NOKTADAN SIFIRA
Ben bir taşın toprak üzerine bıraktığı iz’im.Bana bakan hareketli yuvarlak şeyler görüyorum, insanlar göz diyorlar.
Bir gün garip görünüşlü biri gelip bana nokta dedi.Artık nokta’yım.Ancak tanımım yapılmadı.Hiçbir zaman yapılamadı.Kağıt üzerine defalarca kalemle iz bıraktım.Ama tanımım yoktu.Uzun zaman hakkımda tanımlamalar yaptılar.Ama bir zaman sonra sadece adımla kaldım.Sadece kağıt üzerine izler bıraktım.Sonra çocuklar renkli kalemlerle nokta dizisi yaptı, bana çizgi dediler.Dünyaya geldiğimden bu yana en çok çocuklarlayken mutlu oldum, ve hep öyle olacak galiba...
Sonra da beni değiştirmeye çalıştı insanlar.Bu yüzden silgi icat ettiler.Ama sadece kendilerine şekil icat edebildiler.Beni değiştiremediler.Çizdiler, sildiler, Geometri dediler..Beni kendime paralel, dik, kendimle çakışık çizdiler.Benden şekiller oluşturdular, kendime açı verdim.En büyüğüne 360° dediler.Orayı geçemediler.Herkes geometriyi nokta ve çizgiden ibaret sanırken artık açılar, üçgenler, daireler de vardı.Çözülmesi gereken bir sır gibi uğraştılar benimle, şekillerle...Oysa bilmedikleri bir şey vardı.Bunun tanımını ben yaptım:
"Geometrinin %55’i silgidir, %45’i ise çizgi.."
Ben ikisi arasında gözden kaçmış gereksiz çizik, geometrinin farkında olmak için uzun bir seyahate çıkacağım.Bana uzay diyecekler.O kadar uzaklaşacağım ki gözden kaçırdıkları bu çiziği yeniden çizmek isteyecekler, ama ben o zaman bir boyut yukarıda, yeni hesaplarla uzayı deleceğim..Bana sonsuzluk diyecekler.Sonsuzluğun sonu yokmuş diyecekler.Benim sonum onların elindeki silgiye bakarken, dönüp kendi boyutumun içinden geçeceğim.Ve kendimi sileceğim elimde olmayan silgiyle.Bu sefer bana eksi sonsuzluk diyecekler.
Ben eksi sonsuzluk ve sonsuzluk arasında dolaşmaktan yorgun düştüğümde başladığım noktaya geleceğim.Bu sefer bana sıfır diyecekler.Silgilerini kullanamayacaklar ama beni de kullanamayacaklar, ya yutacağım ya da etkisiz eleman olacağım.Hatta beni anlamaya çalışan insanlar uzun uğraşlar sonucu sorunun cevabı sıfır olan uzun bir soru yazacaklar kitaplara, sonra bir sürü laf yiyecekler.
Tükenmişliğin sembolü mü olacağım yoksa kaderin eğlencesi mi? Bunu silgiyi elinde tutana sormak gerekir bence.Ama cevabı tahmin etmek zor olmasa gerek. :) Görüşmek üzere..
-İlknur Temür