- 1139 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Suya yazılan yeminler
Suyun akışına senin bakışına kandık ya; kahretsin, ilk ve son olsun bu aldanışım.
Korkmadan ateşinden ne yeminlerdi ettiğin; sözüm ol ve dönme! Bırakma, vurma sırtımdan diğerleri gibi, demişliğin de olmasa hay Allah!.... Bu gün vurabilir miydin sırtımdan bu kadar haince, ihanetle iç içe düşebilir miydin o kara yollara.
Sahi; nesin sen kuradan mı çıktın, çok mu beklemişim seni hay Allah hiç gelmemiş olmanı diliyorum şimdi oysa.
Yaşamasaydık bir tomar yalanı, öğütücüden geçmezdi şimdi yazgımız. Nasıl pişmanım ilk merhabana!
Git, kızarmadan yüzün toparlamadan dağıttığın hayatları ardına bakmadan, git. Bu defa ölme lütfen, yaşa ve gör. Pişmanlıklarınla savaş, şizofren sayıklamalarına gömül, başını kaldırama ha!
Biliyorum; elinde değil bu depresif hallerin, sevmesini öğrenmek zor sana. Ne büyük kayıptasın bilsen! Ah... Ah!
Yüreğindeki o koca boşluğu doldurma telaşındasın, daldan dala konuşların bu yüzden. Diline vurmuş yalan sevdalardan vazgeçebilseydin, sevmeyi bizden öğrenecektin! Bu kayıp senin, giden de sensin kalan da.
O, güzel gözlerini kaplayan karanlığı şimdi çok iyi anlıyorum, beyninin içinde gezdirdiğin onca tilkiyi de.
Bana korkmamayı öğretecektin ya, asıl korkağın sen olduğunu acı bir şekilde anlıyorum şimdi. Ne kadar cesurmuşum ki; ben koşulsuz teslim olurken sevdama, ne korkakmışım meğer kaybedeceğimi bile bile kendimi sana teslim etmişim mesala!
Sana, o ikinci şansı vererek kendimi tarumar etmişim meğer. Evet, gerçekten de büyük eşeklik etmişim! Seni; aşk sanarak!
Kendini bulamamışken sen, ben itimat etmişim. İçindeki o kayıp çocuğa kendimi kurban vermiş, bir nevii annelik etmiş, ölürüm demişim!
Zamanla sağalacak yaralarımız bile kalmamış, kandırılmışlık hissi tepe taklak ediyor beni. Evden işe, işten eve kendimi nasıl taşıyorum içimdeki sorgusu bitmeyen muhakemeyle... Yaşıyor muyum, tuhaf onu da bilmiyorum.
Olmaz bu aşktan sayılmaz, bu düpedüz vurgun, sevdaya dair tek iz yok kalan geriye.
Gazan mübarek olsun, sırtından vurmaya alışık tavrın yine çok yakıştı sana!
Hiç değişme olur mu hep böyle intikam al hayattan ve önüne gelen herkesten. Kaybolduğun karanlıktan hiç çıkma.
Kabuk bağlayacak yaralarım olmadı hiç, yara bile değilsin şimdi otur da bir güzel ağla. Bunu bile beceremezsin ya...
Ne demiştik bebeğim; “sözüm ol! Dönme!”
Hay Allah büyük eşeklik etmişiz! Bakii kalmaz inşAllah!
Sude nur haylazca