabilen bir kelimedir . Burda siz nasıl istiyorsanız öyle anlıyorsunuz zaten binyıl ! Ayrıca ben de sizin gibi bir Türkiye'liyim, uzaydan gelmiyorum anlıyacağınız üzre . Ben oldukça demokrat ve çağdaş sayılabilecek bir kadınım . Olayları asıl çarpıtıp bu konuma getiren siz ve sizin gibi düşünen arkadaşlardır . Anayasayı zayıflatan asıl bu tür olayları oralara taşıyan zihniyettir ! O kızcağıza gelince eğer akli dengesi yerinde değilse ona ceza verilmez tedavi edilir ve aslada alay edilmez binyıl ! Bu ne dinen uygundur ne kanunen ne de vicdanen !
Saygılar ....
''Biz başlatmıştık 30 yıl önce ama bazı bağnaz ve tutucu düşüncelerin sayesende ne acıdırki saboteye uğradı ve haklısınız ''
...
Bu cümleniz çok abes , siz kimsiniz ?
Bir ülkede siz ve biz diye ayrım yapmaya ne hakkınız var ?
Bağnaz , tutucu , v.s. hep aynı terani..
Siz önce demokrasiyi benimseyin.
hem olayıda çarpıtmışınız , o bahsettiğiniz kadın zaten problemleri olan ve sık sık sürekli olarak eteğini kaldırıp , çevredeki balıkçıları rahatsız eden biri...
Şikayetçi olanlarda TOPLUM zaten...
Uzun süreli aynı hareketleri yapan bir bayanı temize çıkarmak ve Anayasayı zayıf göstermeye ne kadar meraklısınız....
Kendi evinizin önünde biri bu hareketleri yapsa ne kadar müsade edersiniz ?
Kaldır eteği önemli değil , biz ailesel olarak her şeyin altında demokrasiyi buluruz mu dersiniz...
Yoksa hemen emniyeti arayıp , akli dengesinin normal olmadığınımı söylersiniz..
Kim eteğini kaldırmak istiyorsa evinde kaldırsın , toplum olarak kimsenin eteğinin altını izlemeye mebcur değiliz..
Anayasaya biz nasıl uyuyorsak her Türk vatandaşıda uymak zorundadır...
Biz başlatmıştık 30 yıl önce ama bazı bağnaz ve tutucu düşüncelerin sayesende ne acıdırki saboteye uğradı ve haklısınız bay menderesy eğer o zaman dinlenilmiş olsaydı o demokrasinin ne olduğu şimdi bunları tartışmıyor olacaktık ve zor olmuyacaktı bazıları için o demokrasiyi hazmetmek ve uğraşılmıyacaktı kadının ne eteğiyle ne de namusuyla !
Saygılar ..
Sevgili Güldane,
Ne güzel tartışıyoruz. Hepimiz kendimize göre yorumlar yapıyor ve haklılık çıkışları yapıyoruz. Keşke bu tartışmayı otuz yıl önce başlatsaydık. Şimdi kadınlarımızın üzerindeki bezlerin boyutlarını ve kapattıkları yerleri tartışmazdık.Ben de sizin gibi yaşayan bir sosyal çevredenim; ama sizin gibi düşünenlerden değilim. Demokrasi zor hazmedilir sayın Dal.
Saygılar....
Toplumun yarayan kanalarına ne güzel tuz basmayı becerebiliyoruz ilgiyle izliyorum yorumları... Sanırım insan olan ve insanlığın neden var olduğunu neden insan olduğunu anlaması zor olmayacaktır.. birileri bir çok rejimin peşinden başkalarının yaşam tarzlarını yargılayabiliyorsa kişilerin kendini savunma hakkı doğuyordur heralde.. İnsanoğlu yaradılış maksadını bilmediği sürece konuya çözüm olmayacak gibi ....yukarıdaki yorumumdada söylediğim gibi insanları hayvani duygu ve hareketlerinden ayıran bir çok donanımları vardır.. toplumun var oluş şekli ve toplumun insanların içinde huzurla yaşamını idame ettirebilmesi için griş değerleri vardır bunların başında ahlak gelmektedir bunu herkez biliyor ve farkında ... burda kimseyle polemik tartışma vs durumuna girmek gibi bir derdimiz yok... Ahlaki kuralların sınırları toplumun içindedir bunu göremiyorsa insanoğlu bu kasti bir düzen bozumuna yol açar ... kapalı yada açık herkez için ahlak aynıdır sınırsız değildir..
ben ne kapalı kadınlar gördüm, haramsız günü geçmeyen-sırtı yerden kalkmayan...
ben ne çıplaklar gördüm, harama kılı kıpırdamayan...
ve ben ne güzel insanlar gördüm açık- kapalı, yürekleri ve neyinleri insan...
demem o ki...
insan denilen ve her olguya yatkın, her güzelliğe-çirkinliğe müsait insan denilen varlık, kendi ameli ile tartılmalıdır...
"önce insan" gerisi cehalet...
Sayın ak yıllar ben tabiki aklımda olanları yazıyorum ama bir olaydan kalkarak yazıyorum ve benim bir yerleri kaşıma gibi de bir düşüncem yok ama siz durduğunuz yerde kaşınıyorsanız bilemem ayrıca Perihan Mağden'e gelince ben Gülcan'la direk bağlantılı demedim zaten yazımda . Perihan Mağden bir yazısında ( ki bu konuyla alakalı değildir ) İzmir'in dekoltemanyak kadınlarından söz ediyor ama konu dekolte olunca dolaylıda olsa bir ilgisi olmuş oluyor bilmem anlatabildim mi ? Eğer istiyorsanız google'dan girip yazarın o yazısına da bakabilirsiniz bu lafı neden kullandığına dair ...Yazımda hiç bir şeye müdahele edilmiyor sadece olaylar gün yüzüne çıkartılıyor ama bundan da rahatsızlık duyuyorsanız artık o sizin sorununuz bence .....Ve sayın menderesy ben yazıma dört dörtlükdür demedim ve yazım kuralları olarak da bir çok eksikliğimin olduğunu da biliyorum ama zamanla ve sizlerin sayesinde kendimi geliştirme çabası içerisindeyim . Konunun sıradanlığına gelince malesef yanılıyorsunuz çünkü günlerdir tartışılan bir örnek ama konu olarak oldukça da geniş ve eğer tartışılıyorsa hala böylesi konular demek ki bazı sorunlar var ve bizler bazı şeyleri aşamamışız . Gönlüme gelince , düşmanlık duyguları bana çok uzak çünkü öyle olsaydım böyle yazılar yazmazdım ..
Saygılarımla .......
Günün yazısı seçilmesi ile ilgili yorum bile yapmak istemiyorum. Zira güne seçilen yazının en azından bir şeklinin olması gerekir gibi geliyor bana. Aklına eseni yazmanın üstelik toplumsal hassasiyetleri gözardı ederek yaraları kaşıyarak pirim yapmak çok yakışıksız bana kalırsa. Adli bir vaka ile ilgili kişisel yorumlar yapmakta bir sakınca yoktur elbette ama bu kişisel görüşler bir şekilde toplum önüne çıkartılıyorsa yargıya müdahale etmeye kalkmış oluruz. Perihan Mağden'in yazısının bahsettiğiniz olayla hiç bir ilgisi olmadığını ama ilgiliymiş gibi anlatmanızı hayretle okumuş oldum.
Saygılar
Günün yazısı kriterlerinin neler olduğunu bilmiyorum; ama bu yazının günün yazısı olması beni biraz sükut-u hayale uğrattı. Zira Sevgili Güldane çok sıradan bir vakayı çok sıradan tümcelerle ve içinde didaktik, düşündürücü, yönlendirici hiçbir argümnın bulunmayacağı biçimde sunmuş. Sadece bir sohbet tümceleri bütünü olmuş. Konusu da çok sıradan. Çünkü artık bu konuları çoktan aşmamız gerekli, aşmamış olanların bizden olmadıkların kabul ederek.
Keşke hepimiz biraz Perihan Mağden olabilsek.
Gene de parmaklarına sağlık Güldane.Gönlüne de sağlık derdim, ama gönlün biraz düşman galiba. Saygılar.
yapılan yorumları hakaret olarak algılamanız son derece ilginç yazınızdan sonra. Düşüncelere bir saygısız duruş sergilemiş değiliz. Aksine maksadını aşmış cümlelerinizin altını çizmek istedim yalnızca. Cımbızlanacak bir kısım cümlelerden ziyade tersine bütün itibariyle anlatılmak istenen fikrin verilememiş olduğu yaptığınız açıklamalar sebebiyle de ortada. Demek yazının bittikten sonra hiç değilse bir kaç defa daha gözden geçirilmesi gerekiyordu.
Perihan Mağden ismi üzerindeki ısrarınız üzerine bahsi geçen yazıdan haberdar olmayanlar için ve kendiniz için cımbızlama yapılmaması isteğinizin başkaları içinde geçerli ve bir zaruret olacağı düşüncesiyle tam metin halindeki resmi halini link olarak bırakma gereği hissettim. Sayın Perihan Mağden'in ne demek istediği ile ilgili yeterince doğru anlaşılamadığı kanaatimin önüne geçememem hasebiyle.
http://www.haberaktuel.com/Perihan-Magdenin-Ergenekon-hakkindaki-yazisi-haberi-139646.html
ayrıca bahsi geçen haberde ismi geçen şahsın ailevi sorunları sebebiyle psikolojik destek alma noktasına gelmesi son derece normal olmakla birlikte bu tarz sorunlar kişiler farkında olsalarda olmasalarda çok yaygın son zamanlarda. durumla ilgili çevrede bulunan vatandaşların güvenlik güçlerine rahatsızlıklarını bildirmeleri onun özgürlüğünün önüne geçmek anlamına geliyorsa özgürlük kavramını yeniden tartışmaya açmamız gerekecektir. burada açıklık kapalılık, namus namussuzluk kavramları yerine vatandaşına iyi hizmet vermek zorunda olan kurumların işlerini doğru şekilde yapmaları ile ilgili konuşmayı tercih etmeliydiniz belki de. Zira bu meseleler başı açık, başı kapalı on-off düğmesinden daha ileriye gitmiyor bu mihvalde baktığınızda. Sosyolojik olarak olaylara bakılmasını istiyorsak karşıdan acımak yerine sağlıklı yaşama hakkımız adına pankartlar açmalıyız bana kalırsa. Zira ferdi ve çabuk değişir gündemlerin ötesinde ciddi sorunlar çok yakında bize de ulaşacaktır.
son olarak, başörtüsüyle yaşayan insanlar okullara alınmamanın dışında sokakta bir saldırıya uğramamışlardır bu güne kadar, başı açık olanlarında uğrayacaklarını sanmıyorum. Provakatif girişimler olmadığı müddetçe. Millet olarak birbirini seven ve birbirine sahip çıkan bu yapımızı hiç bir fraksiyon tarafından bozulmaması dileklerimle...
asran tarafından 7/13/2008 4:58:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şunu ifade etmek isterim ki; her insan kendi tercihini yapmakta özgürdür her anyasada ve evrensel kurallarda da bu böyledir ta ki birisinin özgürlüğüne zarar verene ya da topluma zarar verene dek...
Bence üzerinde tartışılan konu hassas bir konudur,kimse kimsenin örtüsüne ya da açıklığına karışamaz ta ki bu başka şeylere sebep olana dek ,ve insanları dış şekillerine göre yargılamanın doğru omadığını düşünmüşümdür hep...
Her ülkede inanç ve düşünce özgürlüğü vardır kimse kimseye zorla bir şeyi kabul ettiremz ya da bir düşüncesinden dolayı onu(eğer ki;ülkeyi,toplumu alakadr etmiyorsa)eleştiremez.
Kısacası;ne örtünen insanlara yapılan hakaretleri kabul edebilirim ne de ,açık insanlarımıza yanlış bir bakışla namussuz diyenlere karşı sessiz kalabilirim kimse kimseyi netleşinceye kadar bir suçla hele ki namussuzluk gibi bir suçla itham edemez,bu büyük bir haksızlık olur,insafsızlık olur ki,aynı şekilde birisinin söylediği sözle inançlı ve gerçekten samimi insanlara saldırmak ta doğru olmaz kanımca...
Yazımı arkadaşlar istediği gibi yorumlayabilir ve eleştiredebilir ancak bu yazdığım yazıya ve şahsıma hakareti gerektirmez sayın erolbasci ve asran . Ben bir konu ile ilgili düşüncelerimi aktardım hepsi bundan ibaret ama görüyorum ki yazım bilinçli olarak çok farklı yerlere çekilmekte ve asıl amacından saptırılmakta . Yazı bana ait olduğuna göre demek ki yazıda söylenenler de bana ait bunu ayrıca alıp yorumunuza eklemenize gerek yok ve ayrıca lafları cımbızlayıp bütününden koparmanıza da gerek yok çünkü bir yazıyı bütünüyle anlamak gerekir eğer yazıda geçen kelimeleri, cümleleri hatta cümlenin yarısını alıp çıkartarak bir yazının bütününü anlıyamazsınız tıpkı yorumlarınızda da olduğu gibi. Ben burda bir şeyleri bir şeylerle karşılaştırmıyorum tam tersi karşılaştıranlara eleştirel gözle bakıyorum yani burda sataşılan kadın dekolte giydiği söylenilen kadın ve ben bu kadına yapılan davranışı gözler önüne seriyorum ve karşı çıkanları da yazıyorum ve arada kendime ait düşünceleride beyan ediyorum . Perihan Mağden'e gelince o bu olayla ilgili çok da hoş olmayan bir açıklamada bulunmuştur yoksa yazımda onun şahsına yönelik bir söylem de söz konusu değildir ve ayrıca kendileri önemli de bir yazarımızdır . Sıcağın altında çarşaf giyip rakı içmeye gelince , bir çok kadınımız Türkiye'de açık giysilidir ve Gülcan'a saldıran zihniyetin bizlere saldırmayacak olmasının bir garantisi vardır mıdır , elbette yok yani bizlerin başına her an her yerde bir şeyler gelebilir tıpkı Gülcan'a olduğu gibi .. Bir insanın örtünmek ne kadar hakkıysa bir diğerinin de açık gezmesi o kadar hakkıdır ve bundan dolayı kimsenin kimseye saldırı yapma hakkı yoktur ... Saldırı söz konusu ise ki öyle o zaman kişinin kendisini koruması gerekir ya da kurumların ve ben bu anlamda kullandım o zaman bizlerin de çarşaf giymesi gerekiyor diye , başkaları giyer ya da giymez o onların tercihidir ama bir insana zorla da çarşaf giydirilmez ya da çarşafını at da denmez !
Ayrıca bir kadın açık da gezebilir, rakı da içebilir hatta daha başka şeylerde yapabilir !
Yazımı lütfen daha dikkatli okuyumanızı ve ona göre yorumlar yapmanızı rica ederim !
Ben sizlerden açıkçası bu kızımıza yapılan davranışı kınamanızı ve sahip çıkmanızı beklerdim , eğer siz '' akli dengesi '' yerinde değildir dediğiniz şahıs burda Gülcan oluyor ise yapılan davranışlar daha da vahimleşmiş olumuyor mu? Ama görünen o ki bizler daha çooook tartışacağız bu konuları !
Saygılarımla ....
Günün yazısı olmak eleştirilmekten kurtulmak anlamı taşımıyor. Bilakis daha dikkat çekici bir noktaya geldiğine göre bir anlamda aslında yazarın ne yazdığını iyi bilmesi ve sözünün anlamının nerelere gideceğiyle ilgili en az 3 düşünce tarzını baz alıp tartarak yazması gerekir.
Yazının içerisinde bir kadının dekolte özgürlüğü savunulurken, bir yandan da "ne yapacağız yani çarşafın altından mı içeceğiz rakımızı" sorusunu soruyorsa aleni olarak yazarın iki ayrı gurup arasında bir tercihi söz ve diğerleri noktasına koyduğu hemcinsleriyle dalga geçmesi söz konusudur. Bu da yazının okunup bittiğinde demokrasi kavramının neresinde olduğunu göreceğimiz anlamına gelir.
Bu yazıda olduğu gibi.
Hep aynı söylem, önce açıklık karşısına kapalılığı koyacaksınız arkasında ben kapalıları eleştirmiyorum "saygı" duyarım deyip işin içerisinden çıkıvereceksiniz. Üzgünüm bu bir iç döküşse keşke içte kalmaya devam etseymiş. Fikir yazısıysa fikri anlamda hedefin yakınından bile geçememiş.
Bu yazıda akli dengesi yerinde olmayan insanlara gösterilecek anlayıştan bahsediliyor olsaydı ortak bir nokta bulunabilirdi belki de. Fakat burada düpedüz bir saldırı var. Entellektüel isimlerin boş konuşmayacaklarını ama anlatmak istediklerini anlayabilmek için iyi bir bakış açısına sahip olmak gerektiği ortada. Perihan Mağden ismi yılların birikimini içinde barındıran önemli bir isimdir. Eleştiriler yapılırken daha ılımlı bir tutumda olunmazsa şahsınıza karşı yapılan eleştiriler konusundaki ölçüyü de vermiş olursunuz.
" o sıcağın altında çarşaf giyip ve rakımıda çarşafın altında gizlice fondipleyip çaktırmadan balık tutmam gerekiyormuş :)" (günün yazısından alıntı)
Bence olayın açık veya kapalılarla alakası yok.
Her şeyin ölçüsü vardır. Açık olmanın da kapalı olmanın da. Nasıl ki bir kadın eli yüzü görünmez bir şekilde giyinemezse her yerini gösterecek şekilde de giyinmemelidir.
Burdan örtülü namusludur; kapalı değildir noktasına nasıl gelindi???
bence burada sorgulanması gereken açık kapalıdan ziyade o kıyafetle balık tutulur mu, tutlumaz mı?
Yoksa balıktan maksat başka balıklar mı?
Bunu yazsan daha iyi olurdu.
Saygılar.
"Sonradan açıklama yapan bir gazeteci yazar ve ´´ aydın ´´ kadınımız Perihan Mağden de bir açıklamasında ´´ izmir´in dekoltemanyak kadınları ´´ diye adlandıracak kadar ileri giderek açık olan kadınlarımızı aşağılaması olmuştur .. Bu nasıl bir özgürlükçü kadındır ki başları açık olan ( ki kendisinin da başı açıktır ) kadınlarımızı bu şekilde itham edebiliyor .. İşin diğer bir yanı ise kadının açık olduğunda neden manyak olduğudur .."
Yukarıdaki yorum yazara ait...
Dekolteyi eleştiren perihan mağdeni, başları açık kadınlara saldırıyor gibi algılayıp sunma gayreti yani bir anlamda yazara ait..
Keza yine;
"Kadınlarımızın bazıları örtülü olabilir ve bazıları da açık. Bu asla namusun göstergesi olmamalıdır. Eğer bu namusla karıştırılırsa ki bu örnekte karıştırıldığı gibi işte o zaman Gülcan ´´ suçludur ´´ denilebilir rahatlıkla ama o asla suçlu değildir kıyafetinden dolayı !"
bölümüde yazara ait.!!
Gülcanın dekolte/açıklık durumunu başörtüsüne bağıntılayıp, namus göstergesi çıkarımını yapan da keza keza yazarın kendisi:)
Üstelik, yorumcular bu bağlantıyı niye ortaya çıkartıyor diye de bir sitem sözkonusu...
Maalesef yazı, dekolteyi, açık kıyafetler giymeyi salt/sırf/sadece başı örtülülük ve başıaçıklık ile ilişkilendiren bir yazı...
Yazının samimiyetini de bu anlamda sorgulamak gerekir herhalde...
Bana göre samimi değil, üstelik yazının "teması" dekolteden, başörtülü -başörtüsüz eşleştirmesine ulaştığı için, birleştiricilikten ziyade bölmeye, kışkırtmaya hizmet ettiğini söyleyenlere katılıyorum.
Ha dekolte namussuzluk mudur derseniz, bana göre de değildir.Ancak, "mahrem yerlerin göründüğü transparan giysiler" dekolte midir derseniz, hayatın -istisnasız-her alanında, her köşesinde sergilenmesi yasalarla da engellenen bir teşhircilikdir diyebilirim sadece..Kadın, erkek olması önem dışıdır bu anlamda...
Keşke, salt kadın hakları açısından bakılabiliyor olsaydı...
Fırsattan istifade, başıörtülü, başı açık, dekolte kavramları birbirine karıştırılmasaydı.
´Örtülü olan kadın namuslu, açık giyinen kadın namussuzdur! anlayışı içinde olanlar?
Yazının ana teması yukarıdaki gibiydi.
Yani yazar şunu soruyor öz türkçe
Örtülü olan kadınlar namuslu da
açık giyinen kadınlar namussuz mudur diyor
yani açık mı giyinelim kapalı ı demiyor
Toplumun vicdanına bırakıyor ve toplum kültürünün yelpazesine denk bir başlık atıyor
ama biz kavramları ve kapsamları birbirine karıştırmakta
dünya birincisiyiz. Üzerimize kimse yoktur.
bir türlü kuyruk acılarımızdan sıyrılıp olaylara objektif bir insan mantığıyla bakamıyoruz. Ya bir kadı sarığıyla inceliyoruz olayı ya da filanca düşünürün tezine göre.
Hani nerede içimizdeki vicdan ve insanca muhakeme gücümüz?
Kadın kadındır erkek erkektir
daha hala kadını namus kapsamından sıyırıp özgürlüğünü veremedik eline
neden namus bir erkeğin mecazi anlamı değil
neden hala zihniyetlerde kadınlar
namusla, yatakla, utançla ve günahla birlikte zikredilir
Tanrı kadınları bir günah olarak mı yarattı? insan olarak mı?
üzerinde düşünülmesi gereken çok soru var
yazım bir genellemedir
kimseye bir cevap değildir
kimse üzerine alınmasın
sevgilerimle
kardanadam tarafından 7/13/2008 1:06:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ben yazımda yaşanmış bir olayı değerlendiriyorum yani burada yorumumu katıyor olmam gayet doğal ve bunu önyargıdır ya da bölmektir diye değerlendiren arkadaşlara sesleniyorum ki benim yorum biçimimde asla örtülü bayanlarımıza bir hakaret söz konusu değildir kaldıki yazıma konu olan açık bir bayandır yoksa ben örtülü bir bayanın örtüsüyle ilgili bir yazı yazmadım ki ayrıca onun hakkında da yazabilirim yani bir şeyleri tabulaştırmak zihniyetinden lütfen vazgeçelim yoksa burda bir şeyi ne yazabiliriz ne tatışabiliriz ne de fikir alışverişinde bulunabiliriz ayrıca dikkat ederseniz yine bazı kelime ve cümlelerim tırnak içerisindedir ve sanırım bunun ne anlama geldiğini ayrıca yazmama gerek yoktur.
Burda söz konusu olan bayanın bazı ailevi sorunları olduğu ve kendisini rahatlatmak için balık tutmaya gittiği söylenmekte ve bu bayanın üzerindeki kıyafet de '' açık '' sayılabilecek bir kıyafet ama bu demek değildirki bayanı kıyafetinden dolayı saldırmak ya da yargılamak hatta hakkında hüküm vermek gerekir ki bu konuyu Türkiye'de ileri gelen hukukçular ve bilim adamları ve aydınlar ve halk tartışmakta yani konu burdaki küçücük bir yazıdan ibaret değildir . Ben sadece bu haberi ve tepkilerini sizlerle paylaşmak istedim kendimden de bir kaç bir şeyler katarak.
Burda kimse kimsenin ahlak bekçiliğini yapmıyor ve yapmasıda gerekmiyor . Ben bir kadınım ve bakıyorum da itiraz edenlerin geneli erkek. Burda da görüldüğü üzre kadının vücudu üzerinde söz sahipliğine soyunanlar yine erkekler. İlginç gerçekten .
Sayın erolbasci'nın yorumunda bir çok saldırı görüyorum bazı düşüncelere karşı . Bunlara tek tek girmiyorum ama şunu söyleyebilirimki sanırım arkadaşımız '' çağdaş, laik '' bir düzene karşı ve kadınlarımızın kadınlık özellikler gösteriyor olmasına da karşı ve konuyu açık kadın, örtülü kadın tartışmasının içerisine çekmeye çalışan da kendisi ve kendi fikirleri içerisinde yine çelişkiye düşende kendisi, burda dışlananın örtülü bir bayan değil de örtüsüz bir bayanın olduğunu anlamayan da yine kendisi ve başı açık bir kadının örtülü bayanlarımızın da hakkını savunuyor olmasını içine sindiremiyen de yine kendisi ....... Bence size de '' İYİ GECELER '' sayın erolbasci demek lazım :)))
Ve sayın asran burda ben herhangi bir ilişki kurmuyorum baş örtüsü ve dekolteyle ilgili tam tersi bayanın dekoltesine karşı çıkanlar kuruyor bu bağlantıyı , bilmem anlıyabildiniz mi ?
Saygılarımla .....
Sayın Erol Bascı'ya bu defa sonuna kadar katılıyorum. Çok nadir olarak yorumları okumayı tercih ettim bu defa. Yazının kaleme alış biçimindeki eksiklik yorumcuları da etkilemiş diyeceğim ama bir yandan da kişisel önyargı birikimleri olduğu kanaatim ağır basıyor. Dekolteyle baş örtüsü arasında ilişki kurabilecek bir anlayışa, kılığı yüzünden okuma hakkı elinden alınanların karşısında dekoltemle balık tutamayacak mıyım ülkem nereye gidiyor karşıt görüşüne üstelik bunu destekleyen düşünceler olmasına şahid olacağım aklıma gelmezdi. Çıplaklar kampı olsun Misakı Milli sınırları sırf sizin güzel hatrınız için. Başörtüsü olanı kapıdan dışarı çıkartmasın kanunlar. Dünyaya ne kadar modern olduğumuzu sizlerle isbat edelim.
Hadise, transparan(şeffaf) gecelik türü içini gösteren bir elbise, altında da tayt ile bir kadının balık tutmaya gitmesi hadisesi..
Buradan hareketle açık kadın/kapalı kadın çıkarımına ulaşabilmek bayağı ilginç olmuş gerçekten de:)
Transparan elbisesinden mahrem yerleri görünen kadın ile başı açık kadını benzeştirmek tuhaf kaçmış bana göre biraz.Keza Perihan mağdenin "dekoltemanyak" benzetmesinden hareketle, dekolteden kastının baş açıklığı olduğuna dair bir yönlendirme mi var nedir pek anlayamadım:)
Baş açıklığı hiç bir anlamda dekolte olarak tarif edilmez bildiğim.Tamamen açık olan şeyin dekoltesi de olmaz doğal olarak:)
Dekolte moda anlamıyla, giysilerden, daha çok da yaka kısmından vucudun daha çok yerinin görünmesi amacıyla yapılan kesimler olmalı herhalde...
Galata köprüsünde, çırılçıplak balık tutmayı istediğinde bir kadın, yine aynı tepkiyi mi göstereceğiz merak ediyorum?
Gözünüzde canlandırdığınızda eminim bir ölçüsü olması gerektiğini düşüneceksiniz.
Öyleyse ölçü nedir?
Benim önerim "kamusal alanda izin verilen şekli" ölçü olsun:))
Hem daha çağdaş olur hem daha laik:))
Hadise üzerine, "bedenimiz bizimdir", "giysime karışma" türü gösteriler yapan aleste protesto takımına da "Günaydın" demek geliyor içimden...
Hayatını neredeyse, başı örtülü kadınların toplumdan dışlanmasına adayanların , kadınları ve giysi özgürlüklerini savunuyor görünmeleri ne ironi ama...
Kutlarım bu güzel yazıyı...Maalesef insanları kılık kıyafetleriyle yargılamak moda..Bu çok kapalı..Tamam namuslu..Bu çok açık...Hayasız, namussuz demek ne kadar kolay....
Oysa çok açık insan tanırım..Bazı kapalılardan çok daha namuslu ve onurlu...
Bunu söylerken şunu da belirteyim..Benim eşim ve ailemdeki tüm Bayanlar kapalı...Ama ben eşimi zorla kapatmadım evlendiğimde kapalıydı ve inançları gereği ve zevkle kapanıyordu..Açık ta olabilirdi...Ben onun yüreğini sevdim..Kılık kıyafetini değil...
Hele de günümüzde o kadar çok menfaati için göstermelik kapanan var ki inançları gereği kapananlar da itici gelmeye başladı insanlara...
Konu çok ince..Fazla uzatmayayım..Kutlarım..Selam ve Saygımla...
Şimdiye kadar hep insanları suçladık, kurumları suçlamadık.Ama ben en çok Cumhuriyete sahip çıkması gerekenlerin savcılar olduğunu düşünüyorum ve resen soruşturma yetkilerini kullanmadıkları için bu olayların giderek azgınlaşmasında en çok suçu onlara buluyorum.
Sevgili Güldane kutlarım altın uçlu kalemini !
yazını kutlarım can...pc açıktı ama ben başında değildim,gündüzde evde yoktum...yorumlara yeni başladım...
bu yazının altında imza olmasada inan senin yazdığını anlardım...Hep dediğim gibi namus beyindedir,bacak arasında değil...Eğer karşımdakinin düşünce ve duygusu farklıysa onun ayıbıdır, gitsin tedavi olsun bizde rahat nefes alalım...Türkiye kara çarşafların boyundurluğu altında değildir ve aslada olmayacaktır...
Kadınım şortta giyerim etekde giyerim yerine göre elbette...rakıda içerim, balıkda tutarım suçum ne...? bu yüzdenmi ceza verecekler..? dün verselerdi bugün iki gün olurdu...haaaaa varsın versinler birde onun cezasını çekerken dışarıya daha çok potansiyel suçlu olarak çıkarım...yeter yahu nelerle uğraşıyoruz çok ayıpppp çokkkk...uyansın millet artık...! heyyyyy diye bağıracağım sokaklarda ama ne zaman..? yakında merâk etmeyin...Bugün kadıköy vapurunda bağırdım zaten...:)))
kutlarım paylaşımını...
sevgimle can...
Sevgili dost..
Güncel ve kanayan bir yaraya dikkat çekmişsin yazında.
Güncel dediysem ..uzun bir zamandır güncel.Ama son zamanlarda aktif zihniyetin de bu yolda prim yaptığını ve özellikle cesaret kazandığı bilinen bir gerçek..
...
İçki içilen mekanların(aslında kapatmak amaç) kırmızı alan içine alınmalar...
-Eğlence yerlerinin belirli bir saatten sonra ses kısıtlamalar.
...
Ve diğer herkesçe bilinen şeyler..
Bunlar sistematik olarak yavaş yavaş şer'an yapılgelendir.
...
Yazında konu ettiğn-açıklık-kapalılık meselesine de bu açıdan bakmak gerekir..
.....
Tüm düşüncelerinize katılıyor...kaleminize sağlık diyorum.
toplum içinde insanlarımızın ne kadar çok çeşitli olduğunu her fırsatta görebiliyoruz, ve bu topluma ait belirli bir düzeyde ahlak denilen kavramlarımız vardır bilmem hatırlamayan yoktur heralde kadınlara obje vs gözüyle bakılmasında bir doğruluk payı olmayacağı gibi giyim tarzlarında serbestliliği sınırsız değildir ... kaldıki baslıca toplum ahlakını benimsemiyorsa kişi yapacak bir şey yoktur .. sonraları teşhir cili diya başlar ve peşi sıra bir çok yoruma açık bırakılan dekolte konular ve dekolte cümleler sıralanır ...
Kadınlarımızın bazıları örtülü olabilir ve bazıları da açık. Bu asla namusun göstergesi olmamalıdır.
Yine ne ince bir konuya değinmişsin Güldane. Namusdan ziyede Erkeğe göre kadının insanlık ölçüsü ney? kırsal kesimlerde Kadın nereye giderse gitsin erkeğin yokmu senin diye sorgulanır. Aşağılanır yani. Evden birşey satılacak, birşey alınacak. Erkeğin olduğu yerde kadın konuşmaz. Nasıl bakarsan bak erkek eğemenliği. Biliyoruz ki kapalı olanlar daha keskin kurallara tabi. Yani kadının insanlığı oralarda dahada çok kısıtlanıyor. Yani demek istediğim kadın oyunu kullanırken nasıl erkeğe eş sayılıyorsa, hayatın her alanında insanca eşit sayılsın. istediğinde balık tutmaya gitsin, istediğinde dağa tırmansın. istediğinde dalgıçlık yapsın denizaltlarında. Ve işte o zaman kıyafeti yaptığı işe göre şekillenir. Ve işte o zaman kariyerinde kadınlığı beritaraf olur. Yeterki kadına insan olarak değer verebilelim.
İnce konulu güzel yazından dolayı, Tebrik eder, selamlar, saygılar sunarım.
beyni,zihni açık yada kapalı diye adlandırsak olur mu..toplumun tabularını ne yaparsak yapalım kıramıyoruz..aşamıyoruz..namus kavramına takılmış nice insan gördüm eline fırsat geçtiğinde zayıf egosuna yanik düşüp namussuzluk yapmuş..soınra yine o çılgın vaaz veme alışkanlığını devam ettirmiştir..
namus insanın beynindedir...iki bacak arasında arayanlar çok fazla aşağıya eğiliyor..biraz kafasını kaldırsalar ,namus nerde görecekler...bu konuları görünce yorgunluğum geliyor aklıma...
emeğin ve paylaşımın için tşk..sevgilerr
Hemen geliyorum Pelinciğim, biliyor musun ben de kendime güzel bir olta ayarlıyorudum ki bu sefer tatile gidince şu limanların tadını çıkartayım diye çünkü bu geçen ay ben İstanbulda'yken sahil kenarında balıkçıları nasıl kıskanmıştım ama anlaşılan o ki badygardlarımla gelmem gerekiyor :))) yani damadımı yanımdan hiç ayırmamalıyım , onu gören asla cesaret edip yaklaşamaz bana herhalde :)))))) Malesef ne acıdırki bunlar Türkiye'de yaşanılan şeyler, hiç yakışmıyor benim ülkeme, yakıştıranlar utansın diyorum ...
Sevgilerimle canım , ve yorum yapan diğer arkadaşlarıma da teşekkürlerimi sunuyorum ......
maalesef gitgide geriye gidiyoruz aslında hatalarının farkında olanlar var ama yıne durumu değiştirmiyor ne yazık ki sadece başı açık oldugu ıcın bazı toplumlar tarafından itilen insanların magdur olması bı yana bazı tabırcilerin dikkat etmediği bir husus war NAMUS GIYIM KUŞAMDA DEĞİL İNSANIN KARAKTERİNDEDİR
size bu guzel paylaşım ve düşüncelerinz için çok teşekkür ederim sizin gibi hakkını özgürce savunan insanlar oldukça sırtımız yere gelmeyecektir... kaleminize yüreginize saglık...
Bakın gene damarıma basıldı...
Nedir bu kadınların çektiği ya, namus bez parçalarında aranır olmuş artık...
Kim ne dediyse kendi mantıksızlığına veriyorum bu konuda,
bir kere İzmir'in kızlarına laf etmişler, kanıma dokundu(bir İzmir kızı olarak) :) İzmir kızları ki onlar , herkes biliyor çoğu namuslu görünen insandan daha namuslu olduklarını...
Belki de bazıları, o balık tutan bayan gibi hem namuslu olup,hem istediği gibi giyinmeyi başaramadıkları için kıskanıyordur onu...
Örtülü kadın namusluymuş da,açık kadın namussuzmuş... Yemişim ben böyle namus anlayışını...
Bir söz var,uzun zamandır internette dolaşıyor:
"O zaman erkekler de kapansın, ben tahrik oluyorum, hem namuslarını da korumuş olurlar, kızlar namuslu,erkekler namussuz olur sonra mazallah"
Ne zaman değişecek bu geri fikirler bilmiyorum... Üzülüyorum sadece,biraz da kızgınlığım var...
Biliyor musun abla, gidip şu anda balık tutmak ve deniz manzarasında bir kadeh rakı içmek geldi içimden,katılır mısın bana :)
pelin tarafından 7/13/2008 12:35:38 AM zamanında düzenlenmiştir.
Burası türkiye burda herşey olur kediden inek bile çıkar bu ülkede
Namus 2 metre kumaş la ölçülecek kadar ucuz bu ülkede işte tecvüze uğrayan kadına polis etek boyu soruyor
toplu taşıma araçlarında kapalıysan yer veriliyor açıksan umarsanmıyorsun bile zihniyet çürük fikirleri neyse zikirleride o işte asıl hayasızlık bir kadının kolunu bacağını görüp tahrik olanlarda onu giyenlerde değil kıyafetle hükme varmak onalrın ahlaksızğından başka bir şey değil
ne elbiseler gördüm içinde insan yok,nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok...Mevlana
demişte negüzel demiş
tebrikler can sevgiyle
Güldane Demiş ki;
"Kadınlarımızın bazıları örtülü olabilir ve bazıları da açık. Bu asla namusun göstergesi olmamalıdır."
ne kadar da güzel ve haklı bir söz.
Aklın mantığın yolu birdir. Giyimler yöresel ve çağımızda kültürel yaşamların bir göstergesidir. Asla giyimiyle bir kadını suçlayamayız
sebebi çok basit; bir kadının ahlaki tutumları giyiminde değil davranışında yatar.
Çünkü ahlak bir kıyafet bilimi değil bir davranış bilimidir.
Şİmdi gelelim yöresel özelliklere eğer bir çeçen arabistana gitse o jokeye benzeyen dar pantalonu ve çizmeleriyle
10 dakikada kızamık çıkartır.
Veya bir arap o mahalli ve kefen gibi kıyafetiyle çeçenlerin yaşadığı çalılık dağlarda gezinse
10 dakikada üzerinde elbise falan kalmaz anadan üryan olur.
Bilimden geleneksel yaşam kültüründen kaynaklanmayan hukuk verdiği yargıların haklılığını anlatamaz
bu da keyfiyetin hüküm sürdüğü kadılık sistemlerine benzer ki
kimse altından kalkamaz
sevgilerimle Gül
harika bir yazıydı
kardanadam tarafından 7/12/2008 7:35:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir ülkede insanların giyim ver kuşamı ahlakla örtültürülüyorsa yada ahlaksızlıkla toplum olarak bazı tabularımızın olduğu gerçekliği ile baş başa kalırız
demek ki bu toplum hala elbisenin uzun ve kısalığından şıp diye ahlaklığı ve ahlaksızlığı anlayabiliyor
ama ahlak sürekli bir toplumsal devinimin parçasıdır canlı bir organizma gibidir değişen şartlar onu geliştirir dönüştürür ve yeniden biçimlendirir
ilk insan topluluklarının ahlak anlayışı ile şuan bizim toplumumuzun yada dünyamızın ahlak anlayışının arasındaki fark herhalde uçurum derinliğindedir..
o nedenle insanların kıyafetini bir ayna olarak almak şüphesiz hatalı bir davranış olacaktır
ahlak insanların beyninin içersinde şekillenir elbiselerinde değil..