Bir Anne
Yağmur damlaları toprak ananın kucağına düşerken iliklere işleyen soğuk bir rüzgar esiyordu. İçime, içimeişleyen rüzgara aldırış etmeden sensizliğin pususunda direniyordum kendimce. Can..
İçim daraldığı için kentin sokaklarına ayaklarım beni umarsızca taşıyordu. Kaldırımda nereye gittiğimi bilmedensadece yürüyordum. Bir ara önümde benim gibi yağmurun altında yürüyen ve elleri cebinde birini gördüm.
Az ileride önümde yürüyen insan kaldırımın üzerine atılmış boş kola kutusuna içindeki nefreti, hayata isyanınıkusarcasına küçücük ayakları ile bir tekme attığında kola kutusu havalandı, yuvarlandı ve sanki bana bir tekmedaha at der gibisine önümde yürüyen inanın önüne pervasızca düştü. Yağmurun altında elleri cebindeki insan
İleri doğru çocuksu bir sevinç haliyle kola kutusuna bir daha yaklaştı ve ikinci tekmeyi yeniden atınca kolakutusu taca yuvarlandı ve su birikintisinin içine düştü.
Doğrusu çocukken hiç top oynama şansım olmadığı için arkası bana dönük ve yağmurdan korunmak içinkafasına çektiği kapüşonun dan dolayı kim olduğunu merak edip yaklaştım.
Yanından geçerken yağan yağmura yol arkadaşlığı eden gözyaşlarını gördüm. Ve tanıdık bir yüzdü….
Hatırlıyorum eşi ile kavgalarını, hatırlıyorum o yüksek sesli tartışmalarını…
Hayatın da poyraz rüzgarları esmiş o ise çocuklarına kol kanat geren bir anneydi.
Yağmur altında iliklere işleyen soğuk havaya aldırış etmede yürüyordu ben gibi..
Nedense selamlaşmadan önünden geçtim ve daha birkaç adım ilerlemiştim ki arkadan bu sefer o bağırdı “Kamilabi bir selam dahi vermeden nereye gidiyorsun? Dedi.
Durdum bacım selam verecektim ama deryaları oluşturan yağmur damlalarından kaçıyordum diye kendimce espri yaptım.
Gözlerine baktığımda göz yaşlarının elmacık kemiği üzerindeki ıslaklık hala duruyordu. Yüzünde hüzün dolu bir
tebessümle abim ya damlalarda olmasa toprak ana başak vermez diye derin bir iç çekerek sözcükleri ifade etti.
Abi sıcak bir çaya ne dersin dediğinde ise çok iyi olur diye cevapladım. Yağmur şiddetini artırıyordu oysa biz bir
pastanenin önüne gerilen brandaya sığınmıştık ve rüzgar yüzümüzü yalayıp uzaklaşıyordu bilinmedik adreslere.
Hal hatır sohbetinde anlattı abi gündüz bir iş yerine girdim çalışıyorum. Ona arkasını dönen heriften
konuşmamak ve içtiğimiz çayın sıcaklığının kaybolmasını istemiyordum. Abi bir sigara versene dedi. Yaktık birer sigara ama dumanımızı bu defada rüzgar yağmalayarak kaçırıyordu. Sigaramızın ateşi harlanırken anlattı.
Abi ben evlenmekle hata yaptım. Abi eşimden çocuğum oldu ama keşke çocuk doğurmasaydı. Ben sandım ki hayat hep güllük gülistanlık olacak o ilk göz göze geldiğimiz gün gibi. Ama zaman ilerledikçe sorumluluktan kaçan, içki şişelerine, sığınan kahvehanelerde zaman israf eden bir insan olduğunu anladığımda çok geçti.
Düzelmesi için çok çaba sarf ettim. Gömleğini ütüledim, yemeğini pişirdim, onsuz geçen her günümde evimi dip köşe temizken defalarca süpürdüm. Ama olmadı.
Eve girer girmez duşunu almasını, yemeğini yiyip, ayaklarını uzatıp dinlenmesini kitap okumasını istedim.
Ama adam sakalını traş etmeye erindi, düş almaya erindi, eve kıt kanat aldığımız yiyeceklerden yaptığım yemekleri beğenmedi. Oysa bir dilim ekmek ile mutlu olan bizler bir birimizi mutlu etmeye yetmedik. En son evin doğalgaz, elektrik ve su faturaları üst üste bindiğinde bana dedi ki ben ödemem ben gidiyorum dedi. Durup mücadele vermesini ve birlikte çıktığımız yolda birlikte mücadele vermemizi önerdim. Ama o kolayını seçti ben hamileyken günlerce kavga etti ve arkasını dönüp gitti. Çocuğum şimdi iki yaşına geldi.
Şimdi gündüz çocuğumu her sabah bakıcıya götürüyorum. bırakıp işe gidiyorum. Akşam gelince de annemden alıyor evime geliyorum. Hayat böyle sürüp gidiyor. Faturaları çalışıp ödedim ödeyemediklerimi taksitlendirerek
ödüyorum.
Ne zoruma gidiyor biliyor musun abi. Benim babam tek başına 6 çocuk yetiştirdi bu adam amada korkakmış.
Bir eşini doğacak çocuğunu geçindirmekten korktu. Arkasını dönüp gitti. Ona eyvallahım yok, ama ben böyle bir korkak insanla evlenerek büyük bir hata yaptığım için kendime kızıyorum. Bir çocuk dünyaya getirdim daha babasını tanımıyor. Babasız bir çocuk büyüttüğüm için çok üzülüyorum. O çocuğun günahına niye girdim diye kendime kızıyorum. dedi. Aradan epey zaman geçmişti gök gürültüsüne şimşeklerin çakmasına eyvallah etmeden kafasına kapüşonunu şekti ellerini cebine sıkıştırarak çocuğunu bakıcıdan almaya gitti o kadın…
Ne diyeyim sen bir annesin elini vurduğun toprak başak verir yeni umutlara.
Yürü be kardeşim yağmurda yağsa şimşeklerde çaksa korkma bu hayatın canına oku.
Sen ki yalnızlığa eyvallah etmeden umudunu yol arkadaşın seçmiş kucağında büyütüyorsun ya. Seninle gurur duyuyorum kardeşim.
Sende Can’ın geçtiği yolda yüreğinde fırtınalar ile yürüyorsun yalnız ve sessiz sessiz…
Yazar Kamil Üci
YORUMLAR
Hayatta korkanlar kadar korkmayanlarda var. Korkularımız kendi tercihlerimizdir. Olacakları değiştireceğini anlamına gelmez. Dünya ya bedelnanneler çocukları için dünyaya dinlenen babalar gördüğüm gibi otuz saniyelik bir zevk için dünyayı veren kadın ve erkeklerde gördüm. Hayatın içinden bir kesit anlatmışsın güzeldi. Sadece konuşmaları tırnak yada tire ile belirtirken daha kolay anlaşılır bu yazı. Saygılar la