- 2153 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SUSMALARDAN YORGUNUM....
Hangi iklimin gölgesindeyim kim bilir. Yaz ertesi hatta kış öncesi belki sebepsiz ikilemlerdir maruz kaldığım ve susmaya meylettiğim şu döngünün kim bilir hangi siperinde konuşlandım koşullanmışçasına ve verdiğim o sus payı.
Susmalardan yorgunum. Acılardan kırgınım. Aslında hiç var olmayan bir yüreğin köşesinde can vermişim de sığındığıma kâiniyim.
Sorsan adımı da söylemesem.
Tekrar haykırsan keşke ve duymazdan gelmesem yine.
Ütopik bir sancı doğum öncesi ve kaçıncı yılgı kim bilir peyda olan ölüm öncesi.
Ölüme yatkın bir beden: Sebepsiz bir ölüm belki de acıyla yoğrulmuş bir mefta hala konuşkan, böcekler talan etmiş iken ölü bedenimi.
Sayfalardan mezar yaptım. Harflerden yastık. İmgelerden toprak.
Katıksız bir düşün nihayetinde katık yaptım eceli. Ölümün tecellisi. Vicdanın tesellisi.
Ağzıma yakışmaz iken bunca küfür yutkunup koca bir es verdiğim, girizgâhında tabutun.
Zamanı gelmese de tahakkümü ile zalimin muktedir iken onca yaptırıma insanoğlu sadece boyun eğdiğim yegâne varlık kabulüm iken her bir edimi.
Tapınağım, sığınağım, mabedim.
Yorgunum çok yorgunum.
Kırık lehçesiyle sür git telaşın yığdığı kaçıncı atak kim bilir.
Ölümlerden ölüm beğenmek olsa da içine düştüğün gaflet gel gelelim hangi zamanın hangi evresidir kim bilir zaman tanımazdan önce İlahi Adalet.
Yargı ve yergi ebediyete intikal etmiş ne çok yılgı ve gonk vururken günün yirmi beşinci saati: Hadi elini çabuk tut!
Ne gam…
Koca bir yalan.
Canımın dengi kim varsa ve her kim ise isyanı hak bilen…
Aynı yere kök salmış bunca insan kim bilir neyin derdinde, neyin telaşında.
Tedirgin bazen muktedir sıradan olsa da sıra dışılığı ile ayracı olmuş iken nezdinde çevrilen yapraklar saklanası ve okunası bazen sitemkâr ama içinde biriken o kıvılcım nasıl da tetiklemekte yangını bihaber iken saklı niyetler sakil sıradanlıkları saf tutmuş iken en önde üstelik.
Serkeş olsa da koyultulmuş yüreklerde sis perdesinin arkasında saklı o tahakküm zinciri yine de korkusuz hatta kuralsız ahengini henüz yitirmemiş…
Ölüm… Islak, yapış yapış ve koca bir haksızlık. Koyultulmuş bir membaının sırıtık tesellisi omza dokunan… Hadi kaç ve uzaklaş kıpırdayamazken o lenduhanın içerisinde. Tekil çabalarla var olmuş kimliksiz ve nursuz bir yüzde asılı kalmış delice bir bakış ve ürkünç ve iğrenç bir dokunuş şeytan buyur ederken cehennem kapısından. Sıcak çok sıcak daha da sıcak olacak. Kim bilir hangi aklı evvel söylemiş de kalmış izbelerinde bilinçaltımın.
Ey insanoğlu, sanır mısın ki biricikliğinin tezahürüdür bu erken ölüm şairin seneler evvelinden kim bilir kaçıncı dokunuşu perde arkasına yığılı iken onca figüran çalıntı rolleriyle ve aynı minvalde seyreden o gizil yadsımazlıklarıyla.
Hangi arayıştır sonlandıran ömrü…
Hangi yakarıştır Tanrı’nın duymazdan geldiği.
Erken olsa da her ölüm geç kalmışlığın telaşıdır aslında nükseden kıyasıya devinirken ölüm bedeni ele geçirmek üzereyken. Belki tahayyülü ruhun ama yetisizliği insan denen faninin. Adı üstünde: Ölüme endeksli…
Sıra dışı hangi tezahür imlemekte söyle yalın olmayan o tahakküm gücünü.
Aslında her yaşantı bir misilleme değil mi sona meylerken adım adım ve istiflerken saatleri sonu gelmeyecekmişçesine…
Bir aldatı tüm olan bir kurmaca sadece bir aldatı belki bir gölge oyunu görünmez iken gerçek sahibi evrenin son bildiğimiz aslında yeni bir başlangıç iken tüm kabullenmezliğimizle o seçilmiş yalnızlığımızda korkudan mükellef bir yadsımazlıkla nöbeti devralmayı beklemekten yorgun düşmüş yine de geçen her saniye betimlemeye çalışırken tüm olup biteni mütereddit bir ruhun işgalinde.
YORUMLAR
hayat bizim bilmediklerimizle dolu.
Tıpkı sizin içinizde kopan fırtınaları bilmediğimiz gibi
Ellerinize yüreğinize ruhunuza sağlık
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Selam ve saygılarımla dost kalem....
Gülüm Çamlısoy
Tüm güzellikler sizinle olsun.
Selamlarımla ve en iyi dileklerimle...
ölüm yolculuğuna hazırlana yorgun bir bedenin yaşadığı buruk duyguların bir dökümü.
aslında yorgunluğun temeli yaşanılan olumsuzluklar ve hayattan kopuş.
sevgisizlik ve yalnızlık, nefsin kölesi olan insanlığın kendi açmazlarında boğulması elbette düşünen beyinleri derinden yorar.
varsın ölüm gelsin, zaten ölmüştür bedenler...
tebrik ederim
Gülüm Çamlısoy
Ölüm bir son belki de yeni bir başlangıç ama en ürküncü tüm bilinmezliğin merkezinde.
Teşekkür ederim değerli hocam.
Saygılarımla her daim ve en iyi dileklerimle...