- 734 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
HADİ CANIM SEN DE!
ARMAĞAN
Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun
Esinler sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği.
Sabrım senin olsun.
Aşkım senin olsun.
Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar
Mahpushane avlularında boy verdi,
Dolunay menekşelendi kirli kara camlarda.
Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren
Özgürlüğe boyadı saksımdaki çiçeği
Senin olsun.
Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
Sevgim senin olsun.
Şükran KURDAKUL
Bunlar öyle sabah akşam bilgisayar başında oturmak, ailevi sorumlulukları yerine getirmek , torun sevmek ve de bunlara benzer günlük sıradan şeylerle uğraşmak . Çok okumak ve bolca yazmak. Sonra da oturup edebiyat yapmak…
Her türden ama daha çok da aşk kokan şiirler öyküler denemeler vs. yazmak yazmak…
Öyle kolay işler değil diyenlerdenseniz eğer, hadi canım sen de! deme hakkını bulurum bende kendimde.
Bu ülkede insan olmanın bedelinin ne kadar ağır olduğunu bir kez daha anlarsınız. İçiniz yanar. Siz de onlardan biri değilseniz eğer. Savaşmak istersiniz acımasızca dönen bu tehlikeli çarka karşı insan olduğunuz için doğal olarak. Bunu bir görev ve boynunuzun borcu olduğunu bildiğiniz için. Aklınızın erdiği gücünüzün yettiği dilinizin döndüğünce. Ama tüm yüreğinizle inancınızla. Yaşadığınız sürece. Yılmadan. Önce başınızdakiler başınıza yumruğu indirse de. Kapılar yüzünüze kapansa da. Toplum tarafından dışlanıp ‘Çıldırmış!’ damgası yeseniz de. Ölüm yatağındaki annenizi. Tek başınıza yetiştirmekte olduğunuz masum çocuğunuzu çektiğiniz onca acılara ortak ettiğinizi bilseniz de. Zaman zaman kendinize acıyıp her şeye kahrettiğiniz de bile savaşmayı sürdürerek!
(Alıcısı Bulunamadı kitabımdan alıntıdır.)
Ya sen. Sen nasıl bir armağan bıraktın geride kalanlara?
Bu şiir gibi bir şiir yazabilirmisin önce onu söyle sen bana?
Ama her sözcüğüyle bire bir iç içe olduğun?
Sevgi saygı kardeşlik beraberlik çığırtkanlığı yaptılar ülkenin uçurumun kıyısına gittiğini göre göre riyakarca.
Şiirinden çalıntı yaptığını iddia ettiğin kişiyi ismiyle yayınladın sitede. Oysa vatan toprağı satıldı. Çocukların geleceği umutları çalındı. Sustun.
Adam yedi kez geldi gitti nice şapkalar eskitti. “Yetmiş sente muhtacız kemerleri sıkın!” dedi. Nedenini sormak yerine susup kemerini sıktın. Senin belin kırılırken onların enseleri daha da kalınlaştı bellerini hiç bir kemer sarmaz oldu!
Öbür adam geldi: “Ben zengini severim ded.” Paralar bankalara sığmadı ayakkabı kutularına kadar doldu tıka basa. Sustun.
Bir diğeri “Ya sev ya terk et!” dedi. Arkasından gelenler analarının eteğinin altına saklandı! Sustun.
Bir kadın geldi ülke ekonomisini batırırken annesinden kalan çıkını çuvallara sığmaz oldu. Sustun.
Sen “yaşasın bizim de bir kadın başbakanımız var!” diyebildin ancak.
Defterde yorumlara takılıyor gözlerim bazen.
Bir üye diğer üyeye sesleniyor: Senin ısrarınla kalıyorum. Yoksa hemen giderim defterden diyor.
Diğeri: Yönetici gitmemi istemiyor, yoksa…
Öteki : Bazı üyeler beni çok üzdü deftere zor girerim artık.
Kimisi yorumlara kapatıyor sayfasını.
Dostluk kardeşlik paylaşım böyle bir şey işte küçücük defterde bie!
Beni çileden çıkaran şeylerden biri de şiire, emeğe saygıya davet!
Neyin emeği bu! Birkaç satır yazmak için, bir avuç kömür uğruna haftalarca yerin kaç kat dibinde ölümü mü beklediniz!
Sen bunları yazmasan yaşayamazsın zaten. Hem nefes alıyorsun hem mutlu oluyorsun !
Bu vatana bu toprağa bu bayrağa ne EMEKLER verildi. Haraç mezat satılan!
*
Ben sizden de değilim, diğerlerinden de;
Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden,
tehdit savurmayanlardan,
dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım.
Ben hâlâ şiir okuyanlardanım.
Ben ölürken vatanını yahut dinini değil,
"sevgiliyi" düşünecek olanlardanım.
Gabriel García Márquez
YORUMLAR
Bir solukta yaşadım ve tükettim tümünü
Bir solukta gördüm elli üç yılda gördüğümü...
Sonunda yorgun yürek 'duy..' dedi işte,
Sessiz sedasız gidilecek günü...
İNSAN ŞÜKRAN KURDAKUL GİBİ YAŞAMALI YAŞAYACAKSA, DEĞİL Mİ?... O NASIL YAŞAMIŞ Kİ, DİYENLER BİLSİNLER Kİ; O BİZİM GİBİ YAŞAMAMIŞ... DEVRİMCİ YÜREKLER BİZİM GİBİ SIRADAN YAŞAMLARLA VAROLAMAZLAR, ETLİYE SÜTLÜYE KARIŞIRLAR İLLA Kİ... SAYGILAR
(NOT: Bu arada Şükran Kurdakul sevgisinde buluştuğumuzu görmek beni mutlu etti.)
DEVRİM DENİZERİ
EYVALLAH!
Sevgili Devrim Hanım, bazen ne diyeceğimi ne düşüneceğimi bilemez oluyorum. Bazen konuşmalı mıyım bundan bile şüphe duyuyorum. O kadar ses var ki havada. Herkesin kafası o kadar karışık ki... Herkes o kadar dertli ki. Hal böyle olunca sitem etsek ne etmesek ne? Bence biraz susssak hepimiz olanı biteni daha net gözlemleyebileceğiz.
Ne ideolojiden olursanız olun, dürüst ve iyi bir insan olduğunuzu düşünüyorum. Bu da sizi çok sevmeme neden. Gündeme dair değerlendirmeler yaparken birini, bir grubu bir ırkı dini ya da her hangi bir fikri edep dışı cümlelerle eleştirdiğinize hiç şahit olmadım. Eleştirilerinizi gördüğüm kadarıyla hep üsluplu bir şekilde ve hakaret içermeden yapıyorsunuz. Kimseyi ötelemiyorsunuz. Benim için bu çok önemli. Yoksa taraftar yazılara sokak ağzıyla yazılan hakaret ya da methiye dolu yazılara karşıyım. İlle de siyaset konuşacağım, ülke gündemini yazacağım diyenler sizden örnek almalı.
Çok sevgilerimle.
DEVRİM DENİZERİ
Umarım yakıştırdığınız nitelikte bir çizgim olmuştur defterde...
Ben de sizi içten sevgilerimle kucaklıyorum...
Ne güzel bir durum.
Hayat görüşleri, düşünceleri, siyasete bakış açısı, ideolojileri, belki de yaşama biçimleri tamamen zıt insanlarız.
Ama,
ben sizi okumayı, sizi dinlemeyi (Benimsemesem de) seviyorum.
Hayatı resmetmenizi seviyorum ben.
İnsanları anlatmanızı,
sevgiyi tarif etmenizi...
Dürüstlüğünüzü seviyorum ben.
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ
Sayfaya yürek dolusu coşkular taşımışsınız dalga dalga ...
Ne diyebilirim Siz çok ve çok güzel yaşayın...
Kenarından geçelim dedik olmadı, geçemedik, haklılığı bolca sergilenmiş sebeplerinde gizli .
Kapılar kilit kilit açılmıyor derken, tanıdık ses haykırıyor uzaktan ve parçalanıyor kilitler. Deryaları harekete geçiren Deniz'i dalgalandıran ne ola ki? Bir iç muhasebe galiba içine sonsuzluğu almaya yeminli. Kim bilir?
Kaleminize sağlık yazar.
DEVRİM DENİZERİ
Sayfaya yürek dolusu coşkular taşımışsınız dalga dalga ...
Ne diyebilirim Siz çok ve çok güzel yaşayın...
'' Maziye bak....Hayat leş kargalarının kanatları altında süregelirken, inadına inadına uğraş vermek, her gün tutunacak bir dal ararken, tuttuklarını hiçe saymak, sahte gülücüklere aldanıp mutlu olmak ;nereye kadar?
İnanmadığın hayalleri kurup, kendini zamanın dışında tutmak, dinlediğin melodileri gerçek hayatta bulamamak, kırmızı bir gülü severken ,gülün kokusunu hissetmemek ;nereye kadar;?
Her gününü bir önceki gününe satmak, kaybettiğin kelimeleri bulup azarlamak, kendini başkasında arayıp, kendinle dalga geçmek, vicdanla aklını yan yana getirirken, kalbini sürgün etmek; nereye kadar?
Son sözleri söylemeden kaçmak, aydınlığı geceye terk etmek, doğruları söverken, yalanlarını azat etmek, ölümlü dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak, birileri gider, birileri gelir diye düşünmek ;nereye kadar?
İnsan şımarmayı sever ; fakat hayat şımarık insanlardan hiç hoşlanmaz. Biz hayatı ne kadar ciddiye alırsak, karşılığını da o denli alabileceğimizi unutmamalıyız.
Bir gün kelebek gibi düşünmeyi öğrenirsek, belki de onun gibi yaşamayı bırakacağız. Hayat kendini ne kadar uzun sunarsa bizlere, işte o zaman yapılan her şeyin insan için yapılması gerektiğini ve yaşadığımız hayatınsa küçük bir hayalden ibaret olduğunu anlayacağız. ''
Sitem sitem sitem ...
Alışkanlıklar doğruların körlüğüdür. Haklı olmak için bir kaç kez ölmek lazım bu dünyada.
Sygılar