- 1137 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Babama mektup…
Babacığım, geçenlerde nereden elime geçtiyse, ilkokul ikiye mi gidiyordum ne, doğum günümde aldığın saatin kutusuna koymuş olduğun yazın geçti elime…
Saat ne oldu bilmiyorum ama saklamışım yıllardır yazdığın notu…
Ne güzel bir el yazısı, dolma kalem ile yazılmış, ne sevgi dolu satırlar…
Baba…
Teşekkür ederim, hediyenin amaç değil de araç olduğunu bana öğrettiğin için…
Maddeden ziyade maneviyata önem vermem bu güzelim nottan olsa gerek!
Babacığım, erkini hissettirmen, ama bunun altında bizleri ezdirmemenden, yolu gösterip yine de karar sizindir demenden, verdiğimiz karar yanlışsa bile tercihimizden dolayı yanımızda olmandan bilsen ne kadar muyluyduk!
Annem ve senin evliliğinizden, aşkınızdan ve sonrası aşkınızın sevgiye dönüşmesinden dolayı şanslıydık!
Aşk evliliğinin ilk çocuğu olmam belki bana aşkı bu kadar sevdirdi, hala çocuk kalışım da sağladığınız sevgiden…
Baba, bıraktığın saflıktayım hali hazırda, üzülürsün bu duruma muhtemelen, hep “Çok iyisin, safsın, bundan dolayı da canını hep acıtacaklar olacak” derdin ya, hep korumaya çalışırdın, hep insanlara bu kadar güvenmemem gerektiğini söyler, her uğrayışımda geçirirken “Yol tarafına al çantanı kızım” derdin ya…
Kaç kez çantamı çalmışlardı ya baba, ondandı ya uyarıların, o zamanlar bazen içten içe kızıyordum sana, çocuk muyum ben ya diye…
Baba, uğurladıktan sonra, biliyor musun, daha bir sahip oluyorum çantama!
Sırf, seni oralarda üzmemek için…
Sahi, nasılsındır oralarda, keyfin yerinde midir, akşamları iki tek rakını içer misin, arada şarkı söyler misin o güzelim davudi ve makam bilir sesinle?
Rüyalarımda gördüğüm, içini bildiğim kadarıyla mutlusundur, biraz endişen bizlerden yanadır, her zamanki gibi, baba, oradan daha mı net görünüyor halimiz?
Kim bilir, mutsuzluklarımıza seviniyorsunuzdur orada, dersini görüyor, geçecek umarım başarıyla diye…
Sevgiyi, muhtemelen daha iyi kavrıyorsunuzdur, dua etmeyip de, öpücük gönderdiğimde baba alınıyor musun, diğerlerinin kızları hatim indiriyor, benim büyük kızım ise öpücük gönderiyor diye?
Çekinme, söyle…
Babacığım, üzülme diye çok da söylemiyorum ama, bilirsin gerçi oralardan, çok özledim seni ben!...
Mavi mavi bana bakmanı, endişelerini yüreğinde saklayıp, saçımı okşamanı özledim baba…
Sarılırken fütursuzca göğüslerimizin değişini…
Şimdi olsa göbekleriz değerdi baba, menopoz acayip kilo aldırıyormuş insana, vallaha…
Git gide seninkine benzemeye başladı göbeğim, annem biraz endişeli, halama benzememden korkuyor sanırım, aslında biliyor musun, ben de korkmuyor değilim…
Babacığım, üç yıl oldu bugün yüz yüze görüşmeyeli, gerçi rüyalarda görüşüyoruz çok şükür, ahh o da olmasa dayanılmazdı baba!...
Yok, haklısın elbet, başa gelen çekilir, ona da alışılırdı elbet, ama iyi ki varsın rüyalarımda…
Ben çok eğleniyorum, mutlu oluyorum, bazıları diyor ki rüyana giriyorsa rahmetli birisi dua bekliyordur senden…
Öyle düşünmüyorum ben…
Ne dersin baba, nasılını istersin?
Dik başlı kızın olarak sanıyorum ki sevgi adına buluşuyoruz rüyalarda…
Baba, üç yıl geçti, Oğulcan büyüdü, görsen, görüyorsundur elbet oralardan, yiğit bir delikanlı oldu, Nilgün’ün kızları yetişkin birer genç kız, ama hala gönüllerine göre bir sevgili bulamadılar daha…
Gönüllerine onları koyan çok da, biliyorsun işte, hem güzel hem de aklı başında kızlar, laf olsun diye sevgili edinemiyorlar…
Annem her zamanki gibi, bize belli etmiyor yine özlemini, dertlerini…
Her zamanki gibi güler yüzlü, her zamanki gibi becerikli…
Her zamanki gibi güzel ve pozitif…
İlle de evimde kalayım istiyor, sanıyorum ziyaret ediyorsun zaman evini, eşini, söylemiyor annem ama içime öyle doğuyor ki konuşuyorsunuz zaman zaman…
Yoğun bakımın kapalı perdeleri arasından yarım gözlük görmüşlüğüm vardı, solunun cihazını değiştiriyorlardı, bir hata mı yapmışlardı, yapmamışlar mıydı, yaşar mıydın, yaşarsan kendin gibi olur muydun, herpes (uçuk) virüsünden kaynaklanan beyin zarı iltihabıydı sonuçta konan teşhisin, yarım göz gördüğümde baba, göğsün ve göbeğin deliler gibi inip çıkıyordu, doktorlara göre normaldi…
Biliyorsun baba, helalleştik biz aslında…
Baba… Bin şükür ki, söylenmemiş sözüm yok sana!
Ahh… Bir de onlar olsa ya!... Acı binlerce kez katlanırdı!...
İyi ki öğrettiniz sen ve annem, ayıbın kitabı olmadığını, iyi ki “Seni seviyorum” demenin yalnızca sevgiliye söylenmediğini…
Ya bir de söylenmemişlikler, yapılmamışlıklar kalsaydı geriye baba…
Hep söylediğim, söylememe olanak tanıdığın, tek taraflı olmaz bu işler, annemle beraber, tanıdığınız için teşekkürlerimle…
“Seni seviyorum baba, iyi ki babamsın!” ….
Gülgün Karaoğlu
Temmuz,11/08