- 624 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Maviye boyayacağız ülkemizi, beyaz güvercinlerle!!!
Uyanıktık.
Elimizde renkli kalemlerle bir yerleri gösteriyorduk.Göğü boyuyorduk belki ya da yerdeki toprağa, filizlenmeye başlayan tohumlara renk veriyorduk, kim bilir? Üzerimizde asker üniformaları, yakan bir sıcak, hafif bir yağmur çiseliyordu...
Tendürek ya da Süphan...
Belki de memleketimin terk edilmiş hiç bilinmeyen bir yeriydi rüyamdaki.
Kalabalıktık, onlarca kişi. Yemyeşil bir dağın tepesinde güneşin doğuşunu bekliyorduk.
Uyandım...
Gün boyunca etkisinde kaldığım bu rüyaya anlamlar aradım. Sonra gezete manşetlerine düşen kara haberleri okudum, televizyonlarda evladını yitiren annenin feryatlarını izledim.
İçimde bir yerlerin kanamaya başladığını, kalbimin ağladığını hissettim.
Sonra haritayı aldım elime.En ıssız ve en çorak topraklarına dokundum memleketimin. Ateşler içinde kavrulan otlarını boyadım yeşile, dumanlar içinde kalan gökyüzüne mavi dağıttım.
Sonra çocuklar çizdim yüzlerinde cennetin en güzel halini taşıyan.
İçimi yakan keşke kırk dereceye varan İzmir sıcağı olsaydı.
Gitme diyorlar.
Memleketin bir ucundan bir ucuna kalkıp.
Oysa bilseniz ne gelecek dolu çocuklar var orda.Sevgiye muhtaç, renkleri tanımayan.Gri gökyüzüne alışmış, elleri nasır tutmuş çalışmaktan, korkmuş silah seslerinden...
Gitme diyorlar.
Onları dinlemeyeceğimi, koşarak gideceğimi bile bile.
Henüz dünyanın onca çirkinliğinden bihaber küçük bedenlerin her şeyden önce renkli bir dünyaya ihtiyacı olduğunu,
ve küçük bedenlerin tertemiz birer sayfa olduğunu bilmeyerek.
Renkli kalemler bizim elimizde.
Maviyi gösterecek gökyüzü de bizim, yeşille tanıştıracak ağaçlar da.
Koşarak, nice umutlar içinde gideceğim ben.
Henüz yeşertecek çok tarla, sulayacak çok çiçek var.
Toz duman içinde, teröre, ayrışmaya inat bütün güzel ,küçücük bedenlerle barışı boyayacağız gökyüzüne.
Ve siz maviye hasret çocukları izleyeceksiniz.
Kim bilir, rüyamdaki gibi ateşler içinde kavrulan otları boyarız yeşile,küle dönen is kokulu gökyüzüne mavi katarız biraz,güneş doğar dünyamıza, sarıyı tanırız sonra.
Severiz en batısından en doğusuna memleketimi.
Koşarız çatlayana kadar topuklarımız, ses tellerimiz kopana kadar söyleriz barış türkülerini.
Savaşırız sevgi silahlarını kullanarak, kalemlerimizle değiştiririz kimyasını ülkemin.
Kara bulutlarını beyaz pamuklara çevirir sonra hasat ederiz umudu...
Güvercinler uçururuz Ağrı Dağı’nın eteklerinden, Van Gölü’nün kıyısından ülkemin her karış toprağına...
Güneş doğar, güneş batar ve doğar yine.
Sarı sıcak bir öğlen vakti.
Dinlediğimiz top tüfek sesleri değil de,
bir çocuğun yanık türküsü olur,
Doğunun en güzel şehirlerinden,
bir köy okulunda...
Umudu taşıyacağız ülkeme,
şarkılar söyleyeceğiz!!!
Nuray Kaçan
İzmir-
01.08.2015-01.31
"Barışa, birliğe, bütünlüğe, inanan tüm yüreklere..."
YORUMLAR
Bu gün,
susma hakkımı kullanacağım bu küçük yorum köşesinde.
Susacağım ve anı dinleyeceğim.
Bir yerlerden,
memleketin uzak köşelerinden yükselen çocuk şarkılarına kulak vereceğim.
Eğer,
yüreği yanan anaların,
yetim kalan bebelerin,
kocasız kalan genç kadınların feryatlarını dindirmeye muvaffak olabilirsek.