- 396 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Savunma Mekanizması
Savunma Mekanizması
Önce kelimelere, bakalım.
Savunma:
Saldırıya karşı koyma, amacına dair eylem; oyunda, oyuncunun rakibe karşı yapması gereken eylemler!
Mekanizma:
Sonuca dair işleme biçimi ve işleyen bölüm!
Savunma mekanizması, nasıl oluşuyor?
Elini ateşe değen bebek, ateşin yakıcılığına karşı bir refleks oluşturur! Yanan elini çeker! Bunu bilinçli olarak yapmasa da bilince, bu eylem işlenir! Elini ilk yakan her ne ise ona karşı bilinçli olarak, “Savunma mekanizması” geliştirir! Yani ilk yanma sonrasında, yakıcılara karşı bir “Bilinç” edinir!
Bir filmde, bahsi geçiyor idi; kovboy, köpeğine “Kızılderili” kokusunu alıp, ikaz etmeyi öğretmiş! Köpek, küçükken; bir Kızılderili’ye düzenli olarak, köpeği dövdürerek bunu öğretmiş. Köpek, kokuyu aldığında yediği dayağın zihindeki kaydına dair kokuyu o kayda dair eşleştiriyor ve geliştirdiği “Savunma mekanizması” işliyor!
Buna benzer başka pek çok “Mekanizmalar” vardır! Ayrıntısını bilirsiniz!
Savunma mekanizması, bebeklikten verilen kodlara göreceli oluşuyor! Bebeklikte öğrenilen, öğretilen tehlikelere karşı, “Savunma mekanizması” gelişiyor! Bebeğe öğretilen “İyi-kötü” algısı, “Düşman-dost” ayrımına dair işletiliyor! Bebek, düşmanlık kavramını her zaman bizzat deneyimleyerek öğrenmez! Ataların belirlediği “Düşmana” karşı “Savunma mekanizması” geliştirir! Bu geliştirilen mekanizma, “Saldırı” olarak ileri aşamaya geçer! Yani ortada olmayan bir “Düşman” ve ortada olmayan bir “Saldırı” tehlikesine dair, önce “Savunma mekanizması” bunun sonucu da “Saldırı mekanizması” yoktan, var edilir! Artık bebeğin bir “Düşmanı” vardır ve kendini o düşmanın saldırısından korumak için de savunma yapması gerekir ve bu savunmanın ileri aşaması da “Saldırı” olacaktır! İki düşman ailenin çocuklarının aşkını bilirsiniz! Aşk, “Savunma mekanizmasını” yenmiştir! Birbirine “Düşman” iki toplumdan, bebekler alınıp beraber “Kardeş” gibi büyütülse öğretilmiş düşmanlık, gelişmeyecek! Ta ki birisi çıkıp “Siz kardeş değilsiniz, iki düşman ailenin çocuklarısınız ve “İntikam” almak sizin asıl vazifeniz!” diyene kadar!
Dünya’da “Savunma Sanayiine” harcanan emek, para ve öz kaynaklar, sadece “Savunma” amaçlı mı kullanılıyor? Yani savunma amacıyla üretilen sanayii, sonuçta “Saldırı” amaçlı kullanılıyor! “Gücün etkisi, baskıdır!” Savunma amaçlı üretilen araçlar, bir şekilde saldırı amaçlı kullanılmak durumundadır! Bunu irdeleyelim; insanları kendi etrafında toplayıp onların öz kaynakları ile hüküm sürmek arzusu bilindik bir şey; insanın kendini savunma refleksi de bilindik bir şey! O halde, “Savunma mekanizması” oluşturan, bu mekanizma ile amacına ulaşabilir! Daha ilk zamanlarda, henüz insanlar toplumsal hayata tam olarak geçmeden, aralarında eski düşmanlıklar yok iken; ilk “Saldırı”, ilk “Düşmanı” yaratır! Bir insanın diğerine saldırması ile bu “Savunma” öğrenilir; savunma da geliştirilince “Saldırı” olarak karşımıza çıkar!
Sual şu: İnsanlar, kendilerini savunma hakkına sahip; bu amaçla “Savunma mekanizması” oluşturmaları, “Savunma sanayii” kurmaları gerekir! Savunma ihtiyacından doğan bu sanayii de uzun vadede “Saldırı”, savaş nedeni oluyor! “Savunma mekanizması”, “Saldırma” amaçlı kullanılmaksızın devam ettirilebilir mi, ya da savunma ihtiyacı, ortadan kaldırılabilir mi?
Cevap: “Değişim” yazımda, her şeyin bir ihtiyaca göreceli olarak açığa çıktığını, ihtiyacın ortadan kalkmadığı durumlarda mevcut halin devam edeceğini bu nedenle de insandaki özüne dair oluşan “Aşk” ve üretilen mal ve hizmetlerin değiştirilmesi ihtiyacına dair kullanılan “Para” yerine başka bir “Değer” bulunmadıkça bunların olumsuz yanlarının devam edeceğini yazmıştım! Saldırının ilk çıkışı “Savunma” olduğuna göre “Savunma mekanizması”, “Saldırı” üretmeyecek şekilde yeniden düzenlenebilir ise sorun ortadan kalkar gibi görünüyor!
Bu mümkün mü? “Savaşma seviş!” sloganını bilirsiniz! Savaşların nedenini de bilirsiniz! Sevişmek için doğal ihtiyaçların karşılanması gerekir; yeme, içme, barınma gibi! Bu ihtiyaçların karşılanması için de “Üretmek” gerekir! Üretmek için de çalışmak gerekir! Meşru olmayan yollara (Savaş ve talan, gasp, hırsızlık) girilmesinin nedeni, zaten çalışma zahmetine katlanmamaktır! Bu da “Savunma mekanizması” doğurur; savunma da ileri aşamalarda saldırı doğurur! Kısır döngü, devam eder! Saldırıya sebep olan savunma ihtiyacını ortadan kaldırmak, söylendiği kadar kolay değildir!
İnsanlar arasında, “Savunma mekanizması”, üzerinden bir “Düşman” gösterilerek, bunun üzerinden egemenlik kurmak kaçınılmaz! İlk zamanlarda, hayatın zorlukları ve doğal afetlerin, hastalıkların tehlikelerine karşı “Savunma ihtiyacı” gelişir! Bu da bir “Düşman” yaratır; “Şeytan” tehdidi ile kendini insan “İlah” ilan edenler, zaman içinde “Yarı ilah”, daha sonraları da “Aracı” konumunda devam ettirmişler, bu egemenliği! Yukarıda da bahsettiğim gibi insanların “Savunma mekanizması”, ihtiyaca dair “Düşman-şeytan” üretir! Savunma gereksiz olsa bunlar üretilmez ve bu üretilenler üzerinden egemenlik de kurmak mümkün olmaz idi!
Son tahlilde; eğer insanların birbirlerine saldırması engellenecek ise bunun yolu “Savunma ihtiyacının” giderilmesidir! İnsanlığın bunu başarması gerekir! Bazılarının inandığı gibi “Uzaylılar” veya eski zamandaki “İlahlar”, insanlara hakim ise bunların ilk yapacağı iş “Savunma” sorununu çözmek olacaktır! Eski zamanda denendiği gibi “Şeytan” ile korkutup “İlahların” kucağına insanları itmek bu sorunu çözmez! Evrenin sahibi, uzaylılar veya antik dönemdeki ilahlar değil ise insanlar, bir şekilde “Savunma” gerekliliğine savaşsız çare bulmalıdır! Ayrıntılar ve çözümler çoktur! Pek çok çözüm üretilebilir elbet! Üretmek başka, işletmek başka! Her üretilen çözüm, kusursuz işlemeyebilir ki öyle görünüyor! Ziya Paşa sözü; “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz; kişinin, görünür rütbe-i aklı eserinden!”
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Paylaşmanız vesilesiyle yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...Konuyu işleme şekliniz ve tarzınız okumaya keyif katmakta. Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle... Saygıyla...