- 3088 Okunma
- 29 Yorum
- 9 Beğeni
KALİTELİ ŞİİR ÜZERİNE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu sitede her gün yüzlerce, yıllara vurduğumuz zaman on binlerce- yüz binlerce şiir yayınlandığını söyleyebiliriz. Hiç düşündünüz elimizde ustaca yazılmış şiirleri üste bırakıp diğerlerini eleyen bir elek olsa ve bu kadar şiiri elekten geçirsek elimizde kaç tane kalır? Kendi şiirlerimi de dâhil ederek söylüyorum, pek ümitli değilim. İyi bir şiir yazmak için şiirin öncelikle tanımını bilmek lazım. Kısaca duygu ve düşüncelerin en güzel, etkileyici ve öz ifadesi diyebileceğimiz şiirin diğer edebi türlere nazaran kısa olması çokça tercih edilmesini doğurmuştur. Yani kısa olmasından dolayı çoğu insan basit bir yazılı anlatım türü olduğu sonucunu çıkarır ve ona meyleder. Eğer, şiiri kendi beğeninizi ölçüt alarak değerlendiriyorsanız yazdığınız elbette şiirdir. Ama amacınız bu işten anlayan büyük bir kitleyi etkilemekse her şiir, şiir değildir denilebilir. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan şiir; yazılı tarihten bildiğimiz kadarıyla Sümerler ’den Babil’e, Hint kutsal metinlerinden tutun Kral Davut ve Kral Süleyman’a, sonraki bazı kutsal kitaplara ( kafiyeli olan her metin şiir dilini kullanır) ve günümüze kadar şiir insanların vazgeçemediği edebi bir anlatım türüdür. İlk insanın ortaya çıkışının yüzbinlerce yıl önce olduğunu düşünürsek yazının bulunmasından önceki karanlık çağlardaki sözlü şiirlerin on binlerce yıl öncesine dayanabileceğini iddia edebiliriz. O halde şiir, insanoğlunun genlerine bile işlemiştir.
Şiire gönül veren biz amatörlerden ( daha yumuşak bir ifade olması için acemi demiyorum) çoğumuz yazdığımız şiirlerle kendimizi şiir üstatları olarak kabul ediyoruz. Hatta bazılarımız isminin önüne “şair” ifadesini ekleyerek şiirin doruklarına ulaşmışlar(!) Elbette ki bu sitede çok kaliteli şair ve şiirler fazlasıyla mevcut. Belki de bundan dolayı çoğumuz bu şahıslar var diye usanmadan her gün “Acaba hangi yeni şiirleri eklemişler!” diye siteye uğramadan edemiyoruz. Fakat genele baktığımız zaman manzara pek de iç açıcı değil. Çünkü herkesin ya da çokların yapabildiğini yapmak herhalde büyük bir maharet sayılmaz. Şüphesiz beğenilmemek onur kırıcıdır. Çünkü çoğumuzda beğenilme ve de bir büyük şair olma hevesi vardır. Tabii ki büyük şair olmak doktor ya da mühendis olmak gibi her sene on binlerin çalışıp becerebileceği bir iş değildir. Her şeyden önce şair etiketini almak için yayımlanmış ve/veya kabul görmüş bir şiir kitabına sahip olmak lazımdır. Çok kaliteli şiirler yazamamanın temel sebeplerinden bahsetmek istiyorum.
Sanırım İlhan Berk söylemişti büyük şair olmak için çokça şiir okunması gerektiğini. Bahse girerim ki birçok kişi hayatında şiir kitabı almış değildir. Kıyıdan köşeden, internetten okuduğu birkaç şiiri büyük bir meziyet görüp yeteri kadar şiirden beslendiğini iddia edenleri önemsemiyorum bile. İdealimiz gerçekten büyükse edebi yayımları, dergileri, şiir kitaplarını okumanın, takip etmenin olmazsa olmaz bir şart olduğunu belirtmeliyim. Bu şunun için gereklidir: Okuduğumuz şairin üslubu sayesinde zamanla kendi üslubumuzu ediniriz. Ahmet Selçuk İlkan okuyan Ahmet Selçuk İlkan gibi, Turgut Uyar okuyan Turgut Uyar tarzı şiirler yazar. Yani kaliteli bir şairi okumak kaliteli şiirler yazabilmenin başlangıcıdır. Edip Cansever, Turgut uyar, Atilla ilhan, İsmet Özel gibi şairleri büyük yapan kendilerine has üsluplarıdır. Tabii ki bu hemen olabilecek bir şey değildir. Bu şairlerin yazdığı ilk şiirlerle ustalık dönemlerindeki şiirleri karşılaştırırsanız arada büyük fark görürsünüz. Derin his ve düşünce sahibi olamayanların başarılı olamayacağı bir uğraş olması, karakter ve kişisel bazı özellikler yönüyle kalıtsal özelliklere işaret etse dahi geliştirilemeyeceği anlamına gelmez. Madem bu işe gönül vermişiz, az veya çok bu kabiliyet bizde var. Yapmamız gereken yazdığımız şiirlerle yetinmeyip çok okuyarak, his dünyamızı zorlayarak, çok derin düşünerek söylenmemişi bulup bunu şiir severlerin hayran kalacağı bir biçimle ifade etmektir.
Hissettiğimizi veya düşündüğümüzü günlüğe yazar gibi oturup yarım saatte karalayarak şiir elde ediyoruz. Sonra bunu okuyan herkesin hayran olup bize övgüler dizmesini bekliyoruz. Her gün bir şiir yazıp altına Nazım Hikmet gibi o günün tarihini ekliyoruz. Herkes Nazım olamayacağına göre aceleciliğin büyük bir hata olduğunu söyleyebiliriz. Bir saatlik bir çalışmayla çok güzel şiir yazanlar elbette ki var. Ama düşünün, bir saatlik bir çalışmanın sonunda iyi bir şiir yazılabiliyorsa birkaç günlük veya bir haftalık uğraşla ne kadar özel şiirler çıkacağını. Zaten bir şiire yoğunlaşırsanız ister istemez her gün yeni yeni ifadelerin size aktığını göreceksiniz. Mehmet Akif’in rüyadan uyanıp yazdığı mükemmel dizeleri hatırlayın. Yeter ki sabır gösterin. Usta şairlerimizin çoğu bu işi meslek edinmelerine ve uzun yıllar şiir yazmalarına rağmen yazdıkları bütün şiirleri tek bir kitapta toplayabilirsiniz. Basit bir hesap yaparsak ortalama ayda bir- iki şiir yazmış oldukları sonucunu çıkarabiliriz.
Şiir yazmak için duygu yoğunluğuna ulaşmak gerektiğinden canımızın her istediği vakit şiir yazamayız. Oyalanma amacıyla şiir yazsak bile içten olmadığı için büyük bir ihtimalle etkileyici olmaz. Öncelikle belirtmek lazım ki kaliteli bir şiirin omurgası aniden aklımızda belirip yüreğimizden taşmak isteyen, daha önce söylenmemiş veya söylendiğini duymadığımız bir ifadedir. O ifadeyi sağlamlaştıran başka ifadeler de bularak şiirimizin iskeletini oluştururuz. Geriye bunları açmak, kelimelerle oynamak, fazlalıkları atmak, yani mümkün olan en kısa ve kulağa hoş gelen ifadeyi bulup yazmak, ardından şiiri bütünsel olarak inceleyip akışı bozan kısımlarda düzeltmeler yapmak kalıyor. Şiiri bitirdikten veya bitirdiğinizi sandıktan sonra gerekirse on defa yirmi defa okuyun. Gerek mana yönüyle, gerekse ritmik olarak akışı bozan ifadeler mutlaka gözünüze çarpacaktır. Bu aksaklıklarla uğraşırken aceleci davranmanın sorunu gidermediğini, sadece farklılaştırdığını belirtmek lazım. Bir de şiirden anlayan birine şiirinizi okutun ve değerlendirmesini isteyin, olumlu veya olumsuz eleştirileri kırgınlık göstermeden dinleyin. Alçakgönüllü olmak şiirde kendinizi geliştirmenize yarayacaktır.
Kendi şahsi kanaatime göre bir şair serbest şiir yazmalıdır. Hece vezniyle, rediflerle, zengin kafiyelerle süslenmiş şiirlerin revaçta olduğu dönemleri çoktan aştık. Ama şarkı ya da türkü sözü yazıyorsanız bu unsurları birinci öncelik olarak almanız gayet doğaldır. Güzel bir besteyle çok etkileyici olsa da, saf haliyle iyi bir şiir eleştirmenine mani tadı verir. Her sanat gibi şiir de gelişerek bu günkü konumuna gelmiştir. Fakat şiirin kendine has bir biçimi vardır. Çoğu insan yazdığı deneme veya öykülerin cümlelerini alt alta dizerek şiirleştirdiğini varsayar. Oysa şiir ile düzyazının teknikleri arasında büyük fark vardır. Örneğin zaman eklerini çokça kullanmak bir zaaftır. Çokça kullanım, büyük bir ihtimalle o kişinin daha çok şiir okuması gerektiğini gösterir.
Serbest şiirin üstünlüğü, içeriğin biçime göre şekillenmemesi, yani duygu ve düşüncelerin daha saf ve içten aktarılması ile oluşur. Oysa kafiyeli bir şiir yazıyorsunuz diyelim. Bir önceki dizenin sonundaki seslerle uyumlu kelime bulup onu kullanmak zorunda kalırsınız. Dolayısıyla duygularınızın arzuladığı ifadeler yerine söyleyiş olarak şiire uygun olan kelimeyi yazmaya mahkûm olursunuz. Serbest şiirde de elbette söyleyiş güzelliği için ses benzerliklerinden, kafiyelerden, çoğu zaman kelime tekrarlarından yararlanılır. Mesela dize sonuna olmasa bile aralarda ses benzerlikleri ile şiire ahenk kazandırılır. Ama bu yöntem duyguların saf ifadelerini katledecek kadar ve göze çarpacak yoğunlukta değildir.
En büyük yanılgılarımızdan biri de şiiri salt duyguları aktaran bir sanatmış gibi görmemizdir. Oysa şiir hem duygu hem düşünce ürünüdür. Bir şiirde bu iki kaynağın biri eksikse o şiir etkileyiciliğini kaybeder. Böyle şiirlere çokça rastlarız. Bir sürü duygusal benzetmelerle dolu olan bir aşk şiiri okudunuz diyelim. “Şiir ne anlatıyor?” diye bir soru yöneltilse basit cevaplardan başka vereceğimiz yanıt olmaz. “Çok seviyormuş işte, aşkından kahrolmuş, çok güzel bir şiir.” gibi şairi asla tatmin etmeyecek, hatta hayal kırıklığına sevk edecek cevaplar verirsiniz ancak. Oysa içinde felsefi derinlikli ifadeler olan şiirleri bir daha bir daha okumak istersiniz. Hatta bazı şiirlerden aforizma bile çıkarabilirsiniz. Bazı şairler ise yukarıda bahsettiğimiz durumun tam tersi bir şiir anlayışına sahipler. Yani felsefi bir yazı kaleme alıyormuş gibi duygulardan şiirini arındırıp şiiri ruhsuz bırakır. Her şair bir şeyler anlatma uğraşı içindedir. Kendi duygularının hissedilmesi veya kendi düşüncelerinin benimsetilmesi amacını taşımayan şair yoktur. O halde düşüncelerin duygu da barındıran kelimelerle ifade edilmesi benimsetmeyi kolaylaştırdığını unutmayalım.
Şiirde imgeler önemlidir. Ama şiiri imgeye boğmak okuru yorar ve bıktırır. Günümüzde çokça karşılaştığımız yanlışlıklardan biri de imgelere yoğunlaşıp biçimin önemsenmemesidir. Bu tarz şiirler derin manalar barındırsa dahi ritimden, ahenkten yoksun olduğu için kendi kıymetini düşürür. Çünkü şiir okuru bu öğeleri arar. Bir müzik parçasını dinlerken yanlış çalınan bir notanın hemen farkına varmak gibi ahengi bozan, ritmi yok eden kısımları sezer ve beğenmediğini aklının köşesine not eder. Ayrıyeten benzetme sanatı şiirde en fazla kullanılan sanattır. Orijinal benzetmeler şiiri diğerlerinden farklı kılar. Aynı zamanda bulmaca çözüyormuş gibi okura zevk verir. Oldukça kapalı olan bir dilin tercih edilmesi ise okur anlamazsa büyük bir ihtimalle o şiirin okunması yarıda kesilir. Çoğu şair de büyük bir zekâ belirtisi olarak böyle şiirlerle övünür, bazen de okuru suçlar anlamıyor diye. Ne tam kapalı ne de oldukça basit bir anlatım tercih edilirse okur daha çok zevk alır diyebiliriz.
Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var.
Yahya OĞUZ
YORUMLAR
Yazınızın tamamına katılıyorum..Az önce bir arkadaşımla benzer konuda bir yazışma yaptık..Bu yazıyı daha önce okumuş olsaydım " Bunu okuyun, altına imzamı atıyorum" derdim...Yaznızın en çok beğendiğim bölümünü de yoruma düşürerek okunmasını istedim.Kaleminize sağlık...
Şiirde imgeler önemlidir. Ama şiiri imgeye boğmak okuru yorar ve bıktırır. Günümüzde çokça karşılaştığımız yanlışlıklardan biri de imgelere yoğunlaşıp biçimin önemsenmemesidir. Bu tarz şiirler derin manalar barındırsa dahi ritimden, ahenkten yoksun olduğu için kendi kıymetini düşürür. Çünkü şiir okuru bu öğeleri arar. Bir müzik parçasını dinlerken yanlış çalınan bir notanın hemen farkına varmak gibi ahengi bozan, ritmi yok eden kısımları sezer ve beğenmediğini aklının köşesine not eder. Ayrıyeten benzetme sanatı şiirde en fazla kullanılan sanattır. Orijinal benzetmeler şiiri diğerlerinden farklı kılar. Aynı zamanda bulmaca çözüyormuş gibi okura zevk verir. Oldukça kapalı olan bir dilin tercih edilmesi ise okur anlamazsa büyük bir ihtimalle o şiirin okunması yarıda kesilir. Çoğu şair de büyük bir zekâ belirtisi olarak böyle şiirlerle övünür, bazen de okuru suçlar anlamıyor diye. Ne tam kapalı ne de oldukça basit bir anlatım tercih edilirse okur daha çok zevk alır diyebiliriz.
Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var.
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Yazı için teşekkürler Yahya bey. çok aydınlatıcı oldu.
ama biz toplum olarak böyleyiz.. hem şairiz hem yazar,
hem futbolcu, hem siyasetçi, yani biz herşeyi anlarız.
Yahya Oğuz
:) şair olmak zor zanaat ve tabii ki her şiir yazan şair değil... olamaz da... :) ve hatta olmamalı da...
naçizane söylemek isterim; şiir duygu işidir. okuyan için de yazan için de. şiir, okuyanı kendi içine çekiyorsa o şiirdir. :) yazanı şair olmasa da... :) bu arada yazdığım en uzun yorumdu... sevgiler.
Yahya Oğuz
Bu yazıyı yazabilecek güçte hisseden biri olmanız ne güzel...muhakkak sizden öğreneceklerimiz vardır şiir adına, edebiyat adına.
Nacizane fikrim bu şekilde yapılan tanımlamaları çok doğru bulmamamdan yana çünkü yapabilirliklerdeki farklılıklar adına insanların hevesini kırdığını, belli bir kalıba sokmaya çalıştığını düşünüyorum bu tarz söylevlerin.
Ancak siz olabildiğince nezaket içerisinde dile getirmişsiniz rahatsızlıklarınızı ki bu anlamda da keyif alarak okudum.
Tebrikler ve saygılar
Başarır mıyız bilinmez, ama yazınızdan kendi adıma çok şey öğrendiğimi düşündüm. Sadece serbest şiirin üstünlüğünün bazen dezavantaja dönüştüğünü düşünüyorum. Yani fazla serbestlik bazen anlatılan şeylerde kararsızlığa, ana temadan sapmaya, ya da örneklediğiniz gibi şiiri imgeye boğmalara yol açabiliyor. Hece şiirinde bu tarz kaybolmalar pek yaşanmaz, söylemek istedim :)
Tebrikler,
Yahya Oğuz
Şiir efkarın kelime halidir, efkar ise sancısı şiirin...
sancılıyız vesselam..
Ağlanacak halimize oturup gülelim!
ki
herkes yazma peşinde-okuma sıfır-
herkes okunma peşinde-okuma sıfır-
herkes popüler olma derdin de-şairlik şaircilik oldu-
Bu herkes kim peki...?
Hepimiz...!
Keşke anlatmaktan önce anlamayı anlasak ve kavrasak birşeyleri.
Yazınız çimdik attı akıllara eminim.
Dolayısı ile tebrik ederim
bigüne değil bence ay'a gelip defalarca ve binlerce kişiye okutulmak üzre kalmalı anasayfa da.
saygılar
Gerçek anlamda faydalandığım bir yazı idi okuduğum ve bir o kadar irdeleyici.
Hele ki yolun çok başında olduğumu düşününce bir o kadar kendimi sorgulamaya devam edeceğim gösterdiğiniz ışık doğrultusunda.
Can-ı gönülden kutlarım değerli yazarım. Öğrenecek ve okuyacak onca bilgi ve kaynak varken görünen o ki yoğun ve uzun bir tempo beklemekte bizleri.
Saygılarımla efendim...
Öncelikle yazınızı okurken nasıl bir mücadele verdiğimi anlatamam. Yanlış anlaşılmasın yazınızın anlaşılır olmasıyla ilgili değil. Yeğenlerim falan bizde misafirler Tam bilgisayarın başına oturuyorum yazınızı okuyacağım mutlaka ev halkının birinin serzenişiyle karşılaşıyorum. Okumayı tamamlayamadan yarım bırakıp kalkıyorum. Uzatmayayım bu güzel yazınızı. Sayfanıza 4-5 kez kaçamak girerek bitire bildim. Bu gereksiz bilgiyi paylaştıktan sonra yazınızla ilgili şunu söylemek isterim. Eleştirel yorum yapabilecek bir özelliği yok. Ancak besleyici net ve anlaşılır ifadeler kullanarak kaleme alınmış harika bir Pazar yazısı olmuş. Kaleminize emeğinize sağlık
Günün seçkisine çok yakışmış kutlarım
Saygı selamlarımla
Çoğu isabetli ve yerli yerinde tespitler... Son derece ciddi ve temel gerçekliğe dayanan fikirler. Anlatımın kusursuzluğu ve imla kurallarına gösterilen itina yazının uzunluğunu gözde büyütmüyor...
Katılmadığım en belirgin noktalardan biri; şair olmak için kitap çıkarmış olmak gerektiği. Her kitap çıkaran şair mi o halde?..
Bir diğeri de; hece şiirini şiirden saymamanız. Hece şiiri şarkılar, türküler ya da maniler için bir malzeme midir sadece?..
Emeğinize sağlık. Saygıyla. ..
Yahya Oğuz
kaliteli hece şiirleri yazan şairler elbette ki var. necip fazıl gibi mesela. ama günümüzde bunu yapabilmek hayli zor ve gereksiz. çünkü bu kurallar kelimelerimizi, düşünce ve hislerimizi sınırlandırıyor. düşüncenizi hece şiiri dışında kulağa hoş gelecek estetik duracak başka biçimler varken neden kendimizi sınırlayalım ki? yorumunuz için teşekkürler
gülkurusu
Afet İnce Kırat
Hece şiirnin modası geçti diyenler ya heceyi başarılı şekilde kullanamayanlar ya da hep kötü örneklerle karşı karşıya kalanlardır. Şiir hem imgelerle, simgelerle, edebi sanatlarla kirinden pasından arındırılmış hem de hece kalıbı içinde kafiyeli dolayısıyla ahenkli yazılıyorsa o şiir mükemmelliği yaklamış demektir. Bunun zorluğu bir çok şairi ikisinden birini tercih etmeye zorlamaktadır. hece şiiri bin yıllık bir gelenektir. Geçmişte hem de altı yüz yıl aruz şiiri var hecenin modası geçti deniyordu. Hece şiiri o altı yüz yıllık aruzu da gömüp yasinini okudu. serbest denen şiirin mazisi daha elli yıl. Hala da bir birlik oluşturamadı bir düzen tutturamadı.
Orfeo
YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA
Yahya Oğuz
Davidoff
Ben sadece sana cevap yazmak istiyorum Kemal Abi.
Farkındaysanız, size demedim. Biz burada çok mutluyuz, keyfimizi bozacak kimseler lütfen başka siteler de var. Daha prof. Daha edebî...
Biz Şair değiliz. Olduğumuzu da iddia etmedik. Hiç bir zaman Kafdağı'na çıkmadık. Havalarda olmadık, kimimiz hastaydık, düzeldik, kimimiz fakirdik, paylaştık unuttuk. Kimimizin babası, kimimizin annesi, çoluğu çocuğu yoktu, kalemini onlar için eline aldı. Şairlik nedir bilmeden.
Kimimizin dostu, kimimizin postu yoktu, kimimizin sol bacağı, kimimizin öksürerek, kimimiz aksırarak yazdı bu şiirleri ama hiç biri adının başına ben Nazım Hikmet'im. Demedi.
Akıllı adam iyi okur bu yazıyı.
Senin bu saatten sonra öğrenmeye ihtiyacın olduğunu sanmıyor, alkışlıyorum.
Keçi sütünden ayran içmeye mutlaka geleceğim. Eşinize hürmetler.
Kemnur
Yahya Oğuz
bu yazı bir tenkit yazısı, üslup biraz farklı olabilir ama başka ne şekilde tenkit edilebilir. kendimce yanlış gördüğüm şeyler var, bu konuda fikirlerimi belirttim. kimseye de hakaret etme gibi bir niyetim de yok. yanlış anlaşılma olduysa özür dilerim. şiiri hobi olarak görenler olduğu gibi bu konuda idealleri olan kişiler var, ama bu işi yanlış yapıyorlar. ben kendimce bu yanlışlığa vurgu yapmak istedim. teşekkür ederim, saygılar
Kemnur
Yahya Oğuz
Kemnur
Yahya Oğuz
yazınızı büyük bir beğeniyle okudum
her kelimesine katılıyorum
benimde dikkatimi çeken bazı yanlışlardan bahsetmek istiyorum. sitede yazan şairlerimizden bazıları kalıplaşmış uyaklara sözler ekleyip yeni şiir yazdıklarını düşünüyorlar
bence tekerleme oluyor
şiir yenilik demek duygu düşünce demek
ne olursa olsun her şeyin kırmızı çizgileri vardır
şiirinde var
sürekli tanrı kelimesi kullanılması rahatsızlık veriyor
onun haricinde her şey kullanılabilir
şiir bir bütündür
imgelere boğulmuş dizeler arapsaçına dönmüş duyguların ifadesidir
okuyucuyu yorar bıktırır
şiirlerini beğenmeme hususunda sizinle hemfikirim
ama büyük çaba sarf ediyorum
şair olmak istiyorum demekle de şair olunamayacağını biliyorum
bu içinizdeki dünyada yaşayan ikinci kişiliğinizin yansımasıdır
yazınızı tekrar tekrar tebrik eder başarılarınızın devamını diliyorum
saygılar
Yahya Oğuz
yazıyla ilgili herkes faklı bir noktaya değindi. siz de görüşlerinizi sunarak katkı yaptınız. teşekkürler, saygılar.
ummueytem
geceyle gündüz
bir tek ALLAH birdir
o yüzden ikinci kişiliği dışlamayın çünkü oda biziz
Şiire anlam kazandıran yazınızı tebrik ediyorum, izninizle link vererek sitemde daha çok kişi okusun temennimle paylaşıyorum.
Saygılar,
Yahya Oğuz
Fransız devriminin devrimci burjuvazisi devrimin onurlu sarhoşluğu ile romantizme daldı ve öz şiir, salt şiir, saf şiir akımının egemenliğine yol açtı. Şiir böylece amacından saptı. Dünya şiiri romantizmin bencilliğine, laf ebeliğine, kelime cambazlığına evrildi. Günümüzde post-modern teranesiyle aynı köhnelik yinelenmektedir.
Oysa şiiri doğuran insanın başta hayatta kalabilme güdüsü olmak üzere ciddi gereksinimleriydi. İnsan acizdi-ezikti-mahkumdu ve söyleyeceğini şifreli söylemek zorundaydı.
Amacı olmayan, içeriği olmayan, insana ayna tutmayan sözcük yığınları şiir değildir.
Felsefesi, birikimi, algı gücü, dil gücü ve hakimiyeti olmayan kişilerin yazdıkları şiir değildir.
Düşüncelerinizi paylaşmanız güzeldi. Arkadaşlar okuyarak, tartışarak kendi seviyesini öğrenmeli, kendini geliştirmeli.
Yahya Oğuz
Bir küncü kadar dahi yeteneğim olmadığını bildiğim için hiç şiir yazmadım. Yazmaya çalışmam bırakın okuru, kendime olan saygıma zeval getirirdi . Öyle ya, insan önce kendini bilmeli, tanımaya çalışmalı.
Defter'de ilk günlerimde arada şiirlere göz atmışlığım da oldu. Gerçekten çok güzel şiirler okudum. Ama bazı şiirlere rastladım ki bir felaketlerdi. İnsanlarla paylaştığı için yazarındaki cesarete hayran oldum.
Güzel bir yazı olmuş. Umarım şiir yazmak isteyenler tarafından iyice okunur.
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
her harfine tamamen katılıyorum
çokça düşünüp kaleme alamadığım bir konuydu keza böyle güzel anlatamayacağımı biliyorum en azından şimdilik . iyi olmak için sürekli çaba sarf ediyorum
bir filmde görmüştüm adını hatırlamıyorum şimdi
en iyi olmak için en iyilerle yarışmak gerekiyor deniliyordu
hedeflerimi hep yüksek tutuyorum ve bazen bir şizofreni hastası gibi eziliyorum kelimelerin altında
gün geçtikçe daha da iyi olacağımı düşünüyorum
iyi yazmak için iyi okumanın yanında iyileri okumak gerektiğini de eklemek isterim
çok ama boş yazıları okumak da bir yarar sağlamaz
Çok güzeldi Yahya Bey teşekkür ederim şiir adına
Yahya Oğuz
yazmak kendi içsel disipliniyle beraber bir yaşam biçimidir. yani çok sergi gezerek resim yapılamayacağı gibi çok okunarak da şiir yazılmaz. okuduklarından sonra yazma istegiyle dolup taşan kişi muazzam bir atölye ya da sergi sonrasında eline fırça alma isteğiyle dolup taşan kişiyle eşdeğerdir. bu şuna benzer: bir marangoz atölyesindeki talaşları kullanma isteği.
yani icsel döküntülerle sanatsal faaliyetlerin ayırdına varmak gerekir. bunu kim ayrıştıracak? tabiiki o kulvarda olanlar. estetik kaygısı ve yeni seyler yaratma dürtüsü olmayanlarla bunu konusmak beyhude.
ve gelgelelim yaratmadaki süreç konusuna. sanat ve edebiyat süreklilik gerektirir. yapılanlar ister paylaşılsın ister paylaşılmasın yemek ve içmek gibi sanatcının hayatında yer kaplar.
sanat asla bir hobi değildir.
yazınız vesilesiyle sanata ve edebiyata kücük bir pencere aralamak niyetiyle.
selamlarımla.
-Yavaşım Birle
Yahya Oğuz
Bu yazınız altına imzamı atıyorum ve diyorum ki: Burada şiir yazan herkes şaircik ve bende bu şairciklerin gölgesiyim, diyebilir miyim ?
saygılar...
Yahya Oğuz
ilhan berk'e katılmıyorum. Zira bunun özgünlüğü öldüreceğine inanıyorum. Birbirini taklid eden yüzlerce şaire en azından benim ihtiyacım yok.. Ama şiir okumak bir tutkudur.. Elbette okunacak..
Bu kıymetli yazı için müteşekkirim.
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Teşekkür ederim
Bu yazı yı okuyan herkes bir kendine gelir belki Nerede hata yapıyorum? Nasıl yazıyorum?
Okumayan bir toplumuz Okumak bizden önce denemiş insanların bilgilerine denemeden ulaşmamıza yardımcı olur fakat bilmek de yetmez doğuştan genlerden gelen bir yetenek de gereklidir
Ne zaman bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım demiş Bedri rahmi Eyyüpoğlu usta şair
Doğrumu anladım bilmiyorum şiirde zaman kavramı ve imge fazla kullanılmamalı
Güzel bilgilerdi
Saygılar
Yahya Oğuz
Yahya Oğuz
Ders niteliğinde mükemmel bir yazı okudum. Bana göre burada şiir yazıyorum diyen herkesin okuyup kendine yeni sorular sorması gerekiyor.
Zaman zaman buna benzer konularda küçük ölçekli tartışmalar yapıldı burada. Bir keresinde siteye her gün düzenli olarak hem de yıl boyu şiir ekleyen bir üyeye "duygu patlaması" mı yaşıyorsun kardeş dedim. Bunlar benim için İDMAN diye yanıtladı. Bu arkadaş bir turnuva veya finale doğru adım adım giden bir sporcu gibi hissediyordu kendini. Bunun örnekleri hayli fazla.
İnsanlar öz eleştiri yapmalıdır. Bu kimseyi alçaltmaz.Çok basit imla kurallarına bile hakim olmadan büyük şair olduğunu iddia eden, kitaplar çıkartan şairler var. Onlar bu yazıyı okusunlar. Eminim ki çok yararlanacaklardır. Belki sürekli yazmak yerine biraz da vakitlerini okumaya, araştırmaya ayırırlar. Bence okumayan incelemeyen, yorumlamayan hiç kimse asla ve asla iyi şair olamaz, ancak kötü bir kelime gündelikçisi olarak kalır.
Yahya Bey, bu harika yazı için size teşekkür ediyorum.
Saygılar...
Yahya Oğuz
Metin Akdeniz
Saygılar bırakıyorum sayfanıza.
...... Dünyamızın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okumaya ihtiyacı var.
Ve kesinlikle şiir duygu ve düşünce ürünü...
Bir şey de eklemek istiyorum. Şiir hasetlik için alet edilmemeli. Kirlenmemeli şiir.
Yazınızdan kesinlikle çok sonuç çıkardım. Bu sitede yaklaşık üç aydır yoğun bir şekilde okuyorum. Sanki düşüncelerimi okuyup yazdınız. Okuduğum en faydalı yazılardan bir tanesi. Keşke öyle bir elek olsaydı da güzel olan sadece bize ulaşsaydı.
Düşüncenize yüreğinize sağlık.
Yahya Oğuz
“Kendi şahsi kanaatime göre bir şair serbest şiir yazmalıdır. Hece vezniyle, rediflerle, zengin kafiyelerle süslenmiş şiirlerin revaçta olduğu dönemleri çoktan aştık.”
Bu düşünceniz elbette sizi bağlar kesinlikle katılmıyorum. Şiir hece veya serbest olsun içinde kelimeler raks ediyorsa şiirdir. Serbest şiirin güzellikleriyle ( imgeleri, samimiyeti, metin bütünlüğü) yazılmış bir hece şiirinin devri geçmez, ancak has şiire ( öz şiire) ulaştırır. Zaten hangi şairleri okuduğunuzu söylemişsiniz, başka bir düşünce beklenemezdi sizden. Şarkı türkü sözü şiir değildir çoğu zaman. Her kafiyeli, duraklı, hecesi belli sayıda olanların şiir olmadığı gibi… Hepsi şiir olarak adlandırılsa bile manzume ve şiir farklıdır.
Asırlardır yaşamış olan hece şiirinin yok olması mümkün değildir has şiire gönül verenler yaşadıkça.
Yahya Oğuz
Şiir tadında,
gerçekten çok güzel ve eğitici bir çalışma.
En can alıcı noktası da şu idi:
''Oldukça kapalı olan bir dilin tercih edilmesi ise okur anlamazsa büyük bir ihtimalle o şiirin okunması yarıda kesilir. Çoğu şair de büyük bir zekâ belirtisi olarak böyle şiirlerle övünür, bazen de okuru suçlar anlamıyor diye. Ne tam kapalı ne de oldukça basit bir anlatım tercih edilirse okur daha çok zevk alır diyebiliriz.''
İşte sadece bu nedenle,
uzun zamandan beridir bu sayfadaki şiirlere yorum yazmıyorum.
Yahya Oğuz
Her okuyanın altına imza atacağı bir yazı.
Şiir kendini yazdırır şiir yazmak için oturursak kalem kemirmekten öteye gidemeyiz.
Şiir içimizde birikir ve besleyende okumak, okumak ve okumaktır.
Şiir silkelenerek fazlalıklarından arındırılmalıdır
bunlarda naçizane benim düşüncelerim.
Teşekkür ederim Yahya bey herkesin okuması gereken bir yazı.