- 981 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
İKİ KİŞİLİK YALNIZLIK -02-
ÖYKÜ :
BÖLÜM : 02
Selda,mutfakta harıl harıl çalışıyor,akşam sofrasına koyacağı yemekleri,salataları hazırladıkça Salondaki
büyük yemek masası üzerine taşıyıp yerleştiriyordu.
Nesli’nin bakıcısı kadını göndermemiş,bu akşam Nesli ile kalmasını istemişti.Bakıcı kadın Nesli ile birlikte yemekle-
rini yemişler,şimdi Neslinin odasında birlikte oyunlar oynuyorlardı.Nesli’nin uyku zamanı gelince,onu yatıracak,kendiside,odadaki yatak olabilen büyük kanepede yatacaktı.
Selda saat 21.00’de bütün hazırlıklarını bitirdi ve giyinmiş vaziyette,Murat’ı beklemeye başladı.
Saat 21.15 civarında,kapının zili çalınca,Selda hızla kapıya giderek açtı.Gelen Murat’tı.
Selda,bütün güler yüzüyle ve neşeyle,
- Hoş geldin hayatım...buyur. Diyerek eğildi ve Murat’ı yanaklarından öptü.
Murat,gayet durgun ve soğuk bir ifadeyle,
- Hoş bulduk....hayırdır ? diyerek,biraz da kendini geri çekerek,soğuk bir eda ile Selda’nın yüzüne baktı ve içeriye yürüdü.Önce banyoya geçip elini yüzünü yıkadı.Sonra,Selda’nın onu salon kapısında bekler durumda
olduğunu fark ederek salona doğru yürüdü.
Salon loş ışıklar altında,mükellef bir yemek masası,şamdanlarda yanan mumlarla hafif aydınlatılmıştı.
Murat, salondaki bu atmosferi görünce birden beti benzi attı,suratı sarardı.Ağzından çıkan ilk sözlerse,
-Ne o...neyi kutluyoruz...benim beceriksizliğimi mi kutlayacağız....başarısızlığımı mı kutlayacağız. Selda
hanım...neyi kutlayacağız...?
Selda,böyle bir tavır beklemiyordu..neye uğradığını şaşırdı..şaşkın ama öfkesini bastırarak,
-O ne demek Muratcığım...sen neler söylüyorsun..? Ben düşünmüştüm ki...
Murat,
- Sen düşünme Selda...sen düşünme...Bakıyorum felaket haberim benden önce gelmiş eve...gelmiş ki
kutlamaya hazırlanmışsın...
Selda,
-Murat Allah aşkına sen neler söylüyorsun...bu ne demek oluyor şimdi...
-Hem ben bu gün çok güzel bir haber aldım...onu seninle paylaşıp kutlamak içindi bütün bu hazırlıklar.
Murat,
-Oooo küçük hanım...demek ki benim felaketim üzerinde,senin herhalde yeni bir takım başarılarını kut-
layacağız öyle mi ?...çok güzel...
Selda,yine de alttan alarak,
-Muratcığım,gel otur konuşalım...ne oldu sana bu gün...neden böyle hırçınsın..tamam beni unutalım..
-Seni konuşalım...ne oldu da böyle birden bana öfkelendin...sorun ne ?
Murat,
-Sorun ne mi ?...sorun benim...
-Anladın mı ? benim işe yaramaz olmamda sorun...
Murat bunları söylerken,öfke limitlerinin de üzerine çıkmaya başlamıştı.sadece avaz avaz bağırıyor,
Selda’yı hiç dinlemiyordu.Selda bir taraftan neler olduğunu anlamaya çalışıyor,Bir taraftan da işten eve ne
umutlarla koştuğunu ve şimdi nelerle karşı karşıya kaldığını düşünerek kahroluyordu.Oysa eve geirken
yolda neler düşünmüştü.
Murat ne,ne olduğunu anlatıyor,ne de oturup eşiyle konuşmayı yeğliyordu. Son iki yılda buna
benzer bir kaç kez daha böyle fevri ve anlaşılmaz çıkışları olmuş,her seferinde Selda bunları sineye çek-
mişti.Özellikle bu olumsuz davranışları,her ne hikmetse eşinin başarılı bir iş kadını olarak,taltif ve terfi-
lerine rastlamııştı.
Geçmişteki bu olumsuzluklar sırasında,iki kez Murat’la erkek erkeğe ben konuşmuştum.Bu konuşmala-
rımızın sonucunda,Murat’ın,Selda’yı taşıyamadığı fikri hasıl olmuştu bende.
Ayrıca,eski iş arkadaşım olan Murat’ın babasıyla da ayni konuyla ilgili yaptığım görüşmelerin sonucunda
bu fikrim pekişmişti.
Murat,ailenin tek çocuğu idi.Babası tarafı oldukça varlıklı bir aile idi.Murat tek evlat olduğu
için,el bebek,gül bebek büyütülmüş,eğitimi dahil hiç sıkıntı nedir bilmeden,her şeyi kolay elde etmiş
bir genç adam durumundaydı.Biraz da,maço karakterli,kadına hak ettiği değeri kolay vermeyen tipler-
dendi. Ben tabii ki Selda’ya bu izlenimlerden hiç söz etmedim.Bekledim ki,kendi görsün,teşhisi kendisi
koysun.Selda ile konuşurken,hep ona itidalli davranmasını,bir gün durumun düzeleceğini telkin ettim.
Selda yapı olarak,itidalli,uyumlu,kurtarıcı ve kotarıcı bir yapıya sahipti.Ama nihayetinde oda
insandı.Onun da bir tahammül sınırı vardı.
Selda o akşam ne yaptıysa,ne kadar aşağıdan aldıysa da,bu Murat’ı bir türlü sakinleştirmedi.Aksine daha
da zıvanadan çıkardı.Bir türlü ne olup bittiğini eşiyle konuşmaya yanaşmadı.
Selda da nihayetinde insandı.O da bir noktadan sonra taştı.Ağız kavgası gittikçe büyüdü.Murat Selda’ya
Kişiliği ile ilgili ne kadar pespaye laflar varsa,ağzına geleni söyledi.Bu kavga bu güne kadar yapılan 4.cü
büyük kavgaları oldu.Aslında buna kavga da denemezdi.Çünkü kavga denen olgu en az iki kişi arasında
yapılan bir fiildi.Oysa burada yalnızca Murat bağırıp çağırıyor,Selda’ya hakaretler ediyordu.Selda ilk an-
larda olayın nedenlerini anlamaya,bulmaya çalışıyor,kendinde ne hata var onu bulmaya çalışıyordu.
İş çığrından çıkıp hakaretlere dönüşünce,Selda bakıcı kadını gönderiyor ve ardından da Nesli’yi alıp kapı-
yı vuruyor ve yakında olan annesinin evine gidiyor.
Ertesi gün ben olaydan haberdar olunca,Murat’ın babasını telefonla arayarak,bu gün müsaitse
mutlaka kendisiyle görüşmem gerektiğini söyledim.Müsait olduğunu,öğleden sora saat 15.00 de her zaman gittiğimiz bahçeli kafede buluşmaya karar verdik.
Ben bir kez daha olaya müdahil olmak ve bir şekilde arkadaşımdan yardımcı olmasını istemekteki kastım
Selda’nın benim 3.cü kızım gibi olması,elimde büyümesi ve beni baba yerine koyarak sevgi ve hürmet bes-
lemesiydi. Onun sorunları,onum mutsuzlukları benim için,öz kızlarımınkinden farklı değildi.
Bölüm sonu.
(Devam edecek)
YORUMLAR
GÖNÜL DOSTU;
Hadi bakalım neler olacak daha.
Yazıda diksiyon düzgün.
.................................. Saygı ve selamlar...
TUĞAL KÖSEMEN
Madem bir seri yazıyorsunuz, yerinizin hacmini belirlemek elinizde demektir. O halde hem mekanları hem de karakterleri daha ayrıntılı tasvir edip daha akıcı hale getirebilirsiniz. Haydi kolay gelsin
TUĞAL KÖSEMEN
daha fazla ayrıntıya girerek,konunun özünden uzaklaşmamak adına kısa ve öz yazmak durumundayım.Yazdığım,roman olsa dediğiniz gibi daha fazla
tasvir ve karakter ayrıntılarına girebilirim.Öneriniz için tekrar teşekkürler.
Sevgi ve saygımla..
nitemtran
Sağlıcakla kalın