Ramazan Perdesi...
Dün son sahurdu, bu akşam da son iftar olacak nasipse. Ramazanı hakkıyla bitiriyor olmanın verdiği o manevi huzurla kalktım yatağımdan. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra, kokusuna bağışıklık kazandığım odamın camını açtım. Temiz havayı nüfus ederken birşey dikkatimi çekti: Mahalle konağının yanında oturan, büyük bir keyifle kahvaltı yapan yaklaşık on kişilik bir grup. Ramazanın son gününde bu kahvaltıyı yapan grubun ritüeli tüm halka açıktı üstelik. Öyle ki pencerelerini açan tüm mahalleleliler bu görsel şöleni görebilirlerdi. Göremeyenler de üzülmezdi; gülme ve oynaşma sesleri bu görselliği aratmazdı.
Ramazanın bu son sabahında ücretsiz olan gösteri şöleni tüm mahalleli tarafından izleniyor olmalıydı. Çünkü bir dizinin son bölümünün ters köşe yapması gibi ilgi çekmiş ya da bir kalecinin son dakikada basit bir hata yapması ve gol yemesi gibi şaşırtmış olmalıydı.
Şaşkınlık ya da ilgi dakikalar sonra kendini hiçliğe bırakmış olmalıydı; Mahalleli pencereyi kapattı, perdeyi çekti. Sanıyorum hepsi ellerine kumandayı akıp 11 haberlerini izlemeye koyuldular...
Grup ise yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı: Reçelin dibi sıyrılıyor, ekmekler poşete dolduruluyor, sofra bezi silkelenmek için müsait bir yer arıyordu. Kısaca görsel ve işitsel şölen bitiyordu...
Ramazanın 30 günü; çarşı pazar gezen eski muhteremler bilir; yemek yenilen yerlerin camekanına perdeler çekilirdi. Bilirlerdi ki o perdeler özgürlüğe ket vuran bir sınır değil, özgürlüğün ölçülü olduğunu gösteren saygı belirtisiydi.
Bugün mü? Şimdi mi?
Mahalleli çekiyordu perdeleri...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.