- 604 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AYNA AYNA SÖYLE BANA.
Herkesçe bilinen bir gerçeğin farkında olmamın üstünden uzun yıllar geçti. Fakat ben bu zararlı huyumdan vazgeçemedim bir türlü. Eskilerin lafına bakacak olursak ancak teneşirde. O da bir ihtimal.
Ufak tefek kusurları, sonradan edinilen alışkanlıkları törpülemek ve hatta bütünüyle hayatınızdan çıkarmak insanın hem kendi iradesiyle hem içinde bulunduğumuz esrarlı çağın çeşitli yöntemleriyle mümkün olabiliyor artık.
Ama öz benliğimize yerleşmiş olanları..
I ıh!
Hiç olmazsa yazarken ya da konuşmaya başlarken ilk cümlemde şöyle tatlı, iç açıcı, övgülü, dualı ve sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz! Sözünün önemini ve anlamını kavramış olmanın inancı, sevecenliği ve gönül rahatlığı ile başlayabilsem sözlerime içimden bunları tersi şeyler geçse bile.
Nerde…
Çünkü ben, kısacık ömrünü ‘insanlığın savaşına’ feda etmiş ve: Bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür. Diyen Che Guevera’nın yolunun yoldaşı ve yolcusuyum.
Ve O Che Guevera Ki;
Bir köyde halka açık bir konuşma yaptıktan sonra, köy muhtarının birliği ihbar etmesiyle 8 Ekim 1967′de El Yuro’da yüzlerce asker tarafından çevrilir. Yaralanır ve tutsak düşer. Higueras köyünün okuluna götürüür ve orada sorguya çekilir.Hiçbir soruya cevap vermez. Ve 9 Ekim’de Bolivya Cumhurbaşkanı’nın emriyle katledilir.
*
Sizler beni bu Defter aleminde nasıl tanırsınız bilmem ama ben; yüreği dünyaya yetip artacak kadar sevgi dolu. Hücreleri duygusallıktan yıkım aşamasına gelmiş biriyim.
Ayrıca dilim, yeri geldiğinde, değil yılanı deliğinden çıkartmaya, süt tasını bırakıp boynuma sarılmasına sebep olacak kadar alabildiğine içten ve tatlıdır.
Geçen gün yine şöyle bir durup düşündüm. Ve kendime dönüp: Ey garip yolcu dedim. Sen kimsin? Nereden gelip nereye gitmektesin? Bu alemde ne ettin ne eyledin? Nelerin farkına vardın? Ya da varamadın? Seni bilenler nasıl tanır, nasıl bilirler?
Oh, ne ala. Kendin sor kendin yanıtla. Bu iş böyle olmaz. Anla!
Süslendim püslendim. Yüzümde gülücükler dilimde şık sözcükler geçtim Defterin devasa aynasının karşısına. Dedim:
Ayna ayna söyle bana. Bu Defterin en gözde üyesi kim?
O da ne? Ayna bir anda orta yerinden derin izler bırakarak çatlamaz mı?
Ardından ne kadar ‘online’ olmuş üye varsa yerlerinden fırlayıp aynanın etrafında konuşlandılar neye uğradıklarını şaşırarak.
Ortalık biraz sakinleşince aynadan ses geldi.
Bu ses cinsiyetini çözemediğim mekanik, itici ve vurgusuz, tonlamasız dümdüz bir sesti.
“Tabii ki sen! Başka kim olacaktı?” dedi.
Ses kesildi.Her şey bir anda normale döndü.
Aynalar yalan söylemez. Eski bir dost gibidir. Sır tutmasını da bilirler. Dense de yıllardır.
İnanmam!
Maskeli yüzler çıkalı beri onlara da hiç güvenim kalmadı çünkü.
Bu şarkıların sözleri gerçeğin aynasıdır bana kalırsa.
Gözler kalbin aynasıdır
Yalan nedir bilmez onlar.
Ve de;
Yalancıdır hep aynalar
Gir kalbime gör kendini
Gerçek yüzün bir bende var
Gir kalbime gör kendini
Oturdum. Ben de Kalbime sordum kendimi.
-Söyle bakalım ey Kalbim. Ben bu Deftere gereklimiyim sence?
-Onu defter yetkililerine ve üyelere sormalısın sayın bayan. Peki ya sen. Sen kendini nasıl görüyorsun onu söyle ilk önce?
- Ben bu koskocaman okulun oldukça haylaz, yaramaz ve afacan bir öğrencisiyim bence.
Bir o kadar da tembel devamsız ve dolayısıyla ne okumaya ne öğrenmeye ne de adam olmaya niyeti olmayan biriyim ayrıca.
Ama yine de iğne ucu kadar bile incinmiş değilim hiçbir kimseden.Tabi o ünlü asparagas haber Şekspir olayını saymazsam. Bu olaydan sonra beni yere göğe sığdıramayan üyeler, ansızın selamı sabahı kestiler benimle.
Fırsat bulduğum her yerde gerçeği bir tokat gibi vurdum yüzlerine. Ben gerçek yüzüm ve burada bana biçilen notla buradayım. Benim onların karnelerine düştüğüm not, başlarını derde sokabilir öteki alemde. Kim bilir?
Çok zaman acı gerçeklere dokundursam da açık açık…
Beni bilenler benim zararsız iyi niyetli tatlı bir kaçık olduğumu da bildiklerinden hiç dokunmazlar bana.
Ben de bu nimetin tadını çıkartıyorum çaktırmadan. Deli olmadan veli olunmaz! Sözünün doğruluğuna inanmanın
mutluluğu ve özgürlüğü ile.
-Sen böyle düşünüyor olabilirsin. Bu doğru da olabilir. Ancak bunlara karşın sevildiğine itibar gördüğüne de eminmisin bu kadar?
-Öyle sayfalar dolusu yorum almıyorum. Favori listesi de kalabalık değil. Ama sevenlerim sayanlarım hatta fanatiklerim bile var. Bunlar benim samimiyetime içtenliğime dürüstlüğüme güvenen üye dostlarım.
Hem öyle gel geç cinsinden değil. Sağlam seçme güvenilir dost insanlar hepsi de.
-Sen karşılığını nasıl veriyorsun bakalım?
-Hiçbir Yorumu cevapsız bırakmam. Uzun zaman sayfaya girmediğim ya da gözden kaçırdıklarım olsa bile bulur gecikmeli de olsa mutlaka yanıtlarım. İçimden geldiği gibi çok da güzel şeyler yazarım. Şakalar yaparım. En komiği, Cevap Yaz butonunu karıştırıyorum bazen Cevaplar da kadın yerine erkek, erkek yerine kadınlara gidiyor . Merhabasız girmem Selamsız çıkmam.
-Bu girişler her zaman gerekli olamayabilir. Önemli olan yorumun içeriği değil midir sence de?
-A ,bak bu olmadı işte. Kalbim dedik güvendik. Sana da bir şeyler olmuş sanki. Hani bir işlemde görmedin ama
acılardan yılmış olabilirsin. Bunca yıl bunca yükü tek başına yalnız sen çekmedin mi A KALBİM.
Hadi gel seni biraz neşelendireyim bir hafta sonu muhabetinde.
Bizim mahallede kanka olduğum bir yiğit elebaşlı var ki sormayın. Bilmediği şey yok. Şiirin alası. Yazının en hası onda. Gülmece bilmece fıkra ve düşün ustası. İkimiz de her yanımızla apaçık ortadayız. Zamanın geçerli erdemsizliklerinden çok uzaklardayız. Fakat her nedense Kurdele yasaklısıyız. İşte burada durmalıyız.
Yoksa kalır mı herkesten farkımız!
ÖZEL NOT: Önümüzdeki hafta MÜHÜRDARLILARLA- KURBAĞADERELİLER maçı var. Sakın unutma forvet KEMNUR dostum.
Karşı takımın kaptanı ise her zaman ki gibi Devrim Denizeri tabii ki.
YORUMLAR
FİNALE DOĞRU GÖNDERME VAR YA SİZ YAZIN BİZ OKUYORUZ KURDELE OLSA NE OLMASA NE ONCA GÜZEL YAZI VAR MUTLAKA BİRİNE TAKILIYOR DİĞERLERİ KÖTÜ MÜ YOK ÖNEMLİ OLAN YAZMAK BEN BEĞENİ İLE OKUYORUM ÇOK GÜZEL KALEMİNİZ VAR OLSUN
DEVRİM DENİZERİ
O sayın Kemnur ' la aramızda şaka konusuydu. Çünkü yıllardır yazdıklarımın çoğuna kurdele yakıştırır dururdu. Ayrıca defterin çizgisi de belli.
Ben ince derin düşünen bir satırdan o kişinin özünü kavrayabilen insanları seviyor takdir ediyorum. Bakın o değerli üyelerden kimse kalmadı.
Eee eskiler gidecek ki yenilere yer açılsın. Öyle değil mi?
DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.
Esenlikler dilerim.
Gözler yalan söylemez evet ama okumasını bilene,bir solukta okudum düşünmeye başladım açık sözlüsünüz bizim için iyi sizin için kötü anladınız,doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar gönlüm onuncu köy olsa da:)neyse fazla uzatmayayım sanatın dallarıyla ilgilenenler hep kıskançtır,sanatın dğasında vardır ama
kendinden iyi olana da son tahlilde şapka çıkarmak erdemdir,Sezar'ın hakkı Sezar'a selmla.