Bir Başkadır Salmanlı Oymağında...
Evlenme hakkı ilk olarak evin en büyüğündedir. Bu sıralama kız olsun erkek olsun bozulmaz.Eğer, özellikle de evin küçük ya da ortanca kızına görücü gelmişse kesinlikle reddilir.Yalnızca büyük kız evlenmek istemiyorsa ve küçüklerin de evlenme yaşı çoktan gelmişse büyükten izin alınarak evlendirilebilir. Eğer, kızın büyüğü erkek ise kurallar daha gevşektir. Abisinden izin alınır ve olumlu yanıt alınırsa evlendirebilir. Olumsuzsa evlenme olmaz. Ama genellikle yanıt olumludur. Bir delikanlı bir kızı severse ya da anası babası uygun gördüğü bir kızla oğullarını evlendirmeye karar verdiklerinde güz kış ya da ilkbaharı beklerler. Evlenme hakkı ilk olarak evin en büyüğündedir. Bu sıralama kız olsun erkek olsun bozulmaz. Çünkü, o da önemlerde hem işler azalmıştır hem de satılmış ve maddi durumlar düzelmiştir. Bu dönemlerde en iyi yüzük, nişan törenlerini yapmak için en uygun dönemlerdir. Kız isteme iki defada gerçekleşir. Öncelikle alınacak kız köy içinden seçilir. Yani, köy dışından nadiren evlenme olur. Öncelik köy içidir. Dahası şöyle bir söz vardır:" Elin iyisinden kendi kötün iyidir" Öncelikle akraba veya komşu daha sonra daha uzak olanlar ve en son olarak da yakın köyler sıralaması vardır. Kız istemek için oğlan evi akrabalardan bir büyük alarak kız evine gider. Bu akraba dayı, amca veya daha uzak bir yaşlı kişidir. Akşam kız evine gidilir. istenecek kız konukların yanında bulunmaz. Başka bir odada oturur. Sonra kız çay yapar ve konuklara dağıtır.Sonra çıkar. Kahve değil çay sunulur.Bu arada kızı dünürcüler gözlemler ve inceler. Ayrıca sezdirmeden bir ara kilimlerin altına ya da mahat(sedir) altına bakılır, temiz mi değil mi diye.Büyük akraba kızı ister: "Allah’ın emri, Peygamberin gavli ile gızınız......’ı oğlumuz...... ’e istiyoh"denir. Kız evi olumlu olsa da olmasa da hemen yanıt vermez. Eğer, hemen yanıt verir ve tamam denirse bu hareket ayıp sayılır, köy halkınca iyi karşılanmaz."Kızevi de bizi bekliyomuş, istemeden gızı verdiler" gibi sözlerle bu durum dile getirilebilir. Düşünelim, derler. Böylece hem oğlanevinin bu konuda ciddiyetini anlamak hem de gerçekten kendi aralarında tartışmak için süre almış olurlar. Oğlanevi eğer bu kızı yalnızca görmek için gelmişse bir daha istemeye gitmezler. Eğer, ciddilerse yeniden kızevine giderler ve kızı yeniden isterler. Bu kez kızevi kesin yanıt verir. Yanıt olumlu ise yüksük(yuusük) denen ilk tören için anlaşırlar. Yaklaşık 1 ya da iki hafta sonra tören yapılır. Törende kızevinde toplanılır ve komşular ve akrabaların ufak takıları ile tören yapılır. Bu törende amaç sözlüleri nişanlamaktır. Ama bu nişana göre daha küçük çapta bir törendir. Oldukça yakınlar çağrılır ve küçük bir törendir. Daha sonra bu süre bir ay olabilir. Asıl nışan(nişan) töreni yapılır. Bu tören daha büyük ve yemeklidir.Daha kalabalık olur ve takılar çoğalır altın ve para takılır.Özel nişan giyeceği vardır. Nişanlı kalma süresi genellikle güz aylarına kadar uzun tutulur. Bunun en önemli nedeni hasat harman işlerinin bitmiş olması işlerin azalmasıdır.
DÜĞÜN
Bayrak Kalkması: Düğün başlamadan düğünün başladığını bildirmek ve o evde düğün olduğunun herkesçe anlaşılması için oğlanevi’nin damına bir sopa ucunda bayrak asılır ve bayrak sopasının ucuna da kırmızı bir elma saplanır. Böylece düğün başlamış olur.
Düğün, nişan ve yüzük törenlerine çağırmaya ohuntu denir. Şeker dağıtılarak bu iş yerine getilir. Özellikle de en yakınlara kart dağıtılır. Düğün töreni bayrak kalkması töreni ile başlar. Davul zurna ekibi tutulduktan sonra genellikle öğleden sonra evin damına bayrak bir sopa ucuna takılarak dikilir. Sopanın ucuna da bir kırmızı elma takılır. Bir bayrak da sağdıçın evine takılır. Sağdıç güveyin amcası, dayısı, halası, teyzesi gibi akrabalar olur. Sağdıç evinin büyük erkeği olmasına dikkat edilir.Sağdıç düğüne yardımcıdır. Yemeklere çeşitli işlere yardımcı olur, neredeyse düğünü düzenler. Düğünün birinci günü yöresel halay ve oyun havaları ile eğlenilir. Yozgat Ağırlaması, bu halay havalarından biridir. Çiçekdağı uzun hava ve oyun havası karışık bir türküyle yöreye has bir oyun oynanır.
Çiçekdağı Türküsü
of yar ey) Çiçekdağı da derler var mı sana zararım
Yar yitirdim de uğrun uğrun ararım
(hey) Üç güneydi benim kavli kararım
Beş gün oldu nerde kaldı sevdiğim vah vah
Anadan yosmam hey
(of yar ey) Çiçekdağı da derler şanını duydum
Aşkın ateşleriyle eğlendim kaldım
(hey) Vebalim boynuna işte ben öldüm
Mezarımı havlına kaz kara gözlüm
Anadan yosmam hey
(of yar ey) Aşamadım Çiçekdağın ardını
Çeken bilir ayrılığın derdini
(hey) Bülbül ucuz vermiş gülün narkını
Gül alıp satmanın zamanı değil (dağlar)
Anadan yosmam hey
Bu türkü Kırşehir yöresine ait bir türküdür. Burada belirtmemiz gereken Salmanlı’da en çok oynanan oyun havalarından biri olmasıdır. Bu türküye özel bir oyun şekli vardır.Türkü uzun hava ve daha sonra tempolu bir kısım oluşmaktadır. Ankara yöresine ait Misket, Hüdayda, Konya yöresine ait Konyalım adlı türkülerle de oyunlar oynanır. Hüdaydayla oynanan oyun Ankara yöresindeki oynanan oyundan daha farklıdır. Köprüden Geçti Gelin(Yozgat, Bugün Ayın Işığı(Kırıkkale-Keskin) türküleri erkeklerin halay havasıdır. Yalnızca kadınların eşliğinde halay çektiği türkülerden birisi Allılar adlı türküdür. Yine kadınlara özgü oyunlardan biri de Çekirge adlı bir oyundur.
Allılar (Damdan Dama İp Gerdim)
(Allılar) Damdan dama ip gerdim
(Allılar) İpekli mendil serdim
(Allılar) O zalimin oğlunu
(Allılar) Candan yürekten sevdim
Allılar yeşilliler morlular
Allılar elleri deste güllüler
(Allılar) Bahçalara ay doğdu
(Allılar) Ay vurdu da gün oldu
(Allılar) Benim sevdiğim oğlan
(Allılar) İçmeden sarhoş oldu
Allılar yeşilliler morlular
Allılar elleri deste güllüler
(Allılar) Bahçalarda meleme
(Allılar) Gözlerin sürmeleme
(Allılar) Ölürüm kanlım olun
(Allılar) Göğsünü düğmeleme
Allılar yeşilliler morlular
Allılar elleri deste güllüler
(Allılar) İpeklidir mendilim
(Allılar) Darılmış bana gülüm
(Allılar) Ne dedim de darıldın
(Allılar) Lal olsun ağzım dilim
Allılar yeşilliler morlular
Allılar elleri deste güllüler
Bu türkü de Kırşehir yöresine aittir ama köy kadınları bu türküye has bir halay çekerler.
Gelinlik
Gelin önce goynek denen bir giyecek giyer. Kırmalı etek giyer. Altına don giyer. Don çiçekli basma ya da pazen türü kumaştan olabilir. Bir de etek giyer. Etek diz altına kadardır. Etek uç kısmı kabartmalı olarak eteğin kumaşından olmak üzere ayrı bir şekilde dikilir. Eteğin uçları daha kabarık olur. Buna kırma denir. Goyneğin üstüne bir de ceket denen bir giyecek giyer. Onun da üstüne mantoyu andıran uzun önü açık bir giyecek daha giyer. Elbisenin önü ayaklara kadar olan kısmı çiçek nakışları ile süslüdür. Bu elbise ayaklara kadar uzanır. Ayağına genellikle örme çorap giyer. Gelinin yüzü de kırmızı ince bir duvak ile örtülür.
Başına fes giydirilir. Bir tahta parçası önce bir kumaş parçasıyla iyice kapatacak şekilde sarılır. Sonra bu tahtaya çeşitli uzun eni kısa çeşitli renklerdeki kumaş parçaları uçlarından bağlanır. Gelin başındaki fesin üstüne yerleştirilir ve çene altından bağlanır. Tahtaya bağlanan kumaş parçaları yüz dışında başı ve boynu kapatmış olur. Tahta parçasında sarılı beze ayrıca horoz, tavuk, kaz gibi hayvanların telekleri (kanatların uzun tüyleri) tutturulur.
Güvey(Guvaa) Giyeceği
Gelin almada ise en önde Türk Bayrağı taşınır.Bayrağın hemen arkasında iki küçük çocuğun başına iki yuvarlak tepsi konur. Bu tepsinin içinde kına gibi malzemeler bulunur.Tepsilerin üstü örtü ile örtülür. Bu sinileri iki küçük çocuk taşır.Bunların arkasında erkek grubu onun ardında da kadınlar topluluğu bulunur. D avul-zurna eşliğinde yürünerek kızevine varılır. Kız anası tepsileri taşıyan iki çocuğa mendil çorap ya da para verir. Bu törene sini yürütme denir. Bu arada gelin başka bir evde kalmıştır. Gelin evindeki son gecesinde kendi evinde değil bir akrabasının( amcs, dayı, hala, teyze vs) ya da yakın bir arkadaşının evinde kalır. Yalnız kaldığı evde delikanlı kızların olması önemlidir. Çünkü, gelin süslemek bu kızların görevidir. Bu arada güvey de sağdıçın evinde kalmıştır.Gelin de damat da kaldıkları evde giyinirler. Sini yürütme töreninde gelinin kaldığı ev öğrenilir ve oraya hareket edilir.Gelinin kaldığı evde bahşiş için evin kapısı kilitlenir. İkna edici bir bahşiş alınmadıkça kapı açılmaz. Gelin davul zurna ve gelin alayı eşliğinde kızevine götürülürken bayrakdara "sallalloo sallaloo sancaan
( bayrak) yunünü kim aardiii(eğirdi) ? diye sorulur. Bayrakdar"Hava anamız"der. Söz bitince yeniden çalmaya başlarve bir yerde yeniden susar."Sancaa(sancağı) kim dohudu?" Yanıt "Fadime Anamız"dır. Bayrakdar soruların yanıtlarını bilmek zorundadır. Yani bu geleneği bilenler bayrakdar olur.
Gelin alayı bir kere caminin çevresini dolanır ve caminin yanındaki mezarlığın başında dua okunur. Bundan sonra gelin kızevine getirilir. İçeri giren gelinin günümüzde beline kırmızı bir kurdele bağlanır. Bu kurdeleyi gelin en büyükse en büyük erkek kardeş, ortancaysa ortanca erkek kardeş, küçükse küçük erkek kardeş dua eşliğide bağlar. Kurdele bağlamanın da bir sırası vardır. Erkek kardeş bir ise bütün gelin olanlar kızkardeşlerin kuşağını bağlar. Gelinin kardeşi yoksa kuzeni ya da yakın bir genç akraba kurdeleyi bağlar. Kurallardan biri de kuşağı bağlayının yaşının genç olmasıdır.Gelin ailesi ile vedalaşınca yine gelinin iki erkek kardeşince koluna girilerek evden çıkarılır ve arabaya bindirilir. Güvey de arabaya biner ve köy içinde tur atıldıktan sonra oğlanevine getirilir. Yolda çocuklar araba önünü keserlerve bahşiş alırlar.Oğlan evine gelince gelin arabadan inmiyor diye araba sahibi kayınbabadan bahşiş alır. Gelin inmeden önce damdan bir çanak yere atılır ve kırılması sağlanır. Bundan sonra gelin arabadan iner Güveyle birlikte kaynana saygı anlamında kaynananın elini değdirdiği bir tas suyu azıcık içer. Sonra da giriş kapısının üst kısmına çivi çakarlar. Bunun anlamı evlilik sağlam olsun ayrılık yaşanmasın demektir. Eve girince gelin oturtulur ve kucağına küçük bir çocuk oturtulur. Bunun anlamı da ilk çocuğu bu çocuğun cinsiyet olacaktır anlamındadır.
Duvak Açma Töreni
Gelin indikten bir gün sonra duvak açma töreni olur. Sabah saatlerinde(yaklaşık saat 10.00) yakın komşular ve akrabalar toplanır. Gelin yüzü bir yemeni ile örtülür. Sonra oklava ile gelinin başından alınır. Bundan sonraki günlerde artık gelin balkona(yazlık derler köyde balkona) bile çıkmaz. Yalnızca 10-15 gün içerisinde güvey ile birlikte anne babasının elini öpmek için gider. Bunun dışında başka evlere gitmez.Geleneğe göre yaklaşık bir aya kadar gelin evde durur. Daha sonra ise artık dışarı çıkabilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.