- 373 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CEP HARÇLIĞI
CEP HARÇLIĞI
Insanlar çıkarları için, hakları için olduğundan daha gayretli savaşır. Napolyon
Cep harçlığı vermek ülkemizde yerleşmiş bir gelenektir. Çocuklarımıza okula giderken ve bayramlarda cep harçlığı adı altında para veririz. Bu konuyu irdelemek ilginç olacaktır sanırım
Cep harçlığı vermek sadece çocuklarla mı sınırlıdır? Aslında, cep harçlığı, para kazancı olmayan herkese verilir; gençler, işşiz olana, işi gücü olmayıp ailenin sırtından geçinenlere; hiçbir geliri olmayan yaşlılar, cep harçlığından nasibini alırlar. Ama genellikle cep harçlığı denilince çocuklar akla gelir.
Çocuklara neden harçlık veririz? Amaç çocuğu sevindirmektir. Verilen o para artık ona aittir. Cep harçlığı çok kıymetlidir onun için. Hele biriniz ondan, şakadan da olsa, para isteyin ! Asla vermezler. Çocukların çok azı o parayı biriktirirler. Fakat çoğunluk hemen harcar, adı üstünde zaten “harçlık.”
Okullara giden çocuklar için harçlık önemli bir sorundur. Onlarda para harcama sanki yarışa dönüşmüştür. Çocuklar okula gidiş, gelişleri için para harcamazlar (ya yürüyecek kadar yakındır okul, ya da servislere binerler ). Çoğu okullar, yarım gün öğrenim yaptıklarından, öğle yemeği sorunu da yoktur. Yani, para harcamayı gerektirecek bir durum bulunmaz. Ancak, bazı veliler harçlık olayını abarttıklarından, çocuklar arasında gizli bir düşmanlık hissi ortaya çıkar; parası olanlar ve olmayanlar gibi. Özenme sonucu, bazı gençler, bir süre sonra para bulmak için kötü yollara başvurabilirler. Uyuşturucunun okullarda yaygınlaşmasında bu hususun da rolü olmalıdır.
Çocuklara verilen harçlık, küçük yaşlardan itibaren kendi bütçesini oluşturması, parasını bilinçli olarak kullanmayı öğrenmesine yardımcı olabilir. Harçlığın bilinçli kullanılması gerektiği, aksi taktirde, bir daha ki harçlık zamanına kadar beklemesi gerektiğini öğrenmesi önemli bir ayrıntıdır. Daha o yaşlarda “ Ayağını yorganına göre uzatması “ hakkında deneyim kazanmış olur. Biz burada yol gösterici bir rol oynayabiliriz. Onların yiyecek, içecekler satın almasını engelleyebilirsek, sağlıksız beslenmesinin önüne geçmiş oluruz. Günümüzde çocuklar harçlıklarını sağlıksız gıdaları tüketmek için kullanıyorlar. Şöyle bir çevremize bakınca, obez çocukların veya obezliğe aday çocukların çokluğu karşısında şaşırırsınız. Onların sevdiği yiyecek, içecekleri biz seçersek (daha sağlıklı olanlarını) ve bu konuda onları ikna edersek, yararlı olur sanırım. Bu arada, çocukların harçlıklarını kullanırken (yiyecek, içecek hariç) özgürce davranmalarını sağlamalıyız. Bu sayede küçük yaştan itibaren, kendi kendine karar verme ve seçme alışkanlığı kazanabilirler; çünkü, en iyi öğrenme yolu kendi deneyimlerimizdir.
Çocuklarımıza harçlık verirken, onlara ufacık ta olsa sorumluluk yüklersek, harçlığı hak ettikleri duygusu kazandırmış oluruz. Çocuklar büyüdükçe, orantılı olarak sorumluluklar da artmalıdır. Bu tarz bir yaklaşım, onları hayata hazırlamak bakımından yararlı olabilir. Aslında, ailede işbirliğinin önemi tartışılmaz. Herkesin sorumluluk alanları açık ve seçik belli olmalıdır. Bu taktirde olası sorunlar önlenmiş olur. Böyle bir ailede yetişen çocuk, ileride kuracağı yuvadaki olası sorunları da, bir bakıma azaltmış olur. Genellikle aile içi sorunlar, sorumlulukların adilce paylaşılmamasından doğar.
Ancak biz anne babalar, çocuklarımızla pek uğraşmayı sevmeyiz gerçekte. Eline parayı verip, başımızdan savarız âdeta; çünkü kolayımıza gelir bu. Önerdiğim tarz ise bir çaba sar-fetmemize, düşünmemize (sorumluluk verirken, seçerken), takip etmemize gereksinim duyar. Madem çocuk sahibiyiz, ilgilenmek zorundayız her açıdan onlarla. Yoksa “ Saldım çayıra, Mevlâm kayıra” anlayışı sergilemiş oluruz.
Harçlık dozunda verilmelidir. Her yaşın harçlık miktarı farklıdır. Bazı anne babalar, fazla harçlık vermeyi marifet sayarlar. Nedense harçlık verme olgusunu da bir nevi gösterişe döktük. Çocuklarına kötülük ettiklerinin farkında değiller bu veliler. “ Ne yapalım yani, çocuk arkadaşlarının yanında küçük mü düşsün” diye savunurlar kendilerini. Çocuklara davranışlarımız ölçülü olmalı; oksijenin bile fazlası bayıltıyorsa insanı, her şey dozunda ve-rilince yarar sağlar.
Çocukluk biter, üniversite çağı başlamıştır, gençtir artık. Ama gene de harçlık alır anne babadan. İsterlerse kendi harçlıklarını, yarı zamanlı çalışmalarla kazanabilirler. Bazı gençler bunu başarıyorlarsa, kendi harçlıkların kazanabiliyorlarsa, diğerleri de yapabilir. Ama biz veliler nedense, pek olumlu yaklaşmayız bu olaya. Genç, üniversiteyi bitirir; yüksek lisans, doktora yapmaya başlar. Anne babadan harçlık hâlâ devam eder. Bu eğitimler de biter, iş arıyordur, hemen iş bulunmaz tabiî ki, aylar bazen yıllar sürer. Ama harçlık hâlâ devam eder.
Bizler, çok hoşgörülü mü desem, yumuşak kâlpli mi desem, saf mı desem bilemiyorum. Bazen çocuklarımızın yaşı otuz-kırk-elli olur, hâlâ bir işi gücü yoktur; aylak takımındandır. Yer, içer (sigara da dahil ) kahvehâneler mekânıdır onun. O ise, âdeta evin bir asalağı olarak yaşamını sürdürür. Bu tarz kişiler oldukça fazladır, anne babalar kıyamazlar bir türlü onlara. Ne de olsa biricik evlâtlarıdır! Kendi yemez, içmez onlara verirler. Sadece erkek evlâtlar değil, kızlarımız da buna dahildirler. Günümüzde “Halk Eğitim Merkezlerinde” ücretsiz meslek edindirme kursları verilmektedir. Bu kızlarımız, buralardan edindikleri bilgilerle, kendi harçlıklarını kazanabilirler. Kadınlar bu sayede ileride kocalarına bağımlı olmazlar, kendi ayakları üzerinde durabilirler ve aile bütçesine katkı sağlarlar. Bu açıdan bakıldığı zaman Çingenelerin, çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden, her yaşta hayatlarını kazanmaları, takdire şayândır. Harçlık olayı onların çocukları için bir anlam taşımaz.
Cep harçlığı adı nereden geliyor dersiniz? Eskiden çocuklara her gün harçlık verilmezdi, öyle bir usul yoktu. Genellikle bayramlarda harçlık sözkonusu olurdu. O da öyle ulu orta ve-rilmezdi: Ya mendil arasına, ya da yavaşça çocuğun cebine koyulurdu. Çocuklar da tembih-liydi; kaç lira verildi diye çıkarılıp bakılmazdı herkesin içinde. Babalar arasıra, çocukları uyurken veya evde yokken ceplerine biraz para koyarlardı. Parayı ceplerinde bulan çocuklar sevinçten havalara zıplarlardı. Bir şey arasıra olursa değerlidir. Şimdi harçlığın anlamı değişti sanki. Çocuklar “haraç”, alıyorlar desem abatmış olmam herhalde. Harçlık, hergün şu kadar verilecek diyerek pazarlık yapmaktadırlar. Harçlık çocukların hakkıdır, nasıl olurda anne ve babalar harçlık vermezler düşüncesi yerleşti: Yani “haraç” alıyorlar resmen.
Bu anlayış, eski ve yeninin karışımı olarak yetişkinlerde de gözlemleniyor ne yazık ki. Yetişkinlerde cep harçlığı yerini “haraç alma” veya “ rüşvet alma” ‘ya bırakmıştır. Rüşvetin, zarf içerisinde yavaşça cebe, dosya arasına veya çekmeceye konması, eskiden çocukların giz-lice ceplerine konulan cep harçlığına benzemekte; rüşveti, yaptığı emeğin karşılığı, yani hakkı olarak görmesi ise, yeni nesil çocukların, harçlığı hakkı olarak görmesine benzetilebilir. Öyle veya böyle, cep harçlığı haraç ve rüşvet küçüklükten beri alışılagelen bir alışkanlığı anımsatıyor sanki. Cep harçlığı, haraç, rüşvet almak için; yani bir emek sarfetmeden bir şeyler elde etmek için; çocuklar ve büyükler çok büyük çaba sarfediyorlar. Napolyon’un ”Insanlar çıkarları için, hakları için olduğundan daha gayretli savaşır.” cümlesini sanki onaylıyorlar.
Bu nedenle daha önce de bahsettiğimiz gibi, çocuğa harçlık verirken bile, verilen bir sorumluluğu yerine getirdiği için bu harçlığı almaya hak kazandığı fikri, çocuklara küçük yaştan itibaren yerleştirmeye çalışılmalıdır. Bu anlayış çocuklarımızın zihinlerine yerleştiği zaman, hayatları boyunca emeğin, çalışmanın daha değerli olduğu bilinci, gururu ve huzuru ile yaşayabileceklerdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.