Limoni Bakışlar
Ne olur buruşturma yüzünü,yapraklarını.
Suluyoruz, susuz bırakmadık topraklarını.
Peki bu üzüntün, limoni bakışların neden?
Söz veriyorum tekrar alacaksın o haklarını.
Çevren açık ve havayı alan şekilde olacak.
Kökün yağan yağmurla akan suyla dolacak.
Uçan kuşlar,arılar senin dallarında kalacak.
Eskisi gibi yüzün dalların gülücükler salacak.
Çinkonun vurduğu sıcaklık seni kavuruyor.
Çevredeki ağaçlar istemeden seni yoruyor.
Başındaki yavrucuklar meyvecikler kuruyor.
İşte bu yüzden limoni bakışlı ağaç duruyor.
Küçüklüğümden beri bu meyveye,sana karşı ilgim hiç azalmadı ki…Her öğünde mümkünse sofrada seni bulundurmaya çalışır,yediğim yemeklere ayrı bir tad, bana da iştah verirdin.Bu ilgim; ortokul,lise,üniversite, meslek hayatımda da durmadan devam etti.Halen de sofralarımın baş köşesinde duruyor, sen olmadan yemeklerin tadı olmuyor bana da iştah gelmiyor.Hatta bahçeli bir evim olursa bahçemin en güzel yerine ilk dikeceğim ağaç sen olacaksın diye de söz vermiştim.
Teyzem sana karşı sevgimi ve ilgimi bilecek ki 2007 yılında saksıda aldığı yedi veren cinsini kendi bahçesine dikmemiş, yeğenim bu meyveyi çok seviyor ona vereyim de bahçesine diksin diye saklamıştı.2009 yılı girdiğinde seni güzelce yıpratmadan aldım, zarar görmeyesin inşaattan da zarar gelmesin diye ev yapılacak yerin arka tarafına seni dikmiştim.O yıldan bu yıla kadar sana gözüm gibi baktım,bol bol suladım. Belin bükülmesin diye yumuşak iple ortapedi doktorluğu yapıp dik durman için yakınındaki ağaca bağladım.Rüzgar esmelerinde kırılmadan dimdik ayakta kaldın ta ki bu yaz mevsimine kadar.Ne olduysa işte yaz mevsimininbu sıcak günlerinde olmaya başladı.Sanki canın sıklır gibi bir halin var, yaprakların buruşuk, bakışların ise limoni…
İki güne bir seni suluyor üzerindeki yavrularını dökmemen için elimden geleni yapıyorum.Ramazan Bayramının ikinci günü 10 günlüğüne kurs için Yalova ve Bartın’a gitmiştim.Giderken sana doya doya baktım; evdekilere,çocuklara,hanıma… Bu güzel ağaca iyi bakın,dostumu aç -susuz bırakmayın diye defalarca tembihledim yine de gözlerim arkada kalarak evden ayrılmıştım.Yol kenarında bahçelere senin adaşlarını görmek umuduyla bakarak ilerliyordum.Baktığım bahçelerde senin cinsin ağaçları gördüğümde ise çok seviniyordum.
Hele hele de Dörtyol ve Erzin’i geçerken senin gibi olan,adaşın ağaçlara doya doya baktım.Bu ağaçların yeşilliğini ve güzelliğini gördüğümde üzüntüm bir nebze olsun gitti.Ama başına bir şey gelecekmiş diye 10 gün boyunca seni düşündüm,her telefon edişimde güzel ağacı susuz bırakmayın diye tembihlemeyi ise asla ihmal etmedim.
Tatil dönüşü eve geldiğimde, ilk işim o güzel yüzüne bakmak oldu ama rengin sararmış bakışların limoni bir hal almıştı.Üzerindeki yavrucuklar sararmış dökülmeye başlamıştı.İlk işim çeşmeyi açıp seni doya doya sulamak olmuştu.
-Niçin? Niçin? Niçin ? Diye sorduğumda;
- Şöyle çevreye bir baktın.Sanki bana:
-Görmüyor musun? Dört tarafım ağaçlarla çevrili. Ne esen rüzgarın ne de uçan kuşların bana faydası var.Her yıl çiçeğime konan arılar da gelmez oldu.Hele hele Mart ayında kömürlük için çevirdiğin yer var ya orası burnumun ucuna kadar dayandı, bir de üzerini kapatmak için koyduğun o çinkolar…
İlkbahar mevsiminin yağmurlu günlerinde suya ihtiyacım olmadığı halde yağan yağmurun çoğu çinkoların üzerinden köküme aktı,mahvetti beni.Asıl o sular şimdi gerekli bana ama nafile.
Ya bu kavurucu sıcak günlerde Güneş’in sıcaklığının çinkolara vurmasına ne demeli? Zaten beni sarartan,yavrucuklarımı dökmeme neden olan,limoni limoni bakmama sebep olan o çinkolar ve vurduğu sıcaklık değil mi?Hava sıcaklığı 35 derece olduğu günlerde benim yanımda 50-55 derece oluyor.Kim dayanabilir bu sıcaklığa?Dayanabilen varsa göster bakalım bana…
-Lütfen! canını sıkma ,benim yorgunluğum ve sıkıntım bana yeter.Sabret, bu sıcak günlerde geçer o zaman sana daha güzel ,havalı ve sulak bir yer bulacağım.Ne olur sabret.Bu sıcak günleri,sıcak olan Ağustos ayını,yakan yaz mevsimini de atlatırsan merak etme seni daha çok hava alan,çevresi açık, suyu daha çok alan bir yere taşıyacağım sabret.Lütfen o limoni bakışlarını bırak;yapraklarında, yüzünde gülücükler salarak bana ve çevreye bak.
Unuttun mu? Her sabah bahçeye indiğimde ilk işim senin güzel yüzüne bakmak oluyordu.Sabah vaktinde güzel yüzünde gülücükler oluyor,yapraklarını yüzünü ekşitmeden limoni olarak bana bakmıyor ben de o anda çok seviniyorumdum.Vakit ilerledikçe,Güneş ışığını daha çok vurmaya başladığında yüzündeki o gülücükler açılmalar, yeşillikler kayboluyor limoni bakışlara dönüyordun.
Biliyorum seni 6 yıl önce diktiğimde yerini çok sevmiş,bahçenin ilk meyvesi olmaktan,çevrenin açık ve yola bakan tarafta olmasından sevinç ve gurur duymuştun.Ben de her gelişimde bahçemizin gururu ne yapıyorsun diye sorar,ilk meyveni almak için sabırla beklerdim.
Daha ilk yıldan çiçeğini açmış, beni bu güzelliğe çok sevindirmiştin.Bahçenin etrafı açık olduğu için koyunlar,keçiler seni yemesin; sana zarar vermesinler diye etrafını çocuğu korur gibi tel ve yumuşak çuval ile kapatmıştım.Bu korunak sayesinde yoldan geçen koyunlar,keçiler sana zarar veremiyordu.Sen de gür yapraklarını açmış, ben iki yılda kocaman ağaç olurum diye meydan okumuştun.Bu meydan okumanı duydukça ben de seviniyor seni susuz gübresiz bırakmıyordum.
Hani hatırlıyor musun?İlk yıl verdiğin o meyveyi sevinçle almış bir hafta kullanmıştım.İnan çarşıdan iki üç kilogram limona denk gelmişti.Sonraki yıllarda gülücükler ve meyven de artmıştı.Başında devamlı meyve bulunsun diye iki üç güne bir meyvelerini tek tek yolardım.Çarşıdan aldıklarımla kıyas edilemeyecek kadar çoklukta ve başka taddaydın.
Ne olur bu sıcak günler de geçer biraz sabırlı ol.Yapraklarını,yüzünü buruşturma.Seni bu havasız yerden,çinkoların vuran kavurucu sıcağından kurtaracağım.Hele bu kavurucu sıcak günleri,bu haftayı,Ağustos ayını da atlatalım gerisi kolay.Ondan sonra zaten istemesen de yaprakların buruşacak,sararacak etrafındaki bütün ağaçlar gibi yapraklarını dökeceksin.
Kısmet olursa yağmurlu günlerden sonra ağaç dikim zamanı da daha önceki yerin gibi havalı ve sulak bir yere dikeceğim.Yeter ki bu sıcak günleri; yüzünü,yapraklarını buruşturmadan;limoni bakışlardan arındırarak geçir…
04.08.2015
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.