Hüzünlü Park
Bugün park bir başka güzeldi: Çocuklar daha neşeli, anneler daha merhametliydi... Salıncak da kaydırak da farklıydı bugün. Daha içtendi sanki. Hep yalnızlıktan şikayet eden ağaçlar da çoşkudan nasibini almış; sohbet eden yüreklere şarkı söylüyordu. Gökler de minik yüreklerin bağırışlarıyla yankılanıyordu. Hava, su, güneş çocuklar için seferber olmuş, kırılgan yürekleri neşe ile doldurmaya çalışıyordu.
Salıncak; en neşelisiydi. Ona oturan yürekler göklerle dans ediyordu. Lakin topu topu iki salıncak vardı. Yirmi yüreği heyecanlandıran iki salıncak! Ah bekleyiş ne zor olacaktı. Yıllardır sevdiğini görmeyen birinin, sevdiğini beklemesi gibiydi bu. Peki ya ayrılık? O daha da zordu. Salıncaktan kaldırılan çocuğun "biraz daha" nidaları, sevdiğinden ayrılan aşığın ikna yalvarışları gibiydi.
Salıncak ile neşe okyanusunda kaybolan yürekler, acı bir ses ile irkildi. Ağaçların gölgesinde çekirdeklerini çitleyen anneler hemen sesin olduğu yöne baktı. Sohbet bitti, çitleme kesildi. Telaşlı gözlerden sadece biri fırladı yerinden...
Göklerde yankılanan melodi değildi artık. Hüzün dolu bir anne sesiydi: "Yavrummm!" Yavrusunu kucağına almış, hıçkıra hıçkıra ağlayan bir annenin sesi. Oluk oluk akan kan ile annenin gözyaşı birbirine karışmıştı. Şükürler olsun bunu gören diğer anneler de şaşkınlık uykusundan uyanmıştı.
Ambulansı beklerken kalabalık artıyordu. Merak mıydı, merhamet miydi bu kalabalığın sebebi? Ne için koşuşturuyordu bu insanlar? Olup biteni daha net görebilme arzusu ile nefislerini mi okşayacaklardı? Yoksa yardım edebilme arzusu ile nefislerine düşman mı kesileceklerdi? Bilinmez. Bilinen tek şey vardı; kalabalık artıyordu, lakin umutlar azalıyordu...
YORUMLAR
Mkite
Demek istediğim ve bu yazıda vermek istediğim mesaj bir insanlık suçu yapıldığında ve biz buna tanık olduğumuzda ne hissettiğimize dönüp bakmamız...
Yaptığınız yorum / eleştiri için çok teşekkür ederim...