- 248 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ayşe'nin hikayesi
AYŞE’NİN HİKAYESİ
Gün boyu koşuşturmanın verdiği yorgunlukla şehirde emekli parkı olarak bilinen parka oturmuş, miskin miskin etrafı kolaçan ediyordum. Parkın bir köşesine kurulmuş olan oyun alanına takılmıştı bir ara gözlerim.
Sekiz on yaşlarında bir kız çocuğu mutlulukla bir salıncağa, bir kaydırağa koşuşturuyor, banklardan birinde oturan iki bayana da sık sık öpücükler gönderiyordu. Çocuk öylesine mutluydu ki, onun bu mutluluğuna daha yakından tanık olabilmek için çocuğa biraz daha yaklaştım. Deniz maviliğinde gözleriyle çok şeker bir çocuktu. Rengarenk bahar kelebekleri gibi özgürce, neşeyle dans ediyordu adeta. Bir süre hayranlıkla seyrettim bu tatlı yavrucağı.
Bir ara benim çocuklarını ilgiyle izlemiş olduğumu fark etmiş olacak ki bayanlardan birinin bana baktığını gördüm. Kadın göz göze geldiğimiz bir anda beni gülümseyerek selamladı. Bunun üzerine bayana "maşallah, çok tatlı bir çocuğunuz var. Ben bu yaşıma kadar ilk defa böylesine mutlu ve neşeli bir çocuk gördüm" Sözleri dökülüverdi dudaklarımın arasından.
Sanki çok ağır bir söz etmişim gibi kadıncağızın gözleri epey bir süre boşluğa dalmış ve gözlerinden ince bir damla yanağına doğru süzülmüştü. Büyük bir suç işlemiş birinin mahcubiyetiyle" galiba sizi bilmeden üzdüm. Özür dilerim" diyebilmiştim. Bunun üzerine konuşmaya başlamıştı kadın. Bu arada diğer kadında gözlerinden akan yaşı elinin tersiyle silme uğraşına düşmüştü, Konuştuğum kadın kendinden geçmiş gibi gözlerini boşluğa odaklayarak anlatmaya başlamıştı."Beyefendi. Bu kız benim çocuğum. Adı Ayşe. Çocuğum son altı aya kadar gülmenin ne olduğunu bilmiyordu bile.Allah razı olsun yanımda oturan Nuray hanımın sayesinde böylesine mutlu. Onun sayesinde yavrum koşuyor, eğleniyor, gülüyor. Ve Nuray hanımın sayesinde biz de çok mutluyuz. " Ben bu bu sözlerine bir anlam vermeye çalışırken o sözlerini şöyle sürdürmüştü." Yavrum doğuştan karaciğer hastasıydı. Doktorlar karaciğer nakli dışında hiç bir çare olmadığını söylüyordu. Ve biz bir türlü bulamıyorduk karaciğeri. Her an yavrumun ölümünü beklerken Nuray hanım çıktı karşımıza. Allah razı olsun... Aradığımız karaciğeri o yetiştirdi bize. Bu arada Nuray hanım girmişti söze. "Benim de Ayşe yaşlarında bir kızım vardı. Bir gün yolun karşısına geçerken bir arabanın altında kaldı yavrum. Kızımın organlarını bağışlamaya karar verdim. İstiyordum ki kızım yaşlarında birine uysun organ. Yüce Allahım bu dileğimi kabul etti ve yavrumun karaciğeri Ayşe’ye uydu. Şimdi çok mutluyum. Aslında ben burda oturmuyorum. Yavrumun özlemi artınca ayda bir iki sefer de olsa geliyorum buraya. Ayşe’yle yavruma olan özlemi bir nebze de olsa gideriyorum. Ayşe’yle birlikte benim yavrum da yaşıyor". Afallamış bir haldeydim ve ne söyleyeceğimi bilemiyordum. İzin isteyerek kalktım yanlarından. Park çıkışnda dönüp tekrar baktım Ayşe’ye. Ölüm mahkumu bu çocuk bağışlanan organla tekrar hayata dönmüş, mutluluğun en güzel resmini çiziyordu. O anda vermiştim kararımı. Ben de bağışlayacaktım organlarımı.
Arkamı dönüp uzaklaşırken parktan, bir insan için en büyük hayrın organ bağışı olduğunu düşünüyordum.
Davut Tunçbilek/Elmadağ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.