- 1270 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
*** VİRANE OLMUŞ HAYATLAR ***
VİRANE OLMUŞ HAYATLAR
Yıl olmuş 2015 ve memleketimden ayrılalı tam 12 yıl geçmiş. Bir hafta sonu okulumun etkinliği için çocukluğumu yaşadığım yere gittim.
Yıllar herşeyi öylesine değiştirmiş ki içim bir tuhaf oldu memleketimi görünce. Aylarca geçtiğim taş yollar asfalt olmuştu. Oysa o taş yollarda bisiklet ile az gezmemiştik. Sokağıma girdiğimde toprak yollardan eser kalmamıştı. Yağmur yağdığında her yer çamur olurdu ve yalın ayak gezerdik. Öyle hoşuma giderdi ki çamura bastığımda parmak aralarımdan çamurların pıçırt diye çıkması. Şimdiki çocuklar böyle güzellikleri yaşayamıyor. Az önce anılarımla birlikte hafif bir gülümseme olmuştu. Fakat şimdiki nesili düşününce yüz ifadem değişti. Evet evime gelmiştim sonunda. Ama hüsrana uğradım görünce. Kerpiçten yapılma evimiz yalnızlığa dayanamayıpadeta intihar etmiş virane olmuş durumda görünce çok üzüldüm. Duvarlar yıkılmış ve odanın kapısı açıkta kalmış. Oysa o odanın kapısı ne seviçlere orada geçmişti. Ablam kardeşim ve ben o kadar mutlu bir çocukluk yaşadık ki o günleri çok özlüyorum. Yazın o güzel bahçemizde yaptığımız piknikleri, oynadığımız oyunları hatırladıkça yüreğim burkuluyor. Ben bazen ablamı kızdırırdım o da beni kovalardı bende duvardan atlar kaçardım. Kardeşim erkek olduğu için her istediğini yaparlardı. Hatta bir defasında beni at yapıp sırtıma binmişti. Güzel günlerdi, aile olmak mutlu güzel günler yaşamak çok farklı.
Bir defasında annemin babasından kalan miras ile ilgili kardeşleri dargınlık çıkarmıştı. Ben içimden o çocuk yaşımda dedim ki; Biz böyle olmayız seviyoruz birbirimizi. Çocukluğum bolluk içinde geçti. Ta ki babam kefil olup iflas edene kadar. Biraz zorluklar çektik amam yıkılmadık. Birbirine kenetlenmiş bir aile idik.
Bahçeye bir göz atayım dedim ve 15 yaşında iken diktiğimgül yoktu yerinde. Çok üzüldüm, ben onu ektiğimde dübüni bastırıp her gün düzenli şekilde sulardım. Gülün yaprakları diğerlerinden çok farklıydı. Pembe yapraklarına sanki çamaşır suyu damlatılmış gibi beyaz noktalar vardı. Benim için özeldi, benle birlikte büyümüştü. Ama virane olmuş evimizden omu çalmışler. Her bir köşeye baktığımda farklı anılar. Şu anda anıları düşününce boğazım düğümlendi ve yaşlar gözlerime doldu.
Mahalleyi bir dolaşmak istedim. Kasabamızdaki gençler bizim gibi farklı yerlere göç etmişişti. Çocukları evkere uğramadığı için tam bir hurdalık haline dönüşmüş. Binalar yaşanacak durumda değildi.
Ertesi gün etkinlik için arkadaşlar ile okulda buluştuk ama pek gelen olmadı. Okulumu ve sınıfları dolaştım anılarımı tazeledim.
Bizim oralarda yaza girerken bütü kasaba piknik etkinlğine gider. İsmine halk arasında dallık diye adlandırmışlardır. Çocukluğumuzda annem, ablam ile bana o gün için özel elbise dikerdi. Sonra her şeyi hazırlayıp ailece pikniğe giderdik. O zamanlar etkinliğin tadı bambaşka idi. Salıncak yapar sallanırdık, top oynardık güzelce eğlenirdik. Şimdi ise yapayalnız gittim ve dallık bile yabancı olmuştu artık. Herşey gibi etkinlikte farklılaşmıştı. Bir ağacın gölgesine oturdum ve uzattım ayaklarımı, çantamdan okuduğum romanı çıkarıp biraz olsun okudum. İnsanlar gülüp oynarken, bir yandan mangal keyfi yapıyorlardı. Bense yapayalnız.
Çocukluğumuzda böyle miydi, hep beraber mutluyduk. Ne zaman büyüdük yıllar ne çabuk geçti anlaamadım. Ablam ve kardeşim gitgide koptu benden. Hani annemin miras durumunda demiştim ya biz öyle olmayız biz birbirimizi seviyoruz diye. Sanırım insanlar çocukluktan çıkıp ellere karışınca çok değişiyor. Akrabalık diye bir şey kalmamış. Artık yaşlılar ziyaret edilmiyor. Bayramlarda herkes bir tatil hevesinde olmuş. İnsanlar hep yabancı yerlere gitmek ve sadece dinlenmek istiyor.
Hep deriz ya eski ayramlar diye. Evet eski bayramlardan eser kalmadı. Oysa çocukken alınan kıyafetler baş ucumuza konurdu geceden. Onları giyme heyecanı ile yatardık. Yeni kıyafetlerimiz ve yanına koyduğumuz cici ayakkabılar bizi beklerdi. Ailemle bayramlaştıktan sonra komşuları ziyaret ederdik kardeşlerimle. Ardındanda yakın akrabalarımız ile bayramlaşmaya giderdik. Biz öyle gördük, öyle büyüdük. Aile kavramı bize o şekilde öğretildi.
Derin bir nefes aldım, anılarda gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Hayat işte bakalım ilerideki zamanda neler yaşayacağız. Ama diyorum ki iyiki 80’ler ve 90’larda çocukluğumu yaşamışım. Şu anda akrabalar ile birbirimizden kopmuşta olsak her şeye rağmen mutlu ve birlik içinde güzel günler geçirdik.
Zamanın bizi fazla değiştirmesine izin vermeyelim. Biraz empati kurmayı öğrenmeli ve büyüklerimizin neler hissettiğini anlamaya çalışmalı. Unutmayın ki bizlerde bir gün yaşlanacağız ve gözlerimiz kapıda sevdiklerimizin değer verdiklerimizin bizi ziyaret etmesini bekleyeceğiz.
Nursemin DOĞAN
Temmuz.2015
YORUMLAR
Gençler geleceğiyle,yaşlılar geeçmişleriye övünür veya avunurlarmış,öyle derler.Sakın alınmayın ama bence geçmişle avunacak kadar yaşlanmadınız sanırım.Ama çok güzel, insanın içini burkan müthiş bir anlatım.Teşekkürler herbirimizin hayatında yer bulan anıları çok güzel dile getirmişsiniz.Braavo.
Saygılarımla...
YAĞMUR DAMLASI
hayatlarımızda eskiye dayanan o kadar çok fazla anı var ki anlatmakla bitmez
bazen böyle yürekten kaleme dökülüyor işte.
yeni bir yazım daha var gerçek hayattan
paylaşınca okursunuz
Hem resim hemde anılarınız beni de çok eskilere aldı götürdü.... Şimdi bunların hiç bir yaşanmaza,da bizim kuşak olarak çok güzel anılarla arkadaşlık dostluk kardeşlik yaşadık sanırım bu yaşadıklarımız bizlere çok şey öğretti...
bu güzel yazıyı bizlere okuttuğunuz için yüreğinize selamlar olsun sevgi be saygılarımla
YAĞMUR DAMLASI
Ayrica guzel yorumunuz icinde cok tesekkurler.