- 1016 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İçindeki Yalnızlığı Kim İfşa Etti
" Ne bir cümle kadar kısa,
Ne bir sevda kadar uzun olmasa ömrün / gitme
Ölüm içindeki yalnızlığı ifşa etse de,
Sakın ben ölmeden ölme..
Kim bilir sen bu saatlerde içindeki yalnızlığın gırtlağında ölümü solurken, ben sana büyüyorum dua dua. Gözlerimde irinleşen Yusuf’un kuyularını kaparken ne olur gitme. Vazgeçme sakın cümlelerime nasır olmaktan. Gitme benden ben sana gitmeden..Sakın ölme düşlerime Elifi doğurmadan…Hadi yüreğimi bas yarana, berene. Sevdadan bütünlemeye kalmış bu yüreği serum yemiş kollarınaötr ..Ve bana sus harf harf.Sakın ben ölmeden ölme...ölme
Ne çabuk unuttun ?
Senden önceki kadavra hükmündeki gözlerimi ? Ne çabuk unuttun ? Saçlarımdan örüp bedenimin gölgesine kendimi hunharca astığım gecelerimi ? Kendi ellerimle gömdüğün bu yüreği seninle yeniden yeşerttim ben..Göğsü bozkır dikenlerine alışık bu beden senin gözyaşlarının tuzunda açtı tüm güllerini. Bir cümleye bile sığdırılamayan kanlı gömleğim senin gökyüzünde yıkandı sonra da senin gözlerinin renginde hayata gözlerini açtı…
Ne çabuk kuruttun ?
Sana sicim sicim akan gözyaşlarımı ? İmkansız olsa da tek seninle ellerimle aldığım Elifimin çığlıklarını ? Sus ve ağla…Ayak dibine düşsün gözyaşların..Kızarsın gözbebeklerin…Gitme diyorum sana…Gitme…Ölüm göz kırpsa da sana, sakın verme ellerini an’lık depremlere..
Unutma ey hayat / unutma ey gül-ü râna,
Döşeğine kadar uzasan da elleri ölümün,
Sakın verme ellerini…
Unutma yar,
Seni yaşamak, ekmeği iki bölüp bereketini kokmak gibi bir şey..
Seni özlemek, suyu avuçlarında bekletmek gibi tarifsiz..
Ve seni sevmek, hayatı şah damarlarında “ sen diye “ hissedibilmek…
Utan-mı- yorum..
Yırtıyorum dudağımdaki tüm alfabeyi..
Haykırıyorum cümle cümle…
Ben ölmeden ölme.
Ölme….
Ölme diyorum çünki…
Sadece sen nefes aldığı için bildiğim,
Sadece sen varsın diye merak ettiğim bir zamanın en özleminde özlenmektesin. Kaç gün, kaç asır oldu gözlerinin kirpiğinde ıslanmayalı ? Kaç saat oldu sesinin yokluğunda uyanmayalı ? Sus ve tek bir kelime etme..Kirpiğimin en ince yerinde özlenmektesin..Hadi durma, eteklerindeki güneşi toprağa gelin edip çök yüreğimin gökkuşağına. Saçlarını çöz ve bırak kollarını omuzlarımın rüzgarlı tepelerine..Yaslan mutluluk sıradağlarıma..Ve giyin üzerine beni..Hiç çıkarma..Çünki ben hep seninim…
Kısıyorum radyomun sesini..
Yüreğime kaydettiğim senli nağmelerini dinliyorum.
Dinledikçe sen oluyorum..
Sen oldukça büyüyorum…
Ve ben büyürken sende,
Sakın gitme benden…
Gitme…
Gitme diyorum çünki;
Sadece sen söylediğin için ezberlediğim,
Sadece senin varlığın var diye içine girdiğim bir şarkının içinde beklenmektesin. Ne çabuk unuttun bendeki seni ? Yüreğimde kapladığın yerin ne kadar büyük olduğunu ? Sus demeyeceğim bu sefer. Ben’le başlayıp sen’le biten bir cümle kur dudağının sevda kokan pınarlarından..Biz ki; hiddetlenerek tutulduğumuz, hissederek soluduğumuz ve özleyerek umut bulduğumuz yolun son iki yolcusuyuz. Aldırma gelecek trende bize yerin olmayışına..Biz ki; omurgalarımızın gölgesine birbirlerimin yüreğine sığdıracak kadar büyük cümleyiz sevda lugatinde..Bırak hiçbir masal kabul etmesin Elif’imizin beyaz duvağından düşen rengarenk balonları..Bırak hiçbir dağ yol vermesin söz verdiğimiz yarınlara. Tek bir cümleye sığdırılamasa da adlarımız, biz tek bir sevdayız dudak paylarımızda..
Ey özlemini özlediğim en büyük özlemim;
Hafızanı yokla ve dinle..
Biz ki, bu yola “ çatısı olmayan düşten “ koyulduk..
Senin cebinde bir miktar umut,
Benim cebimde bir avuç nefes…
Bir dirhem sevgiydi aradığımız..
Şimdi aynı yürekte nefes almakta isek,
Aynı yolda umuda büyümekte isek,
Ve aynı kıyıda Elif’e yürümekte isek…
Hadi durma öl,
Beni ölmemelere bırakarak…
Hadi durma git..
Beni bensizliğe satarak…
Ne olur ölme sevdam…Ölme…
Öleceksen az bekle…
Bende geliyorum…
Satırlar bize sırtını dönse de,
Bari ölüm tek şahidimiz olsun.
- Sana en büyük duam; aldığım nefestir -
08 / 07 / 2008
İsmail Sarıgene