- 504 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YOL
YOL
Dünyaya ilk geldiği anlarda ağlayarak hayatı tecrübe eden insan, sonraki yaşamında ağlamaya aşina mı oluyor acaba ? Size saçma bir soru gibi gelmiş olabilir ama bunu ciddi ciddi düşünüyorum. Yoksa mükemmel bir şekilde yaratılmış bedenimizin savunma mekanizmalarından biri mi sadece? Çünkü insan bence tecrübe ettiği şeyleri bir şekilde ya tekrar ediyor ya da zaman içerisinde yokluğunu hissediyor. Ağlamanın da yokluğu hissedilir mi? Evet, yakaladım sizi, içinizden bu soru geçiyordu.
Evet bazen hissedilir, ağlamak da bir nimettir , içinizde biriken kıvılcımlar öyle bir alevlenir ki tam da sizi yakıp kavurmaya , benliğinizi ağır ağır esir almaya başladığı anda bir göş yaşı bulutu gelir, Rabbim’in bir lütfu gibi, akar ince ince ,gümüş sırmalar. Aktıkça hafifler o yük bedeninden, daha doğrusu ruhundan. Yağmur sonrası temizlenmiş toprak gibi acıların kokusu bile bir başka gelir yaşanmışlıklardan, ıslak ıslak geçilmiş yollardan sonra…Hafiflenmiş ,yenilenmiş hissedersin kendini, hazırsındır yeni acılara, tökezlenecek yeni çukurlara, seni bekleyen ,varlığından bi-haber olduğun ,daha çıkmadan hazır olduğun uzun yollara, yeni hayat yolculuklarına.
‘’Bir garip yolcuyuz işte şu hayat yolunda’’ ,ağlayarak başladığımız bu macera kim bilir daha neler yaşatacak bize, ne oyunlar oynayacak…Ne zaman gülüp ,ne zaman ağlayacağız? Yaşam da bir senfoni değil mi sizce?Her daim inişli çıkışlı… Bazen dozunu artıran ,doyasıya zevk aldıran,iyi ki varım yaşıyorum dedirtip,şükrettiren bazen de en dolambaçlı yollarda yürütüp,yolunu kaybettiren, sonra da köpekler gibi pişmanlıklar yaşatan,ufuklarını karartıp cehennemi şimdiden yaşatan bu dünyada…
Yaşadığım ,tecrübe ettiğim hayatımda, şunu kesinlikle söyleyebilirim; kimsenin yeri garanti değil bu hayatta, zengin bir işadamıyken iflas edebilirsin bir anda, çok güzelsen bir kaza geçirip ,güzelliğini kaybedip ,ya da engelli olabilirsin ,çok mutluyken sevdiklerini kaybedip ,en derin hüzün çukurlarında boğulurken bulabilirsin kendini aniden…Bu örnekler misliyle artırılabilir emin olun…İlk anda aklıma gelenler bunlar. Benzersiz dolapların döndüğü ,para hırsının tavan yaptığı, menfaatlerin vicdanlarda kol gezen insani duyguların son kırıntısını da alıp götürdüğü günümüzde eski dostlukları , samimi ,içten ,yalın ve çıkarsız hayatları özlememek ne mümkün. Belki de farkında olmadan ne çok kaybetmişiz…
Kısacası hepimiz ,yani biz dünyalılar, istemeden de olsa çıktık bir yola. Madem burdayız ,madem kaderimizi kendimiz çiziyoruz, düzgün bir yol tutalım kendimize, öyle ki sevdiklerimiz de arkamızdan gelebilsin gerekirse. Ardımıza baktığımızda pişman olmayacağımız , yaşanmışlıklarımızdan ders alıp (ama utanmadan, günahıyla sevabıyla ) sahip çıkma yürekliliğini gösterebileceğimiz ,heybemize atıp son ana kadar büyük bir metanetle taşıyabileceğimiz güce erişmek dileğiyle…
Unutmayın dostlar! Herkes kendi yolunu , kendi çizer!
A.C.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.