- 1076 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
ONDAN SONRA,
"İyi /kötü, dost/düşman…
Zıtlıklarla dolu sığ bir yaşam..."
Yaşam, sığ ilişkilerden ibaret,
Her şey oluyor ve bitiyor.
Hiçbir olayı derinlemesine yaşamak mümkün değil.ONDAN SONRA;
Kel, topal ve kör olan üç kişinin, birbirlerinin noksanlıklarını tamamlamaya gayret ettikleri bir dostlukları varmış.Bu üç dost, yağmurlu bir günde yolda yürüyorlarken, yakınlarından geçen bir araba üstlerine su sıçratmış.
Kel, buna çok öfkelenmiş. "Saçımın şeklini bozdu! Yakalarım ben onu!" diye söylenirken, Topal, ona hemen müdahale etmiş:
"Sen zahmet etme, ben senden daaha hızlı koşar, yakalarım onu!"
Kör, "Yorulmanıza gerek yok," diyerek araya girmiş. "Ben arabanın plakasını aldım."
İşte böyle! Arkadaşlık, zor zamanlar için bir ihtiyaçtır.ONDAN SONRA;
Bazı insanlar vardır, arkadaşlıkları on para etmez. Bunların bildikleri tek şey her şeye kötü gözle bakmak ve eleştirmektir. Onların bacakları insan bedeni taşımaz; içi tıka basa öfke, kin ve kıskançlık dolu bir çuval taşır.Bize yakın olmak için iyi insan rolü oynamaya uygun bir kabiliyetleri vardır. Bu insanlarla geçirilen vakit hayatımıza konulmuş ambargodur ve ambargoyu kaldırmak şartın şartıdır; hayatımızı ancak o zaman olumlu bir şekilde sürdürebilir ve mutluluğumuzu bulabiliriz. Bu, mutlu olmaya kararlılığımızın göstergesidir ve bu kararlılık hayatımızda ne kadar yer bulabiliyorsa, o kadar sıkıntısız yaşarız.
Ve sizler hangisini tercih ediyorsunuz?
Birisi size, birlikte olmanızı ve istemediğiniz şeyleri yaşamanız için sesleniyor! Duyuyor musunuz?
Tabii ki, hayır; onu duymak zorunda değilsiniz!
Bu defa da, öfke, kıskançlık ve düşmanlıkla dolu bu kişi size yaklaşarak, "benimle arkadaş olmalısın!" diye baskı yapıyor. "Kabul et, haydi!"
Elbette ki, kabul ederseniz, hayatınız hüzünlü bir şarkıya dönüşecektir. En iyisi hüzünlü şarkılardan uzak durmanızdır.
Kabul etmek istemediğinizi dillendirince, o kötü arkadaşların bu defa da sorgulamaları başlayacaktır. "Neden?"
Sizin cevabınız çok net olmalıdır: "Sen bana çok yanlış yapıyorsun. Benim huzurum ve mutluluğum adına, hayatıma hiçbir katkın yok senin. Üzgünüm, ama senden uzaklaşmak, benim tercihim. Senin içinde yaşattığın kin, bitmez; çünkü kin, yeni kinleri doğurur. Ben de muhtemelen bir çok hata bulacaksındır! Ama ben hatalı olmak istiyorum, çünkü kendimi o zaman mükemmel hissediyorum. Ben, dünyaya gelmiş olmanın şansını değerlendirerek, mutlu bir insan olarak hayatın tadını çıkartmalıyım.Bu senin yanında asla mümkün olmaz!"
Her zaman seçmek için bir seçenek var! Seçim sizin... Mutlu yaşamanız için, gereğini sadece siz yapabilirsiniz. Unutmayınız ki, ışık sadece karanlık yerlerde gereklidir.ONDAN SONRA;
Güvenilecek insanları seçme sınavı en kötü gününde yapıldı.
Sırtını dönüp gidenler, sırtından vuranlar, v.b. sınavı geçemediler.
Karınca kararınca, gücü yettiğince destek verenlere değer vermek gerekir. İllaki, sadece, değer vermek gerekir. Daha fazla bir şeyler vermeye kalkışırsan, ne olur, ne olmaz, belki de şımarıverirler!
Düşmanın bellediklerini göz altına alırsın, daima karşı koymaya hazır olursun; amma ve lakin bir bakmışsın dostun bildiğinden bir madik yiyivermişsin. Onun için kötü gün dostu bile sınırsız değildir dostlukta...
İçinde bulunduğun toplumdaki insanların tamamı potansiyel bir düşman ya da dost. Hiç kimseye güvenemezsin ya da peşin bir hükümle güvensizlik besleyemezsin.
İyilik ve kötülük öylesine iç içe bulunmakta ki, yaşam güvencen bu ikilem içersinde belirlenmekte; tüm yaşamsal fonksiyonlarını ‘acabalar’ şekillendirmekte…
Vahşi doğadaki varlıkların canlarıyla ödediği bedel insan toplumlarında daha hafif ama çok çeşitli zararlarla ödenebilmekte. İnsanların vahşi yönü bu…
Bu gözlemlere harcanan enerji ve gözlemler üzerine bir yaşamın inşaası, yaşamın değerini küçültmekte. Yaşama ilişkin ilişkiler yumağı böylesine tedirginlikler içerirken, hayat sağlanan faydalarla, ya da çekilen zararlarla akıp geçiyor. Korumalı, her türlü tedbiri alınmış, küçücük, sığ ilişkilerden, belki riskli, ama hayatı dolduracak büyük meşgalelere zaman kalmıyor.ONDAN SONRA;
Babayaniyim, yok düşmanlığım kimseye,
Sevmesem de saygı gösteririm herkese
Saygı da sevgi de düzenin gereğidir
İnançlıyım, değer veririm her şeye…”
“İyi günümde dost görünene güvenmem
Dostum yok diye herkesi düşman bilirim
Mesafeli dururum, gözüne görünmem
Kötü günümde dostluğa değer veririm.”
“Dostun çok olursa düşmanın da çok olur
Düşman bellediklerin hep karşında durur
Hiç ummadığın dostun da sırtından vurur
Kötü günümde dostluğa değer veririm...”ONDAN SONRA;
Aynı sınıfın insanlarıydık. Yapayalnız. Sırama oturmuş, nereye yollamıştım aklımı, hatırlamıyorum; dalgındım.
Kim olduğunu anlayamayayım diye, görmeyeyim diye daha en başından en sonunu, usulca arkamdan sokulup, gözlerimi kapatmıştın.
Hep beraberdik aynı yollarda. Tenha buluşmalarımızdan kopamadıkça, aynı dersleri kaçırdık. Kandırarak birbirimizi aynı sloganları atmak için, aynı dersleri kırdık.
Uzun cümleli vaadlerini çoğalttıkça sen, ben hayallerimi çoğalttım.
Aynı karabasanı gördük, uyandık…
En başında uyanıp şimdiki bu eşsiz yalnızlık senfonisinin ilk parçalarının yapa boza nasıl bitirilmeye başlandığını ta o zamanlar görmeliydim.
Uzun tümcelerde boğuluyorum!
Kelime kelime çoğalttıkça vaadlerini yitiriyorum inançlarımı,
içine düştüğüm çukurdan çıkamamaktan sıkıldım,
Konuştukça anlatamadığım her şeyden,iki yüzlü hayatlardan, riya dolu sohbetlerden,kötü olmamak adına hataları göre göre susmaktan,hep susmaktan, sustukça üzerime gelinmesinden bıktım.
Birilerinin baskılarıyla her gün biraz daha yozlaşmaktan,özgün bir yaşam kurup da özgürce yaşayamamaktan; aynı yüzlerin, aynı yalanlarla, sürdürdükleri yalan rolleri izlemekten,eskileri düşünmekten, hep eskilere takılıp kalmaktan,
kalabalıklar içine dalarak yalnız yaşamaktan, hayatın kendisinden daha çok, bu hayattan alıp başımı gidememekten,alıp başımı gidecekken, kendimi sırtlayıp taşıyamamaktan bunaldım...
Demiş ya kim dediyse işte ; -Herkes Hakettiğini Yaşar-
Ağzımın payını aldım. Hakkımı da…
Mavi ütopyalarım iç ceplerimde ...
Ondan sonra, okumadığınız yazılarımda buluşmayı sürdürmek üzere...
YORUMLAR
"hayatınız hüzünlü bir şarkıya dönüşecektir. En iyisi hüzünlü şarkılardan uzak durmanızdır." Bu bana uymaz! Ben her şeyin hüzünlüsünü severim zira. Hele de şarkıların hüzünlüsü, belki de en sevdiğim şey. Onlar yani beni arkadaşlığı kabule zorlayanlar, benim hayatımı hüzünlü şarkıya çeviremezler, kabusa çevirirler. Ben onlara hüznümü vermem.
"Uzun cümleli vaadlerini çoğalttıkça sen, ben hayallerimi çoğalttım. " Ne güzel! Nasıl nefes aldırdı bu güzel cümle bana, tıpkı çölde bir vaha gibi. Vaatler değil elbet, hayallerini çoğaltan naif kastettiğim.
Biraz geç de olsa, hoş geldiniz değerli kalem.
Saygılarımla,
ONDAN SONRA
nitemtran
Saygılarımla efendim
Ondan Sonra:
Bir gün bir kız varmış: Sınıfın değil, okulun en çalışkanlarından. Kulakları duymayan bir arkadaşına, aklınca yazılı sınavlarında yardım ederim diye, bütün sınav kağıtlarını neredeyse boş bırakıp, sınıfta kalmış.
Ondan Sonra:
Bu sen olamazsın demiş önce baba, sonra da ökkeli bir tokat sallamış.
O kızın zoru ile ikisi de okuldan mezun olup diplomaları tokat sallar gibi sallamış.
**
Ondan sonraaa:
Tokadı sallattıran kız hangi işe elini uzatsa başarmış ama...
Tokat sallatan kızın ise bütün işi diğerinin başarılarını kıskanmak olmuş.
Ondan sonra: Ne tokat unutulmuş, ne de tokat...!
Aramıza Hoş geldiniz. Sevgilerimle.
ONDAN SONRA
Davidoff
O patent sanırım sadece size ait değildir Nurten Hanım.
Kızım bazen konuşmalarında sık sık "neyse" der, bende kendisine kızarım.
-İyi de anne, farkında mısın sen de konuşmalarının arasında hep ondan sonra diyorsun :)
İnanmadım.
Bir gün konuşmalarımızı kayda almış. Bir de baktım ki on beş dk. konuşmamızın içinde tam yedi tane ONDAN SONRA. Dilim tutuldu ve daha dikkat ederek konuşmaya başladım. Kısacası tescil sanırım bendedir. Söyleyin Kemnur Abiye.
Hayat’ta yenilen kazıkların sonrasında ’’maddi-manevi’’ kaybedilenlerin yerine yenilerini kazanmak için akılı insanların cebinde ki sermayedir adına (tecrübe) denilen birikim.
Arkadaşlık ve dostluk üzerine yazılmış okuyup geçilmeyecek kadar önemli bilgiler veren çok etkili ve eğitici bir yazı hem de bedava. Akılı insanlar için her cümlesini hafızaya kaydedilmesi gereken nasihat niteliğinde altın sözler.
Sonuç;‘’Büyük hayal kırıklıkları yaşamamak için (yaratılmış) olan insanın arkadaşlık ve dostluğundan beklentileri ‘’küçük tutmak gerekir.Çünkü hiçbir zaman ihanete uğranmayacak tek dost (yaratma) kudretine sahip yüce ‘’ALLAH’’dır.
Dilerim bu yazınız güne gelir ve daha çok okuyucuya ulaşır.
Kaleminize sağlık hocam teşekkürler
Saygı selamlarımla
ONDAN SONRA
Ben bütün edebiyatçıları kıskanırım, cümlesiyle başlamak istiyorum. Çünkü yazan, içindeki duygu ve düşünceleri benimle paylaşan en müthiş insandır benim için. Bu kıskançlık içimde Baki’dir; Fuzuli asla olmamıştır.
Duygu ve düşüncelerinizi kelimelerle güzel ifade ediyorsunuz. Ancak ne kadar güzel yazılar yazarsak yazalım, buna karşı yayınlanan diğer dostların yazılarına bizlerde ne kadar ilgi gösterirsek o kadarda okunacağımıza inanıyorum. Aksi halde sizi ya da bizi tanımayanların yayınladığımız yazılara gereken ilgiyi göstereceğini sanmıyorum.
Edebiyat siteleri, daha çok üyelerin komşuluk ilişkisine dayanır. Böyle ziyaretlerde hem daha çok okunmamızı sağlayacak, hem de okuduğumuz yazılardan etkilenerek daha güzel yazılar ortaya çıkarabileceğiz.
Ben sizi favori listeme ekledim. Bundan böyle güzel yazılarınız okumaya devam edeceğim...!
saygılar...
ONDAN SONRA
Arkadaşlık hakıında özgün bir yazı...ÇOK BEĞENEREK OKUDUM. ON PUANIM VE GÖNLÜMÜN KIRMUZI KURDELESİ BU YAZIYA. TORPİLSİZ...
Can'ın yazısına cevap verip de benim yorumuma cevap vermemek... :) :) :)
...
Kemal Paracıkoğlu tarafından 7/12/2015 4:33:48 PM zamanında düzenlenmiştir.