Hayat tramvay gibidir... tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin. camillo sbarbaro
((Eftelya))
((Eftelya))

Ayaz 1 - Siyah Kaçış

Yorum

Ayaz 1 - Siyah Kaçış

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1429

Okunma

Ayaz 1 - Siyah Kaçış

Pek kasvetli izmir sabahı yağmuru yağıyordu şirin ilçeye. Kör camlar bulutar arasından vuslatına kavuşmayı bekleyen mecnunlar gibi bekleşen güneş ışınlarını kucaklamak için saniyeler sayıyor, adeta kendisini seyreyeyen yağmur damlalarıyla beraber bekliyor, çoşuyordu. İşte böyle bir güne merhaba demek için kalktı yatağından Deniz. Tersten kalkmış havası var heralde ki pek bir asık dudakları ve çehresi vardı. Ayağa kalktı ve pamuklu kumaştan perdelerini çekmiş ve gelen yağmur sesini duyup dinlemeye başlamıştı. Hatrına geldi sonra, bugün gidiyordu. Hayıflandı içten içe sonra aşağıya indi ve mutfağa girip bi dilim bayatlamış karpuz kesti, çok önceden alınmış ve neredeyse küflenmiş peynirin iyi tarafını kesip kuru ekmeğin içine koydu. Yemeye çalıştı ancak bir türlü tükürüğü eritemiyor, boğazından aşağı kaymasına izin vermiyordu. Nitekim bi lokma yiyip bıraktı. Geri odasına çıkıp giyinmeye başladı.

-Kurtuluyorsun işte Deniz. Son kez bakıp gideceksin buraya. Evlat yerine koymayan ailenden uzak, sürüneceksin. Hep üvey olduğunu sorup senden alakasız aile tipinin sen öz çocuğumuzsun yalanına katlanmayacaksın. Defolup gideceksin bu iğrenç insanların hayatından. Gideceksin. Başka çaren yok.

Eski bavulunu tüm çamaşırlarla doldurmuş olsa da o küçük bavulu doldurmaya yetmemişti. Telafi ederim diyordu Deniz, gittiğimde hem okur hem de çalışırım. Belki kafa kafaya çekeceğim arkadaşlar bulurdu, belki güzel gözlü bir hatun bulurdu, söyle yanan saçlı bir kız. Severdi eskiden beri o kızıl saçlıları. İlk çocukluk aşkı da kızıl saçlı idi. Adı neydi o kızın... Mmmm.. Hah Beyza. Ne kızdı be diye aklından geçirirken eski guguklu saat ötmeye başlamıştı. Saat 9, bilet 9.30 da. Gitmek gerek dedi. Gitmek gerek. Nitekim de öyle oldu. bi hoşçakal demeyen üvey-öz ailesinin boş bakışları arasında bi tek ninesinin elini öp
Pek kasvetli izmir sabahı yağmuru yağıyordu şirin ilçeye. Kör camlar bulutar arasından vuslatına kavuşmayı bekleyen mecnunlar gibi bekleşen güneş ışınlarını kucaklamak için saniyeler sayıyor, adeta kendisini seyreyeyen yağmur damlalarıyla beraber bekliyor, çoşuyordu. İşte böyle bir güne merhaba demek için kalktı yatağından Deniz. Tersten kalkmış havası var heralde ki pek bir asık dudakları ve çehresi vardı. Ayağa kalktı ve pamuklu kumaştan perdelerini çekmiş ve gelen yağmur sesini duyup dinlemeye başlamıştı. Hatrına geldi sonra, bugün gidiyordu. Hayıflandı içten içe sonra aşağıya indi ve mutfağa girip bi dilim bayatlamış karpuz kesti, çok önceden alınmış ve neredeyse küflenmiş peynirin iyi tarafını kesip kuru ekmeğin içine koydu. Yemeye çalıştı ancak bir türlü tükürüğü eritemiyor, boğazından aşağı kaymasına izin vermiyordu. Nitekim bi lokma yiyip bıraktı. Geri odasına çıkıp giyinmeye başladı.

-Kurtuluyorsun işte Deniz. Son kez bakıp gideceksin buraya. Evlat yerine koymayan ailenden uzak, sürüneceksin. Hep üvey olduğunu sorup senden alakasız aile tipinin sen öz çocuğumuzsun yalanına katlanmayacaksın. Defolup gideceksin bu iğrenç insanların hayatından. Gideceksin. Başka çaren yok.

Eski bavulunu tüm çamaşırlarla doldurmuş olsa da o küçük bavulu doldurmaya yetmemişti. Telafi ederim diyordu Deniz, gittiğimde hem okur hem de çalışırım. Belki kafa kafaya çekeceğim arkadaşlar bulurdu, belki güzel gözlü bir hatun bulurdu, söyle yanan saçlı bir kız. Severdi eskiden beri o kızıl saçlıları. İlk çocukluk aşkı da kızıl saçlı idi. Adı neydi o kızın... Mmmm.. Hah Beyza. Ne kızdı be diye aklından geçirirken eski guguklu saat ötmeye başlamıştı. Saat 9, bilet 9.30 da. Gitmek gerek dedi. Gitmek gerek. Nitekim de öyle oldu. bi hoşçakal demeyen üvey-öz ailesinin boş bakışları arasında bi tek ninesinin elini öptü... Kapıyı çarptı çıktı...

Şimdi ne olacak deniz?... Şimdi ne yapacaksın?...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ayaz 1 - siyah kaçış Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ayaz 1 - siyah kaçış yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ayaz 1 - Siyah Kaçış yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nitemtran
nitemtran, @nitemtran
31.7.2015 02:13:04
Güzel anlatım, cümleler uzun ama melodik, okuru pek rahatsız etmiyor. Belki üzerlerinde biraz daha çalışılabilirsiniz.

Anlatım, bütüne baktığımızda bir dejavu duygusunu değil, bir özgünlüğü denemiş. Kötü de olmamış hani, okuru gülümsetiyor ve belki de kaçırdığım bir vurgu vardı, diye tekrar başa dönmeye itiyor.

Ben beğendim, elinize, kaleminize sağlık.

Saygılarımla,
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.