- 935 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
EY AŞK!
Çocukluk yıllarımda şehrimizde birkaç aklını oynatmış vardı. Zavallılar kendi dünyalarında gezinip dururlardı. Bunların haricindekiler hep akıllı(!) geçinirlerdi. Şimdilere baktığımızda bütün akıllılar deli gibi olmuşlar. Nasıl mı? Kızının kısrağının ellerinde kulaklıklı cep telefonları, ohhh, umurlarında mı dünya! Bazıları kendi kendilerine konuşuyorlar, bazıları da telefondaki nadigasyon doğrultusunda yön belirlemeye çalışıyorlar. Sağa sola yolları arşınlıyorlar, kafaları duvara ya da arabalara toslayacak umurlarında bile değil.
Ellerinde ikibuçuk-üç milyarlık son model oyuncaklarında kendilerini kaybetmiş gençlerden biri ile sohbet etme imkânını zor da olsa elde etmenin başarısıyla sözü dönüp dolaştırıp romanlara getirdim.
- Aklınızda kalan birkaç roman ismi var mı?
- Kitap okuma alışkanlığımız çok şükür yok!
- Ömer Seyfettin’i her halde okumuşsunuzdur?
- O da kim amca, yeni popstar mı?
- Tövbe! La havle!
- O söylediğiniz popstarın repliği mi yoksa?
- Ne ise nelerden hoşlanırsınız?
- Telefonda oyun oynamaktan.
- Telefon parasını siz bir yerde çalışıp da mı kazandınız?
- Babamız sağolsun!
Ah o analar babalar(ben de dahil) yok mu? Dur demesini bilemedik, veletlerimize? Onlar ne emrettiyse el pençe divan durduk karşılarında. Hiç iyi yapmadık. Yaptık mı yoksa? Yonca kaç yaprak desen, yıldızlardan ilham alıp bir şiir mırıldan desen, alacağın zılgıtın haddi hesabı yok! Aman bana ne, sorduğun soruya da bak gibi. Deli mi ne bu moruk!
Kimseye gözünün üzerinde kaşın var diyemiyorsun. Herkes barut fıçısı olmuş, patladı patlayacak. Pazardan aldığı erzakları eve taşımaya çalışan yaşlı bir teyzenin ağacının gölgesinde dinlenme faslından yararlanıp, “ah teyzem sana kıyamam, poşetlerini gideceğin sitene kadar götürüvereyim, “demeye gör, bin ah işitirsin. Oğullarından, gelinlerinden dert yanmalar mı dersin.
" Ah Ah! Gözlerine dizlerine dursun bu zamana kadar yaptıklarım, yemedim yedirdim, içmedim içirdim. Şimdi ise herkes kendi dalgalarında. Ellerinden gelse rahmetliden kalan şu daireyi de üzerlerine geçirip beni sokağa şutlayacaklar ya. Neyse gözüm yeni açıldı, verir miyim hiç!"
Bastonunda medet ummaya çalışan seksenlik dedenin de hali içler acısı. Bir selam verirsin aldığın yanıt teyzeninkiyle aynı. Sonunda yine de Allah acılarını göstermesin diye merhamet duyguları vardır yüreklerinde.
İnsanlar bir tuhaf olmuşlar. Herkesin ayrı dünyası var. Sonuçta ben; iki dünya(yaşadığımız ve öbür dünya) var sanıyorken birbirlerine hiç benzemeyen öyle dünyalar var ki, kapıyı tıklasan hoş geldin misafir demeye kalmadan dinleyeceğin dertlerle vücudun pert olmuş halde kendini sokağa atabilirsen aşk olsun. Aşk dedim de kafam AVM.lerdeki kitap reyonlarına takıldı. İçinde aşk yazılı bir sürü roman yayımlanmış. Hem de onbin, elli bin, yüzbin baskıyla. Demek ki aşk olmadan olmuyor. Zavallı eski yazarlarımız kitaplarının bin baskılarını bile göremeden terki diyar etmişlerdi bu yalancı fani dünyadan. Şimdi ise içinde aşk varsa romanın adında; kafadan yüzbin satıyorsun. Harika. Demek ki herkes aşık! Nasıl bir aşk ise. TV. dizileri de öyle; Aşk Yeniden, Aşk ile Yaşarken, Aşkın Gözyaşları.
Öff be her şeyin cılkı çıktı, aşkın bile. Valla doğrusu bana fasa fiso geliyor şimdiki aşk’ların samimiyeti. Daha geçenlerde dinlemiştim birinden yaşadığı öyküyü. Çiftler daire kimin üzerine olacak kavgasıyla ölesiye aşklarından bir çırpıda vazgeçmek zorunda kalmışlarmış. Hemi de nikaha giderken!
Telefonlardaki başparmaklar biteviye devinim halinde.
“ Aşkım neredesin? ”
“ Aşkım nasılsın? ”
“ Aşkım n’ber? ”
Vay be biz günlerce beyhude beklemişiz köşe başlarında aşk mektubu vereceğiz diye, çorabının biri kaçık, şaşı bakışlı domates güzellerine.
Neyse, Ey Aşk sen nelere kadirmişsin de haberimiz olmamış!
YORUMLAR
Bozulmayan ne kaldı ki Ayhan'ım ?
"Önce ekmekler bozuldu"(O.Akbal)
Sonra ahlaklar,
Ahmaklar alim oldu.
Patron oldu salaklar.
Kel başlara vuruldu,
Fildişi taraklar.
En güzel sülün oldu,
Kıçı büyük malaklar...
Hasretle öperim gözlerinden.
ayhansarıkaya
Bayramını şimdiden kutlar,esenlikler dilerim.
Bolca selam.
Güzel bir dert yanış, haklı ama çözümsüz...Çağ ilerledikçe hiçbir şeyin tadı kalmıyor. Şimdiki gençlerin hayatlarını sevemiyorum. Öylesine uzak ki bana. Telefonlar bilgisayarlar, adını bile becerip diyemediğim bir şey partileri...Çocuklar da öyle. Bir gün gelecek "ne varsa eskilerde var" sözünü canı gönülden söyleyeceğimi söyleseler inanmazdım. Ama hakikaten ne varsa eskilerde var. Aşklara gelince, bunlar aşk mı? Çılgınlığın yahut iğrençliğin adını aşk diye değiştirmişler. Babaannemin aşkı bile günümüz ergenlerinin aşklarından daha romantik ve sahicidir.
Durdurup iki çift laf etmek istediğin şahıs da gençliğimizin içler acısı halini temsil ediyor malesef. Dindarlar sakal bıyık bırakmakla görevini daha iyi yerine getireceğine inanmış, özgürlükçü kesim saç uzatıp küpe takmakla. Şekillerine ölesiye tapınıyorlar.Ama çoğu zaman kafalar boş.
Yine de gelecekten ümitliysem ne mutlu bana.
Öğle tatilimde keyifle okuduğum bir denemeydi. Teşekkürler Ayhan Abi.
Saygılar.
ayhansarıkaya
Selamlar.