SES
Çok uzaklardan cılız mı cılız belli belirsiz bir ses duydu.
-Seni seviyorum kızım, seni hep sevdim
O da ne dedi, inanamadı, duyduğu annesinin sesi miydi.? Evet evet onun sesiydi.Ne var bunda diyeceksiniz , her anne kızını sever.Ama o annesinin bir defa bile seni seviyorum dediğini duymamıştı. Aklı yine oyun oynuyor olmalıydı.
Ses,
-Konuşmak istiyorum seninle, ister misin ? dedi.
Derin bir soluk aldı . Ne yapsam, dedi. Aslında konuşmaya hele de annesiyle konuşmaya ne çok ihtiyacı vardı.Kaç yıl olmuştu. Kendini yokladı, hiç sohbet ettiklerini hatırlayamadı.Artık konuşmaları gerekiyordu.Tamam dedi konuşalım.
-Sevindim beni sevdiğini söylemene.Ne kadar uzun süre beklemem gerekti bunu duymak için.Ama duydum ya bu bana yeter.
-Haklısın sana, kardeşlerine 13 yaşımda başladığım anneliğimle ihtiyacınız olan ilgimi sevgimi veremedim, vermedim.Sevgi nedir, annelik nedir bilmiyordum ki.Annemi hayal meyal hatırlıyorum.Daha seksek oynarken kendimi gelin olmuş buldum.15 imde de anne olmuştum.Bebeği ile oynar gibi, evcilik oynar gibi.Yoksulluk bir yandan, benden beklenen, omuzlarımın kaldırmadığı yükler bir yandan, bir de her yıl karnıma konan bebelerden..........
-Peki ama babam, benim sevgili sevecen babam, seni yalnız mı bıraktı hep, hiç yardımcı, destek olmadı.
-Oldu yeri geldiğinde. Onun bildiği de karısı ev işi yapar, çocuklarına bakar evi çekip çevirirdi.Yaşım hesaba katılmazdı.Üstelik de hastaydım. Hocaların cin çarpmış dediği bir hastalık. Bir anım başka bir anımı tutmaz sıkıntılarda bunalıp bunalıp çaresizce ağlardım.Size ananızı sıkıntı bastı derler kolonya ile ovdururlardı.
-Doktora falan....
-Doktora gitmek bu günkü gibi kolay değildi.İyice elden ayaktan düşücen o zaman götürürlerdi doktora, hoş doktora verecek paramız da yoktu ya.
-Anne sana kızgın, öfkeli olduğumu biliyorsun değil mi?
-Evet bana kızgınsın, öfkelisin.
-Neden anne, neden beni terk ettin, neden senden sana benzediğim için de kendimden utanmama neden oldun.Ben kız olduğum, kadın olduğumu inkar ettim yıllarca.Bedenimle kafam arasında sıkıştım kaldım.Çıkış noktası aradıkça bir burgaç gibi içimi oymasına izin verdim, duygusal terk edilişimi, güvenim kalmadı dünyaya.Kendimi nasıl gerçekleştireceğimi bilemedim.
-Dinliyorum seni, anlamaya çalışıyorum.
-Ben de seni anlamak istiyorum anne.Suçlamak yerine, yargılamak yerine anlamak.
-Beni anlamak istemen ne güzel.Farkındamısın bana anne derken başka diyorsun.Ben kendimi anladım mı bilemiyorum.Sana şunları söyleyebilirim.İnsan bir suç işlemişse vicdanı rahat bırakmıyor. Yaptığı hata ne olursa olsun,hazzının yanında acı da var.Mesela sizi yeterince sevmemenin ,sizin gözünüzde olması gereken anne olamamanın ezikliği, çaresizliği hep içimde kaldı.Dışa bile vuramadım.
İnsan hayatı doğru yaşamak istiyor bir nedenle yapılan hatanın bedelini çok üzün süre ödüyor.Hala da ödüyorum.İsterdim ki akıllı kızım, cesur kızım annne olabilsin. Bu cezayı kendine vermekle beni,bana olan öfkeni yok edemedin ki.Kendine ceza verdiğinin farkındamısın.
Benimle, yaşanan tersliklerle o kadar meşgulsun ki yaşayacağın mutlulukları kaçırıyorsun.Bu da başkalarının çekmesi gereken cezayı kendine çektirmek olmuyor mu. Ha bi de sırtına vurduğun, bir türlü senden kopmasına izin vermediğin nefretin var.Yorulmadın mı onu sırtında taşımaktan.Akıllı kızım bunu farkederdi ve çoktan sırtından atması gerektiğine karar verir,anında uygulardı.
-Ben kolay yolu seçtim sanırım anne. Başıma başka olumsuzluklarda gelebilirdi, onlarla savaşıp bertaraf etmek, çözemiyorsam Allaha havale etmek yerine suçlu bulmuşum.Sen ve ben. Öğrenilmiş çaresizlikle bana ters gelen şeylere hayır demek yerine, dolambaçlı yollara sapmış, suçu da genellikle senin üstüne atmışım.
Yıllar yılı sana benzemek korkusu ile kendim olmak arasında gidip gelmişim yol almadan. Aynı yanlışları tekrar tekrar yaparak doğruya ulaşacağımı sanmışım.Oysa doğru kendimde imiş.Ben dışta aramışım.Çözüm kendimde.
Sana suadiyedeki kapıcı dairesinden baksam, temizliğe giden, çöp toplayan, nafakası için başkalarının ağız kokusunu çeken anam.Bir de artık başka şeylerin farkına varan, sinemaya gitmek isteyen, çay bahçesinde çay içmek isteyen, apartmanın üst katlarındakiler gibi yemek yapmaya özenen anam. Orada kendini içkiye vermeye çalışan bir gençkızda vardı.Neden bir şeye bağımlı olmak yerine daha başka yolu tercih etmedi de, suçlu anasına inat davrandı.Başka seçenek var dı.O tarafa yöenebilirdim.Niye böyleyim deyip kendime acımak yerine bu böyle ama ben bunu tercih ediyorum diyebilirdim.Ben kolay yolu seçmişim. Herşeyden seni sorumlu tutup,olaylarda seni suçlamak.Kendimi acizleştirmek sonra da suçu başkasında aramak.
-Kendine fazla yüklenmiyor musun.Bu sefer de kendini suçlu ilan eder gibisin.
- Olaylara başka bakış açısından bakmak yerine içimdeki öfkeyi,nefreti büyütmüşüm. Bunu farkettim.Bazı olaylar benim dışımda olmuştur, gücüm yetmemiştir değiştirmeye onları kabul edemiyorsam da, o olayı hazırlayan koşulları düşünebilirim.Senin benim gibi psikiyatri hastası olduğunu doktorum söylemesine rağmen seni sağlıklı imiş gibi yargılamayı sürdürdüm.Bundan vazgeçebilirim.
-Çok iyi gelişmeler bunlar.Başaracaksın inanıyorum.
-Babam ölmeden evvel anneni affet demişti anlayamamıştım.Şimdi anlıyorum.Bilge bir yanı vardı zaten.EVET ANNE SENİ AFFEDİYORUM.
Bunu bütün kalbimle söylüyorum.Artık bu şeytan azabı bitsin.Sen de rahat uyu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.