- 1805 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
Evlatlık
Ben, on sekiz yaşında çiçeği burnunda bir gencim. Aynı zamanda azılı hırsız, gaspçı, kavgacı Niyazi.
Sakın ola ayıptır, günahtır demeyin bana! Başkalarının ayıpları yanında benimki ne ki? Devede kulak…
Ha, ayıp dedim de aklıma geldi; ilk ayıbı annemle babam yaparken ben annemin rahmine sıkıca tutunmuşum dünyaya gelmek için (!) ne varsa dünyada!
Annem, benim varlığımı öğrenir öğrenmez başlamış babama çatmaya.
-Birkaç dakikalık zevk için değer miydi üçüncü çocuğu yapmaya be, …pu çocuğu!
Babam, annemin lafı altında ezilecek adam mı, o da çıkışmış.
-Madem doğurmayacaktın niye korunmadın kaltak!
Tabii bütün bu konuşmaları benim duyduğum falan yoktu, kulaktan kulağa dayıma kadar geldiği gibi ben dünyaya geldikten çok sonraları benim kulağıma da geldiği için biliyorum.
Şimdi durduk yere neden dayımdan bahsettim diye sorarsanız, benim dünyaya geliş sebebim dayım zaten.
Aklınız karıştı değil mi?
Annem babam dururken ben neden dayım sayesinde dünyaya geldim?
Efendim, annem bana hamile kaldığı zamanlarda dayım, iki yıllık evliymiş ve karısının çocuk sahibi olamayacağını üzülerek öğrenmiş. Bu durumda evlatlık almaktan başka çareleri yokmuş. E, en yakınlarında ben durup dururken neden başka kapıya gitsinler değil mi?
Cin fikirli dayım hemen anneme koşup;
-Sakın kardeşim sakın, bu çocuğu aldırıp da günahına girme. Bize ver, biz ona gözümüz gibi bakarız. Böylelikle hem sen günaha girmemiş olursun hem de biz bir evlat sahibi oluruz. Böylelikle mal varlığımız da başkalarına kalmamış olur (!)
Sanki mal varlığı varmış da kalacakmış gibi! Annemden az yolunu bulmuyormuş ya beni alınca daha fazla yontmuşlar.
Uzatmayalım, annem beni doğurup dayıma vermeye razı olmuş ve doğduğum gün bir kez bile emzirmeden gözü açılmamış kedi yavrusu gibi dayıma vermiş.
İlk günler, dayım ve yengem üstüme titreyip bana bakmışlar. Tabii bu günler çok kısa sürmüş. Dayım, yani babam eskiden çalışmadığı gibi yine çalışmamış. Yengem, yani annem, beni almadan önce ara sıra gündelik işlere gidip evin hayati ihtiyaçlarını karşılıyormuş. İşe gitse bana bakacak kimsesi olmadığı için o da işe gitmemiş. hazıra hazine dayanmaz ya bizim evde az olan erzak da tükenmiş. Kendi annem ara sıra getirmiş ama o da getirmekten bıkınca ben ser sefil ortada kalmışım.
Bu durumda diğer çocuklar gibi değil dondurma yalayıp uçurtma uçurmak, karnımı bile doyuramaz olmuştum. Kırk yılda bir bizi ziyarete gelen eşe dosta sırnaşır bir simit parası koparırsam dünyalar benim olurdu o gün.
Karnım doymuyordu da üstümde başımda var mıydı sanki… Ayağımda altı yırtık bir bot, üzerimde rengi solmuş yer yer kevgir gibi delinmiş kazak olurdu çok zaman. Onlar da gerçek annemin getirdiği ağabeyimin eskileriydi.
Zaten benim utancım bana yetiyordu. Bir de okulda diğer çocukların alayı canıma tak ettiği için okuldan da kaçar olmuştum. Anlayacağınız ağzımda bohçası bozulmamış küfürler, elimde en keskininden bıçak eksik olmuyordu. Peki, paran yok da onları nereden aldın diye sormayın bana. Çaldım. Düpedüz hırsız olmuştum artık.
Hırsızlığa babamın attığı izmaritleri aşırarak başlamıştım. Nikotin bağımlısı olunca izmaritler bana yetmez olmuştu. Harçlık deseniz hak getire, kim kaybetmiş de ben bulayım. Sokakta yatmıyordum ama tam bir sokak çocuğu olup çıkmıştım.
Evde de durum hiç iç açıcı değildi. Dayımın, yani babamın dayağından bıkan yengem, yani annem sık sık evi terk eder olmuştu. O gidince temelli rezil oluyorduk. Bu defa babam bütün öfkesini benden çıkarırcasına belinden çıkardığı kemerle döverdi beni. Dünyaya geldiğime bin pişmandım ama beni dünyaya getirenler bana sormamış ki!
Asıl kıyamet, annemin evi tamamen terk ettiğinde kopmuştu. Artık sahipsiz bir köpek gibi bir tebessüme, bir dilim ekmeğe muhtaç olmuştum. Gerçek annem bizimle aynı şehirde olsaydı belki bu kadar rezil olmazdım. İyi kötü beni o doğurmuştu ve aç bırakmazdı diye düşünüyordum. Artık gerçeği öğrenmiş, dayımın babam olmadığını halamın gerçek annem olduğunu biliyordum.
Dayım beni anneme geri vermek istediğinde annem istememişti. Gerekçesi, çok terbiyesiz bir çocukmuşum. Bu durumda diğer çocuklarına kötü örnek olurmuşum. Dışarıdan para desteği yapıp benim dayımın yanında kalmamda ısrar ediyordu. Az çok gönderdiği parayı da dayım, içki içerek bitirdiğinden ben yine sokaklardaydım. Sonunda annem dayanamayıp beni aldı.
Aldı ama ablama ve ağabeyime, evin düzenine ayak uyduramadım. Burada da sık sık azarlanmaya, horlanmaya başladım. Sanki dünyadaki tek suçlu benim. Bu durumda ben nasıl yaşayacağım, nereye gideceğim?
Ablalar, ağabeyler! Kimse bakamayacağı çocuğu doğurup benim gibi rezil etmesin!
Hakkınız yok buna…
13.08.2015/Emine UYSAL
YORUMLAR
Böyle durumlarda nutkum tutulur,boğazım düğümlenir olaya hangi acıdan bakarsam bakayım, cevap veremediğim ve hiç bir zaman da cevap veremeyeceğim sorular karabasanında bulurum kendimi.Kim suçlu,tabi ki; herkes hepimizin payı var bu olayda, öyle acımak,kızmak ah vah etmekle bu ve buna benzer bir çok sorunun çözülmesi imkansız... ve birde şu var insan ne yaşarsa yaşasın,koşulları ne kadar zor olursa olsun, iyi insan ya da; kötü insan olma tercihi kendinindir, diye düşünüyorum.Kendi karnını doyurmaktan aciz iken durmadan çocuk doğuranlara gerçekten de çok kızıyorum,Allah rıskını elbette veriyor ama; bir porsiyon İskender döner de rızık, bir kase tarhana çorbasıda rızık, Çocuk sevmiyorsan doğurmayacaksın kardeşim.İnsan yavrusunu kedi köpek yavrusu gibi sağa sola hediye edemezsin, velev ki; verdin alan da onu kedi gibi sokağa bırakamaz, bırakılmamalı....Ay vallahi çok kızdım yorum yazarken...
Hadi ben kaçtım...
Emeğine sağlık,toplumun gerçekten de kanayan bir yarasına parmak basmışsıın...İnan öyle hikayeler var ki; ne sen sor ne ben söyleyeyim misali.... hoşça kal...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ben de üzgünum.
Teşekkürler, sevgimle
Hiç bir çocuk hak etmez ve de dururken ahlaksız olmaz,onlar tertemiz gelirler dünya ya,
çocuğu yapmadan önce çok ama çok düşünmek lazım, hele de bu zamanda...
arkadaşım yazarsa okunası gerçekleri yazar yüreğinle kaleminle çok yaşa can sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Anlamlı yorumun için teşekkür ederim arkadaşim
Sevgiler
Düşündürücü bir hikaye.
Madem bakmayı beceremeyecektin, ki kendini, iki kişilik aileni bile bile geçindirmekten mahrumsun, neden elin çocuğunu sahiplendin, hayatını perişan ettin?
Aynı durum benim eşimin kardeşi için de geçerliydi.
Ancak o, tam tersi bir hayat yaşadı.
Öz kardeşleri tahsil imkanı bulamazken,
doğar doğmaz amcasına evlat verilişinin nimetlerinden yararlandı.
İyi bit tahsil gördü, İnşaat Mühendisi oldu.
Ancak onun babası, yani amcası, eli yüzü düzgün, düzenli ve çalışkan bir aile reisi idi.
Çocuğunu gerçekten güzel yetiştirdi.
Yukarıda yazdığımız gibi,
ders alınması gereken bir hikaye.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Gönül ister ki bütün çocuklarımız sıcacık bir yuvada sevgiden mahrum olmadan büyüsün ama olmuyor ne yazık ki.
Sizin verdfiğiniz örnekte çok güzeldi. Çoğalmasını diletim.
Teşekkürler Bth.
Saygilar
Hayatın buldozer gibi üstünden geçtiği bu çocukların varacağı yer, eğer heba olup yaşamını kaybetmezse, en iyi ihtimalle bir cezaevidir.
Kaleminize sağlık efendim
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim
Saygılar
Saygıdeğer Emine hanım, hemen belirtmeliyim ki kurgunuz, yazınız harikaydı... Birebir yaşanmışlığı olan bir öykü gibi.. . Rast geldiğimiz bu öyküler üstelik sizin yazdığınızla sınırlı değil, binlerce. Öykünün kahramanı kişiliği sebepler nedeniyle bozulmuş bir vak'a ve ne yazık ki yazınızda hissettirmeye çalıştığınız kadar tehlikesiz değiller bunlar. Sarımsaklıda daha yakın bir zamanda satın aldığı evde yalnız yaşayan bir emekli albayı böyle bir tip öldürüp yeni çekmiş olduğu maaşı gasp etti. Evimizde geceleri kapımızı, penceremizi sürgülemeden yatamıyor olmamız bu tiplerden. Islah evleri bu tiplerle dolu... TEKRAR TEBRİKLER.SAYGIYLA
Emine UYSAL (EMİNE45)
Düştükten sonra düzeltmek çok zor elbet, dikkat ettiysen öykü kahramanımı annesi bile istemiyor.
Amac, bu duruma düsmeden bir çare bulmak...
Saygılar
Kemnur
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çocuklar sadece figüran:(
Sevgili Emine hanım, güzel yürekli dostum özlemiştik sizi. İşte kaleminizden nadide bir paylaşım okumak adına mutlandığım ve içime dokunan bir yara.
Yüreğinize sağlık.
Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yeterince tembellik ettiğimi düşünüyorum :-)
Sevgilerimle.
Tebrikler Emine kardeşim.
Aynur'umuzunda dediği gibi içimizdeki binlerce yaradan sadece biri..
Anne ve va baların sorumlulukları yanı sıra asıl sorumluluk o ortamlara bırakılan
çocuklaırmızın devlet tarafından sahiplenmemesi... En acısıda bu zaten! Hiç bir anne ve baba,
akrabaları çocukların bu berbat ortama düşmesini istemez! Fakat bu ortadı güya kınıyormuş gibi yapıp
dizilere koyanlar aslında gençleri bu yaşam tarzına özendiriyorlar!
Eğitimimiz desen, tam bir alem! Yaz boz tahtası...
Bu vatanın itilmiş-kakılmış çocuklarına ıslah evleride bir işe yaramaz, örnekleri çok!
Velhasıl böyle bir yarayı hikayeleştirdiğin için teşekkürlerimi bırakıyorum usta yüreğine...
Selam ve sayılarımla kardeşim... Uzaklarda...
direnis tarafından 8/14/2015 12:29:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler kardesim..selamlar
tam tadında...... olduğu gibi....usta her daim yazmasını bilir.... tebriklerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Eksik olma, ilk günden beri desteğini esirgemedigin kardesin senin sağlığın için duacı bunu bilesinSEVGİLER
Bazen tersi de oluyor bir eli yağda bir eli balda,tebrik ederim saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler, selamlar
"...Dayım beni anneme geri vermek istediğinde annem istememişti. Gerekçesi, çok terbiyesiz bir çocukmuşum. Bu durumda diğer çocuklarına kötü örnek olurmuşum..."
Bu satırlar, öyküye orta direk olduğu gibi, meselenin derinliğini ve vehametini yüzeye çıkarıyor, eseri sıradanlıktan kurtarıyor...
'Terbiyesiz ve kötü örnek' olanın sosyo-ekonomik, sosyo-psikolojik somutluğunu fark ediyor, meselenin zorluğunu düşünüyoruz...
Birçok 'sokak çocuğu' konulu şiire(?) en isabetli kapak da oluyor böylece...
Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Öykümdeki örnek gibi... daha neler neler.
Teşekkürler Yekta Bey
saygılar
Bunlar gerçek ne yazık ki. Dünyanın bütün pisliği çocukların sırtında. İnanamıyorum bazen yaşananlara. Keşke dünyanın bütün çocuklarını bana verseler. Bir ihtiyarlara, bir çocuklara dayanamıyorum.
Yazınla bir kere daha içimdeki yara kaşındı.
Sevgiler Emine Abla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
İnan bu duruma çok üzgünüm çok.
Yaşlılara, çocuklara ve ağzı dili söylemez hayvanlara kıyamıyorum.
Teşekkürler Aynur.