BLUE MOON (ARTIK DOLUNAY)

Kameri (Hicri) takvim.
Şemsi (Miladi) takvim.

Ay dünya etrafındaki bir turunu (29,54) 29 buçuk günde tamamlar. Yani bu arada dünyamız kendi ekseni etrafında 29 buçuk kere döner.
Dünyamız güneş etrafındaki turunu 365,24 günde (365 gün 6 saat) tamamlar. Yani dünyamız güneş etrafındaki bir turunu tamamlayana kadar kendi ekseni etrafında da 365,24 kere döner.
Bu durumda Kameri takvimde 354, Şemsi takvimde 365,24 gün oluyor.
365,24 - 354 = 11,24 artık gün oluşuyor.
Yani Kameri takvim Şemsi takvimden 11,24 (11 küsur) gün kısa.

Biri ay’ı baz almış güneşi es geçememiş, günleri kayar olmuş.
Diğeri güneş’i baz almış, ay’ı es geçememiş.

İki takvim kullanmışız, ikisi de biraz uydurma kaydırma vesselam.

Doğuş ve yayılma yer ve zamanında Ay takvimi (Kameri/Hicri) bilindiği için İslam düzenlemelerini hep Kameri takvime göre yapmış. Biz sonradan Şemsi (Miladi) takvime geçince mesela kurban bayramı her yıl 11,24 gün erken gelir olmuş.

Her ne kadar kainat bir düzene göre yaratıldı/işliyor deniyor olsa da bunun pek de böyle olmadığı, en azından bizim düzen anlayışımızla ilgisi olmadığı; dünyamızın, ayın ve güneşin başıbozuk hareketlerinden anlaşılıyor ... (!)

Bana gelince;
Ziyneti namussuza,
Onuru arsıza
Serveti hırsıza emanet etmiş olmanın gevşekliği ile Ege kıyılarında BLUE MOON (Mavi ay) safarisiyle müştekilim.

Olayın bilinen kökü eski Romalılara dayanır. Oradan İsa’cılara batıl ve de atıl inanç olarak geçmiş. Şimdi de beni ırgalıyor. Aslında Ay’ın maviliği ile ilgisi yok. İnsanlığın bilmezlikler çağında kelime değişe değişe çıkmıştır ortaya...

Yıl 12 aya, bir de 4 mevsime bölünmüş. Her mevsime 3 ay düşmüş. Uydumuz ayın alnının çatına güneşin vuruşunu tam olarak gördüğümüz duruma DOLUNAY diyoruz. Dolunayda ay kocaman ve tam yuvarlak oluyor, bu kısa sürüyor ama her 29 buçuk günde bir tekrarlanıyor.
Ortalama yılda 12 kere / her mevsimde 3 kere.
Güneş ve Ay takvimleri arasındaki 11,24 gün farkı birikince, yaklaşık 3 senede bir dolunay 13 üncü kez oluşuyor. Bu on üçüncü dolunay ARTIK DOLUNA ( BLUE MOON) oluyor işte.

Bazıları UĞURSUZ diyor,
Bazıları HAİN diyor,
Bazıları UĞUR diyor.
Bazıları kutluyor...

Görüldüğü gibi kainat başka başka, insanlar başka başka.
Bir şekilde oluşmuş, salıverilmiş çayıra.
Büyük küçüğü,
Güçlü zayıfı,
Bilen bilmeyeni,
Düşünen düşünmeyeni,
Çalışan labamba yatanı eritip bitiriyor...

Bu tabloda ben de yerimi aldım, hamdolsun..!

büyükharman