- 640 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BU DEVRİMCİLER FAŞİSTMİŞ
Baba, bu devrimciler faşistmiş…
Yemin ederim ki bilmiyordum…
Meğer kızıl renklerinin altında ve yüreklerinde kapkara hayalleri varmış…
Irkçılarmış…
Tekçilermiş…
Tetikçilermiş…
Irkçı darbecilerin piyonları, uşakları olduklarını bilmiyordum…
Yemin ederim ki baba, bilmiyordum…
Ben, bilerek darbecilere uşaklık yapar mıyım?
Dünyayı verseler, senin oğlun bilerek kimsenin piyonu olur mu?
Baba, senin oğlun hiç ırkçı olur mu?
İnsanların kavimler halinde yaratıldığını sen bize kaç kere anlatmıştın; hiç unutur muyum?
Hiç kimseyi öteki görmem, göremem…
Baba, senin bana verdiğin terbiye, insanları hor görmek, öteki görmek düşüncesine müsaade etmez… İnsanları hor görmek, kişilik bozukluğunun yansımasıdır…
Baba senin şu sözünü ilke edindim:
— Soframız insan olan herkese açıktır.
Kara vicdanlı, kızıl maskeli faşistleri devrimci insanlar sanmıştım…
Devrimci geçinen faşistlerin, kan emici vampirlerin avukatları olduğunu bilmiyordum…
Herkesin gönlünden geçenler, şeritler halindeki reklâm gibi kendi alınlarına yansısaydı, ben hiç yanılır mıydım?
Daha ilk gün ırkçı olduklarını alınlarında okur, evimin eşiğine ayak bastırmadan kovardım…
Arkalarına okkalı bir tekme indirmeyi de ihmal etmezdim…
Devrimci geçinen faşistlerin yazdıkları ve söyledikleri hep palavraymış…
İnan ki baba, palavracılar arasında yarışma yapılsa, bunlar şampiyonluğu kimseye bırakmazlar…
Dünya’da palavra şampiyonu olurlar…
Baba beni af et…
Bütün samimiyetimle itiraf ediyorum: Kandırıldım…
Dilleri, maskeleri, takiyyecilikteki hünerleri ve benim çocukça saflığım, bilinçsizliğim, delikanlılık heyecanım beni kahpe tuzağa düşürdü…
Bu ülkede sağcıların, solcuların, ırkçıların ve dincilerin takiyyecilikteki hünerleriyle Dünya şampiyonluğunu kimseye kaptırmayacak kadar usta olduklarını bilemezdim…
Ülkemizde siyasetin yalan üzerine kurulduğunu bilmiyordum…
Takiyyeciler cennetinde doğmuşuz…
Dertlere boğulmuşuz…
Seni çok üzdüğümü biliyorum…
Bin kere özür diliyorum…
Bağışla beni babacığım…
Baba, şunu da bil ki; ikiyüzlülüklerini göremeyen yalnız ben değildim…
Ben çocuktum…
Bilinçsizdim…
Saftım…
Hayallerimi gerçekleştirmek için yanlış adamların peşinde koştum, gittim…
Benden büyük ve çok okumuş insanlar da bunlara inanmıştı…
O çok okumuşlardan önce riyakârların ırkçı maskelerini gördüm, ayrıldım…
Benden büyük ve çok okumuş bazı insanlar, benden çok sonra ayrıldılar…
Sahtekâr şeyhin etrafında o günlerden kalan müritler, birer robota dönüşmüşler…
Sahtekâr şeyhin düşüncelerini papağan gibi tekrarlayıp duruyorlar…
Yani sahtekâr şeyh teorisyen, papağanlar solisttir…
Ağız papağanların, dil sahtekâr şeyhindir…
Devrimcilik adına 1970 yıllarında okulu bırakan Dersimli Zaza Kürt, şeyhinin emriyle bu gün Zaza- Türkçü olmuştur…
Kürt olanlar Kürt-Türkçü olmuşlar…
Çerkez olanlar Çerkez-Türkçü olmuşlar…
Boşnak olanlar Boşnak -Türkçü olmuşlar…
Laz olanlar Laz -Türkçü olmuşlar…
Arap olanlar Arap -Türkçü olmuşlar…
Arnavut olanlar Arnavut -Türkçü olmuşlar…
Aralarında kaç kişisi Türk-Türkçü diye sorarsan, inan ki bilmiyorum baba… 1970’li yıllardan beri aralarında değilim, bilmiyorum…
Yazdıklarını okuyorum… Yaptıklarını izliyorum…
Palavralarına devam ediyorlar: On adamla yürüyüş yapsalar, on bin halk yürüyüş yaptı, diye sunuyorlar…
On kişinin elindeki kendi flamalarını gösteriyorlar…
Baba senin anlayacağın bunların flamaları var, arkalarında halk yok…
Ortaya sürdükleri arayışta olan iyi niyetli gençlere de acıyorum…
Bu ülkenin gençlerini çıkarları için ekmek peynir gibi harcayan herkese yazıklar olsun…
Hitler’in, 1939 yıllarındaki bir konuşmasında kendine örnek aldığını söylediği İttihatçıların, devrimci maskeli torunları olduklarını bilmiyordum…
Talat Paşa’dan daha ırkçı olduklarını bir gün olsun söylemediler…
İzmirli Gazeteci Hasan Tahsin’in eli kanlı katiller çetesi dediği Talat Paşa ve adamlarını bu son yıllarda açıkça savunmaya başladılar…
Azerbaycan’daki kirli ilişkileri basına yansıyan Kürt düşmanı general eskisi ile ilişkileri, bu yeni rotalarının çiziminde etkili olduğu düşüncesindeyim…
1968 yılından beri sahtekâr şeyhin gemisinin kaç kere rota değiştirdiğini herkes biliyor…
Limanlar çıkar limanıdır… İmanlar tenekedir…
Böyle olduklarını önce bilmiyordum…
Baba sen beni af edebilecek misin?
“Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçesine,” bir Dünya hayal etmiştim…
Yaşadığım coğrafyada her dinden, her mezhepten, her soydan, her renkten, her cinsiyetten insanların kardeşçe bir arada yaşamaları gerektiğine inanıyordum…
13–14 yaşlarımda bu düşüncelerim için mücadele etmeye karar verdim…
Bir devrimcinin ırkçı olabileceğini hiç düşünemedim…
“Benim ırkım en üstün ırktır” düşüncesini gizleyerek dergilerinde, gazetelerinde “Dünya’nın bütün işçileri birleşiniz” diye yazıyorlardı…
Konuşmalarımızda “Dünya’nın bütün işçileri kardeştir” diyorlardı…
Ben de saf saf inanmıştım…
Kendimi “Benim ırkım en üstün ırktır” düşüncesini gizleyen bu devrimci geçinen faşistlerle kardeş sanmıştım…
İtiraf ediyorum: Beni ve benim gibi iyi niyetli insanları kandırmışlar…
Bir müride dönüşmeden ayrıldığıma seviniyorum…
Sınıfsız, sömürüsüz bir Dünya hayal etmiştim…
Feodalizmin ne olduğunu doğduğum topraklarda gözlerimle görmüştüm…
Bir avuç insanın devletin desteğini arkasına alarak ilçenin tüm halkını küçümsediklerini, horladıklarını gözlerimle görmüştüm…
Haksızlık yaptıklarına tanık olmuştum…
Delik ceplerimizle okula gittiğimiz o günlerde, kâğıt para harçlığı hayal bile etmediğimiz ortaokul öğrencisi olduğumuz o günlerde, bunların çocukları babalarımızın cebine hiç girmemiş destelerle parayı, sınıfta bir ceplerinden diğer ceplerine aktarırlardı.
Bize para göstererek farklı olduklarını gösterirlerdi…
Bizden üstün olduklarını anlatmaya çalışırlardı…
Biz halk çocukları çalışkan, sınıfımızdaki feodal çocukları ders çalışmaya ihtiyaç duymadıklarından tembel tenekelerdi…
Çalışkanlığımızı destelerle para göstererek gölgelemeye çalışırlardı…
Haksızlığı yaşıyordum, yaşıyorduk, görüyorduk…
Feodalizme karşı olmamak benim için onursuzluktu…
Feodalizme karşı tavır koydum…
Devrimci maskeli faşistler feodalizme karşı olduğunu söylüyorlardı…
Gazetelerinde, dergilerinde feodalizme karşı olduklarını yazıyorlardı…
Yalan söylemişler, yalan yazmışlar…
İttihatçıların Anadolu ayağında feodalleri görüyoruz…
Bizim ilçenin feodalleri ittihatçılar adına çok kan dökmüşler…
İttihatçıların katliamından kurtulanların tanık ifadelerini yayınladım; bizim feodallerin yaptıklarını, servetlerinin kaynaklarını kitaplarda okuyoruz…
Devrimci maskeli faşistler feodalizm konusunda da yalan söylemişler…
Bizi kandırmışlar…
Sınıfsız, sömürüsüz bir Dünya’da yaşamayı özlüyorsak, kapitalizme karşı olmak zorundayız…
En ucuz emeğin olduğu ülkemde, ben de kapitalizme karşıydım, karşıyım…
Devrimci maskeli faşistler, kapitalizme karşıyız diyorlardı…
Sözde sosyalizmi savunuyorlardı…
O günlerin gençliğinin sosyalist düşünceye sıcak yaklaşımından faydalanmışlar… Sonradan meydana çıktı…
Sosyalist ırkçı olamaz…
Ben sosyalistim diyenler ırkçılık yapıyorsa onlar sahtekârdır…
Ortalık sahtekâr kaynıyor…
Kapitalizme karşı oldukları da yalanmış…
Bu gün savundukları İttihatçıların dün ne yaptıklarına bakalım…
İttihatçılar, bu ülkenin gayrimüslim yurttaşlarını öldürdüler…
Mal varlıklarını gasp ettiler…
Sermaye kanlı bir şekilde el değiştirdi…
Yeni kapitalistler türedi…
Bakın çoğu holdingin sermayesine 1915’i görürsünüz…
Sonraki gelişmeleri görürsünüz…
Varlık vergisini görürsünüz…
5–6 Eylül 1955 olaylarını görürsünüz…
Baba, beni af et!
Devrimci maskeli faşistlerden uzak duracağım…
Darbeci, faşist zihniyetlere hizmet eden hiçbir eyleme katılmayacağım…
Katilleri kahraman gösteren palavracılara selam bile vermeyeceğim…
Hiçbir kulun hakkına el sürmeyeceğim…
Dili, dini, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun kul hakkına el sürmek isteyenlere alet olmayacağım…
Boğazımdan haram lokma geçmeyecek…
Ülkemin ve ülkemin insanlarının mutluluğunu, huzurunu savunacağım…
Hiçbir ülkenin maşası olmayacağım…
Çeşitli maskeler takarak bir ülkenin maşası olarak, başka ülkelere düşmanlık yapmayacağım…
Doğduğum toprakları sevmeye devam edeceğim…
Dili, dini, mezhebi, rengi ne olursa olsun adam gibi adamlara, kendini taşımasını bilen bayanlara saygı duymaya devam edeceğim…
Herkesin inancına saygı duyacağım…
İnandıkları gibi yaşamalarını savunmaya devam edeceğim…
Hiçbir insanın yaşam tarzına karışma hakkımın olmadığını bilerek, her yaşam tarzına saygı duyacağım…
Bir çevreci olarak doğanın korunmasını savunacağım…
Özgürlüğümün, başkasının özgürlüğünün sınırı olduğunu bilerek yaşamıma devam edeceğim…
Kimsenin özgürlüğümün sınırından içeriye girmesine müsaade etmeyeceğim…
Baba, sana bir daha söz veriyorum: Haklarını bilen, savunan, özgür bir birey olarak yaşamaya, adam gibi adam olmaya çalışacağım…
Ne mutlu insanım diyene…
YORUMLAR
Ben de o kötülediğiniz adamlarla aynı çatı altında bulunan biriyim. Vatan Partisi üyesiyim.. Bilimsel Sosyalizme inanan, ama Atatürkçü düşünceyi bir ideoloji olarak benimseyen biriyim. . Hayatımın hiç bir döneminde Maocu olmadım, ama Mao'nun sömürge Çin'den yarattığı yeni Çin dünyasını hayranlıkla izleyen biriyim. Hiç bir zaman faşist zihniyete sahip olmadım ama Türklüğümle hep gururla duydum....NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE... SAYGILAR
Mahmut Cantekin
Okuduğum yazılarınızda ve şiirlerinizde bir ırkçılık görmedim. İkiyüzlülük görmedim. İçinizden gelen, yüreğinizin sesini dinledim.
Atatürk'ü okuyan ve düşünen herkes, o günlerin durumuna göre en iyi şekilde davrandığını değerlendirir.
Atatürk'ü bu ülkede her siyaset kendine göre yorumlamış ve kendi siyasi amaçlarına göre ismini kullanmıştır.
Bilimsel sosyalizm emeğin kutsal olduğunu ve emekçilerin dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin kardeşliğini savunur. Kapitalizmin ve emperyalizmin uşağı olmaz.
Üyesiyim dediğin partinin geçmişini incele.i
Beyaz Aydınlık olarak yola çıktılar.
Benim de dağıttım İşçi Köylü gazetesi ile devam ettiler.
12 Mart'ta (TİİKP) Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi olarak faaliyet sürdürdüler. Bu davanın sanıklarındandım. 8 yıl ceza yedim.
O dönem ŞAFAK diye illegal bir gazete çıkarıldı. O gazetenin sayılarını bul. Faşist Türk ordusu Kıbrıs'tan çekil manşetini görürsün.
O dönem bir grup bu hareketten ayrıldı. Bunlara 1. Revizyonist hareket dediler.
1972'de İbrahim Kaypakkaya grubu ayrıldı. Bunlara 2. Revizyonist hareket dediler.
2000 yıllarındaki aynı isimdeki dergide PKK ile dayanışma çabalarını görürsün.
1997 yılında bir binbaşı bana şöyle demişti: 6-7 emekli subay Doğu'yu koruyor.
Jitemle ilişkilerin başladığı dönemdir. Yönetim kuruluna bak jitemcileri görürsün.
Doğu'nun en yakın adamı Gün Zileli'inin yazdıklarını oku, bir kanaate varırsın.
İçeride ve dışarıda altı yıl beraberliğim oldu. Ayrılanları ve kalanları çok iyi tanıyorum.
Bilimsel sosyalizme inanan birinin MHP'nin de sağına düşen bir yapıya üye olmasını onun cilalı laflara inandığını ve bu yapıyı iyi tanımadığını gösterir.
Üstat dediğim, yazılarında ve şiirlerinde insanlık kokan birinin bu yapıda olması bana ters geliyor.
Selamlar, sevgiler.
Kemnur
Her şeyden önce hemen itiraf etmeliyim ki, siyasi fikirlerimin dört dörtlük olduğunu savunabilecek bir birikime sahip değilim ve zatıaliniz kadar değil, yüzde biriniz kadar bile siyasi hareketler içinde yer almış değilim. Bu nedenle cahilliğimi lütfen bağışlayınız. Yorumunuza istinaden, hoşgörünüze sığınarak, aklımın erdiğince, bilebildiğim kadarıyla bir cevap vermek istiyorum. Lütfen hiç bir sözümden alınganlık göstermeyin ve alınganlık göstermek gereken bir cümlem olduysa da cahilliğime bağışlayın...
Atatürk, kendisi "akılcılığı ve bilimciliği" önümüze koyarak yolumuzu açmamış mıdır? Atatürk'ün siyasi görüşlere göre yorumlanması, Atatürkçü düşünceye hakim olamayanların işidir; zira Atatürkçülük hiç bir düşünceye daha yakın değildir, her görüşe eşit mesafelerde durur. Atatürk, her türlü ideolojinin işe yarar çıktılarını kullanmanın gerekliliğine inanır. "Karma" yapılanmasının temeli buradan gelir. Bu nedenle o dogmatik bir ideoloji değildir, bir düşünce sistemidir.
Bilimsel Sosyalizmi emeğin kutsallığına emekçilerin dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin kardeşliğini savunduğuna indirgersek, ona haksızlık etmiş oluruz. Zira, her insan odaklı ideolojinin de söylemidir bunlar... Bilimsel sosyalizm, sosyal ve politik gelişmeleri 'diyalektiğin en elemanter iki unsuru olan zaman ve mekân kavramlarını dikkate alarak değerlendirir.
Beyaz Aydınlık hareketini, Milli Demokratik Devrim kavramı ışığında askeri darbe ve müteakiben proleter devrim kurgusu nedeniyle hiçbir zaman olumlu bulmadım. Sonraki İşçi-Köylü gazetesi grubu da aynıydı zaten. TİİKP ve ayrılan TKP/ML örgütü üyesi herkes 12 Mart'tan nasibini almıştı.
Tabii ki, "Safak" illegal yayınının sayılarına ulaşabilmem imkansız. Bununla beraber, Doğu Perinçek'in "Kıbrıs Meselesi" isimli kitabını Kaynak Yayınları yayınladı. Katıldığım yanları var, katılmadığım yanları var. Nitekim Perinçek de şimdi o dönemki düşüncelerinde çok şeyden çark ettiğini itiraf etti. Hatta o zamanlar düşmanı olduğu Rauf Denktaş ile Talat Paşa Komitesindeki birliktelikleri ve büyük dostlukları bunun göstergesi. Revizyonistler sadece bu hareketten değil, Marksizmden de koparak yok oldular ve bugün hayatta olanlardan bazıları AKP saflarında, 2.Cumhuriyet sevdasındalar...2000'E DOĞRU Dergisinin ve Aydınlık Dergisinin hiç bir sayısında PKK ile dayanışma çabaları göremezsiniz. Emperyal yayıncıların cahil halka dikte ettiği çiçek verme olayı artık bayatlamış bir propagandadır.
Bir binbaşı neyi ne kadar bilebilir ki? Çok komik!...Bari bir general deseymiş ya... Perinçek'i ordu içinde kollayan ve izleyen sadece 6-7 emekli subay yok; inanın ki, Vatan Partisi yönetiminde jitemci oldukları isnat edilen ama gerçekte Türk Ordusunun en ön saflarında görev yapmış şerefli, Yurtsever, Atatürkçü, Devrimci, Solcu, kahraman subaylar ve assubaylar mevcuttur. Hepsinin derdi dışa bağımlı bir ülkeden durumundan çıkmak ve Atatürk Devrimlerini sürdürecek bir iktidarı kurmaktır. İngiliz vatandaşı Gün Zileli, Doğu Perinçek'in en yakın adamı değil; TİKP hareketinde ve İncirlik olaylarında beraberdiler ve sonra 12 Eylül ile birlikte koptular... MHP nin sağında dediğiniz partide kişiler değil parti tüzüğü ve programı esastır. Kişilerin MHP,DSP, ordu vs kökenli olması partinin içeriğini değiştirmiyor. Vatan Partisi bu anlamda sağcı, solcu bir parti değil, ATATÜRKÇÜ, ANTİEMPERYALİST, YURTSEVER BİR PARTİDİR. Onun çizgisinde bir ikinci parti daha maalesef bulunmamaktadır. Bilimsel Sosyalizme inanmamak ise devrimci ruha aykırılıktır ve maalesef Türkiye'nin bu günkü hali Doğu Perinçek ve taraftarlarının değil, devrimci ruha sahip olmayan işbirlikçiler yüzünden içler acısıdır. Size ters gelen yapı hakkında önyargılı olduğunuzu sanıyorum. En baştada belirttiğim gibi hoşgörünüze sığındım... Saygılarımla hocam...
Mahmut Cantekin
Bilimsel sosyalizmi iyi biliyorum. Diyalektik konusunda çok seminer verdim. Denktaş, Kıbrısı yağma Hasan böreği yaptı Mustafa Özbek orada ne mallara kondu.
Sizin hakkınızdaki düşüncemi söyleyelim: Vatanını seven, saf bir devrimci.
Apo bir MİT projesiydi. 12 Eylül'e kadar görevini yaptı. Kendisine tavır alan çok arkadaşımı öldürdü. Ben kıl payı kurtulmuşum. Tetikçi bizzat ceza evinde bana ifade etti: Tedbirliydin, cesaret edemedim. Üç ay peşinde dolaştım,"demişti.
!2 Eylül'den sonra başkalarının projesi oldu.
Doğu da başka kanadın projesi oldu.
Babam derdi ki birini iyi tanımak istiyorsan ya birlikte ticaret yap, ya da komşuluk yap.
Düzde, dağda ve hapiste birlikte oldum. Kusura bakma benim kadar tanıyamasın.
Bu vatanı çok sevdim, seviyorum. Uğruna canımı ortaya koydum. İlhan Selçuk ağabeyin çok sevdiğim bir sözünü size hatırlatayım: Bizi kurtarıcılarımızdan kurtarın. Türkü kurtarmaya yola çıkanlar, Türk'ün annesini ağlattı. Kürdü kurtarmaya çalışanlar Kürdün annesini ağlattı.
13 Yaşında bu kavgaya girdim. Bu gün 63 yaşındayım. Tam 50 yıllık ömürde İlhan Ağabeyin sözünün geçerliliğine tanıklık yaptım.
Sana kızmam. Benim kızgınlığım bezirganlaradır. Samimiyetsizleredir.
Bir tokat yemeden 300 isim vereni biliyorum. Televizyonda kahramanlık taslayan çoğu, isimlerimizi vererek ceza evlerinde çürüttü.
Ah üstat ah.
Çeken, yaşayan bilir.
Önce Vatan derken, cebini vatan olarak gösterenleri sevemedim. Sevemiyorum.
Sevgilerimle.
Kemnur
Tam bağımsız Türkiye söylemleriyle kapitalizme ve siyonizme karşı direnç göstermiş devrimciler. Gerçek devrimcilerdi. Onlar da emperyalizmin adamları ve işbirlikçileri olan on iki eylül'ün faşist cuntacılarının marifetiyle katledilip yok edildiler. onların yok edilişlerinden doğan boşluğu doldurmaya çalışan çakma devrimciler ile gerçek devrimcileri karıştırmamak lazım kaldı ki yeni nesil devrimciler arasında emekli darbeciler bile var. :))
Saygılarımla.
Mahmut Cantekin
Teşekkürler.
Selamlar, sevgiler.
Yazının başlığı yanlış Mahmut Bey. Her devrimci faşist değildir. (Bu faşist kelimesi artık midemi bulandırıyor.) Satır aralarında iyi şeyler söylemeye çalışmışsınız ama dediğim gibi başlık yüzünden önyargılı okudum. Bunlar sizin gerçekten yaşayıp deneyimlediğiniz gerçekler mi, yoksa bugün kendini devrimci olarak gören gençliğin söylemesini istediğiniz şeyler mi?
Keşke sağ cenahta da zerre kadar devrim ruhu olsaydı.
Saygılarımla.
Mahmut Cantekin
Birlikte olduğum, ceza evinde birlikte yattığım bir gruptur bu. Türkiye devrim hareketine en büyük zarar veren hareketin lideri, bu gün açıkça faşist tezleri savunuyor.
Çok tanınan palavralar şampiyonu ırkçılığı bu gün resmen savunuyor. İşin kötüsü hala devrimci geçinerek ırkçılık yapıyor.
Bu adam utanmaz biridir.
Önceki yazım da aynı konuyu işliyor: NE UTANMAZ ADAMSIN.
Selamlar, sevgiler.
Serhat BİNGÖL
Demişsiniz ya ;‘’Keşke sağ cenahta da zerre kadar devrim ruhu olsaydı.’’diye bu eşyanın tabiatına aykırı bir söylem ya da temennidir. Çünkü sağ biat eder.sistemi sorgulamaz .sistem höt! Derse hemen susar bu ezik ruh halinin kendisinde açacağı yeni tür komplikasyonlara karşı da işi hemen vatan millet edebiyatına bağlar böylece bilinç altı bir savunma mekanizması oluşturmuş olur.yanlışa ve zulme haksızlığa kafa tutmak bir çok şeyin yanın da yürek ister oda onlarda yok yani sizin söyleminiz olmayacak dua’ya amin demek gibi bir şey.
Saygılarımla.