- 631 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
GEÇ KALMAYIN NE OLUR!
Seviyorsanız eğer;
Geç kalmayın sakın aşkınızı
söylemeye
telgraf çekin, telefon edin,
mektup yazın...
Uçaklara, trenlere
tüm taşıtlara binin...
Koşun, arayın, bulun,
haber gönderin, birine anlatın...
Duvarlara yazın, ağaçlara kazıyın...
Yani deneyin bütün olanakları,
hiç olmazsa; iki yaprak
samanlı kağıda yazın...
Ama sakın geç kalmayın!
Sakın geç kalmayın aşkınızı söylemeye..
Diyor ÖZDEMİR İNCE.
Ah bu ertelemeler yok mu..Her şeyi yarınlara bırakmalar..Zamanın bizi beklemeyeceğini bile bile “Zaman içerisinde” deyip zamanla pazarlığa oturmalar..
Ben bu duygusal ertelemeleri hiç yapmadım..Hiç geç kalmadım yakın uzak aklıma gelen kim varsa iki taş arasında aradım sordum her türlü iletim aracını kullanıp ulaştım hepsine..
Bu anlamda öyle inanılmaz durumlarla karşılaştım ki ben de şaşırdım..Kadınların sezgilerinin erkeklerden daha güçlü olduğu bilinir ve bu çok da doğrudur ama sanırım benim ki biaz daha üst noktada olmalı ki adım biraz da bu nedenle ‘evliya kadın’ na çıkmıştır tanıyanlarca..
Bu gün kızımla birlikte ölüme geç kaldık!
Şöyle ki dün yani 3 Ağustos tarihinde Yaradan’ın bana biçtiği ömürden bir yılı daha geride bırakmıştım.
Ne yapalım anne kız baş başa derken gönlümüzden Yuşa Hazretlerini ziyaret etmeyi geçirdik ve bu niyetle yola koyulduk. Kadıköy ve Üsküdar’dan tepeye kadar giden İETT araçlarını seferden kaldırmışlar. Bu durumda Üsküdar- Beykoz ve Anadolu kavağı yönüne giden vasıtaları kullandık.
Üsküdar’ dan bindiğimiz otobüs şoförünün ‘Kanlıca da inin ayakta gitmekten kurtulursunuz’ önerisi doğrultusunda Kanlıca da inip Yuşa tepesine kadar çıkan 15 A otobüsünü beklemeye koyulduk. Sanırım 40-45 dakika hayli sıcak durakta bekledikten sonra otobüs! Ne otobüsü! külüstür bir midibüs durakta aynı otobüsü bekleyen 5-6 kişinin yüzüne bile bakmadan uçarcasına geçti gitti..
Söylenener bağıranlar..
Kızımla ben daha çok şaşkınlık içinde beklemeyi sürdürmeyi düşünürken bu yolların müdavimi olduğunu söyleyen genç bir bayan en az bir saat sonra aynı otobüsün geçeceğini söylemez mi..
Üçümüz birlikte Beykoz’a giden başka bir araca binip bu defa gölgelik olan Çubuklu durağında inip beklemeye koyulduk. Bir yarım saat de orada bekledik. Neyse sonunda attık kendimizi midibüse. Yer de vardı oturduk.
Biz Yuşa durağında indik midibüs yoluna devam etti.
Hafif yokuş olan yolu tırmanıp Yuşa Ormanı’nın o misler gibi kokusunu havanın en temiz ve mübareğini teneffüs ederek Yuşa Hazretleri’ne ulaştık.
Allah kabul etsin hem ziyaretimizi tamamladık hem etrafın doyumsuz güzelliğini eşsiz manzarasını gözlerimizle temaşa ettikten sonra ağır ağır aşağıya indik. Yol üstündeki çayhanede ufak bir şeyler atıştırırken müesseseyi işleten karı koca yanımıza geldi “Sizin indiğiniz aracın bir öncesindeki (yani son sürat önümüzden geçen araç) otobüs aşırı hız nedeniyle devrilmiş kisi ağır olmak üzere bir çok kişinin yaralandığını söylemez mi..
Geç kalmayın! Lütfen! İçinizde dışınızda ne varsa sayıp dökün..Anlatın..Arayın.. Helalleşin..
Şimdi ben bunları yazmak yerine doğum günümde ölüm yolculuğuna çıkmış olabilirdim..
Kim bilir..
Hepiniz ALLAH’ A EMANET OLUN.
YORUMLAR
... burası hindi cumhuriyeti hindiler közde mi yok haşlamış mı yoksa keşkek şeklinde mi bimem ne derseniz
her zaman hazırdır,musallayı hazırlamayı unutmayın en basit şekillerde kara toprağın bağrına uzanabilirsiniz:))),
geçmiş olsun ,selamla.
Devrim hocam
Yaşamak çok enteresan bir olgudur. İnanan inançlı insanlar bilir ki her canlının nefes alacağı zamanın bir sonu vardır. Kendimiz için o sonun ne zaman olacağını bilmediğimizden sizinde yazınızda belirttiğiniz gibi içimizde ne varsa ortaya dökmeliyiz. ve mutlaka sevmeye zaman ayırmalıyız. Aksi halde sevgisiz geçen zamanın bize hesabını sorarlar. Biz size bu hayatı sevgiyi erteleyin diye mi verdik.
Güzeldi yazınız bazı şeyleri yarına ertelememek gerekir belki de yarın hiç olmaya bilir.
Kaleminize yüreğinize sağlık
DEVRİM DENİZERİ
Malum sözdür İnsanlar gelecek için planlar yaparken kader kıs kıs gülermiş hani..
Hep güzel şeylere odaklanmak gerek aslında...
Sevgi selam ve esenlikler..
DEVRİM DENİZERİ
Sağolun Varolun.
Sevgi ve Selamlarımla.
Canımsın Devrim Hanım bu yazınızla Yuşa Hazretlerinde oğlumla ziyaretimizde yaşadığımız o gizemli güzelliği bize hatırlatırken hayat denen bu kısa zamanda insan olmanın zarafetten,iyilikten güzellikten geçtiğini ve de kul olmanın hazzını gönüllerde yaşamanın ayrıcalığını ne de güzel anlatmışsınız efendim.Ziyaretiniz ve dualarınız kabul ola...Güzel gönlünüz huzurla dola.Selam ve dua ile efendim...Sağlıkla ve afiyetle hep inşallah..
DEVRİM DENİZERİ
Gönül dolusu Sevgilerimle...
Semiray Sezgin
Allah Korusun!...
Gerçi,
her sabah evimden dışarıya adımımı attığımda,
''Acaba sağ salim geri dönebilecek miyim?'' diye kendi kendime sorma alışkanlığım var benim.
!970 li yılların ikinci yarısındaki üniversite tahsilimden kaldı bu alışkanlık.
Kaderde ne var ise, yaşanacak odur.
O nedenle,
çok da takmamak gerekli bu konuları kafaya.
Siz ve kızınız,
Allah'ın sevgili kulları olmalısınız ki,
korumuş sizi o kazadan.
Çok geçmiş olsun efendim.
DEVRİM DENİZERİ
Hayat ki ne inanılmaz sürprizlerle doludur kim bilebilir..
Menderes uçak kazasından kurtulmuş dar ağacında vermişti son nefesini.
Rabbim ölümünde hayırlısını versin.
Uğradığın için Sağol Dost.