- 990 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Kadının Gözünden
O gideli bir kaç ay olmuştu henüz. Ama tekrar sevebileceğimi, tutanacak bir dalım olabileceği inancını geri kazanmışken o da "gitmek zorundayım" diyor. Ne enteresan değil mi gitmek zorunda olmak? Ne saçma... seven insan neden gitsin ki? Ve bu kadar mutluyken... yanımda kalabilirdi oysa ki. Herşeyden vazgeçip benimle kalabilirdi. Herkes gitmek zorundaymış gibi geliyor artık. Aynı "geçerken uğrayalım" dediğe döndü artık bu. Ya da muhabbetin en güzel yerinde gelen telefon gibi. Bir gidenin yokluğuna alıştırıyorsun kendini. Gardımı kimse indiremez artık diyorsun. Böylece yarı yolda bırakılmanın, annesini kaybetmiş bir çocuk gibi hissettiren soğuk tarafını hissetmeyeceğini düşünüyorsun ya. Bu da tam bir saçmalık. kendini en güçlü sandığın, en sağlam sandığın anda, biri geliyor tüm zırhını, tüm savunmanı alt üst ediyor. oysa ki o kadar güzel bir strateji yaptığını düşünüyorsun ki bana artık bir şey olmaz diyorsun. Ama belki de bunu dediğin için yine üzülen taraf sen oluyorsun. Aslında zaten gardını düşürmüş oluyorsun. Belki de gardım düşürülsün istedim. Neden bu kadar karmaşık olmak zorunda ki. Vedalar neden bu kadar karmaşık olmak zorunda. Neden vedalar olmak zorunda. Gidenin yavaş yavaş uzaklaşarak gözden kaybolduğunu neden görmek zorundayız. El sallamak mecbur mudur gidene? Belki de son bir ümitle "geri gel olur mu?" demek istiyoruz son bir defa... çaresizce... Gözlerimden bir yaş süzülür. Yanağımdan yavaş yavaş kayarak çenemden damlar göğsüme. Elinle silersin gözlerini. Akan makyajından sonra iyice berbat haldesindir. Sen ağlarsın, o usul usul uzaklaşır. Ardına bakar mı? Bir kere yada bilemedin iki kere döner bakar. Ama yine de acımasızca gider. Gözyaşlarınla yalnız bırakır seni. O an acı dolu, hüzünlü bir Chopin çalar kulağında... Acını kat be kat büyütür bu. Zaten filmlerin en etkileyici yeri de fon müzikleri değil midir? Filmi kopartan, burnun da bir sızı olan, dolu dolu olan gözlerin bir anda boşalmasına sebep olan. Duyuyor musun müziğin sesini? Vedanın sesi bu. Son busesini kondurdu yanağıma ve bir güvercin gibi ellerimin arasından uçup gitti. Neden üzülen ben oluyorum ki? Neden ağlayan benim? Hani kimse dokunamazdı yüreğime. Kimse sızlatamazdı burnumu. Kimse düğümleyemezdi boğazımı. Sıkıştıramazdı kalbimi. Kendine verdiğin sözler.. Hepsi şimdi küçük bir not kağıdı gibi buruşturulup atıldı. Onlar sadece gittiler. Ama benden, beni sökerek gittiler. Bana kalansa, vedalar, son bakış, son öpüş, son ağlayış kaldı. Artık gözyaşı dahi dökemiyorum... Kalbim bir buza döndü adeta. Artık boş bakıyorum uzaklara. Gözbebeklerimde yarım kalmış hikayeler var artık. Geriye dönüp bakınca derler ya hep, geriye dönüp bakmak istemiyorum artık. Çünkü baktığım zaman; koskoca bir veda yığını var sadece... İşte bu bana kalan...
YORUMLAR
Paylaşmanız vesilesiyle yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...Konuyu işleme şekliniz ve tarzınız okumaya keyif katmakta. Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle... Saygıyla...