- 900 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DUA ATMOSFERİ HASRETİ
Malum bir işi halletmek üzere Ankara’ya gitmemiz icap etmişti. Zaruret hali gereği rutin işler sonrası nefes alma ihtiyacı duyduk. Bu bağlamda bizim için en güzel mola namaz serinliğinde kalbi ve bedeni rahatlatma seçeneğiydi.
Yıllanmış yılların başkentlik mirasını bağrında taşıyan kutlu şehir… Meydanlara sığmayan insanların hayat mecrasında gelgitlerinin bitmez resmidir Ankara. Velhasıl resmi işlerin sıkıcılığını üzerimizden bir an evvel atmak normal hayat modumuza dönmemiz gerekiyordu. Saatleri bulan çaresiz bekleyişimizi Hacı Bayramı Veli hazretlerinin camisinde ikindi namazımızı eda etmek üzere hareketlendik sıhhiye rampasından ötelere Ulus tarafına doğru.
Sağlı sollu çarşıların yolun kenarında uzanıp gittiği çadırlar eşliğinde kısa bir müddet yol aldık. İnsanların ekmek parası için nasıl emek sarf ettiğini canlı gözlerle görmek adına güzel bir şanstı adımıza. Kıvrımlı yolların sola dönüşünde ayaklar altındaki nefis Ankara manzarası ile karşı karşıya kaldık. Sağında Ankara kalesi solunda güzelliği dillere destan Ankara’nın harika ötesi neon ışıklı resim…
Namazımızı eda sonrası, çevrede şöyle bir tur atma ihtiyacı hissetmiştik yüreğimizde. Nitekim olacağı vâki midir ne bilemiyorum ve nasip diyerek geçiyorum. Güzel bir sahne ile karşılaştım.
Hacı Bayramı Veli camisinin hemen birinci kapsının yanında oturduğu taburesi üzerinden tatlı ve müşfik sesiyle sevimli bir ihtiyar kelimeleri sayılacak kadar yavaş bir o kadar da nasihat niteliğinde çevresinde toplanan millete hitap ediyordu. Oturduğu yerden ramazanın nasıl ihya edilmesi gerektiğini peygamber efendimiz üzerinden misaller getirerek anlatıyordu. Çevresinde halka çizen insanlar dakika geçtikçe nasıl da artıyordu ki sormayın!
Yaşının 60’lar seyrettiği bu nur yüzlü ihtiyar, tatlı sesiyle kalabalığı can damarından yakalama noktasında ustalığını konuşturuyordu. Bizim bir an önce namazı eda etmemiz sonra ise duruma göre hareket etmemiz gerekiyordu. Biraz dinledikten sonra bu mübarek ihtiyarı, evvela abdestimizi alıp ifa ettik vazifemizi. Sonra dışarıya tekrar o nur yüzlü ihtiyarı dinledik yirmi dakika civarı kadar. En sonunda dua buyurdu o mübarek ihtiyar Müslüman âlemi için yüreğinden damla damla sızarken bin bir içli niyaz gözleri de tutamıyordu elem niyaz sağanaklarını…
Sıra en sonunda dua isteme faslına gelmişti. Arkadaşım çekingen bir tavırla zaten dua etti diye çekimser bir tavır sergiledi. Baktım orada açık saçık ne kadar insan varsa hepsi kulak kesmiş öyle candan dinliyordu ki o mübarek nu yüzlü ihtiyarı. Ellerini öptükten sonra ben de ‘’hocam bizler öğrenciler olarak çok zor durumdayız. Bize bir dua buyuru musunuz dedim. Gözlerimin içine derinlemesine bakıp ( sanırım murâkabe yaptı kalbime ) dilinden rahmet deryasından esintiler döküldü cümleler ardı sıra sırlanarak…
Tarikat ehli bir mübarek ihtiyarın duasından nasiplenmek de varmış meğer kaderde. Üstelik de şu aklımın ucundan bile geçmeyen Ankara’da. Dua atmosferi renk, ırk, mizaç ve anlayışı farklılığını yabancı görmeyen kadim bir düstura sahipti. Doldurduk gönül heybemizi hayır dualarıyla döndük geldik memleketimize. Ya nasip diyerek!
Kalemdâr 04.07.2015 05:21:01
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.