- 806 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEMİN PALTOSU
"Yorumlanmamış bir rüya okunmamış bir mektuba benzer."
Talmud, Berachot
Bir çayırlığı ortasından ikiye bölen daracık, toprak bir yolda yürüyorum. Kızıldeniz’i asasıyla ikiye ayıran Musa gibiyim. Ama deniz kızıl değil, yeşil bir deniz. Ellerim de boş. Sırtımda kalın siyah bir erkek paltosu var. Düğmeleri eski zaman usulü, metal ve üzerleri kabartma desenli. Baştan sona da ilikli hepsi. Birkaç adım yürüdükten sonra, sol tarafımda saçı sakalına karışmış, üstü başı perişan bir adam beliriyor. Acıyorum haline. Ama o acımıyor bana. Paltoyu zorla çıkarıp almaya çalışıyor üstümden. Paltoyu birine götürüyor olduğumu hatırlayıp direniyorum çıkarmamak için. Eğilip yere bir marsık alıyor eline. Bana doğru uzatınca silaha dönüşüyor marsık. Çıkarıp veriyorum paltoyu. Aceleyle giyip, silahı iç cebine koyuyor. Geldiğim yöne doğru yürümeye başlıyor. Hafiflediğimi hissedip paltodan kurtulduğuma seviniyorum.
Kolları deli gömleğinin kollarına benzeyen beyaz bir elbiseyle devam ediyorum yoluma.
Başka bir adam daha beliriyor yol kenarında. Bu kez sağ tarafımda. Smokinli ve oldukça bakımlı bir adam. Nikahtaymışız gibi ayağıma aniden basıp yürümeme engel oluyor. Elbisemin kollarından sarkan şeritleri çekip, kollarımla birlikte kendi bedenine düğümlemeye çalışıyor. Gömlek değiştiren bir yılan gibi süzülüp elbisemin içinden çırılçıplak koşuyorum ileri doğru. Ayaklarım da çıplak. Biri beni çıplak görür de anneme söyler diye korkuyorum. Anayola çıkmama çok az kalmışken sırtıma dürtüyor biri arkadan. Çıplağım diye dönemiyorum utancımdan. Parmağı kör bir bıçak gibi saplanınca kürek kemiğime dönüyorum acıyla geriye. Annem. Sırtında da benim sırtımdan zorla alınan palto. Hadi giyin artık, diyor, geç kalacaksın. Anayola çıkamadan. Anadan doğma. Çıkıyorum yataktan.
Tante Rosa
***
DİYOR Kİ:
Julio Cortazar: Ve bir öykü, en nihayetinde, okur için bir hayat önerisi değil midir, bizi kendi içimizden çıkmaya ve çok daha karmaşık, çok daha güzel bir ilişkiler sistemine girmeye iten bir hamle değil midir?
YORUMLAR
Öyküler arasında bir bağ var mı kaçırdığım diye, ta başa döndüm. Bir de ne göreyim, aslında bu öyküyü okumuş ve hatta yorumladığımdan da emindim. Ya benim yorum uçmuş ya da hafızama, aslında bana bir şeyler olmuş. Hay Allah, ikinci şık daha mantıklı galiba!
İkinci kez okuduğumda, her şey, yani ilk okuduğumda aklıma gelen her şey, tekrar aynıyla beynimi besleyen ağacın yapraklarının arasından süzülüyor, tas tamam avucumda buluyorum. Bulduğumsa, kendi rüyalarımı düşünüp, yorum yazmadığımdan ibaret. Tanrıya şükür.