- 863 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Hoşça Kal Temmuz
Temmuz nifak sokmuştu aramıza sanki.
Bu aylarda öfkeleniyorum hep. Ağız dolusu sözcükler sarf ediyorum durgun denizlerin kıyılarına. Dalgalarına alıştığım Karadeniz’e kızıyorum gün batımına saatler kala.
İçimdeki kara denizde fırtınalar yağmalıyor tekneleri, alabora olmuş vapurlara ağlıyor iskeleler, şehirler yutuyor da kusuyor gökyüzü içindeki tüm kederleri.
Ben Ege olmadım kimseye... Denizime girmesine izin vermedim, susuz kalmış yüreklere.
Sarıp sarmalayamadım yaralarım kanar diye. Tutup da alamadım yakıcı sıcakta kavrulanları, serinletemedim.
Ben her temmuz esip , içinde fırtınalar koparan Karadeniz’dim.
Sevemedim Temmuzları,
Ağustosu getirecek diye.
Çünkü bir Ağustos sabahı ağladım, çok ağladım, çok.
Avuç içlerimde kanadı bir adam,sırtladım yükünü sevdanın.
Acıymış, kedermiş anladım,çok iyi anladım,çok.
Çünkü bir Ağustos sabahı yitirdim, yitirdiğim öyle büyük, öyle fazla.
Titredim, ağır yaralı ,müebbet yemiş,sancılıydım.
İçimde şehirler yakan bir yangın.
Çünkü bir Ağustos tanıştırdı beni soğuk koridorlarını hastahanelerin,
Üşüdüm, sarındım, kötü şiirler yazdım,
duvarlarını inlettim denize bakan hüzünlü odamın.
Ellerimi arkadan bağlasalardı, gözlerimi kapatsalardı görmeseydim
Ben o gece o kirli hayalinle bir rüyada ölmeseydim.
Belki
...
Şimdi yine yad, yine yas...
Fakat eminim ki eskisi gibi tarihleri de tutmuyorum aklımda, doğum günleri, tanışma yıldönümleri vesaire.
Eminim ki eskiden acı veren şeyler şimdi koca bir boşluk.
Doldurulmaz ve ders veren bir öğretmen.
Hayat gibi.
Şimdi içimde Karadeniz’de Poyraz , dışarda Cıvıl cıvıl bir Ege...
Fakat eminim yine aydınlık hepimiz için.
Aşk,umut, sevda herkesin payını alabildiğine.
Acı ve ayrılık da keza.
Temmuzda nifak soktular aramıza.
Önce içinden söktüler attılar,
sonra saman çöpleriyle doldurdular onu, yaktılar.
Ve ben her ağustos bilmem hangi gün içime ağlıyorum.
Yad değil, yas benimki.
Ve bilmem kaç sene sonra bir türküde tekrarlayacağım;
"Seher yeli bizim ele gidersen
Nazlı yare küstüğümü söyleme
Ne hallara düştüğümü sorarsa
O yar beni sorarsa
Bağrıma taş bastığımı ona söyleme
Yare söyleme..."
Cunda- 2015
Nuray KAÇAN
Ağustos’a...
YORUMLAR
Tanıdık kalemleri asla kaçırmamaya çalışırım. Bu belki de bencillik ama ben bunu çok severim. Yine bir tanıdık kalem, yine "dalgaları aşmak" dolu duyguları muştalayan cümleler!
Ah ne kadar da çabuk incinir sevdalı gönül, hani şarkıda der ya " Seven gönül ne yapmaz" diye! Seven gönül hele de bir kırılmasın ama, gün batımına saatler kala Karadeniz’e kızar. Ama öl desen ölürdü eğer kırılmasaydı.
İçindeki kara denizde fırtınalar tekneleri yağmalar, alabora olmuş vapurlara ağlatır iskeleleri, tüm kederleri şehirlere yutturup, kusturur gökyüzüne.
Ve sırf ağustosu getirecek diye, temmuzları sevemez.
Nidaları ağlayan kemanın telleri arasından sızarken küskün gönlün, derin bir ah çekip yazılanları okumaktan başka ne gelir ki elden?
Sağlıcakla efendim, çok güzeldi ve gecemize renk kattı kaleminiz.
Sihirli Kalem
Sessiz takipteyim.
Çok teşekkür ediyorum,
saygıyla.
Haziranda bilirdim temmuzun bana seni getirişini
Oysa bişeyi daha biliyorum artık ..
Haziran ayrılıklara gebe bir haberciymiş
şimdi ne haziranı ne temmuzu seviyorum artık
ve biliyorum asla gelmeycek o ilk bahar mayısta ..
çok güzel bir anlatım bayıldım..sevgiler..
Sihirli Kalem
Sevgiyle.
Şiir tadında,
şiir mahzunluğunda,
şiir serinliğinde bir çalışma olmuş.
Her biri,
itina ile seçilmiş kelimelerin,
her bir cümle, duygu ırmağının duru sularında yıkanmış,
her bir söz,
lacivert denizlerin enginlerinden yelken açıp gelmiş,
önce bakışlarımıza, sonra gönlümüze dokundurmuş sihirli değneğini.
Ne demeli?
Oldukça duygusal bir çalışma.
Konunun evveliyatını bilemediğimiz için,
sözleri, cümleleri birbirine bağlamakta zorluk çeksek de,
hiç yabancı değildi anlatılanlar aslında.
Nasıl da bizdendi.
Nasıl da bildikti.
Ve...
Aha şu Karadeniz'in poyrazı...
Biliyor musun,
on sekiz gün önce bizim pencereden doluverdi evimize.
İnanılmaz bir serinlik getirdi sıcak Temmuzumuza.
Çok acıkıyor, çok vıyaklıyor ama,
Poyraz bu,
güzelliği ve realitesi yetiyor ufacık sıkıntılarına katlanmaya.
Böyle işte...
Karadeniz'de Poyraz...
Güzel oluyor güzel.
Yakında,
esip gidecek ama İç Anadolunun bozkırına.
İçimizde hasretini bırakacak.
Dağıttık konuyu.
Güzel yazı idi okuduğum.
Her zamanki gibi çok duygusaldı.
Kutluyorum yazarını.
Sihirli Kalem
İster sıcak ikliminde büyüdüğün Ege, ister sert ikliminde yaşadığın Doğu Anadolu olsun genlerindeki Karadeniz poyrazının yerini hiçbiri tutmuyor.
Nereye gidersen git o iklimi kendinle birlikte götürüyorsun.
Bu ne güzel yorumdur.Sizin yorumlarınızı okumaktan inanılmaz mutluluk duyuyorum.
Sonsuz saygım ve selamlarımla...
Sağlıcakla kalın.