ham maddeler: yelkenlinin ufku
şu 1: düşünürken bile tüm seslerin kesilmesini, her şeyin susmasını istiyorum. neredeyse dünyanın durmasını bekliyorum. oturup dakikalarca yalnızca bir şeyi düşündüğüm oluyor, hiçbir şey yapmadan, olduğum yerde. bazen perdenin yanında ayakta, bazen yatağımda uzanmışken, bazen odanın ortasında halıya çöküp, bazen… işte bu anlarda kafamın içinde kendimle kavga ediyorum. bir başkasıyla kavga ediyorum. onu alt etmeye çabalıyorum. ve bu esnada dışarıdan gelen herhangi bir ses ya da başka bir şey beni o kadar öfkelendiriyor ki o anda etrafımda ne varsa hepsini kırıp dökmek istiyorum. çünkü baştan başlamam gerecek. yediğim yumrukları tekrar yemem gerekecek.
şu 2: sence de takım elbiseli deniz baykal’la takımsız deniz baykal arasında 30 yaş falan yok mu? goo.gl/zqJzCf - goo.gl/sRTEiy
şu 3: 2 gün önce gazetenin arasından bir koçtaş kataloğu çıktı. zaten vakit geçiremediğimden göz atmaya başladım. çok güzel bahçe takımları, aydınlatmalar, dekorasyon malzemeleri vardı. sonra da fiyatlarına baktım. ardından da kardeşime dönüp paranın ne kadar önemli bir şey olduğunu söyledim. tamam her şey değil ama, çok şey hakan, dedim. çünkü ben o resimlere bakarken onları 2 katlı ve çok güzel, müstakil bir evin bahçesine, salonuna, mutfağına koymuştum hep. henüz olmayan evime, henüz olmayan paramla aldığım henüz olmayan eşyalar koymuştum. işin en ilginç tarafıysa şu: bir yandan bütün bunların hayalini kurarken bir yandan da sadece para kazanmaya odaklanabilecek hırslı ve aptal bir adam olmadığımı biliyordum. böyle bir adam olmak da şart değil gerçi ama ne bileyim. sinirlendiriyor bu para beni. pakloyu da sinirlendiriyor bazen biliyorum. neyse çok uzar bu mevzu. hiç gereği yok.
şu 4: kendimle konuşurken en çok kullandığım söz: ‘abuk subuk konuşma’. o kadar sık kullanıyorum ki.
şu da 5: ‘’seni kanatlarımın altına almak için, wilfrid, kanatlarım olsun isterdim.’’
h. barış beledin
ruveranva.tumblr.com
YORUMLAR
biliyorum sevmiyorsun sana övgü yapılmasını ama ziyadesiyle kendi kendinle tam karşıt olup, yazdığında çoğunlukla iyi şeyler ortaya çıkıyor.