- 2266 Okunma
- 30 Yorum
- 2 Beğeni
BÖYLELERİ DE VARMIŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Beldemizde haftada bir gün kurulan pazara elimdeki listeyle dalıyorum.
Hava çok ağır.
Yürürken sıcaklık daha da artıyor. Yılın en kalabalık günlerinden biri. Pazarda satıcıların gelişi güzel bağrışmalarına istemesem de kulak kabartıyorum.
“İyi mal iyi para” karşılığı hazır.
“Hıyara bak hıyar!!!!”
“İki kilo üç lira, dört kilosu beş lira.”
“ Bardacık değil bunlar tam organik viagra.”
Ellerindeki poşetlerle çömelen alıcılar her türlü meyve ve sebzeyi titizlikle seçiyorlar.
Satıcı tartıyor. Aldığı paranın üstünü verirken durmadan bağırıyor.
“Koş abi koş, koş abla koş!!!”
Poşetlere doldurulan malları alanlar satıcıya aldıklarını tekrarlıyorlar:
Dört kilo domates, iki kilo biber, bir kilo kabak, bir buçuk kilo fasulye, şeftali, erik, patlıcan deyip elli lirayı satıcıya uzatıyor. Önlüğünün cebinden tomarla çıkardığı paralarla,
Aldığı elli lirayı yüz lira vermiş gibi paranın üstünü alıcıya uzatıyor.
Sağa sola ürkek bakışlarla parayı alan kişi yanlışlığın farkında ama hiçbir şey söylemeden cebine sokup, poşetleriyle hızla uzaklaşıyor.
Sıkıntılıyım. Sıcaktan bunaltım daha da artıyor.
“ O, sana elli lira verdi."
“ Sen yüz liranın üstünü ödedin”
Satıcı şaşkın koşarak adamı buluyor.
İnsan azmanıyla yanımdalar.
“Sen mi dedin ulan”
“Evet, adım gibi biliyorum sen elli lira verdin”
Sözüm tamamlanmadan yaba gibi elleri boğazımda.
Nefes almada zorlanıyorum.
Etraftan koşuşmalar zorla beni ayırdılar.
Sesim titriyor azmanı hayal meyal görüyorum.
Yere oturdum. Ellerime soğuk su döküp yüzümü yıkadılar. Utançla korku karışımı içindeyim.
Eğer bana bir yumruk vursaydı, ya yoğun bakımda ya da ceset torbası içinde morgdaydım.
Moralim bozuk hiçbir şey almadan dönüyorum.
Evimin önüne park etmiş olduğum arabam gözüme ilişiyor.
Sağ arka taraf göçük.
Kırılan stop lambalarının parçaları yerlerde.
Belli ki biri vurmuş.
Çok kısa aralıklarla yaşadığım tatsız iki olay haklı olan isyanımı perçinleştiriyor.
Çaresizliğim tavan.
“ Bu ne ya hiç gören olmadı mı? Diye etrafımı kolaçan ederken cam sileceklerine takılmış kağıt parçasını acele alıp okuyorum.
“ Kusura bakma kardeş, banyoda düşen eşimi acele hastaneye götürürken istemeden arabana çarptım.
Telefonum yazılı en kısa zamanda sizi ziyaret edeceğim.
Rahat olun arabanızın tüm masraflarını karşılayacağım.”
Dilim lal sadece yutkunuyorum...
YORUMLAR
Birinci olayda ölen insanlığı, ikinci olayda dirilttik hamdolsun! Gaspçıya da pes doğrusu! Böyle pişkinlik görülmemiştir diyeceğim de görülmüş işte. Utanan o olacağına neden sen mahcup oldun onu anlayamadım. Şiddetine karşılık veremediğin içinse bu senin yapında yok. Yok eğer böyle bir rezalete şahit olduğun içinse haklısın. Ama ben en çok haksızlığa göz yummadığın için takdir ettim seni Tacettin Abi. Sen busun çünkü.
Sevgi ve selamlarımla.
Komutanım, belki inanmazsınız ama sizin yazınıza bu yazmış olduğum tam üçüncü yorum. Neden mi?
Nedeni, hayatın çarpık matematiği.
İşte benim sevmediğim matematik bu. Biz çocuklarımız okusun adam olsunlar diye çırpınıp dururken, o küçücük yaşta insanların üstüne "HAL" denilen sert yataklarda üstlerine güneş doğuyor. Gidip soralım bakalım bize o sebzeleri satan gençlerin acaba kaçı orta öğrenim mezunu.
Onların küfürleri, yumrukları aslında size, bize değil Komutanım, "Hayata."
Ellerinden gelse, "Hayatı Bir Kaşık Su da Boğacaklar."
Ama olmuyor.
Hayat hep başkalarının ellerinde.
Onlara verilen bozuk paralar.
Ben kıyamıyorum biliyor musunuz? Maydanoz alırken bile "Maydanoz kaç para Beyefendi? Diyorum."
Onca kalabalığın içinde çocuk, ya da adam, her kimse gözleri ile kendisine Beyefendi diyeni arıyor kulakları. İnanamıyor...
Sizde deyin..
Hepiniz...
Lütfen..
Çünkü evine ekmek götüren her insan, beyefendidir. Emin olun ki bir daha küfür etmeyecektir.
Saygılarımla.
tacettin yıldırım
Davidoff
Benim sözüm zaten sizin yazınıza değil ki Komutanım.
Bilmem okudunuz mu, bir kaç arkadaşımız benim için özellikle yazı ve şiirleri çok dikkatle analiz ettiğimi yorumlarında ifade etmişlerdir ki, ben de buna her zaman itina ederim.
Burada söylemek istediğim, sizin de beğeneceğinizi sandığım bir yorumdu.
"Çarpık Matematik" sözünün anlamı asla sizinle bir ilgisi yoktur inanın.
Sadece yaşamış olduğunuz bu tip olayları, hepimiz günlük hayatta az çok hepimiz yaşıyoruz.
Neden?
Çünkü, hayat sebep oluyor demek istedim.
Hepsi bu kadar.
Yanlış telaffuz ettiysem kusura bakmayın.
GÜZEL SİTEMİZİN GÜZEL İNSANLARINA:
yazıma gösterdiğiniz ilgi beni son derece mutlu etti......bu sayfalarda yine buluşmanın hazzını doyasıya yaşadım..hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyor sağlıklı günler temenni ediyorum.....bizleri bir araya getiren sevgili HABİBİNDE gözlerinden öpüyorum iyi ki varsınız....can dostlar.....
Ne demeli?
İlginç bir gün olmuş.
Merak ettim doğrusu:
Sonradan gelip tamir ettirdi mi arabayı o notu bırakan?
Geldi ise helal olsun valla.
Diğerine gelince,
pazardakine hani,
yoruma bile gerek yok.
Allah, beslemiş büyütmüş.
Vücudunu sadece.
Aklını ve vicdanını değil.
Bu tür insanlar çok var etrafımızda ve zaman,
maalesef doğrucu Davut olma zamanı değil.
Hoş geldiniz komutanım.
Nerelerdeydiniz?
Özlettiniz kendinizi.
Çok geçmiş olsun komutanım. Şerli insanların şerrinden Allah mazlum dürüst kulları korusun İnşallah efendim.Her yerde hırsızlık her yerde haksızlık, edepsizlik diz boyu. Neyseki araçta değilmişsiniz ona Şükür.
Bazıları araca binince yerdeki insanları her halde insan dışı görüyor.Sorumsuz fütursuzca hareket ediyor.
Dünya iyiler yüzüsuyu hürmetine ayakta kalıyor. Allah kötülüğün her türünden korusun bizleri.Komutanımıza Selamlar Saygılar .
Günün seçkisine öncelikle tebrik ediyorum. İki olay örgüsü gündelik yaşamda çarşıda pazarda geçen bir olay ne yazikki insanlar son 80li yılların ortalarından beri köşe dönme polikası mı desem ne çalıp çırpmak gibi bir huy edindi. Nerde kaldı o bizim abi abla paranın üstünü fazla vermişsin diye peşinden koşan insanlarımız inanıyorum ki hala varlar. Onlarda bu kadar kötülüğün içinde kaybolup gidiyorlar. Biraz vicdan demekten başka çaremiz kalmıyor..
Kısa ve yazınızı severek okudum.. Elinize sağlık..
Saygılamla..
Hırsızlık, insanın sahip olduğu en kötü en ahlaksız karakteri ? Yalansa galiba en büyük hırsızlık zira insanın gerçeği bilme hakkını çalıyor. Ama insanoğlu biliyor, aynı zamanda çok da güçlü bir silah. Yanına iftirayı da koyup, öyle fütursuzca öyle acımasızca kullanılıyor ki, ocakları söndürdüğünü bile bile hem de.
Ama hayat hep böyleleriyle dolu değil Allah'tan, sizin araba olayı gibi insana baharı yaşatan vahalar da var.
Kaleminize sağlık,
Sayın komutanım, kısa öyküde çok güzel yazan bir kaleminiz var; daha sık okumak istediğimiz bir kalem... Bu öyküde kıssadan hisse türünde güzel bir anekdot yazılmıştı. Seçki kurulunun bu tür öyküleri ve öykücülüğü teşvik eder seçkiler yapması en büyük arzum olduğu için, kurdelenize çok sevindim. Kutlarım. Saygılarımla
Her zamanki gibi yine hayatın içinden çok anlamlı iki anı.
İlki hem suçlu hem güçlü dediğimiz bir tip. Allah bu gibilerin şerrinden muhafaza eylesin bizleri.
İkincisine gelince: Rabbim onların sayılarını olabildiğince arttırsın. Toplum olarak onlara çok ihtiyacımız var.
Ellerin dert görmesin abiciğim. Harika olmuş yazın.