- 1245 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ONDAN SONRA
Annesi, Afacan’ın odasına gelir. Afacan ders çalışmaktadır. Afacana, "ne çalışıyorsun?" diye sorar.
"Türkçeden zaman anneciğim."
"Peki söyle bakiim! Ben güzeldim, dersem, bu geçmiş zaman olur, değil mi?"
"Evet, anneciğim."
"Pekiyi, ben güzelim, dersem ne olur?"
Afacan hazır cevaptır:
"Büyük bir yalan olur anneciğim."ONDAN SONRA;
Türkçeyi pek çok yabancı kökenli sözcük içerdiğini söyleyerek küçümsemeye çalışanlarla, TDK’nun türettiği yeni sözcüklerin uydurma, anlaşılmaz ve komik olduğunu ileri sürenlerin, aynı “at gözlüğünü” aksesuar olarak kullanan kişiler olduğunun farkındayım. Onları pek suçlamıyorum, çünkü asıl suçlu Türkçenin yukarıdaki karışıklığı ihtiva etmediğini ortaya çıkartacak bir "araştırma" yayınlamamış olan TDK’dur. Vardır öyle bir araştırma, demesin kimse; ben araştırdım, yok! Gerçi öyle bir araştırma yapılıp yayınlansa kaç kişi okur ki? Eskiden, TDK yayınlarının satıldığı kitap evleri vardı. Bürokratik zihniyetlerle lise öğrencilerine Türkçe Sözlük satmaktan başka bir şey satamaz hale getirildikleri için teker teker kapatıldılar; şimdi arayıp bul, bulabilirsen TDK yayınlarını...
ONDAN SONRA;
Zat-ı muhterem kocaman bir "Edebiyat Öğretmeni" olmuş; diyor ki, "Dili kurumlar değil, halk yapar, çünkü kurumların yaptıkları şimdiki TDK’nin uydurduğu sözcükler gibi halk tarafından benimsenmeyebilir ve atıl kalırlar." Yenilik düşmanlarının ileri sürdüğü bir savdır bu. Kendilerinin, değişen dünyaya ayak uyduramadıklarını gizlemek için kullanırlar. Onlara, TDK tarafından üretilen ve halkın benimseyerek kullandığı binlerce sözcük sayabilirim. TDK, ileri sürdüğü yeni sözcükler uydurma değildir; DİVAN-I LÜGAT-İT TÜRK, KUTATGU BİLİK gibi eski Türk kaynaklarına ve halk arasında yaygın olan kullanılışlara dayanması açısından dilimizin yapısına uygundurlar ve Türkçenin ad yapma eklerinden yararlanılarak ortaya konulmuşlardır. Bu "edebiyat öğretmeni" mize söylenecek bir şey daha var: DİLİ HALK YAPMAZ, bu konuda da yanılıyorsun! Sanki Halk Zihni adında bir zihin varmış da, bilimsel sözcüklere/ teknik sözcüklere ihtiyaç duyarmış gibi... Halk sınırlı bir konuşma dili ile idare eder, bilmiyor musun? Teknik/bilimsel sözcükler üretmek için neden uğraşsın ki! Değil mi ama?...ONDAN SONRA;
Yılımızın altı ayını Ayvalık’ta geçiren bir aileyiz. Aklımız sıra, altı ay boyunca tatilin rehavetiyle Türkiye’nin meselelerine kulak tıkayıp huzur bulacağız. Mümkün mü? Biz tatilde olsak da meseleler faal; bu faaliyetlerini okuduğumuz gazetelerden olsun, seyrettiğimiz televizyonlardan olsun, gözümüzün içine içine sokuyorlar. Mecburi olarak ilgisiz kalamıyoruz. Daha doğrusu, ben kendim kalamıyorum, çünkü eşim bunu başarabiliyor; tabii ki, televizyondan ve gazetelerden uzak durarak... Kendisine ait çalışma odasında televizyon yok ve gazete okumuyor. Ben bir şeyler konuşmak istersem, konuyu hemen değiştirip şövalesinde takılı tuvalde boyamakta olduğu resme, ya da okumakta olduğu kitaba getiriveriyor. Akıllı adam!
Dün gece de aynı şekilde siyasi gelişmelerden laf açtığımda, daha ikinci cümlemi kurarken lafı elinde tuttuğu kitaba çekiverdi. Kitap "Köroğlu" adını taşıyan bir romandı. Köroğlu hakkında çok şey okumuştum ve hatta onunla ilgili olarak çekilen filmleri de seyretmiştim. Bunca alakama karşın Köroğlu’nun şiirlerinde kullandığı dili hiç yorumlamamıştım. Eşimin siyaset konuşma isteğimi kırıp Köroğlu’ndan bahsederken, onun kullandığı Türkçeden bahsedişi ilgimi çekti.
" Köroğlu, sadece bir destan değildir. Köroğlu, Halk Edebiyatının Türkçe akmaya sevdalı ırmağıdır. Türkçe, Dede Korkutlarla, Yunus Emrelerle, Köroğlularla, Hatayilerle, Dadaloğlularla, Karacaoğlanlarla, Keloğlanlarla dilden dile akarak bugünlere geldi. Senin ve meslektaşın olan tüm öğretmenlerin belki de en önemli görevi, bu destanları öğrencilerine aktarmak, okutmak ve sevdirmek olmalıdır bence...Türkçeyle sevişmekten daha büyük bir zevk olamaz. Bu zevki tadan herkes Türkçeden asla vaz geçemez. Köroğlu’ nu, Dede Korkut’u, Yunus Emre’yi, Dadaloğlu’nu, Karacaoğlan’ı bir kez okuyan, Türkçeye karasevdalı olur."
Ben de ısrarla siyasetten de konuşup, içimdekileri onunla paylaşmak isteyerek, "Türk Milletini aşağılamak, küçültmek, hatta yok etmek isteyen insan çabaları aramızda dolaşan vatan hainleri arasında çok yaygınlaştı," diyecek oldum.
Eşim, Köroğlu okuyor ya, bu lafımı da illa ki Köroğlu’ndan bahsederek cevapladı. "O hainlerin kavrayamadığı, bu milletin yüreğinin pompaladığı Köroğlu kanıdır. Bu millet, yüreklerindeki o Köroğlu ile Bolu Beylerine karşı öyle bir ayaklanır ki, yok olan Türk Milleti değil, o hainler olur."ONDAN SONRA;
Laf hazır Köroğlu’ndan açılmışken, bilgisayardan da bahsetmeden olmaz.
"Ne alaka?" demeyin.
"Bilgisayar icad oldu, mertlik bozuldu!" lafı Köroğlu’nun meşhur lafı değil midir? Adam ta on altıncı yüzyıldan bu güne atıfta bulunmuş işte! Zira, internet insanların kolayca iletişim kurabildikleri bir araç olmağa başladıktan sonra, ipin ucunu da kaçırmanın kolay yolu oldu.
Çok yakın zaman önce, bu yüzden eşimi neredeyse terk edecektim. Neden mi? Anlatayım.
Akçay’daki torunlarımızı görmeye gittiğimizde bilgisayardan iki gün uzak kalmıştık.Gezmekten dönünce bilgisayarımı açtım. Aman Allah’ım, Facebookta arkadaşım olan beş yüz küsur kişiden birden mesaj yağmış sayfama. Bayram değil, seyran değil, bu kadar mesaj niye, diyerek okumaya başladığımda, yazılanlar hep benzer şeye dairdi. "Böyle bir iğrençliği hiç yakıştıramadık!" diyenlerden tutun da, "arkası var mı?" diyenlere kadar çeşit çeşit mesaj. Sayfamı açıp da incelemeye başladığımda karşıma tıpkı mesaj yazanların söylediği o korkunç görüntüler çıkıverdi!... Paylaşan isme baktım: hepsini paylaşan Kemal Paracıkoğlu... Eşim, çok iğrenç fotoğraflar ve videolar paylaşmıştı. Evet, evet! Yanlış okumadınız. Edebiyat Defterinden tanıdığınız eşim Kemal Paracıkoğlu, hiç olmayacak kadar çirkin porno görüntüler paylaşmıştı.
O anda attığım çığlığı tüm Sarımsaklı duymuştur: "KEMAAALLL!!!..."
İçerden, "Efendim karıcığım?" diye seslenince de ikinci çığlığım yükseldi..
"ÇABUK BURAYA GEL!"
Koşarak geldi. "Ne var? Ne oldu?"
"Ebenin körü oldu! Bunlar ne ulan!"
Gösterdiğim sayfaya göz gezdirdikçe kıpkırmızı kesildi. "Valla, billa benim bir ilgim yok bunlarla karıcığım!"
"Karıcığıymış! Paylaşan adı Kemal Paracıkoğlu diye yazıyor burada, bak! Sapık herif!"
Koşup gitti, kendi lop topunu alıp geldi. Açtı. Aynı pornografi onun bilgisayarında da var. Ve, onun mesaj kutusunda da yüzlerce mesaj. Hem de benimkiler kadar nazikçe de değil. Hele bir Sivaslı şair vardı ki, terbiyesiz adam, "ulan pezevenk, utanmadın mı o resimleri şiir sitesinde paylaşmaya..." diye öyle bir saymış ki, eşimin o anki öfkesini görmeliydiniz...
Eşim, hemen bir mesaj paylaşarak, "adım kullanılarak paylaşılan pornolar bir virüsün sapıklığı olup, valla billa ben sapık değilim... Virüsü silebilmem için lütfen yardım..." diye yazınca ben de anladım bu virüs olayını. Edebiyat Defterinden arkadaşı olan sayın "YAŞANMAMIŞ AŞKLARIN ŞAİRİ- VECDİ MURAT SOYDAN" devreye girip de yardımcı olunca, virüsü sildiler de, ben de boşanmaktan vaz geçtim, ama yine de ceza olsun diye, onu mesaj kutumdaki beş yüz kişiye tek tek cevap vermekle görevlendirdim.ONDAN SONRA,
Bu vesileyle sizlere bilgisayarınıza bulaştığı taktirde bu virüslerden kurtulma yöntemini de paylaşayım. Yararlı olabilirim belki:
• Facebook Profilinden izin verdiğiniz zararlı uygulamaları silerek Facebook virüslerini temizleme:
1- Facebook’ta profil resminizin köşesindeki oka tıklayarak hesap ayarları seçeneğine giriniz.
2- Solda bulunan uygulamalar kısmına tıklayınız.
3- Sizi rahatsız eden tanımadığınız uygulamayı X işaretiyle silin.
• Sistemdeki virüslü dosyaları silerek Facebook virüslerini temizleme:
Eğer bilgisayar kullanımınız ortalamanın üstündeyse sisteminize bulaşan Facebook virüslerini kendiniz de temizleyebilirsiniz. Uygulamanız gereken genel yöntemleri şöyle:
1- Görev yöneticisini açınız.
a) Windows 8 kullanıcıları için Ctrl + Shift + Esc tuşuna basıp açılan pencerede “Diğer ayrıntılar” butonuna tıklayınız.
b) Windows 7 ve Vista kullanıcıları Ctrl + Shift + Delete tuşuna basıp açılan pencerede “işlemler” bölümüne tıklayınız.
2- Aşağıdaki uygulamaları görev yöneticisinin “işlemler” bölümünden kapatınız
fbtre6.exe – mstre6.exe
3– Aşağıdaki registry kayıtlarını siliniz.
HKEY_LOCAL_MACHINESOFTWAREMicrosoftWindowsCurr ent VersionRun”systray” = “c:windowsmstre6.exe”
HKEY_LOCAL_MACHINESOFTWAREMicrosoftWindowsCurr ent VersionRun”systray” = “C:Windowsfbtre6.exe”
HKEY_CURRENT_USERAppEventsSchemesAppsExplorer Navigating
4 – Aşağıdaki dosyaları siliniz.
C:Windowsfbtre6.exe C:Windowsfmark2.dat
Ondan sonra, okumadığınız yazılarımda buluşmayı sürdürmek üzere...
Nurten Paracıkoğlu, Sarımsaklı
YORUMLAR
Kıymetli Nurten hocam
Her İkinizde olağan üstü güzel insanlarsınız. Müthiş anlatımınızdan esinlenerek, bir ‘an Kemal hocama seslendiğiniz o anı gözümün önünde canlandırdım da kemal abimin o anki hali falan çok şeker bir durum oldu.
Hocam; Şu Türkçenin doğru kullanılması ile daha da kapsamlı bir yazı veya yazı dizisini kaleme alıp işlerseniz çok isabetli olup önemli bir ihtiyaca cevap verir gibi geliyor bana ne dersiniz? Yoksa sevgili Can Maybull benim kulağımı ısıracak. Ben onun burnunu şişireceğim. Bir diğeri Canın bacağını dişlerken ötekisi de diğerinin saçını çekecek, bu sefer öbürü dâhil olup karışacak olaya vesaire alt alta üst üste derken işler içinden çıkılmaz bir hal alacak kısacası bu işin tek çaresi herkesin üzerinde düşünüp bilgileneceği sizin kaleme alacağınız bir yazı olur.Aksi halde dediğim gibi Nurten hocaaam kooşşş yetiişşş durmu olacak.
Ömrünüze bereket kaleminize sağlık
Saygı sevgi selamlarımla
ONDAN SONRA
Yazıda çok güzel, bilgilendik zevkle okuduk. Ama beni en çok sevindiren, mutlu eden, heyecanlandıran
ne mi sevgili kardeşim?
Sizin Kemal kardeşimin eşi olmanız, Kemal kardeşiminde sizin eşiniz olması...
Güzelliğe bak...
O evdeki sohbetin tadına bak...
Karı koca ikisi de yazar şansa bak...
Selam ve Saygılarımla...
ONDAN SONRA
Oldukça iyi..... demişti bir zamanlar hocam bana....Bende ohhh be...yırttık dedim. Lakin sınav sonucunu görünce
-Hocam bu ne demek oluyor ? Hani oldukça iyi demiştiniz...Yani mükemmel, yani harika !
Hocam bir anda kükredi... Ulan oldukça dedim oldukça !
Evet oldukça ! Yani iyi değil, iyiye yakın, kötü değil ama iyi de değil... İşte böyle Türkçe bilgimiz.
Bu arada porno hikayesini daha önce biliyoruz...Deşifre olmuş bir adam, sonra mahkeme tarafından beraat ettirildi. Hala bir şüphe varsa en yakın zamanda mahkemeye başvurmak lazım...İpin ucunu kaçırmamak lazım...
İki güzel insana kocaman sevgiler...