- 844 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Belkıs-ZEUGMA...(2)
Birecik Barajının suları hızla yükselmeye başlamıştır.Spielberg görsel efktlerinden yararlanılarak,olay daha bir heyecan verici olmalıdır.Çünkü burada asıl tema hızla su tutulmaya başlayan baraj suları altında kalacak olan tarihi eserlerdir.Amerika’lı ve dostları bir hayli huzursuzlanmaya başlamıştır.Bu huzursuzluk genç kızımızın da gözünden kaçmamıştır.Aralarında geçen konuşmalarda,bu durum alenen gözükmektedir.Arkeologlar bir an önce,yer mozaiklerini kurtarma telaşındadırlar.Amerika’lının ayakları altında dolaşmasından hoşlanmamaktadırlar.Bir de yaygın olan söylenti yüzünden herkes çok gergindir.Türkiye’de ki tarihi eserlerin hepsinden daha üstün olan bir bronz heykelin buralarda bir yerde olduğu bilinmektedir.Kazıda çalışan köylüler de hergece köy kahvehanesinde bu heykelin dedikosunu yapmaktadırlar.
Sinirler gergin,zamana karşı bir yarış ve zaman zaman 40-50 dereceyi bulan aşırı sıcak,ortamı fevkalade germiştir.Öğlen sıcaklarında verilen molalarda,kızımız elinde ki verilerle tam olarak sarayın yerini tesbit etmiştir.Ama kendisi de biliyordu ki,kimsenin olmadığı bir zamanda,bu saraydan sözü edilen bir heykelin çıkması demek,yabancı ajanlar ya da,hazine avcıları tarafından öldürülmesi demek,olduğunu anlamıştı.O yüzden devamlı Amerika’lıyla birlikte dolaşıyor ve elinde malasıyla toprakları didiklemeye devam ediyordu.
İndiana Jones filmlerinde ki,gibi böyle bir gezinti esnasında,altlarında ki toprak çöker ve ikisi de birden sarayın salonunda açılan delikten aşağı düşerler.Ortalık toz dumandır.Amerikalı uyanık,ceptelefonunun aynı zamanda,elfeneri olduğunu anımsar ve çalıştırır.İşte gerçek manzara!Önlerinde yerde yatan bir metal heykel,ama ne heykel insan boyunda ve yaklaşık 1.50 cm boyunda,sırt üstü yerde yatıyor.Etraf,amphoralar ve testi kırıkları ile doluydu.
İlk şaşkınlıkları geçtikten sonra,birbirlerine bakarlar ve ayağa kalkarlar.Böyle bir heykel Dünya da çok nadir bulunan cinsten bir şeydir.Kızımız çığlık atmak üzereyken Amerika’lı ağzını kapatır ve susmasını işaret eder.Çünkü tüm Dünya Hazine avcılarının Türkiye ayakları yakınlarında idi ve böyle bir heykel için,üçüncü Dünya savaşı bile çıkartırlardı.
Amerika’lı olaya vakıf olduğundan hemen bu heykeli burdan uzaklaştırmalıydı.Başları belaya girmeden bu heykeli Kolleksiyonerlerine ulaştırmalıydı.Önünde engel gibi duran,kızımızı da bu işten uzaklaştırmalıydı.Olayın vehametini anlamayan kızımızın ensesinde ki bayılma noktasına yaptığı küçük bir darbe ile O’nu bayıltır.Cep telefonuyla yerli işbirlikçilerini çağırır.Kazı alanında çalışıyor gibi görünenlerden bir kısmı aslında Amerika’lı tarafından yerleştirilmiş hazine avcılarıydı.Herkes öğle molasında uyurken O’nlar patrondan gelecek haberi bekliyorlardı.Deliğin başında beliren yardımcılara önce kızı uzattı,O’nu çok çabuk bir şekilde çadırına götürmelerini ve uyur gibi bırakmalarını istedi.Bu arada yükselen baraj suları çok az zamanlarının kaldığını gösterir gibi arada olaya heyecan katmalıydı.
Sıra heykele geldiğinde,çok ğır olan bu heykeli çıkarmak için ip sallamalarını söyler Amerikalı.Binlerce yıldır güneş ışığına hasret kalan bu heykel,aniden yeryüzüne çıkarıldığında,kimyasal reaksiyona uğrayacağından,kazı alanında ki,mozaikleri örten özel alaşımlı örtülerle iyice sarılan bu heykel,sarkıtılan ip sayesinde yukarıya çıkartılır ve gizlice Amerika’lının çadırına götürülür.Kazı alanında ki görevlilere, güvenliğe çaktırmadan bu heykel bu alandan nasıl çıkarılacaktı!Amerika’lı ve yardımcıları bunun telaşına düşmüşlerdi.
Amerika’lı yine şeytani kafasını kullanır ve Kızımızı Güneş çarptığı için hastahaneye kaldırmak için ambulans çağırtır
.Bu sık sık olduğu için kimse yadırgamaz!Daha önceden tertibatını almış olan şehirdeki yardımcıları,Sahte bir Ambulansla kazı bölgesine gelirler.Tabii sedyeye kızımızın yerine üzeri örtülü heykeli bindirirler.Amerikalı da yanında refakatçi olarak ambülansla olay yerinden uzaklaşırlar.Ama unuttukları bir şey vardır.Olayın heyecanından kızımızı unutmuşlardır.Bayılttıkları kızımız kendine geldiğinde,hemen kazı alanına koşar ve heykelin ve Amerika’lının orda olmadıklarını görür.Kazı da görevli arkeolog arkadaşlarından biri,ne kadar çabuk iyileştiğini ve geri döndüğünü söyleyince,kızımız olayın vehametini anlamakta gecikmez.
Kızımız cep telefonuyla,babasının arkadaşı Komiser Ahmet abisini arar.Olayı anlatır.Komiser de derhal,Kaçakçılık dairesini ve Jandarmayı haberdar eder..Jandarma tüm yolları tutar.Polis helikopteri de,Otoyola giren tüm araçları izlemeye başlar.
Uyanık Amerika’lı herkesin Abulans peşine düşeceğini bildiği için,Nizip İlçesine yakın biryerde Heykeli bir cenaze arabasına tabutun içine yerleştirir.Tüm Emniyet ve Jandarma kaçak ambulansı ararken,O’nlar heykeli Tabut içinde,gözyaşlarıyla birlikte Mersin’e doğru götürmeye ve oradan da hazır bekleyen kuru yük gemisiyle,İtalya’ya kaçırmaya çalışıyorlardı.
Ama atladıkları başka bir konu da,cep telefonlarından alınan sinyaldi.Uyanık Amerika’lının kullandığı cep telefonu,Kriptondu,dinlenebilmesi olanaksız olanlardandı.Ama yaymış olduğu sinyallerin kapalı tutulması halinde bile uydudan takip edilebildiğini atlamıştı.Önceden gemide tertibatını alan Kaçakçılık Dairesi memurları Heykelin gemiye bindirilmesine kadar olaya müdahale etmemişler ve tüm personel gemiye bindikten sonra,gemi hareket etmeye başladığında,Kamarasında uzanmış ve olayın keyfini çıkarmaya çalışan Amerikalı’dan başlayarak tüm yerli işbirlikçilerini suç üstü yakalarlar.
Tam bir drama sahnesi olan,Amerika’lının elleri kelepçeli gemiden indirişinde,özel bir arabayla oraya getirilen Arkeolog kızımızın birbirlerine bakışları ve Kızımızın "Seni herkesten çok sevdim,ama Ülkemi ve değerlerimizi herşeyten çok seviyorum." sözüyle hıçkırıklar sel olur.
Gurur ve gözyaşı Türk Milletinin en çok sevdiği öğeler.Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.......M.Kemal ATATÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.